Dünya

Mısır'da 23 Temmuz müdahalesi: Riskli dönemeç

Mısır'daki Türk kraliyet ailesinin son Kralı Faruk ordu içinde oluşan "Hür Subaylar" hareketi tarafından 23 Temmuz 1952'de devrildi.

Mısır'da 23 Temmuz müdahalesi: Riskli dönemeç
24-07-2018 16:02

KAHİRE - Aydoğan Kalabalık

Mısır’da dün Türk kraliyet ailesinin son Kralı Faruk’un devrildiği 23 Temmuz Devrimi'nin 66’ncı yıl dönümüydü.

Cemal Abdunnasır ve arkadaşları tarafından ordu içinde kurulan “Hür Subaylar Hareketi", 23 Temmuz 1952 tarihinde Mehmet Ali Paşa’nın torunlarından son Mısır Kralı Faruk’u askeri bir müdahale ile devirerek yönetimi ele geçirdi.

Bu müdahale Tolunoğulları (M. 868-905) ile başlayan, Memlüklü Sultanlığı, Osmanlı Devleti ve Mehmet Ali Paşa'nın torunlarından Kral Faruk'un devrilmesine (M. 1250-1952) kadar Mısır'da devam eden 737 senelik Türk hakimiyetinin de sonu oldu.

18 Haziran 1953'te Muhammed Necib, Mısır Cumhurbaşkanlığı görevine getirildi. Demokrasi ve anayasal düzenin kurulmasını savunan Necib, Devrim Mahkemeleri’nin siyaset adamları hakkında verdiği ağır cezalara ve bazı uygulamalara karşı çıktı.

Necib’in devrilişi ve Sudan’ın Mısır’dan ayrılması

Necib ile fikir ayrılığına düşen Nasır ve arkadaşları tarafından kurulan “Devrim Konseyi” 14 Kasım 1954'te Necib’i görevinden aldı. Daha sonra Savunma Bakanı da olan Hür Subaylar Hareketi'nden Abdulhakim Amir, kendisine Konsey’in kararını söylediğinde Necib, “Bu şekilde istifa etmem uygun olmaz. Eğer bunu yaparsam Sudan’ı kaybederiz." dedi.

Necib’in Cumhurbaşkanlığı görevinden alınması ülkede yönetim boşluğuna neden oldu. Bu süreci iyi değerlendiren İngilizler Sudan’ı Mısır’dan ayırdı. Böylece Mısır, topraklarının büyük bir bölümünü kaybetti.

Mısır-Sudan Krallığının büyük parçası olan Sudan’ın Mısır’dan ayrılması, Kral Faruk’un devrilmesinin acı bir faturası ve bölgenin bu güçlü devletine vurulan büyük darbe olarak algılandı. Necib devrildikten sonra Cemal Abdunnasır, Mısır Cumhurbaşkanı oldu. Hüsnü Mübarek dönemine kadar "Necib’in Mısır’ın ilk Cumhurbaşkanı olduğu" ders kitaplarına dahi yazılmadı.

Ülkede, "devrim kendi çocuklarını yedi" sözü çok yaygın olarak bilinirken, Necib’in "yenilen ilk çocuk" olduğu söylenir.

Cemal Abdunnasır dönemi

23 Haziran 1956'da Mısır Cumhurbaşkanlığı görevine başlayan Cemal Abdunnasır’ın ilk icraatlarından birisi Müslüman Kardeşler Teşkilatı’na (İhvan) karşı başlattığı operasyonlardır.

Kendisine 1954 yılında düzenlenen suikast girişimini İhvan’ın organize ettiği iddia edilerek teşkilata baskılar artırıldı.

Süveyş Kanalı’nın millileştirilmesi

Cemal Abdunnasır göreve geldikten bir ay sonra 26 Temmuz 1956 tarihinde Süveyş Kanalı’nı millileştirdiğini açıkladı.

Bu durum karşısında İngilizler harekete geçerek Mısır’a havadan ve karadan saldırdı. Bu saldırı Mısır’da “üçlü düşmanlık” olarak biliniyor. Süveyş Kanalı’nın millileştirilmesine karşı çıkan İngilizler, Fransa ve İsrail ile anlaşarak 31 Ekim 1956'da Mısır’a saldırdı.

Sina Yarımadası, Süveyş ve İskenderiye kentlerine hava saldırıları düzenlendi. Mısır’da bu saldırılar sonucunda ciddi mal ve can kaybı yaşandı. İngilizler Süveyş Kanalı’nın yönetimini tekrar ele geçirdi.

Sovyetler Birliği ve BM’nin baskıları sonucu 7 Kasım 1956’da ateşkes sağlandı. 19 Aralık’ta İngiliz bayrağı Suveyş Kanalı yönetim binasından indirildi.

Birleşik Arap Cumhuriyet

Süveyş Kanalı’nı millileştirmesi nedeniyle popülaritesi artan Abdunnasır, Arap milliyetçiliğinden hareketle Suriye ile 1958’de Birleşik Arap Cumhuriyeti’ni kurdu. Ancak bu cumhuriyet fazla uzun süremedi ve 1961 yılında sona erdi.

Büyük yenilgi: 6 Gün savaşı

Abdunnasır döneminin en büyük kaybı, tarihe 6 gün savaşı olarak geçen, Arap-İsrail Savaşıdır. İsrail’e karşı Mısır, Ürdün ve Suriye savaşırken, bazı Arap ülkeleri de onlara maddi destek sağladı.

Savaş sonucunda İsrail Mısır’dan Sina Yarımadası’nı Suriye’den Golan Tepeleri’ni alırken, Filistin topraklarında ise Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ni işgal etti. Bu savaş, Ortadoğu ve Filistin meselesindeki en riskli dönemeç olarak kabul edilir.

Abdunnasır döneminin ilginç uygulamaları

Cemal Abdunnasır döneminde başlatılan bazı uygulamaların etkisi ülkede hala görülüyor. Bunlardan en ilginç olanı kira sözleşmeleri olarak biliniyor. O dönemde yapılan kira sözleşmeleri hala geçerli. Ev sahipleri yarım asırdır kiracıları çıkaramadığı gibi kirayı da artıramıyor.

Bugünkü kira değeri 18 bin cüneyh (yaklaşık 1000 dolar) olan lüks semtlerdeki dairelerde yaşayanlar hâlâ 180 Cüneyh (yaklaşık 10 dolar) gibi cüzi bir para karşılığında söz konusu evlerde oturuyor.

Mısır’da yılda dört defa mahsul veren az ancak çok verimli topraklar zengin ve elit kesimin elindeydi. Bu elitlerin belli bir bölümünü de Türkler oluşturuyordu. O dönemde zenginlerin mal varlıklarına da el konuldu.Söz konusu toprakların bir bölümü fakir çiftçilere dağıtıldı. Bu reform Abdunnasır’ın fakir kesimler tarafından sevilmesini sağlayan önemli adımdı.

Ancak diğer taraftan bu uygulama ülke ekonomisinde ciddi kırılmalara neden olurken toplum ve aile hayatında çok büyük sancıları da beraberinde getirdi.

Bu dönemin önemli adımlarından birisi de Asvan Barajı’dır. Bu büyük proje nedeniyle bazı tarihi eserler ve tapınaklar su altında kalma riski ile karşı karşıya geldi. Bu nedenle Batı ülkelerinin yardımı ile bu eserler taşındı.

Seyyid Kutub’un idamı

Abdunnasır döneminin akıllarda kalan en önemli olaylarından birisi de "Fi Zilalil Kur'an" tefsirinin yazarı ünlü düşünür Seyyid Kutub'un (59) idamıdır. Bu idam, yaptığı bazı reformlarla halkın sevgisini kazanan Abdunnasır’ın İslami hareketler tarafından nefret edilmesine neden oldu.

Mursi’nin devrilme süreci ile benzerlik

Mısır’ın cumhuriyet tarihinde yaşanan darbe ve görevden el çektirme süreçlerinde önemli benzerlikler bulunuyor.

Anayasal düzen ve demokrasiye geçiş taleplerinde bulunan Muhammed Necib bir buçuk yıl sonra devrilmişti. Demokratik seçimlerle iş başına gelen Muhammed Mursi de bir yıl sonra devrildi.

Abdunnasır ve arkadaşları arasında yaşanan fikir ayrılıkları, Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin ilk döneminde yaşananlarla örtüşüyor.

Türkiye ile ilişkiler

Son dönemde Türkiye-Mısır ilişkilerindeki gerginlik, Kral Faruk’un devrilmesinden sonraki süreçte yaşananlarla benzerlik gösteriyor.

Büyükelçinin Mısır’dan dönüşü ve diplomatik temsilin düşürülmesi süreci bile neredeyse aynı.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER