Teknoloji

ODTÜ araştırma gemisi 'Bilim-2' Marmara Deniz'nde müsilaj takibinde

Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi Projesi kapsamında, Marmara Denizi'ndeki 100 istasyondan Bilim-2 Gemisi'nde toplanan veriler, denizdeki kirlilik ve müsilaj oluşumunun nedenlerine ışık tutuyor.

ODTÜ araştırma gemisi 'Bilim-2' Marmara Deniz'nde müsilaj takibinde
03-06-2021 19:31
Ä°stanbul

DEKOSİM Ulusal Deniz Araştırmaları Altyapı Merkezi Projesi ve TÜBİTAK BİDEB Öncü Araştırmacılar Programı tarafından da desteklenen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünün ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü koordinasyonunda, 2017'den bu yana yürüttüğü Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) Projesi kapsamında Marmara Denizi'nde yapılan çalışmaları AA ve TRT ekipleri Bilim-2 Gemisi'nde görüntüledi.

ODTÜ araştırma gemisi Bilim-2, deniz salyalarını takip için Marmara Denizi'nde seyrüseferde

Ä°stanbul ve Çanakkale BoÄŸazları dahil 100 ayrı istasyondan CTD cihazı aracılığıyla alınan numuneler, Bilim-2 Gemisi’nin laboratuvarında analiz ediliyor.

Analizler sonucunda da Marmara Denizi’ndeki kirlilik, tuzluluk, sıcaklık, klorofil, fitoplantkon, zooplankton, oksijen ve ışık miktarı ile bulanıklığın nedenlerine iliÅŸkin bilgiler bir veri havuzunda toplanıyor.

ODTÃœ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış SalihoÄŸlu, yürüttükleri çalışmalara ve elde ettikleri sonuçlara iliÅŸkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bilim-2 Gemisi ile uzun süredir tüm ulusal denizlerde çalışmalar yürüttüklerini, son dönemlerde özellikle Marmara’ya odaklandıklarını çünkü süre gelen bir oksijen azalması gözlemlediklerini aktardı.

Bunun sebeplerinden birinin besin tuzlarının miktarının artması olduÄŸunu ifade eden Prof. Dr. SalihoÄŸlu, “Son dönemde müsilaj olayları da gündemde. Ä°klim deÄŸiÅŸimi de aşırı balıkçılık da bunu tetikleyen faktörler. Marmara Denizi’ni tüm parametreleriyle çalışmak gerekiyor. Yoksa bu tür müsilaj gibi olayları doÄŸru ÅŸekilde analiz edebilip, sonuçlarını doÄŸru ÅŸekilde ortaya koyamazsınız.” dedi.

"Girdiyi çok hızlı biçimde en azından 4’e indirebilirsek, 6-7 yıl içinde bir iyileÅŸme görebileceÄŸiz"

Ä°lgili bakanlıklara ve yöneticilere sonuç önerileri de ürettiklerini belirten Prof. Dr. SalihoÄŸlu, yaptıkları çalışmalar sonucunda Marmara Denizi’nin bir ikizini bilgisayar ortamında oluÅŸturup, farklı faktörlerden, farklı insan baskılarından ve doÄŸal baskılardan gelecekte de nasıl etkileneceÄŸini ortaya koyduklarını söyledi.

Modelleme çalışmaları kapsamında müsilajın etkisinden çok oksijen azalması ve besin tuzlarının azalması gibi mevcut faktörlerin etkisine baktıklarını aktaran Prof. Dr. SalihoÄŸlu, “Ä°lk sonuçlara bakarsak, eÄŸer Marmara Denizi’nde olan girdiyi çok hızlı biçimde en azından yarıya indirebilirsek, 6-7 yıl içinde bir iyileÅŸme görebileceÄŸiz. Çok hızlı bir iyileÅŸme kolay deÄŸil, vakit ve sabır istiyor ama bir an önce bazı önlemleri almamız gerekiyor.

Prof. Dr. Salihoğlu, çalışmalar ışığında ilk sonuçları almaya başladıklarını, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 4 Haziran Cuma günü düzenleyeceği çalıştayda deşarj noktalarından olan girdilerin ne kadar azaltılması ya da havzalardan, nehirlerden olan girdilerin ne şekilde azaltılması gerektiğiyle ilgili somut sonuçları sunacaklarını anlattı.

"Benzer insan baskıları Karadeniz ve Akdeniz’de de var"

Benzer insan baskılarının Karadeniz ve Akdeniz’de de var olduÄŸunu dile getiren Prof. Dr. SalihoÄŸlu, “Marmara’nın ÅŸanssızlığı kapalı bir deniz olması. Akdeniz’den daha çok oksijenli su Marmara’ya geliyor. Akdeniz’de de kıyılarda benzer insan baskılarını ve benzer riskleri, oksijenin azaldığını görüyoruz.Marmara, Akdeniz ve Karadeniz’de dünya seviyesinin üzerinde sıcaklık artışı var. Karadeniz zaten risk altında bir deniz. Yüzde 90 oksijensiz, karasal girdilerin etkileri yüksek, aşırı avlanma söz konusu.” diye konuÅŸtu.

