Gündem

Mezopotamya'nın en eski buğday tohumunda ikinci hasat

Mardin'de "Topraktan Tabağa: Yaşayan Toprak, Yerel Tohum Projesi" kapsamında ekilen, Mezopotamya'nın en eski buğday tohumlarından olan Sorgül'ün ikinci hasadı yapıldı.

Mezopotamya'nın en eski buğday tohumunda ikinci hasat
26-06-2019 19:52
Mardin

Mardin'de "Topraktan Tabağa: Yaşayan Toprak, Yerel Tohum Projesi" kapsamında ekilen, Mezopotamya'nın en eski buğday tohumlarından biri olarak bilinen "Sorgül"ün ikinci hasadında 440 ton rekolte sağlandı.

Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği'nin (AB) finanse ettiği Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından uygulanan ve Şükraan Ekonomik Tarımsal Kalkınmayı ve Sosyal Gelişimi Destekleme Derneği tarafından yürütülen projede geçen yıl alınan 20 ton Sorgül buğdayı, 650 dönüm araziye ekildi.

Bu arazilerden 440 ton rekolte sağlanırken, 70 kadın çiftçi sayısı da aralarında Suriyelilerin de bulunduğu 310 kadına ulaştı.

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger, eşi Marilena Berger ve AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı ile Proje Koordinatörü şef Ebru Baybara Demir hasat nedeniyle Kızıltepe ilçesinde tarlada düzenlenen şenliğe katıldı.

Burada yöresel kıyafetler giyen ve halk oyunları ekibiyle halay çeken Berger, daha sonra biçerdöverin üzerine çıkararak hasadı inceledi.

''40 bin kadar projeye destek verdik''

Christian Berger, yaptığı açıklamada, Mardin'de bulunmaktan ve böyle bir projeye destek vermekten büyük memnuniyet duyduklarını söyledi.

Projenin AB ve Türkiye iş birliğinin çok farklı yönlerini ortaya koyduğunu belirten Berger, AB'nin geçen yıl kültürel miras yılı olarak ilan ettiğini, bu kapsamda Avrupa'da tüketilmekte olan gıdaların nerelerden geldiğine ilişkin çalışmaların yürütüldüğünü bildirdi.

Berger, ''Bugün gerçekten çok memnunum, burada bu tohumların yeniden keşfedilmesi için çalışmalar yürütülüyor, yeniden bu tohumların ekimi yapılarak ardından bu gıdaların Avrupa'ya ulaştırılabilmesi için çalışmalar yapılıyor.'' dedi.

Tarımın Türkiye ve AB arasındaki en güçlü iş birliği çalışmalarının yürütüldüğü alan olduğunu vurgulayan Berger, şöyle konuştu:

''Uzun yıllardır Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı Kırsal Kalkınma Programını (IPARD) destekliyoruz. Bu kapsamda kırsal kalkınmayı destekleyen çalışmalar yürütüyoruz. Türkiye'de tarımı destekliyoruz. 40 bin kadar projeye destek verdik ve bu kapsamda da yaklaşık 76 bin istihdam yarattık. Bu çalışmalara destek vermemizin başka bir sebebi de tarımın AB'de son derece önemli bir alan ve sektör olması. Bütçenin önemli bir kısmı da bu alanın desteklenmesi için ayrıldı.''

"Sorgül'ü, Mezopotamya topraklarıyla buluşturmayı hedefliyoruz''

Çankırı da projeye 2 yıl önce başladıklarını, bu yıl ikinci hasadı yaptıklarını kaydetti.

70 kadınla başladıkları projeden şimdi 310 kadının yararlandığını kaydeden Çankırı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İlk yıl 20 ton aldık. Bu katlanarak devam ediyor. İnşallah gelecek nesillere de bunu böyle teslim edeceğiz. Bu projenin amacı öncellikle bizim kaybolmaya yüz tutmuş bir buğday çeşidimiz olan Sorgül'ü tekrardan Mezopotamya topraklarıyla buluşturmak. Sorgül'ü, Mezopotamya topraklarıyla buluşturmayı hedefliyoruz. Kadınlarımızı bu projede istihdam edip onları daha akılı tarım teknikleriyle tarım yapmaya yönlendirmek istiyoruz. AB ile olan ayağında ise ülkemizde yaşayan Suriyeli kardeşlerimizi de bizim topraklarımızda entegre etmek.''

Mardin'in önemli bir tarım, turizm ve ticaret merkezi olduğunu dile getiren Çankırı, çiftçilerin desteklenmesi konusunda hükümetin teşviklerinin atarak devam edeceğini vurguladı.

Demir de bu topraklarda tarımın 12 bin yıl önce başladığını anlatarak, ilk başta kadınlara istihdam yaratmayı ve kadın çiftçilere destek vermeyi amaçladıklarını bildirdi.

Sorgül tohumunun en sağlıklı genetik mirasların başında geldiğini dile getiren Demir, şöyle devam etti:

''Çiftçi maalesef verim düşük olduğu için bunu kabul etmiyor ve kullanmak istemiyor. Fakat önümüzde yaklaşan sadece Türkiye'nin değil dünyanın sorunu olan iklim değişikliğine bağlı kuraklıkla karşı karşıyayız. Bu tohumlar susuz yetişiyorlar. Susuzluğa karşı da su kaynaklarımızı çok iyi kullanmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple tarımda susuz tarıma geçmenin gerekli olduğunu dünyaya göstermek istiyoruz. Biz bu tohumlara su vermedik. Su vermeden yetiştirdik."

Daha sonra projede emeği geçenlere sertifika verildi.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER