Türkiye’yi sarsan üvey anne şiddeti ile ilgili basın açıklamasında konuşan mağdur çocukların avukatı Feyza Polatkuş, çocukların ve babanın yaşadıklarını anlattı.
Kayseri Barosunda yapılan basın açıklamasına Baro Başkanı Fevzi Konaç, mağdur çocukların avukatı Feyza Polatkuş ve Çocuk Hakları Komisyon üyeleri katıldı. Toplantıda konuşan Kayseri Barosu Başkanı Fevzi Konaç, “Mart ayında başlayan bir dava ve 16 Aralık’ta bir karar veriliyor. Sadece Kayseri Adliyesinde değil tüm Türkiye’yi infiale sürükleyen yaşanmış hadiseden kaynaklı olarak gelinen noktada verilmiş 46 yıllık ceza tüm kamuoyuna yansıdı. Hakimlerimiz bile yargılama sırasında bu görüntüleri izlerken içlerinin acıdığını ifade etmişler ve basına bunlar da yansımıştı. Sabaha kadar uyuyamadığını söyleyen Nihal kardeşimiz bu konu ile ilgili olarak Çocuk Hakları Komisyonu ile birlikte bir gayretin içerisindeler. Olayın yaşanması şehrimiz adına yüreğini üzen bir noktaya gelmiş durumda. Verilen cezayı kamuoyu vicdanı değerlendirecek. İçimizi acıtan çok acı bir şey var ki birkaç gündür tüm Türkiye’de basın-yayın üzerinden bu görüntülerin paylaşılması. Bir şeyin altını dikkatle çizmemiz lazım. Toplumsal hastalıklarımız, sıkıntılarımız, sokakta dertlerimiz var. Ülkemiz adına endişelerimiz var. Bunun toplumsal hafızalarda bıraktığı travma ile ilgili insanlıkta bir sınırımızın olması gerekiyor. Dolayısıyla öyle bir hale geldik ki yaşanan olayın içimizi acıtan tarafı bir tarafa insanlık olarak bunun paylaşımı ile ilgili sınırlarımızı tahrik edememek, insanlık adına birtakım şeyleri gün geçtikçe kaybetmek işin travmatik boyutu anlamında bir başka acı tarafı. Dolayısıyla sosyal medyada izleyen arkadaşlarımızın yüreğinde bıraktığı iz şu ki insan olan hiç kimse bu mazlum çocuklara, sahipsiz çocuklara böyle bir şey yapmaz. Ancak ruh hastası olan birinin yapacağı şeyler. Sadece yargı boyutundaki kişiyi değerlendirmekten öte insanlık anlamında sokağımızda, yakınlarımızda, akrabalarımızda, şehrimizde yaşanan hadiselerle ilgili ben kamuoyunu bu olay üzerinden yeniden insanlıkla ilgili titreyip kendisine gelmesi noktasında yürek kontrolüne davet ediyorum” şeklinde konuştu.
Konaç, ayrıca “Görüntüler çıktı ‘kimin elinden çıktı’ spekülasyonları yapılıyor. Bu anlamda suçlu aramak yerine insanlığımızı kontrol edelim diyoruz. Birde bu davanın içerisinde olan hiçbir avukat arkadaşımız mesleki ahlak ve etik anlamında böyle bir insanlık dışı paylaşımın içerisinde asla olmaz, olmamıştır. Kim yaptı? İnsanlıktan zerre kadar nasibi olmayan birisi yaptı. Kimse bu suçun sahibi bu sözün sahibi de odur. Bu anlamda hiçbir meslektaşımızın özellikle dava içerisindeki meslektaşımızın böyle bir algı içerisinde kendisine bedel ödetilmesine hiçbirimizin razı olmadığını ifade etmem lazım. Sabahtan beri ülkeden gelen infialler gereği hem Cumhuriyet Başsavcılığı hem de Kayseri Barosu olarak mahkemeye müracaat edildi. 2. Sulh Ceza Mahkememiz karar yazmak üzeredir. Bu paylaşımla ilgili erişimin engellenmesine karar vermiş durumdadır” diye konuştu.
Sözlerini sürdüren Konaç, “Bakın Talas’ta şeker toplamı olayında 3 cinayetle beraber Türkiye toplumu bayramlarının tadını kaybetmiştir. Bu olayla annelik müessesi sorgulanır hale gelecek. Bu olay insanlık tarafımızı tekrar tekrar gözden geçirmek anlamında kendimize getirmelidir” dedi.
Mağdur çocukların avukatı Feyza Polatkuş ise “Babanın söylediği iddia edilen bir kısım söylemlerden bahsedilerek gerek avukatlık gerekse çocukların babası rencide edilmektedir. Şunu söylemek istiyorum ki çocukların babası hiçbir şekilde hiçbir kanala demeç vermemiştir. Olayların gelişimi ile ilgili bilgi vermemiştir. Bu konuda maalesef bir bilgi kirliliği var ve buna dayanarak sanki ‘çocukların babası önceden olayları biliyordu ve bu doğrultuda avukatına danışmış avukatı demiş ki ‘efendim bu görüntüler yetmez biraz daha görüntü alabilirseniz onlarla savcılığa başvuruda bulunalım’ şeklinde bir kısım ifadeler de bulunuyor. Ben şahsen duymadım fakat bunun duyumları bana geliyor. Kesinlikle bu şekilde bir süreç mevzu bahis olmamıştır. Bir haber ajansını kaynak olarak aldıklarını belirtiyor. Böylece bir düzmece senaryo sözkonusu değildir. Müvekkilim çocuğu hastalandıktan sonra sadece son görüntülerini görmüş. Çocuklarının tekmelendiğini görüyor. Polise teslim ediyor. Polis sözkonusu olayın kaynağını istediğinde evine götürüyor polis evdeki tüm hardiski alıyor. Polisin incelemesi ile bu olaylar ortaya çıkıyor. Baba görüntüleri daha önce izleme fırsatı maalesef bulamamış” şeklinde konuştu.
EVLİLİK 6 AY SÜRMÜŞ
Polatkuş ayrıca, “Zaten iki tarafında ikinci evlilikleri ve 6 aylık bir evlilik sözkonusu. Bu evlilik içerisinde çocukların yeni annelerine olan yaklaşımı nasıl? Bir baba olarak bunu ölçüyor. Çocuklara da soruyor ‘nasıl anlaşabiliyor musunuz?’ diyor. Çocukların sürekli olarak söylediği ‘biz çok seviyoruz. Bize iyi davranıyor’ diyor. Yalnız şöyle bir şeyden şüpheleniyor. Çocuklar sürekli olarak babayı kapıda bekliyorlar. Babayı yalnız bırakmak istemiyorlar. Yalnız kalmaktan korkuyorlar. Bunun üzerine baba şüpheleniyor ve bu şüphesi üzerine kamerayı koyuyor. Görüntüleri izlemeye fırsat olmadan zaten çocuk hastaneye kaldırılıyor. Mesanesinin patladığı orada öğreniliyor. Bu ameliyata alındıktan sonra doktor diyor ki ‘senin karnın neden ağrıyor’ çocuk ‘komşumun çocuğuyla oyun oynuyorduk o vurdu bu şekilde karnım ağrıdı’ Doktor arkadaşlar diyor ki ‘bu çocuk vurması ile olabilecek bir şey değil’ Bunun üzerine baba eve gidiyor 1 günün kamera kayıtlarına bakıyor. Çocuk tekmeleniyor. Baba ondan sonra ‘benim çocuğumun mesanesi bu yüzden parçalandı’ diyor. Sadece o günün kaydını polise veriyor. Çocuk bu sırada ameliyattan çıkıyor. Bunun üzerine doktorlar ikinci bir ameliyata aldıkları zaman olay anlaşılıyor. Polis gidip bütün kamera kayıtlarını alıyor. İşte o zaman ortaya çıkıyor” ifadelerini kulandı.
