MEKKE (AA) - Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, bayramın ikinci günü, Suudi Arabistan'daki gelişmeleri takip eden gazetecilerle bayramlaştı. Diyanet İşleri Başkanlığının Mekke Hac İdaresi Merkezinde gerçekleşen bayramlaşma programında konuşan Görmez, Türkiye ve bütün İslam ümmetinin bayramını kutladı.
Diyanet'in gerçekleştirdiği organizasyon konusunda açıklamalarda bulunan ve eleştiriye her zaman açık olduklarını dile getiren Görmez, İbrahim'in milletinden olmak, vahyin doğduğu yerde kalmak, hac ibadetini yerine getirmek için farklı renkteki Müslümanlarla buluşmanın Allah'ın bir lütfü olduğunu söyledi.
Müslümanların iki büyük dini bayramı olduğunu ifade eden Görmez, "Ramazan bayramı vahyin yer yüzünü şereflendirdiği bir bayramdır. Kurban ise İslam ümmetinin Hz İbrahim tarafından kuruluşunun bayramıdır. Biz her sene bu kuruluşu idrak ediyoruz." diye konuştu.
Müslümanların bir taraftan sevinç, diğer yandan hüzün yaşadığını aktaran Görmez, şunları kaydetti:
"Bayram sevinç atmosferinde Müslümanları buluşturuyor. Hem inanç, hem ibadet, hem de muhteşem bir tarih boyutu var. Bu üçü birlikte bir bayram sevincinde buluşarak Müslümanlara tarih sahnesinde süreklilik kazandırıyor. Yeter ki biz Müslümanlar, bu bayramları hakkıyla idrak edelim."
"Her yıl daha iyiye gidiyor"
Diyanet İşleri Başkanlığının seksenli yıllardan itibaren Türkiye vatandaşlarının hac ibadetlerini yerine getirmek için organizasyon işini resmen üstlendiğini hatırlatan Mehmet Görmez, "Her yıl biraz daha gelişiyor. Oturmuş bir sistemi var. Diğer organizasyonlarla mukayese edildiğinde çok iyi bir noktada olduğu görülüyor. Bunun yanında her yıl da biraz daha ileri gidiyor. Organizasyonun yüzde sekseni başka bir ülkede gerçekleştiği için zor. Yine de çok güzel bir hac ibadeti yaptık. Güzel bir şekilde görevlerimizi taptık. İki sevinci bir arada yaşadık. Birincisi, Suudi Arabistan'la ilgili gerçekten geçen sene iki büyük üzücü hadise yaşadık. Biri vinç hadisesi diğeri de Mina'daki izdiham yaşanmıştı. Suudi Arabistan'ın bu sene çok daha büyük önlemlerin alındığını gördük. Her sene haccın yükünü büyük oranda artıran içerden gelecek hacıların sınırlandırılması, haccı kolaylaştırmak için büyük gayretler, hizmetlere şahit olduk, ben teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
Diğer sevinci ve teşekkürü kendi gerçekleştirdikleri organizasyonla ilgili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Görmez, konuşmasına şöyle devam etti:
"Arafat'taki organizasyon yenilikler getirdi ve ölümler ortadan kalktı. İkili görüşmeler ve ısrarla bu sene kurduğumuz sistemle yüksek ve klimalı çadırlar yaşlı hacılarımızın çok daha rahat ibadet etmelerini sağladı. İbadeti kolaylaştırmak için her türlü vesileye başvurmak, İslam bize öğretiyor. Usul içerisinde kolaylık yollarını arayarak bunları yaparken haccın asıl mahiyetini asla unutmamak gerekiyor. ibadet boyutunu ihmal etmemiz gerekiyor. Hac ibadeti bütün dünyaya büyük mesajlar taşıyor. Oradaki renkler farklı Müslümanlar burada buluşuyor. Geçen yıl Arafat'ta 26 hacı adayımız vefat etmişti. Bu sene alınan önlemler sayesinde sıcak çarpmasından ötürü hayatını kaybeden vatandaşımız olmadı. Sadece bir tek hacımız hayatını kaybetti. O da bir başka rahatsızlığından ötürü oldu."
