Çanakkale Savaşı’nda düşman mevzilerinden makineli tüfeği kaçırarak Türk ordularını kurşun yağmurundan kurtaran Numan Onbaşı’nın oğlu ve torunu, Numan Onbaşı’nın kahramanlıklarını ve hayat hikayesini anlattı.
Babasının 2 kardeşi ile
Balkan Harbi’ne, oradan da
Çanakkale Savaşları’na katıldığını
ifade eden Ahmet Gazel, “Babam Çanakkale’ye varınca denizin ortasına
İngiliz bir yarım
dünyanın oturduğunu gördüklerini söylerdi. Gemiye yarım
dünya derlermiş. Top atınca
yağmur gibi üzerlerine şarapnel yağdırırmış. ‘Kanlısırt’ta bir makineli var. Bizi helak eden o’ derdi. Baba, ‘O
kadar asker bir makineliyi alt edemiyor musunuz?’ dediğimde bir cepheye 350
kişi hücum ettiğini, sabaha
karşı geri çekildiklerinde de 20-25 kişinin kaldığını söylemişti” dedi.
Komutanlar
arasında makineli
için bir çare düşünülürken babası Numan Onbaşı’ya da fikrinin sorulduğunu anlatan Gazel, “Babam ‘Paşalar siz emir verin biz yapalım’ demiş. Gülerek geçivermişler. Öyle olunca ‘Bana arkadaş olacak olan yok mu?’ diye sormuş. 2-3 kişi olduklarını, yanlarına da bomba aldıklarını söylerdi. ‘Kalemtepe’den, Kilitbayır’dan Kanlıtepe’nin etrafını çevirdik. Birimiz sağdan, birimiz soldan, birimiz önden bombaları salladık’ derdi. Başındakileri helak etmişler. ’Bismillah ya Allah’ demiş makineyi omuzlamış sökememiş. Bir daha omuzladığında makineyi sökmüş. Tamam gidelim demiş. Memiş de düşmanın çizmesini almak için geri dönmüş. Memiş çizmeyi aldıktan
sonra geri dönerken düşman onu vurmuş,
şehit etmiş orada. Makineliyi almış paşalara götürüp, ‘Alın bunu ne yapacaksanız yapın’ demiş” dedi.
3 KARDEŞ AYNI CEPHELERDE VATANI KORUDU
Gazel, büyük bir taarruz sırasında büyük amcasının şehit
olduğunu ve babasının diğer kardeşinin de cenazesini bulmakta toprağın tümünün şehitlerle kaplı olmasından dolayı çok zorlandığını söylediğini aktardı. Gazel, babasının diğer kardeşini
binlerce şehit arasından yengesinin ördüğü çoraptan tanıyarak bulduğunu anlattı. Amcasının babasının kucağında şehit düştüğünü belirten Gazel, amcasının ölürken bir körpe çocuğunu babasına emanet ettiğini de söyledi.
Savaş sırasında babasının çenesine şarapnel parçası saplandığını ve 22 sene boyunca o şekilde yaşadığını açıklayan Gazel, babasının acı badem, kayısı çekirdeği ve tavşan yağıyla bir gün çenesini ovalarken şarapnel parçasının çıktığını belirtti. Gazel, babasının şarapnel parçasından kurtulduktan sonra yemekleri parmağıyla iterek yiyebildiğini ifade etti.
Gazel, babasının
evde sakin
biri olduğunu söyleyerek, komşulardan
evlenecek olan ama imkanı olmayan
genç kızlara ve erkeklere yardımcı olduğunu, kendisine ait malların kimin olduğu sorulduğunda ‘Benim değil, komşuların’ dediğini aktardı. Gazel, babası şehit olduktan sonra
mahkeme kararıyla o zamanın parasıyla bir kere 6 bin 770 lira
para verildiğini belirtti.
Numan Onbaşı’nın torunu
Mustafa Gazel ise, dedesini görmediğini ancak babasından dinlediğini ve
öğretmen Tahsin Özeken’in edindiği belgelerde okuduğu kadarıyla bildiğini ifade etti.
DEDESİNİ BELGELERDEN VE FOTOĞRAFLARDAN TANIDI
Gazel, dedesi Numan Onbaşı ile ilgili belgelere
nasıl ulaştıklarını ise şöyle anlattı:
“Emekli öğretmen olan o zaman Milliyet Gazetesi’nde yazarlık
yapan Tahsin Özeken, Genelkurmaya girip Çanakkale kahramanlarını oraya yazıyormuş. Anadolu’da insanlar
bunları okuyamıyorlar diyip kendine
görev bilen Tahsin Özeken, bunları ben torunlarına, oğullarına ulaştırayım demiş. Gölezkayı
köyü muhtarına bir
mektup göndermiş 1980 yılında. Numan Onbaşı’nın yakını
olarak kim var diye yazıyor. Muhtar da babama mektubu veriyor. Babam, köyün muhtarı ve köyün öğretmeniyle oturup cevap yazıyor. Aradan belli süre geçtikten sonra gördüğümüz bu belgeleri babama gönderiyor. Dedemin yaptığı kahramanlıkları anlattığı 9 sayfa yazı ve siperde çekilmiş fotoğraflarını gönderiyor.”
İçerisinde dedesinin de kahramanlıklarının anlatıldığı bir kitabın olduğunu belirten Mustafa Gazel, kitabın yazarına ulaşıp, Tahsin öğretmenin gönderdiği ve dedesinin kahramanlıklarıyla fotoğraflarının yer aldığı belgeleri iletmek istediğini ancak kitabın yazarının önce buna güvenemeyip kendisinden nüfus kayıt örneği istediğini söyledi.
Nüfus kayıt örneğinden Numan Onbaşı’nın torunu olduğunu anlayan yazarın kitapta Seyit Onbaşı ile birlikte en çok sayfayı Numan Onbaşı’ya ayırdığını belirten Gazel, dedesi ile ilgili bölümün kitapta “Bugün Olsa Yine Giderim Çanakkale’ye” başlığıyla yer aldığını ifade etti.
Gazel, dedesinin çenesinde bulunan şarapnel parçasıyla 22
yıl yaşadığını ve babasının da anlattığı şekilde şarapnel parçasından kurtulduktan sonra silkelenerek, “Bugün olsa yine giderim Çanakkale’ye” dediğini kaydetti. Gazel, dedesinin harman
yerinde kendisine verilmiş olan 3 madalyasının çalındığını ve buna çok üzüldüğünü belirterek, köyde bulana çift maaşını vereceğini söylediğini aktardı. Gazel, ancak madalyaların bulunamadığını kaydetti.
BÖLÜĞÜ TIRAŞ EDİP, ALLAH’TAN ŞEHİTLİK İSTEMİŞ
Dedesinin berberlik tecrübesinin de bulunduğunu anlatan Gazel, “Eski
berber makinelerini kuşağında taşırmış. Bir gün makineyi çıkarmış ve 200-250 kişilik bölüğü saç ve sakal tıraşı etmiş. En son kişiyi tıraş ettikten sonra açmış ellerini ‘Ya Rabbi ben bu yaptığım
işten sevap kazandımsa ben şehit olayım’ demiş. Artık nasıl zor şartlarda savaşıyorlarsa şehitlik istiyor” dedi.
Numan Onbaşı ile birlikte aynı cephelerde savaşan
Ömer dedesinin eşinin 3 kardeş askere gidince bir ağıt yazdığını anlatan Gazel, dörtlüğü şöyle aktardı:
“İstanbul’un etrafı matöröz,
Matöröze kurşun atarız,
Biz üç kardeşiz,
Bir orduya yeteriz.”
Dedesinin hayırsever biri olarak bilindiğini söyleyen Gazel, dedesinin gelenler içsin diye evin içindeki bacalık denilen bölümde çay ve kahvenin sürekli bulunduğunu ve komşuların, misafirlerin geldiklerinde oradan çay veya kahve içtiklerini kaydetti.