Politika

"Onu külahıma anlatsınlar"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet" ilkesini tekrarlayarak, "Bu sahtekarların söylediği, ’bizim bir vatan arayışımız yok’ falan biz bunları yutmayız. Onu külahıma anlatsınlar. Bunların dertlerini biz...

"Onu külahıma anlatsınlar"
26-01-2016 18:25
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet" ilkesini tekrarlayarak, "Bu sahtekarların söylediği, ’bizim bir vatan arayışımız yok’ falan biz bunları yutmayız. Onu külahıma anlatsınlar. Bunların dertlerini biz biliyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin çeşitli ilçelerinde gelen 300 kaymakamla "Kaymakamlar Toplantısı"nda bir araya geldi. Programda konuşan Erdoğan, Ekim 2014 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst temsil mekanı olarak kullanılan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin aynı zamanda Türkiye’de yeni yönetim anlayışının sembolü olduğunu belirtti.
10 Ağustos 2014 seçimlerinde, cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesiyle Türkiye’nin yeni bir döneme girdiğini hatırlatan Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı makamı, bu külliyenin devreye girmesiyle beraber sadece protokol makamı olmaktan çıkmış, cumhurla başkanının, devletle milletinin bütünleştiği bir yer haline gelmiştir" dedi.
Devletin her kademesinde "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" politikasının benimsendiğini dile getiren Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’nda da aynı anlayışla yola devam edildiğini kaydetti. Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en üst temsil makamı olarak kendimizin titizlikle riayet ettiği bu ilkeye, yukarıdan aşağıya tüm kamu görevlilerinin de uymasını bekliyoruz" diye konuştu.

"BU HİSSİYATI OLUŞTURMAK ÇOK ÖNEMLİ"
Devlet sisteminde kaymakamların ilçelerdeki, valilerin de illerdeki en üst kamu otoriteleri olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Vatandaşımız devlet deyince ilçesinde kaymakamı, vilayetinde valiyi bilir, tanır. Onları sorumlu görür, sistemi çalıştıran insandır. Birikimli, çalışkan, azimli, dirayetli ve idealist bir kaymakam aynı yetki ve imkanlarla ilçesinin çehresini değiştirirken aynı hassasiyetleri taşımayan bir başkası tam tersi sonuçlara yol açabilmektedir. Özellikle Anadolu’da gittiğimiz yerlerde her iki örneğe dair pek çok anekdot dinliyoruz. Öyle ki 20 yıl önce, 30 yıl önce gelip birkaç yıl görev yapmış kaymakamlarını bugün hala bir efsane gibi anlatan, hayır ve hasletle yad eden vatandaşlarımıza rastlıyoruz. İşte bu hissiyatı oluşturmak çok önemlidir. Kamu görevlileri yaptıkları işin karşılığında elbette hayatlarını idame ettirmek, iaşelerini sağlamak için devletten belli bir maaş alırlar, özellikle de geniş bir sorumluluk alanına sahip kaymakamlarımız için asıl mükafat, vatandaşlarımızın onların arkasından ettikleri hayır duadır" ifadelerini kullandı.

"HİÇBİR MAKAMLA MEVKİYLE KAZANÇLA BUNU MUKAYESE EDEBİLMEK MÜMKÜN DEĞİL"
Divan Edebiyatı şairlerinden Baki’nin "Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş meğer" şiirinden alıntı yapan Erdoğan, şunları söyledi:
"Şöyle gönülden kopup gelen ’Allah razı olsun.’ Bu söz var ya bu, hiçbir bedelle mukayese edilmez. Hiçbir makamla mevkiyle hiçbir kazançla bunu mukayese edebilmek mümkün değildir. Yaptığınız işin manevi hazzını alamıyorsanız o iş size yüktür. Belki teknik işler bu şekilde yürüyebilir. İdarecilik gibi doğrudan insanların hayatına dokunan işlerde sadece haftanın 5 günü, 8 saat mesai yapmakla sadece rutini yürütmekle başarılı olunamaz. Hele hele siyasetçiler, valiler, kaymakamlar, emniyetçiler, onlar için saat diye bir şey olamaz. Haftanın 7 günü, günün 24 saati zihninizle yüreğinizle kendinizi vazifenize adamanız lazımdır. Yazın güneşte terlememiş, kışın karda üşümemiş, ayakkabısına çamur, pantolonunun paçasına toz bulaşmamış kaymakam açık söylüyorum ne ilçesini ne de vatandaşını tanıyabilir. Tanıyamaz. Çünkü böyle bir kaymakam odasından çıkmamış, makam arabasından inmemiş, halkın arasına hiç karışmamış demektir. İlçesinin tüm mahallelerini, köylerini, onların muhtarlarını, önde gelen simalarını tanımayan kaymakam evrak kaymakamıdır. Yani sadece evrak imzalayan, evrak üzerinden işlerini takip eden kişidir. Elbette evrak işlerini titizlikle takip edeceksiniz ama asıl işiniz, bir defa insanı asla ihmal etmeyeceksiniz."

