"Postmodern darbe" olarak adlandırılan 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının üzerinden 23 yıl geçti. Türkiye demokrasi tarihinde "kara bir leke" olarak yerini alan ve toplumda derin izler bırakan 28 Şubat 1997 süreci ve sonrasında uygulanan kararlarla oluşan baskı sistemi, o dönemi yaşayanların hafızalarında tazeliğini koruyor.
ÖNDER İmam Hatipliler Derneği Genel Başkanı Kamber Çal da 28 Şubat sürecindeki imam hatip okulları ve bu okullara giden öğrencilerin maruz kaldığı baskıyı anlattı.
Çal, 28 Şubat sürecinde üniversiteden mezun olan bir kişi olarak o dönemde yaşananlara çok yakından şahit olduğunu belirterek, Türkiye'deki özellikle eğitim sisteminde yerliliği önemseyen, ülkenin gelişimine katkı sağlayacak anlayışın geliştiği evrede devreye giren zihniyetin, bu gelişime engel olmak için operasyon yaptığını söyledi.
Bu sürecin temelinde başörtülü kızlarla imam hatiplilerin olduğunu aktaran Çal, "O 28 Şubat sürecinin operasyonunun tamamı özellikle gelişmekte olan halkın da desteklediği imam hatiplerin, imam hatipli öğrencilerin inkıtaya uğratılması ve başörtüsü özgürlüğünün kısıtlanması üzerine planlanmış bir operasyondu." diye konuştu.
Çal, Türkiye'nin çok acı bir şekilde 28 Şubat sürecini yaşadığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Postmodern diyerek sanki biraz yumuşattıkları bir darbe algısı oluşturdular ama toplum, özellikle de dindar kesim çok ciddi acı ve sıkıntılar yaşandı. Yaşanan süreç tamamen hukuksuz, tamamen vicdanları sızlatan bir operasyondu. İmam hatiplilerin özellikle katsayı uygulamasıyla birlikte üniversiteye gitmesi engellendi. O dönem çok başarılı, belki de derece yapmış çocukların eğitim hakları ellerinden alındı. 8 yıllık eğitimle imam hatiplerin ortaokul kısımları kapatıldı. Bu operasyon tamamen imam hatiplerin yok edilmesine yönelik bir operasyondu. Daha önce 600 bini bulan imam hatipli öğrenci sayısı, 28 Şubat sürecinde 60 bine kadar indi."
O dönemde çok başarılı öğrencilerin eğitim imkanlarının elinden alındığını, başörtüsü zulmü nedeniyle çalışanların kamuda sıkıntı yaşadığını ve "kamusal alan" denilerek kurumlara başörtülü insanların girmesinin yasaklandığını dile getiren Çal, buna benzer birçok mağduriyetin yaşandığını aktardı.
Kamber Çal, "Bin yıl sürecek." dedikleri bu sürecin tersine döndüğünü ve halkın değerlerine, inancına, başörtüsüne ve imam hatiplere sahip çıktığına işaret ederek, "Süreç 2020 yılında tekrar normalleşen ve olması gereken noktaya gelmiş oldu." dedi.
Kesintisiz 8 yıl eğitim ve katsayı zulmünün sadece imam hatiplere değil tüm meslek liselerine vurduğuna vurgu yapan Çal, bunun da toplumun gelişimine ne kadar engel olunduğunun bir ispatı olduğunu söyledi.
"İmam hatipler 28 Şubat sürecinin yaralarını sardı"Çal, Türkiye'de 500'e yakın dernek, vatandaşların ilgisi ve mevcut siyasi otoritenin alakasıyla imam hatip okullarını belli bir yere getirmeye çalıştıklarını dile getirerek, "Çok da iyi gidiyoruz. İmam hatip okulları artık 28 Şubat sürecinin yarasını sarmış durumda ama maalesef meslek okulları için bunu söylemek çok zor. Meslek okulları hala 28 Şubat döneminde aldığı darbenin sıkıntısını yaşıyor. Bu da ara eleman sorunu olarak da topluma yansıyor." değerlendirmesinde bulundu.
ÖNDER Genel Başkanı Kamber Çal, mezun olduğu okulun 1500 mevcut öğrencisi bulunan bir imam hatipken 28 Şubat döneminde 100 öğrenci bulmakta zorlandıklarını anlatarak, 100 öğrencinin bulunmaması halinde de okullarının kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını söyledi.
İmam hatip okullarının tercih edilmemesi için çok ciddi baskılar yapıldığını ifade eden Çal, bu okullara gitmek isteyenlere yönelik de ötekileştirme yapıldığını aktardı.
Çal, yaşanan sıkıntılar nedeniyle çok sayıda öğrencinin ciddi mağduriyetler yaşadığını belirterek, "Bu süreçte 2 bine yakın öğrenciyi ÖNDER olarak, WONDER diye bir örgütlenmeyle Viyana'ya gönderdik. Ne kadar acı bir şey... Bir başörtülü öğrenci Avrupa ülkesine eğitim hayatına devam edebiliyorken kendi öz vatanında garip oldu, öz vatanında eğitim hakkı elinden alındı." dedi.
"İmam hatiplerin genele oranı yüzde 13'lerde"Kamber Çal, imam hatip okullarının bugün eğitim sisteminde yüzde 13'lük bir oranı teşkil ettiğini belirterek, "O dönemde de yüzde 9-10 civarındaydı. Aslında bu ülkede 28 Şubat süreci yaşanmamış olsaydı doğal gelişimle zaten bu oran yüzde 13'lere gelecekti." ifadelerini kullandı.
İmam hatip okullarının arttığı yönünde kara bir propagandanın olduğunu aktaran Çal, Türkiye'de ihtiyaç olduğu kadar, yeterli olduğu kadar var. Çocuklarını bu imam hatiplere göndermek isteyen vatandaşlarımız tarafından da teveccüh ediliyor. Standartları da her geçen gün yükseltiliyor." diye konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com