BALIKESİR (AA) - Balıkesir'in Kepsut ilçesindeki 125. Yıl Yatılı Bölge Ortaokulunda müzik öğretmeni Nuri Dağdelen önderliğinde yaklaşık 4 yıl önce 5 öğrenciyle kurulan Hayatın Ritmini Yakala grubu, ilk olarak plastik bardak ve emanet darbukalarla müzik yaptı.
Zamanla kendini geliştiren ve farklı enstrümanları da kullanmaya başlayan gruba daha sonra başka öğrenciler de katıldı. Gruptaki çocuklar, ülkenin dört bir yanında sundukları gösterilerle müzikseverlerin gönlünde taht kurdu.
Her yıl sayıları artan ve şimdilerde 30 kişilik bir ekip haline gelen grupta yer alan üyelerin hayatları, ilçe dışına çıkmaya başlamalarıyla değişti.
Grubun ilk üyelerinden olan ve ortaokulu bitirdiği için eski sıklıkta etkinliklere devam edemeyen Çilem Koçak (16) AA muhabirine yaptığı açıklamada, müzik gruplarının kırsal mahallelerden gelen öğrencilerden oluştuğunu söyledi.
"İlk kez uçağa bindim"
Kırsal bölgelerde görebilecekleri ve alabilecekleri her şeyin sınırlı olduğunu ifade eden Koçak, şöyle konuştu:
"Ben müziğin sadece şarkıdan ibaret olduğunu zannediyordum. Ancak düşüncem bu okula gelince tamamen değişti. Düşüncem ile hayatım da değişti. Ben bu grup sayesinde hiç görmediğim yerleri gördüm, yaşamayı hayal etmediğim şeyler yaptım. Birçok yere gittim, farklı yiyecekler tattım. Müzik sayesinde ilk defa asansöre bindim, denize girdim, yüzdüm. İlk kez uçağa bindim ve yurt dışına çıktım. Ben bu gruptan mezun oldum ama kopmadım. Okulum bitti ve lise eğitimi için okuldan ayrıldım. Ayrıca benim bu grupta olan 8 arkadaşım güzel sanatlar lisesini kazandı. Biz köy çocuklarıyız ve köylerde böyle imkanlarımız yoktu. Bu grupta olduğum için gerçekten çok şanslıyım. Bende özgüven eksikliği vardı ama şimdi sahnelere çıktığımız için bunu yendim. Derslere olan ilgim arttı."
Sadece flüt çalabiliyordu
Müziğin sosyal yaşamda kendisine çok şeyler kattığını ifade eden grubun en yeni üyelerinden Cavit Oğuz (12) ise bu gruba girmeden önce sadece flüt çalmayı bildiğini anlatarak, "Gruba girdikten sonra bağlama, gitar, darbuka, bateri, bardak ve konga gibi birçok enstrümanı çalmayı öğrendim." dedi.
Öğrencilerin hedefleri değişti
Grubun kurucusu müzik öğretmeni Nuri Dağdelen ise plastik bardak ve darbuka ile başladıkları yolda, şimdilerde birçok enstrümana ve bir müzik atölyesine sahip olduklarını ifade etti.
Grubun küçük bir noktadan tüm dünyaya sesini duyurabildiğini dile getiren Dağdelen, şunları söyledi:
"Biz bu grubu 5 plastik bardak ve emanet darbukalarla kurduk. Daha sonra birçok yerden davet aldık ve konserler verdik. Yeni kompozisyonlar ürettik, gece gündüz çalıştık. Her yıl sayımız arttı. 5'ken, 9 oldu daha sonra 25 ve şimdilerde 30'a ulaştık. Grup üyelerinden 10'unu mezun ettik. Bunlardan 8'i müzik yaşamlarını sürdürmek için güzel sanatlar liselerini kazandı. Çocukların müzikle hedefleri değişti. Ülkenin birçok yerinde gösteri sunduk. 3 yıl üst üste Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Sahnesi'nde yer aldık. İstanbul'da İstiklal Caddesi'nde, Balıkesir Edremit Körfez bölgesinde, Almanya'nın Hamburg ve Berlin kentlerinde gösterilerimiz oldu, büyük ilgi gördük. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve birçok bakanımız bizi izledi. Bu gösteriler içinde bizi en çok etkileyen sokaklarda çaldığımız yerler oldu. Çünkü insanların hepsi bizi tanımasa da sıcak davranıyordu."
Zamanla kendini geliştiren ve farklı enstrümanları da kullanmaya başlayan gruba daha sonra başka öğrenciler de katıldı. Gruptaki çocuklar, ülkenin dört bir yanında sundukları gösterilerle müzikseverlerin gönlünde taht kurdu.
Her yıl sayıları artan ve şimdilerde 30 kişilik bir ekip haline gelen grupta yer alan üyelerin hayatları, ilçe dışına çıkmaya başlamalarıyla değişti.
Grubun ilk üyelerinden olan ve ortaokulu bitirdiği için eski sıklıkta etkinliklere devam edemeyen Çilem Koçak (16) AA muhabirine yaptığı açıklamada, müzik gruplarının kırsal mahallelerden gelen öğrencilerden oluştuğunu söyledi.
"İlk kez uçağa bindim"
Kırsal bölgelerde görebilecekleri ve alabilecekleri her şeyin sınırlı olduğunu ifade eden Koçak, şöyle konuştu:
"Ben müziğin sadece şarkıdan ibaret olduğunu zannediyordum. Ancak düşüncem bu okula gelince tamamen değişti. Düşüncem ile hayatım da değişti. Ben bu grup sayesinde hiç görmediğim yerleri gördüm, yaşamayı hayal etmediğim şeyler yaptım. Birçok yere gittim, farklı yiyecekler tattım. Müzik sayesinde ilk defa asansöre bindim, denize girdim, yüzdüm. İlk kez uçağa bindim ve yurt dışına çıktım. Ben bu gruptan mezun oldum ama kopmadım. Okulum bitti ve lise eğitimi için okuldan ayrıldım. Ayrıca benim bu grupta olan 8 arkadaşım güzel sanatlar lisesini kazandı. Biz köy çocuklarıyız ve köylerde böyle imkanlarımız yoktu. Bu grupta olduğum için gerçekten çok şanslıyım. Bende özgüven eksikliği vardı ama şimdi sahnelere çıktığımız için bunu yendim. Derslere olan ilgim arttı."
Sadece flüt çalabiliyordu
Müziğin sosyal yaşamda kendisine çok şeyler kattığını ifade eden grubun en yeni üyelerinden Cavit Oğuz (12) ise bu gruba girmeden önce sadece flüt çalmayı bildiğini anlatarak, "Gruba girdikten sonra bağlama, gitar, darbuka, bateri, bardak ve konga gibi birçok enstrümanı çalmayı öğrendim." dedi.
Öğrencilerin hedefleri değişti
Grubun kurucusu müzik öğretmeni Nuri Dağdelen ise plastik bardak ve darbuka ile başladıkları yolda, şimdilerde birçok enstrümana ve bir müzik atölyesine sahip olduklarını ifade etti.
Grubun küçük bir noktadan tüm dünyaya sesini duyurabildiğini dile getiren Dağdelen, şunları söyledi:
"Biz bu grubu 5 plastik bardak ve emanet darbukalarla kurduk. Daha sonra birçok yerden davet aldık ve konserler verdik. Yeni kompozisyonlar ürettik, gece gündüz çalıştık. Her yıl sayımız arttı. 5'ken, 9 oldu daha sonra 25 ve şimdilerde 30'a ulaştık. Grup üyelerinden 10'unu mezun ettik. Bunlardan 8'i müzik yaşamlarını sürdürmek için güzel sanatlar liselerini kazandı. Çocukların müzikle hedefleri değişti. Ülkenin birçok yerinde gösteri sunduk. 3 yıl üst üste Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Sahnesi'nde yer aldık. İstanbul'da İstiklal Caddesi'nde, Balıkesir Edremit Körfez bölgesinde, Almanya'nın Hamburg ve Berlin kentlerinde gösterilerimiz oldu, büyük ilgi gördük. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve birçok bakanımız bizi izledi. Bu gösteriler içinde bizi en çok etkileyen sokaklarda çaldığımız yerler oldu. Çünkü insanların hepsi bizi tanımasa da sıcak davranıyordu."