"MARKAJDASINIZ, ONU BİLİN"
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 19’uncusu yapılan Muhtarlar Buluşması’nı hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Ben burada muhtarlarla da toplantılar yapıyorum. Şuana kadar 9-10 bine ulaştık. Sürekli her hafta bir grup, 400 civarında muhtarı burada ağırlıyoruz. Onlarla dertleşiyoruz. Tabi bu muhtarların bir kısmı, kaymakamından, valisinden memnuniyetini ifade ederken bir kısmı da bize şikayetini ifade ediyor. Yani markajdasınız onu bilesiniz, bilgiler geliyor. Dolayısıyla muhtarlar sizin eliniz ayağınız olmalıdır. Kardeşlerim insan olmazsa evrak nedir? Kağıt parçası. Mesele insan. İnsan olmazsa bina nedir ki? Bu muhteşem külliye, içindeki insanıyla güçlüdür. Eğer içindeki insanlar buraya gerçekten bir güç katmıyorsa bu binanın hiçbir anlamı yoktur, bir beton yığınıdır. İnsan olmazsa araç gereç nedir ki? Adeta bir teknoloji çöplüğü. Aynı şekilde insan olmazsa kamu görevlisi nedir ki? Niçin o görevlerde, o makamlarda bulunduğumuzu bir an olsun aklımızdan çıkarmayacağız. Aynı anlayış tüm kamu görevlileri için de geçerlidir. Malum ’balık baştan kokar’ diye bir atasözümüz var. Şayet yönetici bu bilinçle hareket etmezse diğer personelin işini hakkıyla yapmasını beklemek çok fazla iyimserlik olur. En başta şahsım olmak üzere başbakanıyla bakanlarıyla müsteşarlarıyla genel müdürleriyle valileri ve kaymakamlarıyla hepimiz, milletimize, ülkemize karşı olan vazifelerimize işte bu anlayışla dört elle sarılmak mecburiyetindeyiz."
Şair Abdurrahim Karakoç’un "İncitme" adlı şiirinin bir kısmını okuyan Erdoğan, "Rahmetli Abdurrahim Karakoç ne güzel söylemiş, ’Gölgesinde otur ama yaprak senden incinmesin. Temizlen de gir mezara toprak senden incinmesin. İl göçsün, göçtüğün vakit yol yansın. Yandığın vakit suyundan, içtiğin vakit kaynak senden incinmesin." Bizler bu görevleri, bu makamları bıraktığımız vakit, geride işte böyle izler bırakmalıyız. Kimseyi incitmeden çok büyük eserlere, çok büyük hizmetlere imza atmalıyız. Hamdolsun Türkiye, geçtiğimiz 13 yılda bu doğrultuda çok önemli mesafe katetti. İnşallah 2023 hedeflerimizle birlikte Türkiye’de insan odaklı bir devlet anlayışını tamamen hakim kılmış olacağımıza inanıyorum" dedi.

"BİZ BİR KABİLE DEVLETİ DEĞİLİZ"
"Türkiye nevzuhur bir devlet değildir. Arkamızda binlerce yıllık bir devlet geleneği vardır. Biz bir kabile devleti değiliz. Biz çok asil bir devletiz ve çok asil bir milletiz" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanlığı forsumuzda sembolik olarak temsil edilen 16 büyük devlete ilave olarak geniş bir coğrafyada, çok sayıda devlet kurmuş bir milletimiz. Bu dünyada pek az topluma, pek az devlete nasip olan bir zenginliktir. Tabi bu kadim geleneğin gerisinde devletle millet arasındaki güçlü güven duygusu bulunuyor. Biz devletine güvenen insanların, evlerinde, iş yerlerinde, tarlalarında huzur içinde yaşadığı yönetim tarzını sürdürmek mecburiyetindeyiz. Bugün de aynı anlayışı ilçeleri, mahalleleri ve köyleriyle ülkemizin 81 vilayetinin tamamında, 780 bin kilometrekare vatan toprağının her karşısında hakim kılmanın çabası içindeyiz. Sıkıntılarımız yok mu? Elbette var. Ama bugünün sıkıntıları bizi binlerce yıllık sorumluluklarımızdan uzaklaştıramaz. Hem bu sorunların üstesinden geleceğiz hem de devlet ve yönetim geleneğimizi, adalet, güvenlik ve refah temeli üzerinde sürekli daha yükseğe çıkartacağız. Bu ülkenin hiçbir meselesi Allah’ın izniyle bizi yormaz. Karşımıza çıkan meseleler sadece bize daha çok çalışma, daha çok mücadele etme, daha çok gayret gösterme azmi verir. Vermelidir. Rahmetli Neşet Ertaş şöyle diyor:
’Aşk ile çalışan yorulmaz.’ Mesele bu, aşk. Eğer aşk varsa yorulmazsın kardeşim. O dağları da eritir. O başka bir şey. Biz de millete hizmet aşkıyla çalıştığımız müddetçe Allah’ın izniyle yorulmayız, yorulmamalıyız. Yorulmamalıyız. Bu aziz ülkenin her karşı toprağı şehitlerimizin kanı, ecdadımızı alın teriyle sulanarak vatanımız haline gelmiştir. Bugün de kanımızı ve alın terimizi sakınmadan bulunduğumuz görevlerin hakkını vererek ecdadımıza, şehitlerimize layık olduğumuzu göstermeliyiz."
Birkaç gün önce bir şehit polisin yine polis olan ağabeyi ile yaptığı telefon konuşmasında kendisine, "Sayın Cumhurbaşkanım, biz şahadete inanmışız. Ben de polisim, kardeşim şehit oldu. Ben de hazırım. Yeter ki sizler bizim arkamızda dimdik durun. Siz dimdik durdukça biz bu teröristlere Allah’ın izniyle bu vatan topraklarında mekan, yer tanımayacağız" dediğini aktaran Erdoğan, "Şimdi mesele bu. Yılmadan, usanmadan, çekinmeden, korkmadan bu işin de üzerine üzerine gideceğiz" ifadesini kullandı.

"ONU KÜLAHIMA ANLATSINLAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hep söylüyorum, biz tek milletiz. Çeşitli etnik unsurlar olabilir. Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Abaza’sı, Roman’ı... Ama tek milletiz. İki, tek bayrağız. Bizim ülkemizde ikinci bir bayrak söz konusu değildir. Onun için de ’Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.’ Ve tek vatan, 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Bu sahtekarların söylediği, ’bizim bir vatan arayışımız yok’ falan biz bunları yutmayız. Onu külahıma anlatsınlar. Bunların dertlerini biz biliyoruz. Onun için de 780 bin kilometrekarelik vatan toprakları üzerinde yaşamak isteyenler, bir hukuk devleti olan ülkemizde hukukun kendilerine tanıdığı neyse bu hakkı kullanmak suretiyle yaşamalıdır. Ben hangi haklara sahipsem sen de aynı haklara sahipsin. Rahat dur ya. Parlamentoya girmekse giriyor musun? Giriyorsun. Makamlara gelmekse geliyor musun? Geliyorsun. Daha ne istiyorsun ya. Ama dert başka. Dert, bu güzel ülkemizi, bu vatan topraklarımızı bölmek, parçalamak. Buralardan o tarihi hesaplarını kendilerine göre yerine getirmek. Ve tek devlet. Bu devletin içinde bir başka devlet olamaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tek. Birisi paralel devlet yapılanması diye çıkmış, öbürü kendine göre bir başka devlet yapılanması anlayışıyla ortada dolaşıyor. Hiçbiriniz bu ülkede Allah’ın izniyle böyle bir arayışın karşılığını bulamayacaksınız. Bedelini de ağır ödeyeceksiniz, ödüyorsunuz. Şehitlerimiz var ama biz buna inanarak yola çıktık. Rabbimiz onun müjdesini bize verdi, ’Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Onlar diridirler ama siz bilemezsiniz.’ Mesele budur. Onun için istiklal şairimizin de ’Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda, canı cananı bütün varımı alsın da hüda, etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda’ derken işte bize verdiği istikamet budur. Bu topraklar şüheda fışkırır. Bu topraklar böyle topraklar, Batı’da da bunu görürsün, Doğu’da da bunu görürsün, Kuzey’de de bunu görürsün, Güney’de de bunu görürsün. O şehitlerimizin olmadığı yer yok."
Erdoğan, kamu yönetimi reformlarının son 200 yıldır Türkiye’nin gündeminde neredeyse hiç düşmediğini, Cumhuriyet döneminde de aynı arayışın kesintisiz bir şekilde devam ettiğini belirtti. Türkiye’nin son 13 yılının bu bakımdan çok önemli olduğunu dile getiren Erdoğan, söz konusu dönemin çok kritik düzenlemelerin hayata geçirildiği bir dönem olduğunu vurguladı.
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER