İSTANBUL (AA) - Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, malların gümrük işlemlerinin, kanuna uygun bir biçimde ordinosuz olarak tamamlansa dahi limandaki gümrük ambarı üzerinden tekrar ordino belgesi istendiğini belirterek, "Bu belge bedeli acenteye ödenmeden firmalarımızın mallarının ambardan çıkışına müsaade etmiyorlar. Bu şekilde yapılan işlemle ilgili gerek acente, gerekse buna alet olan limandaki gümrük ambarları, kanun dışı bir uygulamaya imza atıyorlar. Gümrük ambarları Türkiye'de özelleştirildi. Ama Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın mevzuatına uyacaksın. Ordino kalktı ama hala ayak diriyorlar." dedi.
Eroğlu, ana gündemi "Ev Eşyaları ve Bahçe Mobilyalarında Plastikler" olarak belirlenen 12. PAGEV Türk Plastik Endüstrisi Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, plastiğin hayatın her yerinde olduğunu söyledi.
Plastiğin sağlık sektöründe de yaygın olarak kullanıldığına değinen Eroğlu, "Plastiğin sağlıkla ilişkisi şu; bugün lens kullanıyorsanız, kalp kapakçığı olan biriyseniz, stentiniz varsa, hastaneye gidip serum aldıysanız, şıranga kullandıysanız plastik sağlık ilişkisini siz bilirsiniz. Gerçekten de sağlığın içinde. Kıyafetlerimize bakın plastik. Tekstilin içinde. Ambalaj zaten baştan aşağı plastik. Elektronik eşyalar, beyaz eşyalar, otomotiv plastik." dedi.
Plastiğin bugün endüstrinin her yerinde ekonominin her noktasında var olduğunu aktaran Eroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu güzel bir şey. Niye güzel bir şey? PAGEV'e öyle bir misyon yüklüyor ki, bu misyon bizim için büyük bir hazine. PAGEV bugün Türkiye'de sivil toplum markası olmuştur. Plastik sektörü bu kadar geniş olmasaydı, PAGEV'in geldiği nokta olmayacaktı. PAGEV'i bugün Türkiye ekonomisinde önemli bir sivil toplum kuruluşu haline getiren konu, plastiğin geliştiği noktadır."
"2000'li yıllardan beri bu konu gündemde"
Sektördeki sanayici, ihracatçı ve ithalatçı firmaların gümrüklerde yaşadıkları "ordino" sorununa değinen Eroğlu, gümrüklere mallar geldiğinde özellikle o bölgede faaliyet gösteren nakliyeciler üzerinden ciddi anlamda sorunlar yaşandığını anlattı.
Türkiye'de limanlarla bağlantılı süreçte çok ciddi sıkıntılar olduğunu aktaran Eroğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin ithalatçısına, ihracatçısına, tüketiciye ciddi anlamda maliyet oluşturuluyor. Bu oluşturulan maliyetlerin çoğu da haksız. 2000'li yıllardan beri bu konu gündemde. İlk önce ordino belgesini ele aldık. Nakliye acenteleri bir kağıt parçasından para alıyor. Türkiye'ye yıllık maliyeti 700 milyon lira. Bu sorunu bir görev kabul ettik. Son olarak yaklaşık bir aydır ordino bedelinin kaldırılması için çalıştık. Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız, tüm gümrüklere gönderdiği resmi yazıyla bazı gümrüklerde uygulamada ordino belgesi istendiğini kabul ederken, bundan sonra kesinlikle istenemeyeceğini, malların konşimento sahibine, ordino belgesi olmadan teslim edileceğini açıkladı."
Eroğlu, ancak bazı acentelerin hala bu genelgeden nasıl dönüleceğine ilişkin girişimlerinin olduğu, ordino belgesi yerine "mal teslim tutanağı"nı dayatmaya çalıştıklarına ilişkin şikayetler aldıklarını belirtti.
