Adana’da okurlarıyla ‘bir araya gelen Nobel ödüllü ünlü kalem Orhan Pamuk, ‘niçin yazdığı’nı şiirsel bir şekilde anlattı. Pamuk, “Benim yazdığım gibi kitaplar yazılsın da okuyayım diye yazıyorum. Bir türlü mutlu olamadığım için yazıyorum, demek ki mutlu olmak için yazıyorum” ifadelerini kullandı.
Orhan Pamuk, Ufuk Tekin ve Dilara Baktı’nın sunumunun ardından okurlarıyla bir araya geldiği Çukurova Belediyesi Orhan Kemal Kültür Merkezi’nde Akademisyen Yazar Erkan Irmak ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.
Kafamda Bir Tuhaflık kitabından sonra kısa roman yazmaya karar verdiğini vurgulayan Yazar Pamuk, “Kara Kitap’tan yoruldum, kısa bir roman yazayım dedim. Okyanusları koşarak geçeyim dedim, mümkün mü diye kısa roman yazmak. O da bende olmadığını düşündüğüm bir hüner, bir deneyim. Bana kalırsa Kırmızı Saçlı Kadın hem kısa, hem doğu-batı milli kimlik üzerine düşünme, şahsiyet ve medeniyet arasındaki ilişkiler gibi konuları irdelediği için tamamen farklı konular belki ama benzeyen yerler var. Bir üçüncüsünü yazıp, üçünü de bir ciltte yayımlama gibi fantezim, hayalim var” dedi.
“ÜÇ GÜNDE YAZI YAZIP VEREBİLİRİM”
Son yayımladığı 204 sayfalık romanı Kırmızı Saçlı Kadın’ın hikayesini okurlarıyla paylaşan Orhan Pamuk, artık uzun romanlar yazmaktan kendisinin ve okurlarının da yorulduğu için kısa bir yazıma yöneldiğini hatırlattı. Kaleme almadığı onlarca roman konusu olduğunu ancak senede ortalama 190 sayfa yazdığını ve Kırmızı Saçlı Kadın romanını bir önceki kitabından 14 ay sonra çıkardığını kaydeden ünlü kalem, “Matematik olarak hiçbir sorunum yok. Ne hızlı yazılmış ne de her zamanki ortalamamda. Ayrıca ben edebi ilhama inanıyorum. Bir akşam uyurum, bir sabah kalkarım ki bir roman gelmiş, yukarıdan bana yollanmış. Hop, üç günde yazı yazıp verebilirim” diye konuştu.
“ALIŞKANLIK OLDUĞU İÇİN YAZIYORUM”
Akademisyen yazar Erkan Irmak’a “Sorman gereken bir soruydu ancak sormayı unuttun; ‘Niçin yazıyorsun?’ Ben de hazırlık yaparak ona bir cevap geliştirmiştim” şeklinde esprili bir ifade kullanan Pamuk, bu sorunun cevabına yönelik şiirsel bir dille yaptığı açıklamasında şu ifadeleri kaydetti:
“İçimden geldiği için yazıyorum. Başkaları gibi normal bir iş yapamadığım için yazıyorum. Benim yazdığım gibi kitaplar yazılsın da okuyayım diye yazıyorum. Hepinize, herkese çok kızdığım için yazıyorum. Bir odada bütün gün oturup yazmak çok hoşuma gittiği için yazıyorum. Onu ancak değiştirerek gerçekliğe katlanabildiğim için yazıyorum. Ben, ötekiler hepimiz, bizler; İstanbul’da, Türkiye’de nasıl bir hayat yaşadık, yaşıyoruz tüm dünya bilsin diye yazıyorum. Kağıdın, kalemin, mürekkebin kokusunu sevdiğim için yazıyorum. Edebiyata, roman sanatına her şeyden çok inandığım için yazıyorum. Bir alışkanlık ve tutku olduğu için yazıyorum. Unutulmaktan korktuğum için yazıyorum. Okunmaktan hoşlandığım için yazıyorum. Bir kere başladığım şu romanı, bu yazıyı, şu sayfayı artık bitireyim diye yazıyorum. Herkes benden bunu bekliyor diye yazıyorum. Kütüphanelerin ölümsüzlüğüne ve kitapların raflarda duruşuna çocukça inandığım için yazıyorum. Hayat, dünya, her şey inanılmayacak kadar güzel ve şaşırtıcı olduğu için yazıyorum. Hayatın tüm bu güzelliğini ve zenginliğini kelimelere geçirmek zevkli olduğu için yazıyorum. Hikaye anlatmak için değil, hikaye kurmak için yazıyorum. ‘Hep gidilecek bir yer varmış ve oraya tıpkı bir rüyadaki gibi bir türlü gidemiyorum duygusundan kurtulmak için’ yazıyorum. Bir türlü mutlu olamadığım için yazıyorum. Demek ki mutlu olmak için yazıyorum.”
