Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Nörolog Dr.Mehmet Yavuz, konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, “Bilim kurgu filmlerinde hep görürüz. İnsanların kendi elleri ile yaptıkları ileri teknolojili bilgisayarlar kendi kendilerine bilinç ve farkındalık geliştirerek insanlık için tehdit oluştururlar. Fakat sonucunda; gelişmiş yüksek teknolojili bilgisayarlara rağmen sonunda zafer yine insan aklının olur. Ancak gelişmiş bir bilgisayar; bilinç kazanır mı, kazanmaz mı? Kazanırsa insanoğlu karşısında gerçekten yenilir mi? Yoksa kutsal kitaplarda Kuran’da ve Tevratta Ad kavmi ile ifade edilen uygarlık olduğu iddia edilen Atlantis ve MU uygarlıklarında olduğu gibi yapay zeka insanoğlunun sonu mu olacak? Bunlar uzun zamandır tartışılan konular. Bunu henüz bilemesek de geçmişte bizden daha ileri teknolojiye sahip olduğu iddia edilen bu uygarlıkların Nuh tufanı ile yok olduğuna dair söylentilere rastlıyoruz” dedi.
“Sonucu ne olursa olsun şurası kesin ki insanoğlu hep daha ilerisini, gelişmişini üretmekten geri durmayacaktır” diyen Nörolog Dr.Mehmet Yavuz, açıklamasını şöyle sürdürdü: “İngilterde’de Cambridge Üniversitesi’nin ‘Yapay Zeka Araştırma Merkezi’nin açılışında konuşan ünlü astrofizikçi Stephen Hawking konu ile ilgili "Güçlü bir yapay zekanın yükselişi, insanlığın başına gelen en iyi ya da en kötü şey olabilir. Hangisi olacağını bilmiyoruz" demektedir.
Yapay zeka’nın iradesi geliştirebilir mi? ve insan talimatı olmadan kendi özgür düşüncesi ile hareket edebilir mi? Bu yapay zeka, diğer bilgisayarlarla ya da insanlarla özgür iletişim kurabilir mi, gelişmiş elektronik devreler ve çipler, bu düşüncenin içeriğini anlayabilir mi, bunu henüz bilmiyoruz. Ancak her ne olursa olsun elektronik yapay beynin, insandaki gibi duygu kazanamayacağı, biyolojik beyin gibi sevgi, nefret, acı, aşk gibi kavramları algılayamacağı ve yalın bir süper zeka olacağını düşünenler çoğunlukta.
Hali hazırda günümüz tıp teknolojisi ve beyin mühendisliği de biyonik göz, kulak, biyonik kol ve bacak teknolojileri üzerinde çalışmaktadır. Gelecekte belki de görme sinirlerine mikroçipler yerleştirerek, insanların neler gördüğünü bilgisayar ekranından izleyebileceğiz. Ya da duyduğu sesleri, çok uzaktan dinleyebileceğiz. Veya gelişen nöroteknoloji ile rüyalarımızı kayıt edebileceğiz ve ekrandan izleyebileceğiz. Mesela bir arkadaşımıza, “Bugünkü rüyamı e-mail ile yolluyorum, benim için yorumlayabilir misin?’’ diyebileceğiz. Nitekim nörobilimciler 10-15 yıl içinde beyin içine mikro devreler yerleştirerek kablosuz şekilde tekerlekli sandalye ve klavye gibi cihazları beyin sinyalleriyle çalıştırmayı hedeflemektedirler. Bugün, mikro işlemcili protezler sayesinde, bastığınız zemine ve hareket hızınıza uygun olarak otomotik olarak ayarları değişen ürünler mevcut. Önümüzdeki günlerde, protezlerin direkt olarak kaybedilen uzuvdaki sinirlere bağlanması söz konusu olacak. Tıpkı bilimkurgu filmlerindeki gibi kaybedilen organların yerine bağlanacak bu cihazlar, oldukça heyecan verici.
Örneğin bir bilgisayarlı bacak protezi, bluetooth teknolojisi ile uzaktan kişinin yürüyüş şekline göre ayarlanabiliyor. Diz içindeki bilgisayarlar, saniyede 2 binden fazla ölçüm yapıp kişinin yürüme hızına, yürüdüğü zeminin şekline uygun olarak 50 kez ayarlarını değiştiriyor. İnsan beyninin, yürürken sağlam dizlerimize otomatik olarak verdiği komutları, benzer şekilde uygulayabiliyor.”
Yapay zeka çaresiz hastalıkların aradığı çözüm olabilir mi?
