TBMM
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuştu.
MHP'ye yönelik saldırıların 1 Kasım 2015'ten itibaren hızlandığını ifade eden Bahçeli, "partileri üzerinde hesap yapan, davasına sırt dönmüş ve çıkar karşılığında devşirilmiş isimlerin, yattıkları pusudan başlarını kaldırarak zaman kaybetmeden harekete geçtiklerini" söyledi.
"Asıl hedef Türkiye ve Türk milleti"
Asıl hedefin ise Türkiye ve Türk milleti olduğunun altını çizen Devlet Bahçeli, şöyle devam etti:
"MHP’yi içten içe çürütmek, iç hesaplaşmaya çivilemek için aldıkları talimatlara harfiyen uydular, taşıdıkları zehri peyderpey kustular. Kimliğimizi kullanıp, anılarımıza sığınıp tarihsel hükmü şahsiyetimize nifak kurşunu sıktılar. Türkiye karşıtlarından el aldılar ama bunu inkar ettiler. Türklüğe kin duyanlarla fiskos yaptılar, yanak yanağa verdiler ama bu utanmazlıklarını da kaşla göz arasında hasır altına ittiler. İmza toplayıp tarladan çıktılar, şehir şehir dolaşıp tezviratın hain çıkarmasını yaptılar. Özellikle 7 Haziran'dan beri devam edegelen Türkiye ve MHP hazımsızlığı şimdi ete kemiğe bürünmüş, kendisine yuvalanacağı hastalıklı bir vücut, tutunacağı çürük bir İP bulmuştur. Bu vücudun sonu siyasi mezarlık, İP'in sonu ise mezbeleliktir.
'MHP diye bir parti artık yok' diyebilecek kadar cüret ve küstahlık gösteren kripto simaların, karaktersiz fırıldakların, parti değiştirirken dillerinin ayarını da kaçırmaları kendilerini kurtarmaya yetmeyecektir. Yeni ve ısmarlama koltuklarına ısınmaya çalışan köhne, dönme ve siyasi tortuların çıra gibi yanacağı zaman elbet gelecektir."
Devlet Bahçeli, vazgeçilmez iradelerinin vatan ve millet sevgisi, terk edilemez ilkelerinin "Ne mutlu Türküm diyene" sözünü seslendirmek, üzerine titredikleri hassasiyetlerinin çağa ve insanlığa Türkçe seslenebilmek olduğunun altını çizerek, "Emin olunuz ki biz istemeden, biz 'tamam' demeden, biz boyun eğmeden hiçbir kokuşmuş fani, hiçbir zelil fail bizi faka bastıramayacak, oyuna getiremeyecektir." diye konuştu.
"Barzani ısrarının bedelini taksit taksit ödemeye başlamıştır"
Bahçeli, Irak'ın kuzeyinde gerçekleştirilen 25 Eylül korsan referandumunun, Barzani'ye pahalıya patladığını, sonuçlarının doğal ve beklendiği gibi ağır olduğunu belirtti.
Barzani'nin ısrarının bedelini taksit taksit ödemeye başladığını ifade eden Bahçeli, "Atalarımız boşuna söylememiş; 'aptal ata binerse bey oldum sanır, şalgam aşa girerse yağ oldum sanır'. Barzani'nin durumu da aynısıyla budur." diye konuştu.
"Erdoğan ile İbadi arasındaki temaslar bölgesel dengeye hizmet edecek"
Geçen hafta Türkiye'yi ziyaret eden Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin kararlı tutumunun, Türkiye'yle kurduğu dostane ve komşuluk hukukuna yaraşır ilişkilerin, bölgesel huzur ve istikrar açısından önemli bir kazanç olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Irak Başbakanı İbadi arasındaki temasların bölgesel denge ve sükunete hizmet edeceğini düşünüyor, yapılan açıklamalardan bu sonucu çıkardığımızı da özellikle vurgulamak istiyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Irak hükümetinin, havaalanı ve hudut kapılarının peşmergeden alınarak kendi kontrolüne geçmesi için başlattığı çalışmaların ve buna Türkiye'nin desteğinin, kayda değer önemde olduğunu vurgulayan Bahçeli, peşmergenin referandumu dondurma teklifini, Bağdat yönetiminin "iptal et" çağrısıyla reddetmesinin de müspet gelişme olduğunu bildirdi.
"Biz NATO'ya değil, Kato'ya bakıyoruz"
NATO Askeri Komite Başkanı Petr Pavel'in Türkiye'nin Rusya'dan hava savunma sistemi satın almasına ilişkin sözlerine de değinen Bahçeli, "Kimden ne alacağımızı NATO'ya mı soracaktık? Türkiye'nin milli güvenliği korkunç saldırılarla kuşatmaya alınırken, bu NATO neredeydi, ne yapıyordu, hangi kumpasın peşindeydi?" sorularını yöneltti.
Türkiye'nin, NATO'daki sorumluluklarını her zaman yerine getirdiğini hatırlatan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Ancak NATO bugüne kadar, huzur ve milli bekamız için hangi fedakarlık ve faaliyetlerde bulunmuştur? NATO, 15 Temmuz FETÖ işgal girişimine karşı hangi tedbirleri almış, hangi önleyici hamleleri hayata geçirmiştir? Nerede kirli ve örtülü bir ilişki ağı varsa altında NATO'nun parmağı olduğu yıllarca iddia edilmiştir. Nerede kapalı devre bir faaliyet varsa ucunda kıyısında NATO'nun izi olduğu söylenegelmiştir. Askeri darbelerdeki payını ise sağır sultan bile duymuştur. Peki NATO, Türkiye'yi nasıl tehdit edebilmektedir? Türkiye kumdan, çakıldan, çadırdan, eften püften bir devlet midir ki bir NATO bürokratı çıkıp azarlamaya, tepeden bakmaya teşebbüs ve tevessül edebilecektir? NATO bürokratlarına soruyorum, nedir sizin zorunuz? Nedir asıl gayeniz? Ne yapmaya çalışıyor, Türkiye'de neyi hedefliyor, neyin alt yapısını kurmaya çalışıyorsunuz? Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?"
Türkiye'nin bağımsız bir ülke olduğunu ve kendi ihtiyaçları doğrultusunda istediği silahı, istediği ülkelerden bedeli mukabilince alabileceğini belirten Bahçeli, "Biz NATO'ya değil, Kato'ya bakıyoruz, Kandil'i gözümüze kestiyoruz, akıllarınca katlimizin fermanını imzalayan katillerle ölüm kalım mücadelesi veriyoruz. Canımız kimden isterse silahı ondan alırız, bunun hesabını da NATO'ya matoya vermeyiz, veremeyiz." dedi.