İstanbul 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Aralık 2016 tarihinde düşme kararı verdiği Mavi Marmara davasına ilişkin gerekçeli kararını yaklaşık 1 ay sonra açıkladı.
İddianame, davanın geçmişi ve müşteki ile müdahillerin ifadelerine yer verilen 252 sayfalık gerekçeli kararda, davanın düşme nedeni olarak gösterilen Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti arasında imzalanan anlaşmaya yer verildi.
Sanıklar hakkında açılmış olan kamu davasıyla ilgili yargılamanın devam ettiği sırada 28 Haziran 2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti arasında imzalanan tazminata ilişkin usul anlaşması imzalandığı kaydedilen gerekçeli kararda, “TBMM tarafından 20 Ağustos 2016 tarihinde kabul edilen bu anlaşmanın onaylanması uygun bulunmuş ve Resmi Gazetede yürürlüğe girmiştir. Uluslar arası sözleşmenin iç hukuk sistemimizdeki yeri belirsizlikler taşımaktayken 5170 sayılı yasa ile anayasanın 90’ıncı maddesine yapılan ekleme ile belirsizlikleri gidermiş ve konu açıklığa kavuşturulmuştur” denildi.
“İsrail vatandaşları Türkiye’de yapılmış veya yapılacak her türlü cezai takipten muaf tutulmuştur”
Gerekçeli kararda, 28 Haziran 2016 tarihinde imzalanan ve konusu 31 Mayıs 2010 tarihinde yaşanan konvoy(Mavi Marmara) hadisesi olan, ‘Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti arasında tazminata ilişkin usul anlaşması’ başlıklı uluslar arası sözleşmenin ilgili maddesinde yer verildi. Kararda sözleşmenin 4’üncü maddesi hatırlatılarak, “‘Mavi Marmara olayı’ nedeniyle İsrail adına hareket edenler ve İsrail vatandaşları Türkiye’de yapılmış veya yapılacak her türlü cezai takipten muaf tutulmuştur. Başka bir deyişle, dava konusu olay yönünden bir yargılama koşulu oluşturulmuştur” ifadeleri kullanıldı.
“Müdahil avukatlarının talebi yargılamayı sonuçsuz bırakacağı gözetilerek, işleme konulmamıştır”
İki ülke arasında imzalanan anlaşmanın yürürlüğe girmesinin ardından bir kısım katılanlar ve vekilleri tarafından mahkeme dilekçeler verildiği vurgulanan gerekçeli kararda, “Müdahil- müşteki tarafın elindeki savunma argümanlarının sunulmasının fiilen engellendiği şeklinde dilekçeleri ve reddi hakim talepleri, hukuki sürecin her seferinde tekrarlanmasına yol açacağı ve bu durumun yargılamayı sonuçsuz bırakacağı gözetilerek, işleme konulmamıştır” denildi.
“Yargılanamazlık koşulu oluşmuştur”
Gerekçeli kararın son bölümünde ise dava hakkında neden düşme kararı verildiği belirtilerek, “Mahkememizce dava şartı yönünden yapılan değerlendirmede, 28 Haziran tarihinde Türkiye Cumhuriyeti ve İsrail Devleti arasında imzalanan anlaşmanın 4’üncü maddesinde yer alan hükmün, görülmekte olan dava yönünden ‘yargılanamazlık koşulu’ oluşturduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki anlaşma bozulmadıkça bu koşulun varlığını sürdüreceği ve yargılamaya engel teşkil edeceği, başka bir deyişle yargılama koşulunun gerçekleşmeyeceği anlaşılmış, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddesi gereğince kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi sonuç ve kanısına varılmıştır” ifadelerine yer verildi.
Sanıkların toplamda 18 bin 32’şer yıla kadar hapisleri isteniyordu
İddianamede, dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında "Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmek" suçundan 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile "mala zarar vermeye azmettirmek", "yağma suçuna azmettirmek", "eziyet suçuna azmettirmek", "haberleşmenin engellenmesine azmettirmek", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna azmettirmek", "yaralama suçuna azmettirmek" ve "silahla yaralama suçuna azmettirmek"ten toplam 18 bin 32'şer yıla kadar hapis cezası isteniyordu.
Başak Akbulut