Türkiye uluslararası projeye liderlik edecek

DışiÅŸleri Bakanlığı ile UlaÅŸtırma ve Altyapı Bakanlığı’nın desteklediÄŸi proje kapsamında Karadeniz’de hayata geçirilecek AB projesine Türkiye olarak liderlik edeceklerini aktaran Prof. Dr. SalihoÄŸlu, tüm Karadeniz ülkelerinin gelecek ay baÅŸlayacak bu projede yer alacağını anlattı.

Prof. Dr. SalihoÄŸlu, bu projede ana hedefin Karadeniz’in ekosistemini doÄŸru anlamak, burada faaliyet gösteren turizm, balıkçılık, enerji gibi sektörlerin sürdürülebilir bir ÅŸekilde geliÅŸimine yönelik çözüm önerileri sunmak olduÄŸunu belirtti.

"Bilim-2" 40 yıldır Mavi Vatan’da çalışmalarını sürdürüyor

Bilim-2 Gemisi’nin 40 yıldır ulusal denizlerde kritik, bilimsel çalışmalar yürüttüğünü anlatan Prof. Dr. SalihoÄŸlu, CumhurbaÅŸkanlığı Strateji ve Bütçe BaÅŸkanlığı desteÄŸiyle kurulan DEKOSÄ°M Ulusal Deniz AraÅŸtırmaları Altyapı Merkezi’nde yeni nesil cihazlarla çalışmaları yürüttüklerini ama denizlere de yeni bilimsel , donanımlı araÅŸtırma gemisinin indirilmesi gerektiÄŸini sözlerine ekledi.

"Kirliliğin düzeyini söylemek şu anda mümkün değil"

Bilimsel Seferler Koordinatörü Dr. Hasan Örek de Bilim-2 Gemisi’ndeki teknik çalışmalara iliÅŸkin bilgi verdi.

Marmara seferinin, Akdeniz’de Mersin’den baÅŸlayıp, Karadeniz’de Hopa’da bitecek büyük bir seferin bir parçası olduÄŸunu söyledi.

Bir yıl önce planladıkları bu çalışmadaki amaçlarının Marmara’nın yaz giriÅŸi dönemindeki ekosisteminin nasıl geliÅŸtiÄŸine, su kütlelerinin nasıl olduÄŸuna bakmak olduÄŸunu belirten Örek, “Åžu anda müsilaj olayı da olunca istasyon ağımızı geliÅŸtirdik. Yaptığımız ölçümler temel su fiziksel parametreleri yani tuzluluk, sıcaklık, yoÄŸunluk, onun dışında sürekli olarak geminin üzerindeki cihazlarla akıntıları ölçüyoruz, yüzeydeki klorofil miktarına ve tuzluluk sıcaklığına bakıyoruz. Su kolonu boyunca kritik derinliklerden su örnekleri alarak bir kısmını gemide, bir kısmını saklayarak genetik de dahil olmak üzere ileri analizleri DEKOSÄ°M laboratuvarında yapıyoruz. Bunun dışında ayrıca cihazımızın üzerindeki sensörlerle su kolonu boyunca klorofil miktarı, bulanıklık, oksijen gibi parametreleri de ölçmeye devam ediyoruz.” diye konuÅŸtu.

Kirliliğin düzeyini söylemenin şu anda mümkün olmadığını dile getiren Dr. Örek, sözlerine şöyle devam etti:

“Ancak gördüğümüz kadarıyla tüm su kolonunda bu müsilaj var. Yaptığımız standart ölçümleri, iÅŸlemleri yapamıyoruz. ÖrneÄŸin suyun içindeki partikül maddelerden bir sürü analiz yapabiliyoruz. Ancak partikülleri tutmak için kullandığımız filtreler tamamen kullanılmaz hale geliyor. Çünkü o kadar jel halinde bir madde ki bu tamamen filtrenin üzerini kapatıyor. 1-2 litre süzmemiz gereken yerde bunun 10 katı daha az yani 100 mililitre su süzebiliyoruz. Bu da tabi ki çok yeterli deÄŸil ama bu da bize ÅŸunu gösteriyor, yüzeyde gördüğümüz müsilajın artık son evresi. Tüm su kolonunda bu jelimsi madde var. Ä°stisnasız her yaptığımız noktada bununla karşılaÅŸtık.

Denizlerdeki bu görüntü muhtemelen devam edecek. Marmara’nın tüm üst su kolonunda bu müsilaj var. AÅŸağı inmemiÅŸ durumda ancak ileriki dönemlerde aÅŸağı da inecektir. Bu, zaten oksijensiz olan dip suyunun daha da oksijensiz hale gelmesine neden olacaktır. Bu da tabi ki iyi bir durum deÄŸil Marmara için. 25 metrede hala ışık olduÄŸu ve üretim devam ettiÄŸi için oksijen seviyesi çok kritik seviyede deÄŸil ama 25 metrenin altında, 50 metreden sonra yaÅŸamı idame ettirecek oksijen yok gibi. Bu tabi 100 metrelere geldiÄŸimizde kritik eÅŸiÄŸi çok çok aÅŸmış oluyor. Çukurlara baktığımızda oksijen hemen hemen hiç görmüyoruz. Bunlar ekosistemin saÄŸlığı ile ilgili ciddi sinyaller. Tedbirler alındıktan sonra hemen düzelmeyecektir ama kararlı adımlarla, uzun dönemde çözebiliriz diye düşünüyoruz.”

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÃœRKÄ°YE GÃœNDEMÄ°
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER