Çevre-Hayat

Minik kalbi 40 günlük yoğun bakım mücadelesini kazanarak yaşama tutundu

"Mavi bebek" sendromu olarak da bilinen siyanotik doğumsal kalp hastalığı "Fallot tetralojisi" ile dünyaya gözlerini açan Selahattin Emir Turan, sağlığına kavuşmak için geçirdiği ameliyatın ardından verdiği 40 günlük yoğun bakım mücadelesini kazandı.

Minik kalbi 40 günlük yoğun bakım mücadelesini kazanarak yaşama tutundu
28-09-2020 14:51
İstanbul

Doğuştan kalp hastalığı bulunan 1,5 yaşındaki Selahattin Emir Turan, sağlığına kavuşmak için geçirdiği ameliyatın ardından 40 gün kaldığı yoğun bakım ünitesindeki mücadelesini kazanarak yaşama tutundu.

Malatya'da Mehmet ve Neriman Turan çiftinin ilk çocukları olarak dünyaya gelen Selahattin Emir'in hastane serüveni, anne karnındayken yapılan detaylı ultrasonda bir kalp rahatsızlığı olduğu fark edilince başladı.

Prematüre bir bebek olarak 34 haftalıkken dünyaya gözlerini açan Selahattin Emir, acil müdahale gerektirmeyen kalp rahatsızlığından dolayı gözlem altına alındı.

Bu süreçte "mavi bebek" sendromu olarak da bilinen siyanotik doğumsal kalp hastalığı "Fallot tetralojisi" tanısı alan Selahattin Emir'in kontrolleri 1,5 yaşına kadar Malatya'daki bir hastanede yapıldı.

Hastalığı nedeniyle akciğer atardamarları iyi gelişmeyen, akciğerlerine giden kan akımı az olan, kalbindeki karıncıklar arasında bir delik bulunan ve vücuda giden ana atardamarları normal yerinden sağa doğru kayan bebeğin, zaman içerisinde hastalığın en büyük belirtisi olan ciltteki morarma sıklığı da arttı.

Hayata tutunması için ameliyat olması gereken Selahattin Emir, doktorunun önerisi üzerine ailesi tarafından İstanbul Kartal'daki Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirildi.

Yoğun bakımda geçen 40 gün…

Hastaneye yatışı gerçekleştirilen ve ameliyata alınan Selahattin Emir'in operasyonu başarılı geçti. Fallot tetralojisi, tam düzeltme ameliyatı yapılan bebek, yoğun bakım takiplerinde, kalp fonksiyonlarında bozulma nedeniyle kalp akciğer destek cihazına bağlandı.

Yoğun bakımda kalma süreci uzayan Selahattin Emir, tedaviler sayesinde gün geçtikçe sağlığının iyiye gitmesi ve kalp fonksiyonlarının düzelmesi sonucunda kalp akciğer destek cihazından kurtuldu.

Minik bedeniyle yoğun bakım ünitesindeki 40 günlük savaşında galip gelerek hayata tutunan Selahattin Emir'in normal servisteki tedavisinin ardından taburcu olması bekleniyor.

"Operasyon sıkıntısız seyretti"

Ameliyatı gerçekleştiren ekibin sorumlusu SBÜ Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi (EAH) Çocuk Kalp Damar Cerrahisi Klinik Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Ceyran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Malatya'da uzun süre morarma şikayetleriyle takip edilen Selahattin Emir'in Fallot tetralojisi tanısı aldığını anlattı.

Fallot tetralojisinin cerrahi işlem dışında başka bir tedavisi bulunmadığına dikkati çeken Ceyran, hastalarda akciğer damarları ile akciğer yatağı yetersiz olduğu için iki aşamalı tedavilerin de uygulanması gerekebildiğini dile getirdi.