Beynimizde motor merkezler ve gelen duyuların algılanıp analiz edildiği duyusal merkezler olduğunu anlatan Nörolog Dr.Mehmet Yavuz, “Hareketlerimizi gerçekleştiren motor hücreler (nöronlar) beyinde frontal kortekste belirli bir alanda dizilmişlerdir. Hareketin ana kumanda merkezi burasıdır. Vücudumuzda hangi hücrelerin nereyi hareketlendirdiğini bilmekteyiz. Bu nedenle örneğin sağ kolda bir güçsüzlük ya da felç varsa, bu motor alanına yerleştirilecek elektronik çipler, motor aktiviteyi devam ettirebilir ve felci ortadan kaldırabilir. Ya da konuşma ile ilgili bir sorun varsa, kişide konuşma merkezine yerleştirilecek elektronik devreler, konuşma akıcılığını sağlayabilir ve problemi düzeltebilir. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda beyine, hastalıkların niteliğine göre özel programlanmış çipler yerleştirilerek yapılacak olan tedavi, hem hızlı hem de garantili bir boyut kazanacaktır. Hali hazırda tam manasıyla başarılı olmasa da, parkinson hastalığında beyine bir çeşit pil yerleştirilerek dopamin salgılanması teşvik edilmeye çalışılmaktadır (Derin beyin stimülasyonu) Kişisel kanaatime göre yakın gelecekte şakak loblarındaki ana bellek bölgelerine yerleştirilecek elektronik devreler, hafızanın kayıtlandığı bu bölgeleri normal metabolik aktiviteye getirerek Alzheimer ve diğer demansları önleyebilecektir” diye konuştu.
Yapay zeka sağlık sektörü için devrim olabilir mi?
Önümüzdeki yıllarda beyine, hastalıkların niteliğine göre özel programlanmış çipler yerleştirilerek yapılacak olan tedavilerin, hem hızlı hem de garantili bir boyut kazanacağını kaydeden Nörolog Dr.Mehmet Yavuz, daha sonra şunları söyledi; “Hali hazırda tam manasıyla başarılı olmasa da, parkinson hastalığında beyine bir çeşit pil yerleştirilerek dopamin salgılanması teşvik edilmeye çalışılmaktadır (Derin beyin stimülasyonu) Kişisel kanaatime göre yakın gelecekte şakak loblarındaki ana bellek bölgelerine yerleştirilecek elektronik devreler, hafızanın kayıtlandığı bu bölgeleri normal metabolik aktiviteye getirerek Alzheimer ve diğer demansları önleyebilecektir. Biz halen kliniklerimizde bu uygulamayı dışardan manyetik stimülasyon (TMS) yöntemi ile yapmaya çalışmakta ve Alzheimer hastalığını seyrini durdurabilmekteyiz.
Ancak asıl mesele, düşünceyi algılayıp harekete dönüştüren elektronik devrelerin geliştirilmesidir. İşte bu gerçekleştiğinde asıl tıp devrimi o zaman olacaktır.
Tabiatıyla insan sağlığı için araştırılan ve geliştirilen, yapay göz, yapay kulak, yapay kol ve bacak, düşüncenin algılanmasını sağlayan elektronik devreler, hiç kuşkusuz yapay zeka için de kullanılacaktır. İşte böyle bir durumda acaba insanoğlu teknolojinin sınırsız güç verdiği bu yapay insanlarla nasıl baş edecektir?. Yoksa Kuran’da adı geçen ‘’Deccal’’ kavmini ellerimizle biz mi oluşturacağız. Bu ciddi ciddi üzerinde düşünülmesi gereken bir olgudur.
Yapay zeka’nın sağlık sektöründeki yeri
Yapay zekanın, mimarlık, mühendislik gibi bir çok meslek dalını tehdit edeceği açık ama bence asıl tehdit doktorlar için olacaktır. İngiltere’de DeepMind adı verilen Google üretimi yapay zeka, bir kaç hastanede kullanılmaya başlanmıştır. Aynı şekilde IBM tarafından geliştirilen Watson adı verilen yapay zeka da, Malburg Üniversitesi’nde tanısı konulamamış hastalıklar için kullanılmaya başlanmıştır. Beden bilgisi ile teknolojinin birleştiği alan olan Medikal mühendislik; röntgen, tomografi, endoskopi, doppler, EEG, EMG, MRI, PET ve SPECT çok özel ve hastalıkların tanısında çağ atlatan bir gelişme sağlamıştır. Ancak yapay zekanın da işin içine girdiği elektronik-medikal mühendislik alanı, biz doktorlara zor günler yaşatacağa benzemektedir.
Çünkü üstün hastalık bilgileri ile donatılmış yapay zeka, insan bedenini milim milim tarayarak ve çeşitli organ ve doku analizleri, kan incelemesi yaparak biz doktorların günlerce uğraşıp koyduğumuz tanıları belki de bir kaç saatte yapabilecektir. Üstelik henüz daha belirti vermemiş hastalıkları da erkenden yakalayabilecektir.
Hatta daha da ileri gidersek, yapay zekalı doktor robotlar, insanları dinleyebilecek, onların hal ve tavırlarını, hatta duygusal modlarını bile ölçebilecektir. Zengin terapi programları ile yüklenmiş doktor robotlar aynı psikiyatristler gibi terapiler yapabilecektir. Yapay zekalı robot doktorların tüm hastanelere yayıldığında biz hekimler ne yapacağız, onu şimdiden kestirmek zor. Yapay zekanın koyduğu tanıları, yaptığı tedavileri organize eden birer teknisyen mi olacağız yoksa yine bilim kurgu filmlerindeki gibi insan aklı, yapay zekaya galip mi çıkacak?, onu biz görmesek de bizden sonraki nesiller şahit olacak”.
dikGAZETE.com