İstanbul
İstanbul Motosikletli Kuryeler Derneği Başkan Yardımcısı Tolga Bektaş, soruları yanıtlarken motosikletli kuryelerin kurye koduyla çalışmasını ve mesleki yeterlilik belgesi almasını istediklerini ifade ederek, dernek olarak kazaların azaltılması, mobbingin ortadan kaldırılması için çalışmalar yürüttüklerini ve yeni başlayanlara eğitim verdiklerini anlattı.
Kuryelerin önde gelen sorunlarından birinin "hız puanlaması" olduğunu dile getiren Bektaş, "Uygulamalarda ürün getirildiği zamana göre puan veriliyor. İnsanlar 10 dakika yemeği geç kaldığında puanı düşürdüğü zaman kuryenin iş yerinde çalışması zorlaşıyor. Kuryeler, hızdan puan alabilmek için tehlikeli hareketler yapabiliyor, hızlı bir şekilde gidiyor. 15 kilometreyi yağmur altında 15 dakikada giderseniz, kaza yaparsınız veya kazaya sebebiyet verirsiniz." diye konuştu.
Bektaş, kuryelerin sigortasız çalışma ve fazla çalışma sorunları olduğuna değinirken, şunları anlattı:
"Bazı arkadaşlarımız meslek kodumuzu bilmedikleri için garson, komi olarak çalıştırılabiliyor.
Biz riskli bir grubuz, meslek kodumuz motosikletli kurye olarak geçiyor ve kendi kodumuzla çalışmamız gerekiyor. 14, 16, 18 saat çalışan arkadaşlarımız var, oysa 8 saatten fazla kuryelik yapmamak gerekiyor.
Pandemi sürecinde insanlar işsiz kalınca B sınıfı ehliyeti olanlar kuryelik yapmaya başladı. B sınıfı ehliyetiyle motosikletin kullanılması hiç doğru değil. Hiçbir bilgiye sahip olmayan insanlar şu anda kuryelik yapıyor.
Motosikletli kuryelik yapılabilmesi için en az 3-4 senelik motosiklet ehliyetinin olmasını tavsiye ediyoruz."
Bariyerlerin altının kapatılmasının kaza sonrası ölümleri azaltacağına işaret eden Bektaş, "Bariyerler yerden 30-40 santimetre yukarıda ve altı boş olduğu için araç kayıyor, sürücünün bacağı, kolu bariyerlere girebiliyor.
Kapalı olursa veya plastik bir şeyle kapatılırsa, ölümlerin çok azalacağına inanıyoruz." dedi.
"Mesleki yeterlilik belgesinin mecburi olması lazım"
Motosikletli Kuryeler Derneği Genel Sekreteri Ergün Pedük, 1990'ların başında İstanbul'da trafiğin yoğunlaşmasıyla ortaya çıkan bir iş kolu olan motosikletli kuryeliğin, zamanla yenilenerek birçok sektörde malzeme, evrak, gönderi taşıyan bir sistem haline geldiğini anlattı.
Pedük, su teslimatı, restoranların paket servisi gibi uygulamaların 2000'li yılların başından itibaren devreye girmesiyle sektörün büyüdüğünü dile getirerek, "Pandemiye kadar sektördeki artış gözle görülür değildi, pandemiyle sektörün içinde olan biz bile nerede olduğumuzu anlayamaz hale geldik." dedi.
Ergün Pedük, motosikletli kurye sayılarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"2017'de yaptırdığımız basit bir araştırmaya göre sadece İstanbul'da 8-9 bin civarında motosikletli kurye, aynı sayıda paket servis elemanı, lokal, küçük alanlarda, mahallede çalışan motosikletli taşıma elemanları olduğunu öngörüyorduk.
Toplam 16-17 bin civarındaydı. Pandemiyle sektör birden bire, çok hızlı büyüdü, özellikle uygulama kuryelerinin devreye girmesiyle. Şu anda İstanbul'da öngördüğümüz sayı 45-50 bin civarında.
Bu sayının sadece 10 bini motosikletli kurye, geri kalan 40 bini paket servis, kısa mesafede sıcak zincir veya soğuk zincir taşıyan elemanlardan oluşuyor.
Türkiye genelinde net veriyi elde etmemiz mümkün değil. Çünkü bu işi resmen yapmayanlar var.
Meslek adı altında ve sigortası ödenen kesim var; bir de bunun dışında öngöremediğimiz kayıt dışı çalışanlar var.
Kayıt dışıyla birlikte 450-500 bin kişilik bir gruptan bahsediyoruz. Bir de şunu biliyoruz; Türkiye'de son dönemde esnaf kurye modeliyle açılan şirket sayısı 200 binler civarında."
Motosikletli kuryenin iş tanımının "Bir motosiklete bin, oradan al, buraya götür." şeklinde olmadığını dile getiren Pedük, "Bir ürünü, evrakı bir yerden bir yere götürürken uymamız gereken kurallar var; trafik kuralları var, etik kurallar var, işimizle ilgili kurallar var." dedi.
Pedük, motosikletli kuryeliğin 2014'te meslek olduğunu, 2017'nin sonunda mesleki yeterlilik belgesinin hayata geçtiğini belirterek, "Henüz mesleki yeterlilik belgesi zorunlu değil. Öncelikle mesleğimizin tehlikeli meslekler statüsüne girip mesleki yeterlilik belgesinin mecburi olması lazım.
Bizim ek olarak istediğimiz bazı şartlar da var tabii sonraki aşamada. Örneğin diyoruz ki en az A sınıfı ehliyet sahibi ve 22 yaşında olması lazım motosikletli kuryenin. 16 yaşında A1, 18'de A2, 20 yaşında da A ehliyetini alırsa bu eleman en azından 6 sene motosikletli sürüş deneyimine sahip olur." diye konuştu.
"Eğitim doğru verilmeli"
Sektörün eğitim sorununa işaret eden Ergün Pedük, şöyle devam etti:
"Bizim birinci sıkıntımız eğitim. İstanbul'un bir ucundan bir ucuna, bazen komşu iller dahil günde 300-350 kilometre yol yapan, yıllardır sektörde olan motosikletli kuryeler var. Ama 16 yaşında bir çocuk A1 motosiklet ehliyetini alıp 100 cc bir motorla bir paket servis elemanı olarak çalışabiliyor.
Kask takmıyor, kurallara uymuyor, hiçbir güvenlik önlemi almıyor. Kısa mesafede yemeği veya bir marketten alınmış birkaç parça ürünü yakındaki bir eve götürebiliyor, buna da motosikletli kurye deniliyor.
Kişinin B sınıfı ehliyeti varsa, yaşı 24'ten fazlaysa A sınıfı ehliyet alabiliyor ve bununla kuryelik yapabiliyor.
Bu çok profesyonel bir iş aslında. Biz sadece motosiklet kullanmıyoruz, trafikte motosikleti yönetiyoruz, kendimize göre uyarlıyoruz, kendimizi güvenceye alıyoruz, dolayısıyla taşıdığımız gönderiyi de güvenceye alıyoruz, onun şehir içinde bir yerden bir yere gitmesini sağlıyoruz.
Bu, marketten alıp 2 sokak arkaya torbayla taşınacak eşyalar meselesi değildir. Gümrüğe evrak yetiştiriyoruz, sağlık ekipmanı taşıyoruz, ameliyata yetişecek protez taşıdığımız, acil ameliyata girecek kan taşıdığımız zamanlar oluyor.
Bu kadar önemli bir işi marketten ürün taşıyan hizmetle aynı tutamazsınız. Aynısı değil, aradaki bu farkın net olarak belirlenmesi lazım.
Bunun için de mesleğimizin baştan aşağı bir eğitim süreci olmalı. 20 yıldır çalışan, her sene ekipmanını yenileyen kişiye de 50 cc motora binen 16 yaşındaki kişiye de motosikletli kurye deniliyor. Mesleğimizin baştan aşağı bir eğitim süreci olmalı."
"Araçların yol vermemesi, bizi sıkıştırmasından kaynaklı sıkıntılar yaşıyoruz"
Diş laboratuvarında kurye olarak çalışan Caner Öztürk, diş doktorlarının aldığı ölçüleri laboratuvara götürdüğünü, buradaki işlem hallolduktan sonra ürünü teslim ettiğini anlattı.
En büyük sıkıntıyı trafikte yaşadıklarını dile getiren Öztürk, "Araçların yol vermemesi, bizi sıkıştırmasından kaynaklı sıkıntılar yaşıyoruz. Özellikle trafiğin yoğun olduğu bölgelerde mecburen aralara girmemiz gerekiyor.
Çoğu araç kullanıcısı bize izin verirken, bazıları bundan rahatsız oluyor, kendisi gidemediği için bize de yol vermiyor. Bariyerlerin aralarında kalıyoruz, bazen aynalara çarpıyoruz. Bu tür sorunlar yaşıyoruz." diye konuştu.
"Trafikte biz de varız"
Kocaeli Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Ersin Fırtına da vergi levhalı, büyük firmalarla sözleşme yaparak çalışan bir esnaf kurye olduğunu belirterek, "Bütün masraflar bize ait oluyor. Paket başına veya saat ücretine göre çalışıyoruz. Şehirler arasında gümrük firmaları, işletmeler için evrak taşıyorum." diye konuştu.
Trafikte diğer araçların motosikletli kuryeleri fark etmesini isteyen Fırtına, "Trafikte biz de varız, plakamız var. Bizi sadece tehlikeye atmıyorlar en ufak bir manevra, bizim de dikkatsiz davranmamız bizi ölüme götürüyor. Motorla 20 kilometre hızla gitsek bile bizim düşüşümüzde bir yerlerimiz hasar görüyor." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com