Ayrıca malların gümrük işlemlerinin, kanuna uygun bir biçimde ordinosuz olarak tamamlansa dahi limandaki gümrük ambarı üzerinden tekrar ordino belgesi istendiğini ifade eden Eroğlu, "Bu belge bedeli acenteye ödenmeden firmalarımızın mallarının ambardan çıkışına müsaade etmiyorlar. Bu şekilde yapılan işlemle ilgili gerek acente gerekse buna alet olan limandaki gümrük ambarları kanun dışı bir uygulamaya imza atıyorlar. Gümrük ambarları Türkiye'de özelleştirildi. Ama Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın mevzuatına uyacaksın. Ordino kalktı ama hala ayak diriyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
"İyi niyetle çözülmesini umut ediyorum"
Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ'ın ordino konusunda "Bu parayı kim alıyor, nasıl alıyor? Birkaç kişinin canını biraz yakarsak herhalde bunu da çözeriz." açıklamasını hatırlatan Eroğlu, "Nakliyecisi, ihracatçısı ve sanayicisi ile biz ekonominin bir parçasıyız. Bu işi cezaya varmadan Bakanlığın ordinoyu kaldıran yazısına uygun bir şekilde ve iyi niyetle çözülmesini umut ediyorum." diye konuştu.
Bakanlığın resmi yazısından ve firmaların tepkisinden sonra bu süreci devam ettirmelerinin artık mümkün olmadığını aktaran Eroğlu, şunları kaydetti:
"Firmalarımız kanun dışı bir şekilde hala ordino bedeli talep eden acentelere ödemeyi çekinceli kayıtla yapmalıdır. Bu şekilde hukuki haklarını korurken, diğer yandan geriye dönük ödedikleri bedeli alma imkanları olacaktır. Bakanlığın ordino belgesini resmen kaldıran yazısına rağmen ihracatçının yanında olması gereken bazı dernek ve birliklerin, 'kalkmadı, hayırlı olmadı' şeklinde açıklamalarının neye ve kime hizmet ettiğini anlayamıyoruz."
"2014 değerlerini hala yakalamış değiliz"
PAGEV Yönetim Kurulu Üyesi ve Kongre Komite Başkanı Burak Önder de PAGEV yılda iki kez ambalaj ve endüstri olmak üzere kongreler düzenlediklerini söyledi.
Kongrelerdeki temel amaçlarının sanayici ve ihracatçı firmaların gelişimine katkıda bulunmak, dünyadaki yeni gelişmeleri firmalarla buluşturmak olduğunu belirten Önder, bu yıl 12'ncisini düzenledikleri kongrenin konusunu, plastiklerin evlerdeki yerini daha iyi anlatabilmek amacıyla ev, mutfak ve bahçe plastikleri olarak belirlediklerini anlattı.
Türk ev ve mutfak eşyaları sektörünün, dünyada ihracatta 6. sırada, kilograma bakıldığında Çin'in hemen arkasından ikinci sırada yer aldığını aktaran Önder, "Yani biz kilogramda fazla satıyoruz ama ucuza satıyoruz. Türkiye olarak kilogramı 3,20 dolardan satarken Çin bile bizden 1 dolar pahalıya ürünlerini ihraç ediyor. Hemen arkasındaki Almanya 10 doların üzerinde kilogram başına ihracatı var. Plastik ev ve mutfak eşyaları sektörüne baktığımız zaman durum çok farklı değil. İhracatta dünyada 7. sıradayız. 2014 yılından sonra miktar ve tonaj olarak ihracatımızı arttırsak da 2014 değerlerini hala yakalamış değiliz." ifadelerini kullandı.
Önder, bu durumun sektör için sürdürülebilir bir durum olmadığını belirterek, "Ne yapmalıyız? Sektör olarak çağın gerektirdiği şekilde imalat teknolojilerini takip etmeli, Ar-Ge, tasarım, inovasyon ve markalaşma ile daha katma ürünleri daha pahalıya, daha karlı olarak satabilmeliyiz." dedi.
Aynı zamanda Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği Başkanı da olan Önder, üç yıllık genç bir dernek olmalarına rağmen çok sayıda ülkede etkinlikler düzenlediklerini dile getirdi.
Üretimin yıl sonunda 1,8 milyar dolara yükselmesi bekleniyor
Dekorasyonda da plastiklerden üretilen mobilya ve aksesuarların popülaritesi hızla artıyor. Plastik ev ve mutfak eşyaları üretimi 2016 yılında 1,7 milyar dolar, plastik bahçe malzemeleri üretimi aynı yıl 338 milyon dolar oldu.
Her iki ürünün dış ticaretinde net ihracatçı konumda olan Türkiye’de 2016 yılında plastik ev ve mutfak eşyaları iç pazar tüketimi 1,5 milyar dolar, plastik bahçe malzemeleri tüketimi ise 270 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Mobilya tüketimindeki artış, günlük yaşamın ihtiyacını karşılamanın ötesinde refah düzeyindeki artışın da bir göstergesi kabul ediliyor.
Bu nedenle gelir düzeyi ve yaşam koşullarındaki iyileşmeler plastik dahil tüm ev gereçleri sektörünün gelişiminde en belirleyici unsurları oluşturuyor. Uygun fiyatları, ürün, renk ve tasarım çeşitliliği, kullanım kolaylığı ve hafiflikleriyle üretim ve kullanım oranı giderek artan plastikler bu alanda alternatiflerine kıyasla dikkat çekici oranlarda büyüme kaydediyor.
Türkiye'de plastik ev gereçleri (sofra ve mutfak eşyaları) üreten 655 firma bulunuyor. Üretimin 2017 yılı sonunda yüzde 8,5 artışla 1,8 milyar dolara yükselmesi bekleniyor.
Plastik ev gereçlerinin 2016 yılında 1 milyar 527 milyon dolar olan iç pazar tüketiminin 2017 sonunda yüzde 6,9 artışla 1 milyar 633 milyon dolara çıkması ön görülüyor. Plastik ev gereçlerinde yerli üretim artışına paralel olarak ihracat da artış trendinde ilerliyor.
Geçen yıl, 347 milyon dolar olan ihracatın 2017 yılı sonunda yüzde 11,5 artarak 387 milyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Bahçe mobilyalarında plastik üretimi artıyor
Dünyada ve Türkiye’de dış mekan mobilyaları kategorisinde önde gelen alt katmanlardan biri olan plastik bahçe mobilyaları, Çin ile kategorize edilen Uzak Doğu menşeli ithalata karşı koymakta güçlük çekiyor.
Haksız rekabetin baskısı altında gelişimini sürdürmeye çalışan plastik mobilya üreticileri 2016 yılında 338 milyon dolarlık üretim gerçekleştirdi. Üretimin 2017 sonunda yüzde 8,6 artışla 367 milyon dolara yükselmesi bekleniyor.
Plastik mobilyaların 2016 yılında 270 milyon dolar olan iç pazar tüketimi ise 2017 sonunda yüzde 19,6 artışla 323 milyon dolara ulaşacak. 2016 yılında 79,3 milyon dolar olan ihracatın Çin'in de etkisiyle 2017 yılı sonunda yüzde 29 azalışla 56,3 milyon dolara gerileyeceği tahmini yapılıyor.
Eroğlu, ana gündemi "Ev Eşyaları ve Bahçe Mobilyalarında Plastikler" olarak belirlenen 12. PAGEV Türk Plastik Endüstrisi Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, plastiğin hayatın her yerinde olduğunu söyledi.
Plastiğin sağlık sektöründe de yaygın olarak kullanıldığına değinen Eroğlu, "Plastiğin sağlıkla ilişkisi şu; bugün lens kullanıyorsanız, kalp kapakçığı olan biriyseniz, stentiniz varsa, hastaneye gidip serum aldıysanız, şıranga kullandıysanız plastik sağlık ilişkisini siz bilirsiniz. Gerçekten de sağlığın içinde. Kıyafetlerimize bakın plastik. Tekstilin içinde. Ambalaj zaten baştan aşağı plastik. Elektronik eşyalar, beyaz eşyalar, otomotiv plastik." dedi.
Plastiğin bugün endüstrinin her yerinde ekonominin her noktasında var olduğunu aktaran Eroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu güzel bir şey. Niye güzel bir şey? PAGEV'e öyle bir misyon yüklüyor ki, bu misyon bizim için büyük bir hazine. PAGEV bugün Türkiye'de sivil toplum markası olmuştur. Plastik sektörü bu kadar geniş olmasaydı, PAGEV'in geldiği nokta olmayacaktı. PAGEV'i bugün Türkiye ekonomisinde önemli bir sivil toplum kuruluşu haline getiren konu, plastiğin geliştiği noktadır."
"2000'li yıllardan beri bu konu gündemde"
Sektördeki sanayici, ihracatçı ve ithalatçı firmaların gümrüklerde yaşadıkları "ordino" sorununa değinen Eroğlu, gümrüklere mallar geldiğinde özellikle o bölgede faaliyet gösteren nakliyeciler üzerinden ciddi anlamda sorunlar yaşandığını anlattı.
Türkiye'de limanlarla bağlantılı süreçte çok ciddi sıkıntılar olduğunu aktaran Eroğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin ithalatçısına, ihracatçısına, tüketiciye ciddi anlamda maliyet oluşturuluyor. Bu oluşturulan maliyetlerin çoğu da haksız. 2000'li yıllardan beri bu konu gündemde. İlk önce ordino belgesini ele aldık. Nakliye acenteleri bir kağıt parçasından para alıyor. Türkiye'ye yıllık maliyeti 700 milyon lira. Bu sorunu bir görev kabul ettik. Son olarak yaklaşık bir aydır ordino bedelinin kaldırılması için çalıştık. Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız, tüm gümrüklere gönderdiği resmi yazıyla bazı gümrüklerde uygulamada ordino belgesi istendiğini kabul ederken, bundan sonra kesinlikle istenemeyeceğini, malların konşimento sahibine, ordino belgesi olmadan teslim edileceğini açıkladı."
Eroğlu, ancak bazı acentelerin hala bu genelgeden nasıl dönüleceğine ilişkin girişimlerinin olduğu, ordino belgesi yerine "mal teslim tutanağı"nı dayatmaya çalıştıklarına ilişkin şikayetler aldıklarını belirtti.
Ayrıca malların gümrük işlemlerinin, kanuna uygun bir biçimde ordinosuz olarak tamamlansa dahi limandaki gümrük ambarı üzerinden tekrar ordino belgesi istendiğini ifade eden Eroğlu, "Bu belge bedeli acenteye ödenmeden firmalarımızın mallarının ambardan çıkışına müsaade etmiyorlar. Bu şekilde yapılan işlemle ilgili gerek acente gerekse buna alet olan limandaki gümrük ambarları kanun dışı bir uygulamaya imza atıyorlar. Gümrük ambarları Türkiye'de özelleştirildi. Ama Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın mevzuatına uyacaksın. Ordino kalktı ama hala ayak diriyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
"İyi niyetle çözülmesini umut ediyorum"
Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ'ın ordino konusunda "Bu parayı kim alıyor, nasıl alıyor? Birkaç kişinin canını biraz yakarsak herhalde bunu da çözeriz." açıklamasını hatırlatan Eroğlu, "Nakliyecisi, ihracatçısı ve sanayicisi ile biz ekonominin bir parçasıyız. Bu işi cezaya varmadan Bakanlığın ordinoyu kaldıran yazısına uygun bir şekilde ve iyi niyetle çözülmesini umut ediyorum." diye konuştu.
Bakanlığın resmi yazısından ve firmaların tepkisinden sonra bu süreci devam ettirmelerinin artık mümkün olmadığını aktaran Eroğlu, şunları kaydetti:
"Firmalarımız kanun dışı bir şekilde hala ordino bedeli talep eden acentelere ödemeyi çekinceli kayıtla yapmalıdır. Bu şekilde hukuki haklarını korurken, diğer yandan geriye dönük ödedikleri bedeli alma imkanları olacaktır. Bakanlığın ordino belgesini resmen kaldıran yazısına rağmen ihracatçının yanında olması gereken bazı dernek ve birliklerin, 'kalkmadı, hayırlı olmadı' şeklinde açıklamalarının neye ve kime hizmet ettiğini anlayamıyoruz."
"2014 değerlerini hala yakalamış değiliz"
PAGEV Yönetim Kurulu Üyesi ve Kongre Komite Başkanı Burak Önder de PAGEV yılda iki kez ambalaj ve endüstri olmak üzere kongreler düzenlediklerini söyledi.
Kongrelerdeki temel amaçlarının sanayici ve ihracatçı firmaların gelişimine katkıda bulunmak, dünyadaki yeni gelişmeleri firmalarla buluşturmak olduğunu belirten Önder, bu yıl 12'ncisini düzenledikleri kongrenin konusunu, plastiklerin evlerdeki yerini daha iyi anlatabilmek amacıyla ev, mutfak ve bahçe plastikleri olarak belirlediklerini anlattı.
Türk ev ve mutfak eşyaları sektörünün, dünyada ihracatta 6. sırada, kilograma bakıldığında Çin'in hemen arkasından ikinci sırada yer aldığını aktaran Önder, "Yani biz kilogramda fazla satıyoruz ama ucuza satıyoruz. Türkiye olarak kilogramı 3,20 dolardan satarken Çin bile bizden 1 dolar pahalıya ürünlerini ihraç ediyor. Hemen arkasındaki Almanya 10 doların üzerinde kilogram başına ihracatı var. Plastik ev ve mutfak eşyaları sektörüne baktığımız zaman durum çok farklı değil. İhracatta dünyada 7. sıradayız. 2014 yılından sonra miktar ve tonaj olarak ihracatımızı arttırsak da 2014 değerlerini hala yakalamış değiliz." ifadelerini kullandı.
Önder, bu durumun sektör için sürdürülebilir bir durum olmadığını belirterek, "Ne yapmalıyız? Sektör olarak çağın gerektirdiği şekilde imalat teknolojilerini takip etmeli, Ar-Ge, tasarım, inovasyon ve markalaşma ile daha katma ürünleri daha pahalıya, daha karlı olarak satabilmeliyiz." dedi.
Aynı zamanda Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği Başkanı da olan Önder, üç yıllık genç bir dernek olmalarına rağmen çok sayıda ülkede etkinlikler düzenlediklerini dile getirdi.
Üretimin yıl sonunda 1,8 milyar dolara yükselmesi bekleniyor
Dekorasyonda da plastiklerden üretilen mobilya ve aksesuarların popülaritesi hızla artıyor. Plastik ev ve mutfak eşyaları üretimi 2016 yılında 1,7 milyar dolar, plastik bahçe malzemeleri üretimi aynı yıl 338 milyon dolar oldu.
Her iki ürünün dış ticaretinde net ihracatçı konumda olan Türkiye’de 2016 yılında plastik ev ve mutfak eşyaları iç pazar tüketimi 1,5 milyar dolar, plastik bahçe malzemeleri tüketimi ise 270 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Mobilya tüketimindeki artış, günlük yaşamın ihtiyacını karşılamanın ötesinde refah düzeyindeki artışın da bir göstergesi kabul ediliyor.
Bu nedenle gelir düzeyi ve yaşam koşullarındaki iyileşmeler plastik dahil tüm ev gereçleri sektörünün gelişiminde en belirleyici unsurları oluşturuyor. Uygun fiyatları, ürün, renk ve tasarım çeşitliliği, kullanım kolaylığı ve hafiflikleriyle üretim ve kullanım oranı giderek artan plastikler bu alanda alternatiflerine kıyasla dikkat çekici oranlarda büyüme kaydediyor.
Türkiye'de plastik ev gereçleri (sofra ve mutfak eşyaları) üreten 655 firma bulunuyor. Üretimin 2017 yılı sonunda yüzde 8,5 artışla 1,8 milyar dolara yükselmesi bekleniyor.
Plastik ev gereçlerinin 2016 yılında 1 milyar 527 milyon dolar olan iç pazar tüketiminin 2017 sonunda yüzde 6,9 artışla 1 milyar 633 milyon dolara çıkması ön görülüyor. Plastik ev gereçlerinde yerli üretim artışına paralel olarak ihracat da artış trendinde ilerliyor.
Geçen yıl, 347 milyon dolar olan ihracatın 2017 yılı sonunda yüzde 11,5 artarak 387 milyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Bahçe mobilyalarında plastik üretimi artıyor
Dünyada ve Türkiye’de dış mekan mobilyaları kategorisinde önde gelen alt katmanlardan biri olan plastik bahçe mobilyaları, Çin ile kategorize edilen Uzak Doğu menşeli ithalata karşı koymakta güçlük çekiyor.
Haksız rekabetin baskısı altında gelişimini sürdürmeye çalışan plastik mobilya üreticileri 2016 yılında 338 milyon dolarlık üretim gerçekleştirdi. Üretimin 2017 sonunda yüzde 8,6 artışla 367 milyon dolara yükselmesi bekleniyor.
Plastik mobilyaların 2016 yılında 270 milyon dolar olan iç pazar tüketimi ise 2017 sonunda yüzde 19,6 artışla 323 milyon dolara ulaşacak. 2016 yılında 79,3 milyon dolar olan ihracatın Çin'in de etkisiyle 2017 yılı sonunda yüzde 29 azalışla 56,3 milyon dolara gerileyeceği tahmini yapılıyor.