İstanbul
Kahramanmaraş merkezli depremlerden kurtarılan hastalar ve yakınlarının ruh sağlığının psikiyatri uzmanları tarafından yakından takip edildiği hastanede afetzedelerin fiziksel ve psikolojik tedavileri aksatmadan yapılıyor.
Depremzedelerin psikolojik tedavileriyle ilgilenen Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü'nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Hüseyin Şehit Burhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, deprem bölgesinden gelenlere poliklinik veya yataklı servislerde hizmet verdiklerini söyledi.
Burhan, depremzedeler ve yakınları için randevu almadan başvurabilecekleri afet polikliniğinin olduğuna değinerek, "Bu dönemde de afet polikliniği ihtiyacı ortaya çıktı. Bunun için deprem ve afet polikliniğini açtık. Yaklaşık iki haftadır hizmet veriyor. Ayakta gelen hastalara randevusuz hizmet veriyor. Afet bölgesinde o veya bu şekilde kullanılamaz hale gelen hastanelerden dolayı hizmetlerimizi arttırdık. Daha fazla kişiye ayakta ve yatarak tedavi hizmeti vermeye çalışıyoruz." diye konuştu.
Türkiye'nin en büyük yataklı kliniklerinden birisi olduklarına dikkati çeken Burhan, deprem bölgesinden de hasta kabul ederek, onların tedavilerini de sürdürdüklerini dile getirdi.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Burhan, kliniklerinde günlük 40 ile 50 arasında hasta baktıklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Çocuk psikiyatrisinde depremden etkilenen veya yakınlarını depremde kaybeden, deprem bölgesinden gelen çocuklara hizmet veriyorlar. Gerekli durumlarda psikolojik destek, terapi veya ilaçla tedavileri yapılıyor. Bu dönemde hem yetişkinler için hem çocuklar için önemli şeylerden birisi günlük rutinlerin bozulmaması. Bu felaketi atlatmamız, bu zor sürecin içinden en kolaylıkla çıkmamız için günlük hayatımıza devam etmemiz önemli. Bu noktada da çocukların günlük hayatında, okulların da açılmasıyla beraber buralar büyük bir yer tutuyor. Okullar birkaç açıdan faydalı olabilir. Birincisi rutinlerin bozulmaması, eğitimin devam etmesi çocuklar için önemli. İkincisi de hem erişkinler hem de çocuklar için sosyalleşme, bu duyguların paylaşması, akranlarla beraber vakit geçirilmesi, bir anlamda dertlerin paylaşılması gerekli. Bu süreçte iyileştirici oluyor."
"Deprem bölgesinden nakledilen çocukların sınıf arkadaşları bilinçlendirilmeli"
Çocukların için en büyük sosyalleşme alanının okullar olduğunu dile getiren Burhan, onların okullarda hem kendi yaşıtları sınıf arkadaşlarıyla beraber vakit geçirmeleri hem de öğretmenler ile psikolojik danışmanlık ve rehabilitasyon birimlerinden destek almalarının önemli olduğunu vurguladı.
Burhan, bu konuda yetişkinlere veya velilere düşen görevler olduğunu dile getirerek, "Deprem bölgesinden nakledilen çocuklara sınıf arkadaşları yapacak öğrencilerimiz varsa onları bu konuda bilgilendirmek ve bilinçlendirmek gerekir. Çocuklar doğal olarak kendileri bilmiyor olabilirler. Yetişkinler olarak biz bazı yönlendirmeleri, tavsiyeleri yapmamız lazım. Yani çocuklar aslında nasıl sıklıkla sosyalleşeceklerini, nasıl dertleşeceklerini bilirler ama bazen deprem bölgesinde nakledilen öğrencilere depremle ilgili, kaybettiği veya yaralanan yakınları varsa bunlarla ilgili aşırı sorular sorulması, nakledilen öğrencilerin bu felaketi belki bir kez daha yaşamasına sebep olabilir." ifadelerini kullandı.
"Sadece anlatma, konuşma ve dinleme dahi iyileştirici oluyor"
Günlük rutine devam edilmesiyle beraber psikolojik görüşmelerin önemli olduğunu anlatan Burhan, şunları kaydetti:
"Bu dönemde insanların üzülmesi, kaygılanması hatta öfkelenmesi çok doğal. Burada önemli olan şeylerden birisi hem psikiyatriye başvuran, psikolojik destek ihtiyacı hisseden kişilerde hem de genel olarak toplumda insanların duygularının dışa vurulmasına izin verilmesi lazım. İnsanların birbiriyle konuşması ve yaşadıklarını anlatması lazım. Sadece anlatma, konuşma ve dinleme dahi iyileştirici oluyor. Hatta bu en önemli iyileştirici şeylerden birisi. İkincisi günlük hayata rutini devam etmemiz, öğrencilerin okula gitmesi, çalışanların iş yerine dönüp bir şeyler yapmaya başlaması ve üretmesi gerekiyor. Bu dönemde insanlar bu büyük felaketle beraber üzüntü, öfke veya kaygıyla beraber, 'Neden böyle oldu? diye kendilerini sormaya başlıyorlar. Zaman zaman kendilerini zaman zaman da etraftaki diğer insanları suçluyor olabilirler. Bu da çok doğal insan tepkisi ama bunun zarar verici bir yere dönüşme ihtimali var."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com