"Yan yana tavaf etmek dünyaya en büyük kardeşlik gösterisidir" diyen Görmez, "İhram ile nasıl eşitlendiğimizi öğreten bir ibadet olan haccın her aşaması gönül dünyamızı, dünya hayatımızı, ahiret hayatımızı tanzim eden bir ibadet olduğunu öğrenmemiz lazım. Mekke'den hac ibadetini idrak ettikten sonra bayramın ikinci gününde sizlerle milletimizin yurt dışındaki millet varlığımızı, gönül coğrafyamızın ve alemi İslamın Bayram'ı mübarek olsun. Gerçek bayramlar yaşamayı nasip etsin. Ülkemizde hala zorluklar var. Terör belası devam ediyor. Ülkemiz ateşle kuşatıldı. Bu ateşle kuşatmayı ortadan kaldırmak için sınır ötesine geçen askerlerimize Allah yardım etsin. Rabbim, can kaybı yaşatma barışı, adaleti huzuru bölgede tesis etmeyi Alemi İslam'a nasip etsin" değerlendirmesinde bulundu.
"Sevinci kalplere taşımalıyız"
Müslümanların bayramlarda yapmaları gereken görevleri olduğunu, bunun en önemlisinin de kalplere sevgi taşımak olduğunu aktaran Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İlk kural bayram sevincini tatmaktır. Sevinci ibadet kılan ise zamandır. Kalplerimizde sevinci hissetmeliyiz. Sevinci evlerden evlere taşımalıyız. En büyük sadaka müminlerin kalplerine sevinç taşımaktır. Bayramlar kalplere sevgi taşımanın zamanıdır. Biz bayramda sevinç taşımalıyız hastane köşelerinde yatanlara, kader mahkumu olmuş olanlar, İslam beldesinde her ev, huzurevidir. Yaşlılar torunlarından ayrılmaz. Huzurevlerine komşularımıza sevinç taşımalıyız. kurbanlardan ikram da taşıyacağız ama yüreklere sevinç taşımak daha büyük değer. Hem kurbanlarımızdan ikram, hem de yüreklerimize sevinç taşımalıyız. Yüzümüzdeki tebessüm başka Müslümanlara sevinç taşımalı."
"Alevi-Sünni ayrımını kabul etmiyoruz"
Konuşmasında 15 Temmuz'da yaşananlara değinen Görmez, milletimizin istikbalinin yeniden inşasına yönelmesinin gerektiğini vurguladı. "Aziz milletin 15 Temmuz'daki soylu direnişi bir adalet ve merhametle taçlandırarak tarihteki yerimizi alabiliriz" diyen Görmez, "Ülkemizin yüzde 99'ü Müslümandır deriz. Dindar olanlar-olmayanlar diye tasnif etmeyi doğru bulmayız. Din ile dindarlık aynı şeyler değildir. Dindarlık, din dediğimiz okyanustan avuçlamaktır. Herkesin dini hayatı kendine özgüdür. Hiç kimse kendi dini tecrübesinden başka insanın dindarlığını sorgulamaya kalkışmamalı. Türk, Kürt, Arap, Çerkez; İbrahim'e millet olmuş, Muhammed'e ümmet olmuş bir toplumda ayrımcılık yakışmaz. Dünyada ırkçılık belası varken biz hiçbir ırk ayrımı yapmamışız. Biz millet olarak tarihte üç dört asır başka toprakları da yönetmişiz. Hamdolsun arkamızdan beddua edilmiyor. Alevi-Sünni ayrımını kabul etmiyoruz. Türkiye'de tarih boyunca birlikte yaşadığımız dindarlığa Sünnilik adı verilecekse bu Sünnilik Ehli Beyt mektebinin zıddı olmamıştır. Aleviliğin zıddı Emevilik'tir. O da tarihte kalmıştır." diye konuştu.
"İhtilafı körükleyen mühendislikler var"
Farklı dünyalara ihtilafları körüklemek için mühendisliklerin yayıldığını ifade eden Görmez, sözlerini, "Sünni-Alevi, Türk-Kürt, bizi biz kılan yüksek değerler tarafında buluşarak yolumuza devam etmeliyiz. Tabii ki birbirimizi anlayarak. Din üzerinden bölünme ve parçalanmanın Müslümanları dünyada ne hale getirdiğini görmeli ve bu hataya düşmemek için her türlü önlemi almalıyız." şeklinde tamamladı.
Diyanet'in gerçekleştirdiği organizasyon konusunda açıklamalarda bulunan ve eleştiriye her zaman açık olduklarını dile getiren Görmez, İbrahim'in milletinden olmak, vahyin doğduğu yerde kalmak, hac ibadetini yerine getirmek için farklı renkteki Müslümanlarla buluşmanın Allah'ın bir lütfü olduğunu söyledi.
Müslümanların iki büyük dini bayramı olduğunu ifade eden Görmez, "Ramazan bayramı vahyin yer yüzünü şereflendirdiği bir bayramdır. Kurban ise İslam ümmetinin Hz İbrahim tarafından kuruluşunun bayramıdır. Biz her sene bu kuruluşu idrak ediyoruz." diye konuştu.
Müslümanların bir taraftan sevinç, diğer yandan hüzün yaşadığını aktaran Görmez, şunları kaydetti:
"Bayram sevinç atmosferinde Müslümanları buluşturuyor. Hem inanç, hem ibadet, hem de muhteşem bir tarih boyutu var. Bu üçü birlikte bir bayram sevincinde buluşarak Müslümanlara tarih sahnesinde süreklilik kazandırıyor. Yeter ki biz Müslümanlar, bu bayramları hakkıyla idrak edelim."
"Her yıl daha iyiye gidiyor"
Diyanet İşleri Başkanlığının seksenli yıllardan itibaren Türkiye vatandaşlarının hac ibadetlerini yerine getirmek için organizasyon işini resmen üstlendiğini hatırlatan Mehmet Görmez, "Her yıl biraz daha gelişiyor. Oturmuş bir sistemi var. Diğer organizasyonlarla mukayese edildiğinde çok iyi bir noktada olduğu görülüyor. Bunun yanında her yıl da biraz daha ileri gidiyor. Organizasyonun yüzde sekseni başka bir ülkede gerçekleştiği için zor. Yine de çok güzel bir hac ibadeti yaptık. Güzel bir şekilde görevlerimizi taptık. İki sevinci bir arada yaşadık. Birincisi, Suudi Arabistan'la ilgili gerçekten geçen sene iki büyük üzücü hadise yaşadık. Biri vinç hadisesi diğeri de Mina'daki izdiham yaşanmıştı. Suudi Arabistan'ın bu sene çok daha büyük önlemlerin alındığını gördük. Her sene haccın yükünü büyük oranda artıran içerden gelecek hacıların sınırlandırılması, haccı kolaylaştırmak için büyük gayretler, hizmetlere şahit olduk, ben teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
Diğer sevinci ve teşekkürü kendi gerçekleştirdikleri organizasyonla ilgili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Görmez, konuşmasına şöyle devam etti:
"Arafat'taki organizasyon yenilikler getirdi ve ölümler ortadan kalktı. İkili görüşmeler ve ısrarla bu sene kurduğumuz sistemle yüksek ve klimalı çadırlar yaşlı hacılarımızın çok daha rahat ibadet etmelerini sağladı. İbadeti kolaylaştırmak için her türlü vesileye başvurmak, İslam bize öğretiyor. Usul içerisinde kolaylık yollarını arayarak bunları yaparken haccın asıl mahiyetini asla unutmamak gerekiyor. ibadet boyutunu ihmal etmemiz gerekiyor. Hac ibadeti bütün dünyaya büyük mesajlar taşıyor. Oradaki renkler farklı Müslümanlar burada buluşuyor. Geçen yıl Arafat'ta 26 hacı adayımız vefat etmişti. Bu sene alınan önlemler sayesinde sıcak çarpmasından ötürü hayatını kaybeden vatandaşımız olmadı. Sadece bir tek hacımız hayatını kaybetti. O da bir başka rahatsızlığından ötürü oldu."
"Yan yana tavaf etmek dünyaya en büyük kardeşlik gösterisidir" diyen Görmez, "İhram ile nasıl eşitlendiğimizi öğreten bir ibadet olan haccın her aşaması gönül dünyamızı, dünya hayatımızı, ahiret hayatımızı tanzim eden bir ibadet olduğunu öğrenmemiz lazım. Mekke'den hac ibadetini idrak ettikten sonra bayramın ikinci gününde sizlerle milletimizin yurt dışındaki millet varlığımızı, gönül coğrafyamızın ve alemi İslamın Bayram'ı mübarek olsun. Gerçek bayramlar yaşamayı nasip etsin. Ülkemizde hala zorluklar var. Terör belası devam ediyor. Ülkemiz ateşle kuşatıldı. Bu ateşle kuşatmayı ortadan kaldırmak için sınır ötesine geçen askerlerimize Allah yardım etsin. Rabbim, can kaybı yaşatma barışı, adaleti huzuru bölgede tesis etmeyi Alemi İslam'a nasip etsin" değerlendirmesinde bulundu.
"Sevinci kalplere taşımalıyız"
Müslümanların bayramlarda yapmaları gereken görevleri olduğunu, bunun en önemlisinin de kalplere sevgi taşımak olduğunu aktaran Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İlk kural bayram sevincini tatmaktır. Sevinci ibadet kılan ise zamandır. Kalplerimizde sevinci hissetmeliyiz. Sevinci evlerden evlere taşımalıyız. En büyük sadaka müminlerin kalplerine sevinç taşımaktır. Bayramlar kalplere sevgi taşımanın zamanıdır. Biz bayramda sevinç taşımalıyız hastane köşelerinde yatanlara, kader mahkumu olmuş olanlar, İslam beldesinde her ev, huzurevidir. Yaşlılar torunlarından ayrılmaz. Huzurevlerine komşularımıza sevinç taşımalıyız. kurbanlardan ikram da taşıyacağız ama yüreklere sevinç taşımak daha büyük değer. Hem kurbanlarımızdan ikram, hem de yüreklerimize sevinç taşımalıyız. Yüzümüzdeki tebessüm başka Müslümanlara sevinç taşımalı."
"Alevi-Sünni ayrımını kabul etmiyoruz"
Konuşmasında 15 Temmuz'da yaşananlara değinen Görmez, milletimizin istikbalinin yeniden inşasına yönelmesinin gerektiğini vurguladı. "Aziz milletin 15 Temmuz'daki soylu direnişi bir adalet ve merhametle taçlandırarak tarihteki yerimizi alabiliriz" diyen Görmez, "Ülkemizin yüzde 99'ü Müslümandır deriz. Dindar olanlar-olmayanlar diye tasnif etmeyi doğru bulmayız. Din ile dindarlık aynı şeyler değildir. Dindarlık, din dediğimiz okyanustan avuçlamaktır. Herkesin dini hayatı kendine özgüdür. Hiç kimse kendi dini tecrübesinden başka insanın dindarlığını sorgulamaya kalkışmamalı. Türk, Kürt, Arap, Çerkez; İbrahim'e millet olmuş, Muhammed'e ümmet olmuş bir toplumda ayrımcılık yakışmaz. Dünyada ırkçılık belası varken biz hiçbir ırk ayrımı yapmamışız. Biz millet olarak tarihte üç dört asır başka toprakları da yönetmişiz. Hamdolsun arkamızdan beddua edilmiyor. Alevi-Sünni ayrımını kabul etmiyoruz. Türkiye'de tarih boyunca birlikte yaşadığımız dindarlığa Sünnilik adı verilecekse bu Sünnilik Ehli Beyt mektebinin zıddı olmamıştır. Aleviliğin zıddı Emevilik'tir. O da tarihte kalmıştır." diye konuştu.
"İhtilafı körükleyen mühendislikler var"
Farklı dünyalara ihtilafları körüklemek için mühendisliklerin yayıldığını ifade eden Görmez, sözlerini, "Sünni-Alevi, Türk-Kürt, bizi biz kılan yüksek değerler tarafında buluşarak yolumuza devam etmeliyiz. Tabii ki birbirimizi anlayarak. Din üzerinden bölünme ve parçalanmanın Müslümanları dünyada ne hale getirdiğini görmeli ve bu hataya düşmemek için her türlü önlemi almalıyız." şeklinde tamamladı.