LONDRA
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve avukat Gülden Sönmez, Mavi Marmara krizinin ardından Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi anlaşmasına ilişkin, "Türkiye-İsrail arasında yapılan anlaşma birçok yönden değerlendirilebilir ancak esasen burada önemli olan 10 şehidin dışındaki 700’ün üzerindeki mağdurun haklarının aranmasıdır." dedi.
Sönmez, İngiltere'nin başkenti Londra'daki London School of Economics (LSE) Üniversitesinde düzenlenen "Evrensel yargının karşısında siyasi dokunulmazlık: Devletler halen cezasız kalabilir mi?" başlıklı konferansa katıldı.
Konferansta AA muhabirine konuşan ve Mavi Marmara ile ilgili Türkiye ve diğer bazı ülkelerde açılan davaların takibini yapan Sönmez, Türkiye’deki ceza davasının hiçbir şekilde akamete uğramadan devam etmesini istediklerini ifade etti. Sönmez, "Türkiye-İsrail arasında yapılan anlaşma birçok yönden değerlendirilebilir ancak esasen burada önemli olan, 10 şehidin dışındaki, 700’ün üzerindeki mağdurun haklarının aranmasıdır." ifadesini kullandı.
Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri normalleştirme anlaşmasının Mavi Marmara saldırısında hayatını kaybeden 10 kişiyle ilgili olduğunu ve diğer mağdurları kapsamadığını dile getiren Sönmez, şöyle konuştu:
"Uluslararası mahkemelere şunu söylüyoruz; yargı yetkisi açısından, işlenen suçlar açısından, hangi açıdan bakarsanız bakın hukukun gereği olarak sanıkların yargılanmasının yapılması gerekiyor. Türkiye-İsrail anlaşması hayatını kaybeden 10 kişiyle alakalı bir anlaşma, diğer mağdurları kapsamıyor. Bu nedenle de, hem 10 kişiyle ilgili hem esasen tüm mağdurlarla ilgili bu yargılamanın yapılması gerekir diyoruz. Sonuçları hep beraber göreceğiz."
'Mahkemelerden çıkan kararlar örnek oluşturuyor'
Mavi Marmara davalarını yakından takip eden Londra’daki Stoke & White Hukuk Bürosunda görevli Hukuk Danışmanı Hakan Camuz da Mavi Marmara saldırısının üzerinden 6 yıl geçmesine karşın, hukuk camiasının bu davalara yönelik ilgisinin büyük olduğunu dile getirdi.
Mavi Marmara ile ilgili yasal gelişmeleri, “uluslararası hukukta mihenk taşı oluşturacak kararlar çıkıyor” ifadesiyle değerlendiren Camuz, "Avrupa ve Amerika’da takip ettiğimiz mahkemelerden çıkan kararlar örnek oluşturuyor. Uluslararası sularda sivil bir gemiye yapılan askeri operasyonun sonucunda ortaya çıkan müthiş bir hukuk boşluğunun ilgi çekmesi gayet normal. 2010’da yaşanan bu olay ve sonucunda ortaya çıkan hukuki anlayış birçok şeye örnek teşkil edecek." dedi.
Duruşma bu hafta
Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine, Akdeniz'in uluslararası sularında İsrail'in düzenlediği saldırıya ilişkin aralarında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi'nin de yer aldığı 4 sanığın yargılandığı dava, mağdur avukatlarının reddi-hakim talebinin karara bağlanamaması nedeniyle 2 Aralık Cuma gününe ertelenmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında, "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmek"ten 9 kez ağırlaştırılmış müebbet, "mala zarar vermeye azmettirmek", "yağma suçuna azmettirmek", "eziyet suçuna azmettirmek", "haberleşmenin engellenmesine azmettirmek", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna azmettirmek", "yaralama suçuna azmettirmek" ve "silahla yaralama suçuna azmettirmek"ten de toplam 18 bin 32'şer yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Türkiye ile İsrail arasında 2010 yılında yaşanan Mavi Marmara krizinin ardından, temmuz ayının sonunda ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik anlaşma imzalanmıştı.
Muhabir: İnci Gündağ
dikGAZETE.com