Genel

"Osmanlı’dan sonra İslam dünyası başsız kaldı"

Eski Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, “İslam dünyası bu duruma nasıl düştü? Elbette ki bunun nedenleri var baktığımız zaman bu coğrafyada, Osmanlı’nın tarih sahnesinden yok olmasıyla birlikte İslam dünyası gerçekten başsız...

"Osmanlı’dan sonra İslam dünyası başsız kaldı"
28-04-2016 16:49
Eski Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, “İslam dünyası bu duruma nasıl düştü? Elbette ki bunun nedenleri var baktığımız zaman bu coğrafyada, Osmanlı’nın tarih sahnesinden yok olmasıyla birlikte İslam dünyası gerçekten başsız kaldı" dedi.
UNESCO 2016 Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Yılı anısına düzenlenen ’Hoca Ahmet Yesevi Sempozyumu’ Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, eski Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, Kazakistan Büyükelçisi Canseyit Tüymebayev, TİKA Başkanı Serdar Çam’ın katılımıyla başladı. Programda konuşan Eski Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, "İslam dünyasının içine düşmüş olduğu durum gerçekten içler acısı bir durum ve hepimiz bu sıkıntıyı bu terör belasını bu kan deryasını maalesef üzüntüyle yaşıyoruz. Bir çözüm bulmak için, bir çözüm arayışı için herkes kafa yoruyor. İslam Dünyası bu duruma nasıl düştü? Elbette ki bunun nedenleri var baktığımız zaman bu coğrafyada, Osmanlı’nın tarih sahnesinden yok olmasıyla birlikte İslam Dünyası gerçekten başsız kaldı. Bunun neticesinde de 20’nci yüzyılı kaybettik şimdi 21. yüzyıldayız. 21. yüzyıla Türkiye olarak iyi bir başlangıç yapmasmıza rağmen bir baktık ki ’Arap Baharı’ ile beraber İslam coğrafyasının çok ciddi meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu gördük ve bir yandan elinde silah ’Allahuekber’ diyerek diğer Müslüman kardeşini öldüren, kan akıtan ve bulunduğu coğrafyayı kan gölüne çevirmekte çekinmeyen garip insanların cirit attığı bir coğrafya haline geldi. Bu hale düştüysek eğer o zaman bizim medeniyet kavramımızda bir takım eksiklikler olduğunu kabul etmemiz gerekir" ifadelerini kullandı.
"Anadolu coğrafyasında kurmuş olduğumuz bizim İslam medeniyeti anlayışının tarih sahnesinde etkisinin azalmasıyla birlikte maalesef bu tür akımların etkin olması neticesinde islam coğrafyası bu kötü duruma düşmüş oldu. Yeni bir medeniyet anlayışını geliştirmek durumundayız" diyen İşler, şöyle devam etti:
"Aslında biz bunun örneğini tarihte verdik. İşte Hoca Ahmet Yesevi’den bahsederken Anadolu medeniyetinin temelini atan başlıca mimarlardan birisidir. Türkiye’de ve dünyada bu alanda çalışma yapan bütün değerli akademisyenlere ve bizlere de siyasetçiler olarak başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın her platformda dile getirmeye çalıştığı bu sıkıntıları gidermek, çözümler önermek hepimizin boynumuzun borcu. Ben aslında yaşanan bu acıların bir doğum sancısı olduğunu düşünüyorum. Bu acılardan sonra inşallah yeniden İslam Coğrafyası’nın ayağa kalktığını en kısa zamanda hep birlikte göreceğiz. Ama bu İslam Coğrafyası’nın bir öncüye ihtiyacı var o öncülerin de sizler olacağını, bizler olacağını şimdiden ön görebiliyorum. Dolayısıyla işi sıkı tutmamız lazım, çok çalışmamız lazım, çok gayret etmemiz lazım. Ötekileştirici değil, birleştirici, parçalayıcı değil bütünleştirici olmamız lazım. Bunu başarmamız lazım."


İBRAHİM KALIN
Sempozyumda konuşma yapan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, UNESCO 2016 Ahmet Yesevi Yılı münasebetiyle Ahmet Yesevi Üniversitesi olarak bir dizi faaliyet başardıklarının altını çizerek, "Bu sempozyumun büyük bir katılımla gerçekleşmesi Yesevi Ocağı’nın bereketinin hala devam ettiğini teyit eden en önemli göstergelerden birisi. Bugün Ahmet Yesevi neden bu kadar önemli? Hikmetin dilini bulmuştur, hikmeti temsil ettiği için Ahmet Yesevi yüzlerce yıl sonra hala bize yol göstermeye devam ediyor. Ben bu Ahmet Yesevi sohbetleri bağlamında konferansta verdiğim ilk konuşmada da ifade etmiştim. Hayatımızda bugün o kadar çok hüküm var ama o kadar az hikmet var ki. Bir şeyin hikmetini kavramadan hükümler sadece kuru birer formaliteden ibarettir. Ahmet Yesevi bize hükmün ötesindeki hikmeti öğreten hekimdir aslında. Çünkü Kur’an’i metoda peygamberi metoda baktığımızda bir konuyla ilgili yasa konmadan önce yani hükme bağlanmadan önce insanların aklına ve kalbine hikmetini anlamaktır. Vahiyinde zaten kalkış noktası budur. Bir şeyin hikmetini, manasını kavramadan zaten onu bir hüküm olarak hayata geçirmekte mümkün değildir" şeklinde konuştu.
"Ahmet Yesevi’nin açtığı yoldan ilerleyen insanlarız" diyen Kalın, "Bu anlamda Ahmet Yesevi’nin attığı bu tohumların Orta Asya’dan Balkanlara kadar uzanıyor olmasını görmekte ayrıca memnuniyet verici" ifadesini kullandı.
Hırvatistan’da islamın resmi din olarak kabul edilmesinin 100. yılı münasebetiyle yapılan toplantılara katıldıklarını hatırlatan Kalın, "Türkistan’da tohumları atılıp daha sonra Horosan, Azerbaycan, Anadolu, Balkanlar ve Rumeli böyle bir coğrafya üzerinde uzanan Yesevi geleneğinin izlerini orada bugün hala canlı bir şekilde görmenin mutluluğunu yaşadık" diye konuştu.
Bugün İslam dünyasında ve dünyada büyük sorunlarla karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Kalın, "Bunların özünde sadece maddi materyal sorunlar değil işin özünde fikri ve manevi kriz yatmaktadır. Bunları aşmak için de bizim o güçlü maneviyat ve fikir kaynağına geri dönmemiz gerekiyor. Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin Türkiye-Kazakistan ilişkilerinde ayrı bir yeri olduğunu da ifade etmek isterim. Geçen yıl iki cumhurbaşkanımızın Yesevi Üniversitesi’ni Türkistan’da ziyaret etmiş olması. Bu yıl Sayın Nazarbayev’in bize yaptığı ziyaret. Ardından İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’ne katılarak bu ilişkiyi daha da güçlendirmeleri. Orada Türkiye-Kazakistan ortak bildirgesiyle İslam Dünyası’na birlik ve beraberlik çağrısı yapılmasıyla bu ilişkilerin derinliği hakkında bize bir fikir veriyor. Ama bunların hepsinin üstünde ve ötesinde Ahmet Yesevi’nin açtığı yolun hala bizim de yolumuz olması bizim geleceğimizi aydınlatıyor olması bu geleneğin temsil ettiği hikmet ve hakikatin derinliğini bir kez daha ortaya koymaktadır" ifadelerini kullandı.
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER