MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Türkiye'nin yararına olacak her hayırlı adım ve atılımın yanında akılla ve sabırla yerlerini alacaklarını söyledi.
Hem dava aklı hem tarih aklı hem devlet ve millet aklının ihtiyaç ve iradesini tefrik edip gerektiği yerde tahkimini ve tevsikini yapacak kabiliyet ve karakterde olduklarını dile getiren Bahçeli, aklını kullanmayan kişi ya da toplumların geçmişle gelecek arasında bağ kuramayacağını, gönülden göze, duygudan duruşa, kuvveden de fiile geçemeyeceğini ifade etti. Bahçeli, "Siyaset bir akıl işidir, devlet yönetimi ise bundan mülhem akıl, adalet ve ahlak üzerine bina edilmelidir. Dünden bugüne Türk devlet felsefesinin dayandığı zamanlar üstü esasların özü bunlardır. Şurası da bir gerçektir ki karambole teslim olmuş toplumlar şarampole devrilmeye mahkumdur. Talihin ve tesadüflerin akıntısına kapılmış ülke ya da milletlerin tarihsel çıkarları, varlık hakları pamuk ipliğine bağlıdır." diye konuştu.
Türkiye'nin içine çekilmek istendiği anafora aklın nuruyla, adaletin şuuruyla mukabele ve müdahale etmenin başlıca görevleri olduğunu belirten Bahçeli, "Karanlık gecenin yarılması, kararmış emellerin yıkılması en başta ortak akıl, ortak irade, birlik ve beraberliğin ortak paydasıyla mümkündür. Her vicdan sahibi insanımız ağır sorunlarla muhatap olduğumuzu teyit edecektir. Ancak hiçbir sorun altında ezileceğimiz kadar telafisiz değildir. Dağ ne kadar yüce olsa da mutlaka üstünden geçecek bir yol vardır. O yol ki aziz milletimizi feraha, selamete ve esenliğe birlik, beraberlik tılsımıyla taşıyacaktır." sözlerini sarf etti.
Türkiye'nin çok cepheli, çok etkili, çok yönlü bir mücadelenin tam ortasında olduğuna dikkati çeken Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yalın gerçeği inkar etmek akıl fukaralığına, samimiyet yoksunluğuna açık bir işarettir.
Sürdürülen mücadele bekamızla doğrudan ilgili, bunun yanında da milli birlik ve bağımsızlığımızla da yakından ilişkilidir. Türkiye bir yandan sınır ötesinde, diğer yandan da sınır içinde kesintisiz ilerleyen ve kesin çizgilerle tayini yapılmış milli bir direniş halindedir. Pençe, Kıran, Kapan operasyonları terörün belini kırmakla kalmamış, Türk devletinin kararlılık ve kudretini hainlere demir yumrukla göstermiştir. En son örneği 14 Şubat günü Van'da görüldüğü üzere, teröristler HDP'li iş birlikçi milletvekillerinin araçlarına binip propaganda faaliyetlerine cüret etseler de cesaret timsali güvenlik görevlilerimiz bunlara hadlerini bildirmektedir. 'Beyaz Toros devrede' diyen PKK destekçilerinin artık ne yatacak ne de sığınacak yerleri kalmıştır. Çünkü Türk devleti hainlerin ensesindedir."
Bahçeli, Türkiye'nin tek seçeneğinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi altında demokrasiyle yönetimi olduğunu söyledi.
"Ne var ki son günlerde toplumsal tedirginlikleri kamçılayan, korkuları kaşıyan bazı müessif, müfsit ve münferit gelişmeler yaşanmaktadır." ifadesini kullanan Bahçeli, "Ekonomik sıkıntılar, yolsuzluk iddiaları, paravan bağış vakaları, sosyal gerilimler, FETÖ'nün siyasi ayağı konusundaki kutuplaşmalar, özellikle servis edilen intihar örnekleri, eski Genelkurmay başkanlarının talihsiz beyanları hep üst üste çakışmıştır." şeklinde konuştu.
"Türkiye'nin adeta bir yıkıma hazırlandığını" dile getiren Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun DİSK Genel Kurulunda isyandan bahsetmesinin; yine bir CHP Genel Başkan Yardımcısının toplumsal cinnete dikkat çekip her gün dokuz kişinin intihar iftirasını diline dolamasının "alçak bir hedefin temin gayretinden başka bir şey olmadığını" belirtti. Bahçeli, şunları kaydetti:
"Kahraman Türk askeri cephedeyken, kıran kırana hainlerle çatışırken, Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında televizyon ekranlarından yapılan yorumlar bir diğer düşman sevindiren rezilliklerdir. Ne isteniyor Türk askerinden? Vatan nöbetinde bulunan yiğitlerimiz tartışmaların içine neden çekiliyor? Maksat nedir? Türk askerinin günlük siyasi polemiklerin içine havale edilmesi yanlış değil midir? Tehlikeli değil midir? Türkiye'ye haksızlık ve hıyanet değil midir? Türkiye üzerinde vahşi bir oyun kurgulanmaktadır.
Pentagon ve CIA'nın sponsor olduğu bir düşünce kuruluşunun yayımladığı sipariş rapor yeni bir darbe ihtimalini, Türk Silahlı Kuvvetlerinin orta kademesinin sözde rahatsızlığını adice açıklamıştır. Darbe iddiaları maalesef herkesin diline düşmüştür. Türkiye'nin Suriye'ye dönmesi için hunhar planlama ve proje hazırlayan odaklar boş durmamaktadır. Herkese çağrım şudur; önyargıları bir kenara bırakalım, birbirimize çatık kaşla bakmak yerine çevik bir iradeyle sahip çıkalım. Çözemediğimiz sorunları derin dondurucuya koyalım, Türkiye'nin gelecek haklarında, istiklal haysiyetinde milli birlik ve beraberlik şuuruyla, samimi bir üslupla buluşalım. Başka bir Türkiye yoktur. Sığınacak ve gidecek başka bir yurt yoktur. Yeni bir darbe ihtimalini dillendirmek bile bu ülkeye, bu millete nankörlük ve nimet bilmezliktir. Darbeyi aklından geçiren varsa, millete silah çekmeyi düşünen bulunuyorsa biliniz ki 82 milyonun kanını dökmeden bu şerefsiz tertip ve teşebbüsünde muvaffak olamayacaktır. Darbe demek karanlık demektir, iç çatışma demektir, Türkiye'nin defni ve tasfiyesi anlamına gelecektir.
Bilinmelidir ki bu kanlı ve köhne sayfa açılmamak üzere kapanmıştır. Darbeye heves edenlerin hevesleri kursaklarında değil mezarda kalacaktır."
Türk milleti ve MHP'nin her türlü gayrimeşru kalkışmanın canı pahasına karşısında duracağını vurgulayan Bahçeli, "Darbeye göz kırpanların cani Esad'dan farkı da olamayacaktır. Bir olalım, beraber olalım, uzlaşmanın ve kucaklaşmanın hasletleriyle dolup taşalım. MHP herkesi ortak akılda buluşmaya, Türk milleti ortak paydasında kucaklaşmaya davet etmektedir. Elimizi uzatıyoruz, anlaşmaya, konuşmaya, Türkiye için birlikte çalışmaya, birlikte ter dökmeye, birlikte gülüp birlikte ağlamaya varız ve kararlıyız." diye konuştu.
Bahçeli, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın "Kıbrıs Türk’tür Türk kalacak sözü geçmişte kalmıştır" ifadesinin, bir bakıma "Akdeniz’de yüzen karanlık emellerin tercüme ve deşifresi" olduğunu dile getirdi.
Beşşar Esed'in, akıl ve vicdan tutulması yaşayarak, dünyanın gözü önünde kendi halkının kanını akıttığını, canını aldığını belirten Bahçeli, "Hala 'Esad ile görüşülsün' diyen sorumsuz siyasetçilerin bu içler acısı tabloyu görmemekte inat etmeleri ise kabul edilir bir şey değildir." dedi.
"Keçeyi suya atmış""Güney sınırlarımız boyunca kurulmak istenen vahim tuzağı sağır sultan duymuştur da sadece Kılıçdaroğlu ve iş birlikçi yandaşları mı duymamıştır?" sorusunu yönelten Bahçeli, "Esad topraklarını Rusya’yla bir olmuş şiddetle bombalıyor. Kılıçdaroğlu, keçeyi suya atmış çıkan yerini taşlıyor. İdlib'de can pazarı yaşanıyor. Rusya destekli Esad tarihe, insanlığa, hukuka, inanç ve yaşama haklarına karşı affedilmesi mümkün olmayan suçlar işliyor. Esad gitmeden, koltuğundan indirilmeden barış, huzur ve istikrar mumla aranacaktır." diye konuştu.
Bahçeli, Türkiye'nin dört gözlem noktasının ateş hattında olduğuna, diğerlerinin de tehdit edildiğine dikkati çekerek, "Esad direkt, Rusya da endirekt şekilde Türkiye'nin karşısında mevzilenmişlerdir. Hani Soçi Mutabakatı? Nereye gitti heyetler arası görüşmeler, ikili temaslar, telefon diplomasileri?" ifadesini kullandı.
"Siyaseti bırakıp komedi filmi çevirse..."Bahçeli, şunları söyledi:
"Rejim unsurlarının gözlem noktalarımızın gerisine bu ay sonuna kadar çekilmesi, hem kendi hayırları hem de bölgesel sükunet ve çatışmasızlık ortamının olgunlaşması bakımından mecburiyettir. Türkiye'nin şakası makası yoktur. Yeni bir saldırı, yeni şehit haberleri Esad'a pahalıya mal olacak, bedelini Suriye'nin her zemininde misliyle ödeyecektir. Azdan az, çoktan da çok gider gitmesine ama gidenlerin alayı Esad rejiminden olacaktır. Geçen haftaki grup toplantımızda, gerekirse, başka da bir seçenek kalmazsa Şam'a girmeyi planlamak lazım dedik.
CHP Genel Başkanı, yine boş keseden sallamış, Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kuracaklarını söylemiş. Ne zaman, hangi yetkiyle ve kiminle kuracaksın, hadi kurdun diyelim, Esad'la mı eşbaşkanlık görevini paylaşacaksın? Kılıçdaroğlu, susması gereken yerde konuşunca mizaha konu olacak işler yapıyor. Allah var ya siyaseti bırakıp komedi filmi çevirse kapalı gişe oynar, epey de hayran kitlesi kazanır. Dikiş ve fren tutmayan Kılıçdaroğlu, 'Şimdi İdlib'de sıkıştılar. Sağa dönüyorlar olmuyor, sola dönüyorlar olmuyor.' diyor. Bu sözleri Macron söyleseydi 'normal' derdik; bu iddiaları Esad, Hafter, bir başka hasım dile getirseydi 'herkes mayasına ve sütüne göre konuşur' der, geçerdik. Sayın Kılıçdaroğlu söyler misin bize, İdlib'de sıkışan kimdir? Hangi mihrakların nam ve hesabına dedikodu yapıyorsun? Esad'ın propagandasına alet olmaktan hiç mi vicdan azabı duymuyorsun? Sen Türkiye Cumhuriyeti'ni bilir misin? Yoksa nüfus kütüğünü Suriye Arap Cumhuriyeti'ne mi aldırdın? İdlib’de Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli mensupları Türk milleti adına vardır. İdlib'de sıkışan yok, ancak sıkıştırılmak istenen ülkenin Türkiye olduğu nettir. Sen hangi ülkenin, hangi örgütün, hangi iş birlikçinin fermanını okuyorsun? CHP'nin başındaki bu utanç vesikası, ülkesi ve milletiyle köprüleri atmış, bağını tamamıyla koparmış, Türk ve Türkiye düşmanlarının kadrosuna iltica etmiştir. Yazıklar olsun diyorum."
"Koronavirüsü kadar sarsıcı ve kaygılandırıcıdır"ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi'nin, Ankara'da Rusya ve Esad'ı kınarken, eşzamanlı olarak ABD'nin, PYD/YPG'li teröristlerle Haseke'de üs kurduğunu belirten Devlet Bahçeli, "Aynı ABD, 9 Şubat 2020’de Yunanistan ve Fransa'yla birlikte Ege Adaları'nda, İskender 2020 askeri tatbikatını yapıyor, Türkiye’ye silah gösteriyordu." dedi.
Bahçeli, Rusya ve ABD'nin bölgesel değişimleri denetlemek, dengeleri kontrol etmek, nüfuz ve egemenlik alanları oluşturmak amacıyla güç rekabetinde olduklarını vurgulayarak, "Gelişmeler, çağımızın vebası olarak tanımlanan Koronavirüsü kadar sarsıcı ve kaygılandırıcıdır. Biliyoruz ki asırların hükmü bir çırpıda değişmez, dönüşmez. Şunu da biliyoruz ki Rusya Esad’ın hamisidir, ABD ise PKK/YPG/FETÖ’yü himayesinde tutmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Astana ve Soçi süreçlerine aslında hep soru işaretiyle bakan İran'ın teopolitik saplantılarının, "jeopolitik, ekonomi politik ve reel politik zemini çatlattığını" söyleyen Devlet Bahçeli, "Suriye’nin siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü isteyen sadece Türkiye'dir. Ülkemiz dışındaki bütün aktörler, hatta Esad bile, Suriye’nin beşeri yapısının ve siyasi birliğinin tasfiyesine hizmet etmektedir." diye konuştu.
"MHP'nin kapısı her zaman açıktır"Bahçeli, partisinin grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin "İYİ Parti'den istifalar var. Bu istifaların son olacağını öngörüyor musunuz? Daha önce 'MHP'nin kapısı açık' çağırınız olmuştu. Hala o kapı açık mı?" sorusu üzerine Bahçeli, şunları söyledi:
"MHP'nin Türk milletini kucaklamakta kapısı her zaman açıktır. Her defasında söylüyoruz: Milletimizle kucaklaşmak istiyoruz. Ancak Türkiye'nin siyasi istikrara, birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu dönemde hiçbir siyasi partide istikrarsızlık söz konusu olmamalıdır. Bunlara dikkat etmek lazım. Bir tarafta yeni parti kuruluşları tartışması var, bir tarafta FETÖ'nün siyasi ayağı tartışması var, bir tarafta da siyasi partileri karıştırmak isteyen zihniyetler var. İYİ Parti iyi günde olsunlar, tahriklere kapılmasınlar."