Prof. Dr. Ceyran, bunlar yeterli olsa da hem kalpteki delik hem de akciğere giden damar sisteminde, kalbin sağ tarafıyla birlikte birkaç ameliyatı aynı anda gerçekleştirdiklerini ve tam düzeltme ameliyatı yaptıklarını belirterek, "Yani kalbin içindeki deliği, akciğer damarını, akciğer damar kapağı ile kalbin sağ kısmını içine alan kompleks bir şey. Aslında bizim sık yaptığımız bir ameliyat. Çok nadir görülen bir şey değil ama bazen çok sıkıntılı da seyredebiliyor." ifadelerini kullandı.

Selahattin Emir bebeğin Malatya'da tedavi gördüğü hastaneden kendilerine temmuz ayında yönlendirildiğini, burada ileri tetkiklerinin tekrar yapıldığını ve operasyona alındığını aktaran Ceyran, "Operasyon tam düzeltme ameliyatı şeklinde oldu. Problemsiz seyretti. Hatta akciğer damarına da kalp kapağına da akciğerin pulmoner kapağına da monocusp patch dediğimiz, suni kapak yapma işlemi uyguladık. İstediğimiz ameliyatı yaptık." diye konuştu.

"Çocuğu yaşama tutundurttuk"

Prof. Dr. Hakan Ceyran, ameliyatın ardından Selahattin Emir bebeği yoğun bakıma aldıklarını, aileye de ameliyatın iyi geçtiği bilgisini verdiklerini anlatarak, akabinde yaşananları şöyle anlattı:

"Takip eden süreçte sağ kalp disfonksiyonu dediğimiz, bu ameliyatlardan sonra görülebilecek istenmeyen bir tablo gelişmeye başladı. Sağ kalp zorlanmaya, beyinde de bazı nörolojik bulgular çıkmaya başladı. Biz ileri tetkiklere devam ettik. Beyinde de bir kanama alanı tespit edildi. Radyoloji ve nörolojinin yorumlamasına göre, daha öncesinden kaynaklanan bir patoloji olduğu söylendi çünkü doğumsal kalp hastalıkları sadece kalbi içine almıyor. Başka organ patolojileri de bunları etkiliyor. Yoğun bakım sürecinde sıkıntıları devam etti. ECMO dediğimiz kalp ve akciğer destek cihazına aldık. Bu her yerde yapılabilen bir şey değil. Ancak Koşuyolu gibi birkaç üst merkezde hastayı yaşatmak adına bu cihaza bağlıyoruz. Bununla birlikte çocuğu yaşama tutundurttuk. Yavaş yavaş kalp fonksiyonları düzeldikten sonra makineden ayırabildik. Yoğun bakımda bir süre daha takip ettikten sonra servise çıkardık. Ameliyatın ardından 40. günde servis takibine alabildik. Onun da önemli bir kısmı aslında yoğun bakımdaki izole odalarımızda anneyle birlikte uyum ve bakım sürecini öğreterek geçti. Şu anda serviste taburculuğunu bekliyor."

Cerrahi tedavi yapılmadığı takdirde büyük sıkıntılara yol açıyor

Çocuklarda sık rastlanan ve cerrahi başarısı da oldukça yüksek olan bu hastalığın basite alınmaması gerektiğinin altını çizen Ceyran, hastalığın, cerrahi tedavisi yapılmadığı takdirde ileride akciğer ve solunum yetmezliği, morarmaların artması, soluksuz kalma gibi çok daha büyük sıkıntılara ve hayatını kaybetmeye yol açabileceğine dikkati çekti.

Prof. Dr. Ceyran, belli bir yüzdeyle bu tip rahatsızlıklarda ameliyat sonrası süreçte, kalp fonksiyonlarında "düşük kalp debisi" denilen değişik sebepleri olabilecek ve sonuçları da ölüme kadar gidecek tabloların ortaya çıkabileceğini dile getirdi.

Fallot tetralojisinin doğuştan gelen bir rahatsızlık olduğunu hatırlatan Ceyran, "Zaten bizim de işimiz bu doğuştan gelen kalp hastalıklarının cerrahisi. Türkiye'de kompleks vakalar az yerde yapılıyor. Koşuyolu bu açıdan bütün Türkiye'den hastaları bu şekliyle kabul eden bir merkez." dedi.

"Dudaklarda morluk, emzirmede güçlük, gelişme geriliği anneyi uyandırabilir"

Çocuk Kalp Damar Cerrahisi Klinik Şefi Prof. Dr. Hakan Ceyran, Selahattin Emir bebek gibi aynı rahatsızlıktan muzdarip çocukların ailelerine ve "29 Eylül Dünya Kalp Günü" kapsamında yetişkinlere de öneri ve uyarılarını şöyle sıraladı:

"Doğuştan kalp hastalıklarının bir kısmında bebek çok normal gözükse de bir kalp rahatsızlığı taşıyabiliyor. Fallot tetralojisi gibi dudaklarında morluk, emzirmede güçlük, gelişme geriliği anneyi uyandırabilir. Bu durumda anne babaların çocuklarını daha dikkatli gözlemlemeleri gerekir. Erken dönemde uzmanına ulaşmaları gerekir ki, buna ne kadar erken müdahale edersek o kadar tam sağlığına kavuşur. Erişkinlerde ise bütün organlar kıymetli ama bütün organların sağlıklı çalışabilmesi için iyi kanlanması lazım, kan her şey. Bunu da vücuda sağlayan organ kalp. Kalp sağlığı bozulduğu zaman bütün organlar yavaş yavaş iflas eder. Onun için erişkinlerin mutlaka kalp sağlığına dikkat etmeleri gerekiyor. Düzgün, doğru beslenme, mutlak ve mutlak temiz havada egzersiz, ne kadar yapabiliyorsak kendimizi stresten korumak."

"Bu kadar olacağını tahmin edemiyorduk"

Malatya'daki bir hastanede sağlık personeli olan baba Mehmet Turan da oğullarının kalbinde rahatsızlık olduğunu anne karnında 20 haftalıkken öğrendiklerini söyledi.

Doğumun ardından oğullarının 1,5 yaşına kadar takiplerini Malatya'da yaptırdıklarından bahseden Turan, şöyle devam etti:

"Son zamanlarda artık vücut da büyüdükçe morarması olmaya başlamıştı. Virüs de çıktıktan sonra ameliyatı biraz daha ertelendi. En son Malatya'daki hocamız bizi buraya yönlendirdi. Temmuzda hastaneye giriş yaptık. Ameliyat için gün verdiler. Bizim için bayağı zor geçti. Yoğun bakım süreci uzun sürdü. Bu kadar olacağını tahmin edemiyorduk."

"Sabrımızın karşılığını aldık"

Selahattin Emir'in şu an iyi durumda olduğuna ve normal servise alındığına değinen Turan, sürecin böyle devam etmesi temennisinde bulundu.

Baba Mehmet Turan, 3 yaşında çocuk felci geçirdiğini ancak hiçbir zaman engeli nedeniyle pes etmediğini, kendi gibi engelli eşiyle hayat mücadelesini bırakmadıklarını dile getirerek, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Çok şükür çocuğumuz da bize benzediğini gösterdi ve pes etmedi. İnşallah sağlığına tamamen kavuşacak. Tabii beklemek çok zor, stresli. Her gün nasıl bilgi alacağımızı tahmin edemiyoruz. Bir gün iyiye gidiyor, diğer gün farklı şeyler gelişebiliyor. Çok sıkıntı atlattı. Onun stresi çok fazla oluyor. Hocalarımız rahatlatıcı, durumuyla ilgili açıklayıcı bilgiler verdikleri için psikolojik olarak sabırlı olmamız gerektiğini biliyorduk. Uzun bir süreç, kolay bir ameliyat değil. Çok şükür sonunda sabrımızın karşılığını aldığımızı düşünüyoruz."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER