Ülkücü hareketin lideri Alparslan Türkeş'i vefatının 22'nci yılında, onunla yol yürüyen arkadaşları anlattı.
Türkeş'le birlikte siyaset yapan ve vefatına kadar kadar yanında olan eski bakanlardan Yaşar Okuyan ile Muharrem Şemsek, Türkeş'in siyasi yaşamını AA muhabirine anlattı.
Yaşar Okuyan, Türkeş ile 1964'te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin (CKMP) kurucularından ve Kuvayımilliye gazisi dedesi Rasim Koçal'ın davetlisi olarak Yalova'da bulunduğu dönemde tanıştığını söyledi.
Dedesinin isteğiyle 15 gün boyunca Türkeş'e her sabah gazete, bir şişe süt ve ekmek götürdüğünü anlatan Okuyan, 1965'te Türkeş'in CKMP'nin Genel Başkanı seçildiği kongreye katıldıktan sonra da ölümüne kadar yanından ayrılmadığını anlattı.
12 Eylül'de beraber yargılandıklarını anımsatan Okuyan, "Türkeş, çok ciddi, otoriter ama aynı zamanda çok nazikti. Kimse bu yönlerini bilmez." dedi.
"Çok demokratikti"Alparslan Türkeş'in demokrat kişiliğine vurgu yapan Okuyan, onun bu yönünü anlatan şu örnekleri verdi:
"Mesela 1977 seçimleri var. Genel İdare Kurulu toplantısında Türkeş, 'Mersin'de filan isim olmasın' diyor. Ama bir grup arkadaş ise o kişinin liste başı olmasını istiyor. Türkeş, 'o zaman oylayın' dedi. Düşünün Genel Başkan Türkeş ve istemediği isim liste başı oldu.
İkinci Milliyetçi Cephe döneminde de bir başbakan yardımcılığı, bir devlet bakanlığı ile sağlık, gümrük ve ticaret bakanlıkları verildi. Türkeş yine 'kimi istiyorsanız oylama yapın.' dedi. Oysa İç tüzükte genel başkana verilmiş yetki."
Türkeş ile ölümüne kadar beraber olduklarını yineleyen Okuyan, şunları söyledi:
"Türkeş, sağ olsaydı Türkiye bu durumda olmazdı. Daha akıllı bir siyasetle daha akıllı bir yerde olurdu. Bugünkü iktidarın, muhalefetin yanlışlarının üzerinde ciddi birikimi, uluslararası tecrübesiyle, duyarlılığıyla Türkiye çok daha emin istikamette yol alırdı. Bunu samimiyetle söylüyorum.
Beni Türk milliyetçisi, Atatürkçü, vatansever yapan Türkeş'tir. 14 yaşında tanıştığım ve ölene kadar yanında olduğum Türkeş'in beni en çok vatanseverliği, otoriter ve dürüst yapısı etkilemiştir. Organizasyon yapmayı, siyasi mücadeleyi ve azimli olmayı onun yanında yetişerek öğrendim."
"Ülkücü hareketin birinci halkasında yer aldık"Muharrem Şemsek de Türkeş ile 1969'da tanıştığını kaydetti.
Başbuğ'un okullarda konferansları, parti binasında da seminerleri olduğunu belirten Şemsek, "Okulda bizden önceki dönemlerde kendisiyle teması olan arkadaşlarımız vasıtasıyla tanışma imkanı bulduk. Kendisini vatanseverliğiyle diğer partilere göre daha yakın bulduk. Karakterime, yetişme şeklime, inançlarıma, değerlerime daha yakın buldum. O vesileyle meselenin içine dahil olduk." diye konuştu.
Daha sonraki dönemde Türkeş ile daha yakın ilişkileri olduğunu belirten Şemsek, 12 Mart 1971'de partinin Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcılığı görevini yaptığını söyledi.
O safhalarda ilişkilerinin tamamen yaklaştığını anlatan Şemsek, "Allah nasip etti, biz ülkücü hareketin birinci halkasında yer alma imkanı bulduk. Rahmetlinin Genel Başkan Yardımcılığını yaptım. Beraber milletvekilliği yaptık 19. Dönem'de. Mecliste yan yana oturduk. Ailece birbirimize gelip giderdik. Türkeş'in ikinci eşi benim okul arkadaşım. O vesileyle de ilişkilerimiz gelişmişti." dedi.
"Türk siyasetine büyük bir çizgi getirmiştir"Türkeş'in en çok milli konulara yaklaşımının kendisini etkilediğini vurgulayan Şemsek, şunları kaydetti:
"Başbuğumuz görünümü sert ama demokratik bir liderdi. Dış görünümüyle parti yönetimindeki ilişkileri birbirine zıttı. Birçok konuyu tartışırdık. Hatta kendisinin katılmadığı çok kararlar aldık ve kendisi de bu kararlara uydu. 'İlla benim dediğim olsun' dayatması yoktu. Vatansever ve dürüsttü. Bizden yaşça büyüktü. Onu bir abi, bir baba gibi gördük.
Rahmetli Türk siyasetine büyük bir çizgi getirmiştir. Başbuğumuz Türk milliyetçiliğini iktidara talip bir hareket haline dönüştürmüştür. Türk milletçiliği, Türk milleti var olduğu günden beri varolan bir fikir ama ilk defa milliyetçi kadroların, milliyetçi fikirli insanların Türkiye devletini yönetme iddiasını ortaya koymuştur. Merhum Başbuğumuz ile Türk milliyetçiliği bir doktrin haline dönüştürülerek iktidara talip bir hareket haline getirilmiş ve ülkücü hareket adıyla Türk siyaseti ve gençliğinin önüne konulmuştur."
Türkeş'in aynı zamanda mücadeleci ve bağımsızlıkçı bir karaktere sahip olduğunun da altını çizen Şemsek, "Merhum yaşasaydı şimdi cumhurbaşkanı olurdu, hiç şüphe yok." değerlendirmesini yaptı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com