Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 'Diyanet İşleri Başkanımız böyle bir karar almışsa gerçekten doğru olan budur. Madem aracını iade etmek istiyor, onun kararına saygı duyarız. Bunun polemik konusu yapılmasını da doğru bulmayız' dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 7
Haziran Milletvekili Genel Seçimlerine
yönelik çalışmalarını
memleketi Ordu'nun Ünye ilçesinde sürdürüyor. Ünye'de esnaf ziyaretinde bulunan Kurtulmuş, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
HDP Eş
Başkanı Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın
çözüm sürecine yönelik açıklamalarını sorulması
üzerine Kurtulmuş, 'Seçim sürecindeyiz, çözüm süreci
asla seçim atmosferine heba edilmesin.
Seçim başka bir şey, partiler seçimde şu
kadar ya da bu kadar oy alır o başka ama çözüm sürecini hiç kimse seçimde oy almanın
aracı olarak kullanmasın. HDP'lilere,
Sayın Demirtaş'a dostça söylüyoruz, çözüm süreci millete mal olmuş bir süreçtir. Bu millet 40 yıllık bu derin problemini
çözmek mecburiyetindedir. Seçimde üç oy eksik alalım, üç oy
fazla alalım, bunun çözüm süreciyle hiçbir ilgisi yoktur. Burada çözüm süreci
üzerinden bir
takım sorunlar çıkartarak ya da bir takım sorunların çıktığını ima eden sözler sarf
ederek oy devşirmeye kalkmasınlar. Bunun hakikaten Türkiye'ye hiçbir faydası olmaz, bunun halka büyük zararı olur' karşılığını verdi.
'GAYRETLERİ NAFİLE'
Muhalefete seçim sürecini başka şekilde görmeleri önerisinde bulunan Kurtulmuş, '77 milyonun tamamı, Türkiye'de
artık barış istiyor. Silah, çatışma ve kavga ortamında çocuklarının artık hayatasını istemiyor, anneler
daha fazla çocuklarını teröre kaptırmak istemiyor,
Türkiye geleceğini
terörün prangaları
altında hayatak istemiyor. Bundan kurtulmak
için Doğu'daki, Güneydoğu Anadolu'daki, Karadeniz'deki Türkiye'nin her tarafındaki halkımız büyük
destek veriyor. Artık istiyor
ki bu ülkede kardeş kanı dökülmesin. Dolayısıyla yok kalp krizi geçirdi, yok aksadı, yok falan... Bunları söyleyerek üç beş oy fazla almak istiyorlarsa nafile bir gayrettir. Buradan bir sonuç çıkmaz. Çözüm sürecinin
sahibi de yürütücüsü de çözüm sürecinin her bakımdan muhatabı da
milleti tamamıdır. Her kim çözüm sürecini akamete uğratacak, laf, söz, icraat, tavır içerisinde olursa bunun karşılığını da millet verir.
Millet bir daha bunu istemiyor. Dolayısıyla
herkes aklını başına alsın, herkes samimi olsun, biz daha fazla analar ağlamasın istemiyoruz. Seçimde inanın ki bunu
başından beri asla siyasi bir
risk ve rant meselesi olarak görmedik' ifadelerini kullandı.
'HİÇ KİMSE ÇÖZÜM SÜRECİNİ BERHAVA ETMEYE KALKMASI'
Kurtulmuş, çözüm sürecine yönelik açıklamalarını şöyle sürdürdü:
'Sayın
Cumhurbaşkanımız o zaman başbakanken çözüm sürecini başlattığında önünde üç seçim olacağını, 30 Mart, 10 Ağustos seçimini ve 7 Haziran seçimlerini biliyordu ve böylesine riskli bir süreci başlattı. Burada hiçbir riskten kaçınmadık çünkü buradan geri dönmenin bedeli çok ağır olur. Eğer bu sürece ilişkin bir takım hastalıklar görüyorlarsa o hastalıkları
tedavi etmek vazifeleridir, hastalığın şiddetini artırmak
değil ama isterse HDP'liler tamamıyla
karşı çıksalar bile bu süreç yürüyecektir. Çünkü bu süreç millete mal olmuş bir süreçtir. Dertliyiz, HDP'li arkadaşlarımızdan tansiyonu düşürecek açıklamalar söylemelerini, seçimin barış,
huzur içinde yapılmasına katkı sunmalarını ve hepsinden önemlisi, seçimden de iktidardan da önemlisi bu memlekette bir daha kardeş kanı dökülmemesini temin
edecek çabaların içerisinde olmalarını
temenni ediyoruz. Aksi tavırlar, davranışlar millet tarafından görülür, millet en ağır cezasını da bekledikleri gibi kendilerine olumlu dönmez, sandıkta bunun
hesabını sorar. Hiç kimse çözüm sürecini berhava
etmeye kalkmasın.'
'POLEMİK KONUSU YAPILMASINI DOĞRU BULMAYIZ'
Diyanet İşleri Başkanı
Mehmet Görmez'in tartışmalara
neden olan
makam aracını iade edeceğini açıklamasına ilişkin soruya Kurtulmuş, 'Diyanet İşleri Başkanımız böyle bir karar almışsa gerçekten doğru olan budur. Madem aracını iade etmek istiyor, onun kararına saygı duyarız, bunun polemik konusu yapılmasını da doğru bulmayız' yanıtı verdi.
'TÜRKİYE SIRAT KÖPRÜSÜNDEN GEÇİYOR'
'7 Haziran döneminde bir provokasyon,
istihbarat yönünde size ulaşan bir bilgi var mı?' sorusuna cevap veren Kurtulmuş, 'Türkiye çok hassas bir süreçten geçiyor, diyebiliriz ki Türkiye sırat köprüsünden geçiyor. Mesele Türkiye'nin siyasi ve iktisadi istikrarını korumasıdır,
mesele büyük mesafe aldığı çözüm sürecini başarıyla tamamlamasıdır, Türkiye'nin bir daha o kavgalı, karmaşalı ortamına geri dönmemesidir. Milletimizin çoğunun böyle istediği gibi bir takım
karanlık mahfiller de bir takım Türkiye'nin içindeki ve dışındaki unsurlar da Türkiye'nin bu güçlü yürüyüşüne mani olmak, çelme takmak isteyecektir. Bunun
yolu provokasyonlardır, halkı huzursuz edecek çalışmalar yapılabilir, bundan kaçınmak lazım. Bunu sağlamanın yolu da siyaset
dilini düzeltmekten geçiyor. Bütün siyasi partiler yarışa giriyor, fikirlerimiz, ekonomik görüşlerimiz, siyasi görüşlerimiz
farklı olabilir, Türkiye'nin istikrarına yönelik çözümlemelerimiz farklı olabilir ama şöyle bir şuurla hareket etmemiz lazım: Fikirlerimiz farklı olsa da birbirimizin düşmanı değiliz. Partiler olarak birbirimizin düşmanı değil rakibiyiz. Bu fakir siyasi hayatım boyunca hep bu cümleyi söylerim. Biz rekabetin tatlı mücadelesi içerisinde, bütün partilerle
mücadele ederiz. Sonuna bu mücadele halkın beğenisini kazanmak için var.
Halk sandıkta
kime oy verirse başımızın üstünde
yeri var. Bütün partilerden de aynı olgunluğu bekleriz. 'Ben çıkarsam sandıktan iyi olur, ben olmazsam kıyamet kopar.' Yok böyle bir şey. Millet kimi iktidara getirirse
düğün bayram. Bu millet kimi
kendi yerine ülkeye vekil tayin ederse milletimizle olan bağımızı hiç koparmadan vekiline saygı duyarız. Ama sonuçta herkesin de bu olgunluk içinde hareket etmesi lazım' ifadelerini kullandı.
'KİMSE KİRLİ İTTİFAKLAR İÇERİSİNE GİRMESİN'
'Kimse bir takım açık ya da
gizli ittifaklar içerisine girmesin' diyen Kurtulmuş, '30
Mart öncesinde
bir araya gelmeyecek olan partiler bir araya geldiler, ittifaklar yaptılar ne oldu? Milletin
kararı ortada. 10 Ağustos seçimleri öncesinde 'çatı aday' etrafında birleşerek içeride ve dışarıda hiç bir araya gelmeyecek olan adamlar bir araya geldiler ne oldu? CHP-MHP bir araya geldiler bir sonuç çıkmadı. Dolayısıyla
ittifak yapılacak olan da sözüne, kararına itibar edilecek olan da
sadece milletin kendisidir. Bu milletin izzet ve ikbali için önüne mani olmak isteyenler, çelme takmak isteyenler de boşuna uğraşmayın, beyhude bir uğraş içerisinde olursunuz derim ama buna rağmen de uyanık olmamız. Uyanık olarak,
siyasetçiler olarak bizim üzerimize
düşen kavganın diliyle değil
barışın diliyle konuşmaktır, düşmanın diliyle değil rekabetin diliyle konuşmaktır. Biz rekabetin diliyle konuşuyoruz, bütün siyasi rakiplerimize de
rekabet diliyle konuşmanın Türkiye için en faydalı husus
olduğunu hatırlatmak isteriz' dedi.
dikGAZETE..