(İHA)
Orhan Pamuk, Ufuk Tekin ve Dilara Baktı’nın sunumunun ardından okurlarıyla bir araya geldiği Çukurova Belediyesi Orhan Kemal Kültür Merkezi’nde Akademisyen Yazar Erkan Irmak ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.
Kafamda Bir Tuhaflık kitabından sonra kısa roman yazmaya karar verdiğini vurgulayan Yazar Pamuk, “Kara Kitap’tan yoruldum, kısa bir roman yazayım dedim. Okyanusları koşarak geçeyim dedim, mümkün mü diye kısa roman yazmak. O da bende olmadığını düşündüğüm bir hüner, bir deneyim. Bana kalırsa Kırmızı Saçlı Kadın hem kısa, hem doğu-batı milli kimlik üzerine düşünme, şahsiyet ve medeniyet arasındaki ilişkiler gibi konuları irdelediği için tamamen farklı konular belki ama benzeyen yerler var. Bir üçüncüsünü yazıp, üçünü de bir ciltte yayımlama gibi fantezim, hayalim var” dedi.
“ÜÇ GÜNDE YAZI YAZIP VEREBİLİRİM”
Son yayımladığı 204 sayfalık romanı Kırmızı Saçlı Kadın’ın hikayesini okurlarıyla paylaşan Orhan Pamuk, artık uzun romanlar yazmaktan kendisinin ve okurlarının da yorulduğu için kısa bir yazıma yöneldiğini hatırlattı. Kaleme almadığı onlarca roman konusu olduğunu ancak senede ortalama 190 sayfa yazdığını ve Kırmızı Saçlı Kadın romanını bir önceki kitabından 14 ay sonra çıkardığını kaydeden ünlü kalem, “Matematik olarak hiçbir sorunum yok. Ne hızlı yazılmış ne de her zamanki ortalamamda. Ayrıca ben edebi ilhama inanıyorum. Bir akşam uyurum, bir sabah kalkarım ki bir roman gelmiş, yukarıdan bana yollanmış. Hop, üç günde yazı yazıp verebilirim” diye konuştu.
“ALIŞKANLIK OLDUĞU İÇİN YAZIYORUM”
Akademisyen yazar Erkan Irmak’a “Sorman gereken bir soruydu ancak sormayı unuttun; ‘Niçin yazıyorsun?’ Ben de hazırlık yaparak ona bir cevap geliştirmiştim” şeklinde esprili bir ifade kullanan Pamuk, bu sorunun cevabına yönelik şiirsel bir dille yaptığı açıklamasında şu ifadeleri kaydetti:
“İçimden geldiği için yazıyorum. Başkaları gibi normal bir iş yapamadığım için yazıyorum. Benim yazdığım gibi kitaplar yazılsın da okuyayım diye yazıyorum. Hepinize, herkese çok kızdığım için yazıyorum. Bir odada bütün gün oturup yazmak çok hoşuma gittiği için yazıyorum. Onu ancak değiştirerek gerçekliğe katlanabildiğim için yazıyorum. Ben, ötekiler hepimiz, bizler; İstanbul’da, Türkiye’de nasıl bir hayat yaşadık, yaşıyoruz tüm dünya bilsin diye yazıyorum. Kağıdın, kalemin, mürekkebin kokusunu sevdiğim için yazıyorum. Edebiyata, roman sanatına her şeyden çok inandığım için yazıyorum. Bir alışkanlık ve tutku olduğu için yazıyorum. Unutulmaktan korktuğum için yazıyorum. Okunmaktan hoşlandığım için yazıyorum. Bir kere başladığım şu romanı, bu yazıyı, şu sayfayı artık bitireyim diye yazıyorum. Herkes benden bunu bekliyor diye yazıyorum. Kütüphanelerin ölümsüzlüğüne ve kitapların raflarda duruşuna çocukça inandığım için yazıyorum. Hayat, dünya, her şey inanılmayacak kadar güzel ve şaşırtıcı olduğu için yazıyorum. Hayatın tüm bu güzelliğini ve zenginliğini kelimelere geçirmek zevkli olduğu için yazıyorum. Hikaye anlatmak için değil, hikaye kurmak için yazıyorum. ‘Hep gidilecek bir yer varmış ve oraya tıpkı bir rüyadaki gibi bir türlü gidemiyorum duygusundan kurtulmak için’ yazıyorum. Bir türlü mutlu olamadığım için yazıyorum. Demek ki mutlu olmak için yazıyorum.”
(İHA)