(İHA)
Kayseri Barosunda yapılan basın açıklamasına Baro Başkanı Fevzi Konaç, mağdur çocukların avukatı Feyza Polatkuş ve Çocuk Hakları Komisyon üyeleri katıldı. Toplantıda konuşan Kayseri Barosu Başkanı Fevzi Konaç, “Mart ayında başlayan bir dava ve 16 Aralık’ta bir karar veriliyor. Sadece Kayseri Adliyesinde değil tüm Türkiye’yi infiale sürükleyen yaşanmış hadiseden kaynaklı olarak gelinen noktada verilmiş 46 yıllık ceza tüm kamuoyuna yansıdı. Hakimlerimiz bile yargılama sırasında bu görüntüleri izlerken içlerinin acıdığını ifade etmişler ve basına bunlar da yansımıştı. Sabaha kadar uyuyamadığını söyleyen Nihal kardeşimiz bu konu ile ilgili olarak Çocuk Hakları Komisyonu ile birlikte bir gayretin içerisindeler. Olayın yaşanması şehrimiz adına yüreğini üzen bir noktaya gelmiş durumda. Verilen cezayı kamuoyu vicdanı değerlendirecek. İçimizi acıtan çok acı bir şey var ki birkaç gündür tüm Türkiye’de basın-yayın üzerinden bu görüntülerin paylaşılması. Bir şeyin altını dikkatle çizmemiz lazım. Toplumsal hastalıklarımız, sıkıntılarımız, sokakta dertlerimiz var. Ülkemiz adına endişelerimiz var. Bunun toplumsal hafızalarda bıraktığı travma ile ilgili insanlıkta bir sınırımızın olması gerekiyor. Dolayısıyla öyle bir hale geldik ki yaşanan olayın içimizi acıtan tarafı bir tarafa insanlık olarak bunun paylaşımı ile ilgili sınırlarımızı tahrik edememek, insanlık adına birtakım şeyleri gün geçtikçe kaybetmek işin travmatik boyutu anlamında bir başka acı tarafı. Dolayısıyla sosyal medyada izleyen arkadaşlarımızın yüreğinde bıraktığı iz şu ki insan olan hiç kimse bu mazlum çocuklara, sahipsiz çocuklara böyle bir şey yapmaz. Ancak ruh hastası olan birinin yapacağı şeyler. Sadece yargı boyutundaki kişiyi değerlendirmekten öte insanlık anlamında sokağımızda, yakınlarımızda, akrabalarımızda, şehrimizde yaşanan hadiselerle ilgili ben kamuoyunu bu olay üzerinden yeniden insanlıkla ilgili titreyip kendisine gelmesi noktasında yürek kontrolüne davet ediyorum” şeklinde konuştu.
Konaç, ayrıca “Görüntüler çıktı ‘kimin elinden çıktı’ spekülasyonları yapılıyor. Bu anlamda suçlu aramak yerine insanlığımızı kontrol edelim diyoruz. Birde bu davanın içerisinde olan hiçbir avukat arkadaşımız mesleki ahlak ve etik anlamında böyle bir insanlık dışı paylaşımın içerisinde asla olmaz, olmamıştır. Kim yaptı? İnsanlıktan zerre kadar nasibi olmayan birisi yaptı. Kimse bu suçun sahibi bu sözün sahibi de odur. Bu anlamda hiçbir meslektaşımızın özellikle dava içerisindeki meslektaşımızın böyle bir algı içerisinde kendisine bedel ödetilmesine hiçbirimizin razı olmadığını ifade etmem lazım. Sabahtan beri ülkeden gelen infialler gereği hem Cumhuriyet Başsavcılığı hem de Kayseri Barosu olarak mahkemeye müracaat edildi. 2. Sulh Ceza Mahkememiz karar yazmak üzeredir. Bu paylaşımla ilgili erişimin engellenmesine karar vermiş durumdadır” diye konuştu.
Sözlerini sürdüren Konaç, “Bakın Talas’ta şeker toplamı olayında 3 cinayetle beraber Türkiye toplumu bayramlarının tadını kaybetmiştir. Bu olayla annelik müessesi sorgulanır hale gelecek. Bu olay insanlık tarafımızı tekrar tekrar gözden geçirmek anlamında kendimize getirmelidir” dedi.
Mağdur çocukların avukatı Feyza Polatkuş ise “Babanın söylediği iddia edilen bir kısım söylemlerden bahsedilerek gerek avukatlık gerekse çocukların babası rencide edilmektedir. Şunu söylemek istiyorum ki çocukların babası hiçbir şekilde hiçbir kanala demeç vermemiştir. Olayların gelişimi ile ilgili bilgi vermemiştir. Bu konuda maalesef bir bilgi kirliliği var ve buna dayanarak sanki ‘çocukların babası önceden olayları biliyordu ve bu doğrultuda avukatına danışmış avukatı demiş ki ‘efendim bu görüntüler yetmez biraz daha görüntü alabilirseniz onlarla savcılığa başvuruda bulunalım’ şeklinde bir kısım ifadeler de bulunuyor. Ben şahsen duymadım fakat bunun duyumları bana geliyor. Kesinlikle bu şekilde bir süreç mevzu bahis olmamıştır. Bir haber ajansını kaynak olarak aldıklarını belirtiyor. Böylece bir düzmece senaryo sözkonusu değildir. Müvekkilim çocuğu hastalandıktan sonra sadece son görüntülerini görmüş. Çocuklarının tekmelendiğini görüyor. Polise teslim ediyor. Polis sözkonusu olayın kaynağını istediğinde evine götürüyor polis evdeki tüm hardiski alıyor. Polisin incelemesi ile bu olaylar ortaya çıkıyor. Baba görüntüleri daha önce izleme fırsatı maalesef bulamamış” şeklinde konuştu.
EVLİLİK 6 AY SÜRMÜŞ
Polatkuş ayrıca, “Zaten iki tarafında ikinci evlilikleri ve 6 aylık bir evlilik sözkonusu. Bu evlilik içerisinde çocukların yeni annelerine olan yaklaşımı nasıl? Bir baba olarak bunu ölçüyor. Çocuklara da soruyor ‘nasıl anlaşabiliyor musunuz?’ diyor. Çocukların sürekli olarak söylediği ‘biz çok seviyoruz. Bize iyi davranıyor’ diyor. Yalnız şöyle bir şeyden şüpheleniyor. Çocuklar sürekli olarak babayı kapıda bekliyorlar. Babayı yalnız bırakmak istemiyorlar. Yalnız kalmaktan korkuyorlar. Bunun üzerine baba şüpheleniyor ve bu şüphesi üzerine kamerayı koyuyor. Görüntüleri izlemeye fırsat olmadan zaten çocuk hastaneye kaldırılıyor. Mesanesinin patladığı orada öğreniliyor. Bu ameliyata alındıktan sonra doktor diyor ki ‘senin karnın neden ağrıyor’ çocuk ‘komşumun çocuğuyla oyun oynuyorduk o vurdu bu şekilde karnım ağrıdı’ Doktor arkadaşlar diyor ki ‘bu çocuk vurması ile olabilecek bir şey değil’ Bunun üzerine baba eve gidiyor 1 günün kamera kayıtlarına bakıyor. Çocuk tekmeleniyor. Baba ondan sonra ‘benim çocuğumun mesanesi bu yüzden parçalandı’ diyor. Sadece o günün kaydını polise veriyor. Çocuk bu sırada ameliyattan çıkıyor. Bunun üzerine doktorlar ikinci bir ameliyata aldıkları zaman olay anlaşılıyor. Polis gidip bütün kamera kayıtlarını alıyor. İşte o zaman ortaya çıkıyor” ifadelerini kulandı.
(İHA)