Ekonomi

Novartis’ten "Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin" projesi

- “Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin” projesiyle sedef hastalarının zorlu yolculuğuna dikkat çekilerek, sedef hastalarına umut olunması hedefleniyor - Türkiye Psoriasis Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Gürer: - "Erken yaşlarda başlayan sedef hastalığında genetik etkenler ön plandadır ve hastalık şiddetli seyredebilir. Stres, obezite, sigara ve alkol kullanımı sedef hastalığını tetikleyici faktörlerin başında gelir" - "Amacımız, sedef hastalarının hastalıkla yüzleşmelerini ve hayatlarını özgürce yaşamalarını sağlamak. Sedef artık kontrol altına alınabilen ve tedavi alternatifleri olan bir hastalık"

Novartis’ten
30-10-2020 16:00

İSTANBUL (AA) - Türkiye Psoriasis Derneği tarafından Novartis iş birliğiyle 29 Ekim Dünya Sedef Hastaları günü kapsamında sedef hastalığına dikkati çekmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla “Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin” projesi hazırlandı.

Novartis'ten yapılan açıklamaya göre, Oyuncu Öykü Karayel’in yer aldığı “Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin” projesiyle sedef hastalarının zorlu yolculuğuna dikkat çekilerek, sedef hastalarına umut olunması hedefleniyor.

Sedef hastalığı (Psoriasis), Türkiye’de yaklaşık 1 milyon kişiyi etkileyen, genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan, tekrarlayıcı ve kronik bir sistemik hastalık. Psoriasis, deride beliren kırmızı alanlar üzerinde parlak, beyaz kepeklerle kendini gösterdiği için halk arasında sedef olarak biliniyor. Sedef hastalığı en sık 15-30 yaşlarında ortaya çıkıyor ve kadın ve erkeklerde eşit oranda görülüyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Türkiye Psoriasis Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Gürer, projeyi tanıtarak sedef hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler paylaştı.

Ailesinde hastalık öyküsü olanların normal popülasyona göre daha fazla riske sahip olduğunu vurgulayan Gürer, “Erken yaşlarda başlayan sedef hastalığında genetik etkenler ön plandadır ve hastalık şiddetli seyredebilir. Stres, obezite, sigara ve alkol kullanımı sedef hastalığını tetikleyici faktörlerin başında gelir. Fiziksel travmalar, kullanılan bazı ilaçlar, enfeksiyonlar ve hormonal değişiklikler de hastalığın seyrini etkileyebilir." ifadelerini kullandı.

Sedefli lezyonların derinin her yerinde görülebilmekle birlikte ağırlıklı olarak saç dibi, diz, dirsek ve kuyruk sokumu gibi bölgelerde ortaya çıktığını belirten Gürer, "Sedef hastalığı sadece kozmetik bir sorun değildir. Bazı hastalarda el, ayak, dirsek ve diz eklemlerini etkileyebilen iltihaplı eklem romatizması gelişebilir. Bu hastalıkların sedef hastalarında görülme oranı yüzde 20-30’dur. Hastalığın tanısı genellikle derideki lezyonların görünümüyle konur." değerlendirmesinde bulundu. Gürer, lezyonların başka bir hastalığa benzediği durumlarda doğru tanı için deri biyopsisi yapıldığını ve sedef hastalarında hipertansiyon, diyabet ve karaciğer yağlanması gibi rahatsızlıkların daha sık görüldüğü için çeşitli ek tetkiklerin istenebildiğini aktardı.


- "Sedef bulaşıcı olmayan, tedavi edilebilir bir hastalıktır"


Sedef hastalığının hastalar üzerinde yarattığı psikolojik boyuta dikkati çeken Gürer, "Sedef bulaşıcı bir hastalık değildir. Tokalaşma, sarılma veya benzeri deri teması hastalığın sağlıklı kişilere geçmesine neden olmaz. Fakat maalesef toplumda tam tersi bir algı var. Bu algı sebebiyle hastalar toplumdan dışlanıp içlerine kapanıyor ve daha çok strese giriyorlar. Bu durum da hastalığı daha çok tetikleyebiliyor." ifadelerini kullandı.

Hastaların iş ve özel hayatlarında karşılaştıkları ayrımcılık sebebiyle sosyal izolasyona maruz kalarak psikolojik sorunlar yaşadıklarını belirten Gürer, sedef hastalarında depresyon ve anksiyete oranının genel nüfusa oranla daha yüksek olduğunu bildirdi.

Günümüzde sedef hastalığını tamamen ortadan kaldıran bir tedavi bulunmadığını, ancak uygun tedavilerle kontrol altına alınabildiğini belirten Gürer, şunları kaydetti:

"Uzun süreli iyilik hali devam ettirilebiliyor. Tedavi hastalığın şiddeti göz önünde bulundurularak planlanıyor. İlk aşamada krem, merhem ve losyon gibi ilaçların doğrudan cilde uygulanmasıyla gerçekleştirilen topikal tedaviler uygulanır. Hastalık bu tedaviyle kontrol altına alınamıyorsa fototerapi uygulanabilir. Lezyonlar vücutta dağınık bir şekilde seyrediyorsa, biyolojik tedaviye başvurulur. Bu tedavilerle hastalık kontrol altına alınsa da her zaman için geri gelme ihtimalinin olduğunu unutmamak gerekir. Hastanın iyileşmeyi istemesi tedavi kadar önemli. Hastaların tedavi için başvuracakları tek adres dermatoloji uzmanları olmalı. Tedavileriyle ilgili tereddütlerini mutlaka hekimlerine danışmalı ve tedaviyi asla yarıda bırakmamalılar."


-"Yüzleşin, Özgürleşin Projesi "


Oyuncu Öykü Karayel’in yer aldığı “Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin” video projesiyle sedef hastalarının zorlu yolculuğuna dikkat çekiliyor. Videoda Karayel’in yüzüne 3D mapping sistemi kullanılarak sedef hastalarının mücadele ettiği lezyon, kızarıklık, kuruma, dökülme gibi semptomlar yerleştiriliyor.

Bu semptomlarla yaşayan bir sedef hastasını canlandıran Karayel, hastalığı kabul edip tedavisine başladığı anda semptomların kaybolduğunu görüyor. Hastalığı kabulleniş süreciyle birlikte saklanmaktan vazgeçen Karayel, hastalığıyla yüzleşerek onunla başa çıkmayı öğreniyor. Projede yer almaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Karayel, “Sedefle Yüzleşin, Özgürleşin projesiyle birlikte sedef hastalarının kendilerini toplumdan izole ederek yalnızlaştıklarını fark ettim. Bu durumu maalesef bakışlarımız ve tavırlarımızla bizler yaratıyoruz. Toplumda sedef hastalığına karşı bir ön yargı var. Biz bu ön yargıyı kırmak ve sedef hastalarına umut aşılamak için sedefin tedavi edilebilir bir hastalık olduğuna dikkat çekmek istedik." ifadelerini kullandı.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER