Gündem

Marmaris’teki hain saldırının sağlıkçı tanıkları yaşadıklarını anlattı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te konakladığı otele FETÖ mensubu askerlerin düzenlediği saldırının ardından yaralı polislere müdahalede bulunan sağlık çalışanları, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlattı. - Anadolu Ajansı

Marmaris’teki hain saldırının sağlıkçı tanıkları yaşadıklarını anlattı
14-08-2016 16:02

MUĞLA - Durmuş Genç

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Muğla'nın Marmaris ilçesinde konakladığı otele Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu askerlerin düzenlediği saldırının ardından yaralı polislere müdahalede bulunmak için bölgeye giden sağlık çalışanları, görevlerini yerine getirebilmek için adeta ölüme meydan okudu.

Fotoğraf: AA/Mutlu Hazer

Çatışmanın devam ettiği dakikalarda 112 Komuta Kontrol Merkezine, saldırıda yaralılar olduğunun bildirilmesi üzerine Muğla Sağlık Müdürlüğünce bölgeye 8 ambulans, Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) ile 24 sağlık personeli gönderildi.

Olay gecesi otele ilk ulaşan Marmaris 1 No'lu 112 Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu'nda acil tıp teknisyeni olarak görev yapan Aysel Talay, 15 Temmuz gecesi helikopterden otele ateş açıldığı ve olay yerinde yaralı olup olmadığına dair kontrol amaçlı çıkış yapmaları talimatı geldiğini söyledi.

Talay, bölgeye ulaştıklarında bir helikopterin otelin giriş kapısı üzerinde havada beklediğini gördüklerini, buna rağmen ambulanstan inerek yaralı olup olmadığını kontrol etmek için otele giriş yaptıklarını kaydetti. Otele girdiklerinde resepsiyon, lobi ve güvenlik kısmının tamamen boşaltıldığını anlatan Talay, biraz daha ileriye gittiklerinde ise birkaç kişiyle karşılaştıklarını ve yaralı olup olmadığını sorduklarını ifade etti.

Bulundukları kısımda yaralı olmadığını öğrendiklerini belirten Talay, "Otelden dışarı çıktığımızda silah sesleri duyulmaya başladı. Bir sivil polis tarafından bu esnada uyarıldık. Helikopterden askerlerin sahile iniş yaptığı, her an çatışma çıkabileceği ve siper almamız gerektiği söylendi. O esnada ekip olarak toplanıp güvenli bölgeye ayrılacaktık. Bir sivil polis yanımıza geldi ve bizimle beraber ambulansa bindi. Bizi caddeye kadar çıkardı. Burada sıcak çatışmanın yaşandığı yerin 20 metre kadar arkasına konuşlandık." dedi.

"Yoğun ateş altında kaldık"

Komuta merkeziyle konuşurken ikinci bir helikopterin başka bir otelin bahçesine iniş yaptığını ve helikopterin askerleri o bölgeye indirdiğini anlatan Talay, şöyle konuştu:

"5 dakika sonra bizim önümüzde bulunan polislerle inen askerler arasında çatışma başladı. Karşılıklı yoğun ateş açılıyordu. Biz bir müddet ambulansın arka kısmına sığınmak zorunda kaldık çünkü kurşunlar bizim olduğumuz bölgeye de geliyordu. Birkaç dakika sonra bölgede yaralı polislerin olduğu bilgisi geldi. Bu arada olay yerine ulaşan başka bir ambulans ekibi, geri manevrayla olay yerine girerek ilk yaralıları oradan aldı. Bize daha sonra gelen ikinci bir haberde ise otelin içinde yaralıların olduğu söylendi. Çatışma bölgesinde olduğumuz halde sıcak çatışmanın ortasından otele giriş yaptık."

Otelin içinden sahil kısmına araç girmeyen bir bölgeden ambulansla giriş yaptıklarını ve yaralılara ulaşmaya çalıştıklarını vurgulayan Talay, villalar kısmından gelen bir polisin yaralıların içeride olduğunu söyleyerek kendilerini o alana götürmeye çalıştığını dile getirdi.

"Şehit koruma polise uzun süre müdahale ettik"

Yaralıların olduğu kısma geçerken Akyaka UMKE ve Orhaniye 112 ekiplerinin de yanlarına geldiğini anlatan Talay, şöyle devam etti:

"3 ekip olarak villaların araçla gidilebilen kısmına kadar gittik ve çantalarımızı alarak yaralıların bulunduğu alana ulaştık. Dışarıda iki yaralı olduğunu gördük. İlk onlara müdahale etmek istedik ancak onların hafif yaralı olduğunu, ağır yaralının içeride olduğunu öğrendik. İçeriye girdiğimizde yatakta üzeri kapatılmış bir koruma polisi vardı. Müdahaleye başladığımızda kalbinin ve solunumunun durmuş olduğunu tespit ettik fakat müdahaleye etmeye devam ettik. Akyaka UMKE ekibi de bizimle beraber müdahale etti. Biz müdahaleye devam ederken Orhaniye ekibi de dışarıda bulunan 2 yaralıya müdahalede bulunmaya başladı. Bu sırada tekrar bir helikopter geldi ve ateş açmaya başladı. Biz 15 dakika kadar müdahalemize devam ettik. Helikopterden açılan yoğun ateş sonucu bulunduğumuz cam bölmeli odadan arka kısımdaki tuvalet kısmına geçtik. Işıkları kapattık. Sinyal gönderme ihtimaline karşı telefonlarımıza bakmamamız söylendi polisler tarafından. Dışarıyla hiçbir irtibat kuramadık."

"Helikopter bulunduğumuz alana yarım saat ateş açtı"

Talay, helikopterin yarım saat kadar bulundukları alana ateş açtığını ve saklanmak zorunda kaldıklarını dile getirerek, "Helikopter uzaklaşmaya başlayınca bir polisi ve müdahalede bulunduğumuz şehit koruma polisi alarak dışarıya çıktık. Ambulansa geçtik ancak ambulansımız da kurşunlanmıştı. Ambulanstaki tüm arıza lambaları yanıyordu. Şehit ve yaralı polisimizi alarak olay yerinden ayrıldık." dedi.

"4 saat iki ayrı sıcak çatışmanın arasında kaldık"

Yaklaşık 4 saat iki sıcak çatışmanın arasında kaldıklarını, güvenli olmadığı halde bölgeye giriş yaparak en kısa sürede müdahale yapmaya çalıştıklarını kaydeden Talay, "Tabii ki ölüm korkusu yaşadık çünkü etrafımızdan kurşunlar geçiyordu. Nereden geldiği belli olmayan ateşler açılıyordu. Helikopter size karşı kurşun yağdırıyordu ve çok korkutucu bir şeydi. Tabii ki bu bizim mesleğimizi yapmamıza engel olmayacaktı. Korktuk ama işimizi de en iyi şekilde yapmaya çalıştık." diye konuştu.

"Şehit polisin silahını alarak arkadaşlarımı korumaya çalıştım"

Muğla Akyaka UMKE İstasyonunda görev yapan Özkan Sarıkamış da 2 hemşire ile olay gecesi nöbetçi olduklarını, darbe girişiminin ardından Marmaris'te çatışma olduğu bilgisi üzerine bölgeye çıkış yaptıklarını ifade etti.

Çatışma yaşanan bölgeden yaralıları ambulansa ulaştırmaya çalıştıklarını anlatan Sarıkamış, şöyle devam etti:

"Yaralıları taşırken şehit polisin silahını gördüm. Bir tane polis vardı yanımızda başka da polis yoktu. Çatışma devam ederken silahı aldım. Tabii vatan savunması yapıyorduk orada. Hiç şüphe etmeden ateş edecektim, tetiğe basmak için tereddüt etmeyecektim. Öyle bir şey yaşamadık. Orada diğer polisler geldikten sonra silahı teslim ettim. Birgül arkadaşımız da şehit polisimizin yanında kaldı, çıkamadı odadan. Ondan sonra yaralı polislerimizle de tabii orada gergin bir ortam vardı. Çıkmak istemiyorlar, ambulansa gitmek istemiyor, çatışmaya devam etmek istiyorlardı. Hem yaralılar hem de vatan savunması yapıyorlar ki bizim sağlık personelimiz de öyleydi. Hiçbir güvenlik önlemi olmadan içeriye girdik. Cumhurbaşkanımızın orada olup olmadığını da bilmiyorduk."

Çok sıkıntılı bir gece yaşadıklarına işaret eden Sarıkamış, her şeye rağmen yaralıları kurtarıp dışarıya çıkmayı başardıklarını söyledi.

"Silahlı saldırıya uğramamız unutulacak gibi değil"

Akyaka UMKE ekibinde görevli hemşire Birgül Marçalı, 11 yıldır Muğla UMKE ekibinde gönüllü olarak görev yaptığını, bu sürede unutamayacağı iki görevde yer aldığını dile getirdi.

İlk olarak, nisan ayında gittiği Nusaybin'de çatışmada yaralanan asker ve polisleri hayata döndürmek ve onlara psikolojik destek vermek için sergilenen mücadeleyi unutamadığını belirten Marçalı, "Biz bunları yaparken bizim de silahlı saldırıya uğramamız unutulacak gibi değil. Bize gelen yaralı askerlerin 'Abla, ağabey beni bırakın arkadaşımın durumu daha ağır' diye yakarışları, oradaki bütün UMKE ekibinin birbirini kollaması, endişe etmesi ve korkmasını unutmayacağım." dedi.

15 Temmuz gecesi yaşananları anlatan Marçalı, "Yatakta bir polisimize 112 ekibi müdahale ediyordu. Biz de hemen damar yolu açtık, adrenalin yaptık ve balon-valf desteği sağlandı, kalp masajı yapmaya başladık. Biz bu işlemleri yaparken helikopter tarafından tekrar saldırıya uğradık." diye konuştu.

"Polislerden biri arkadaşıma silah almasını söyledi"

Çatışma devam ederken güvenlik amaçlı ışıkları ve perdeleri kapattıklarını anlatan Marçalı, "Cep telefonu ışığıyla şehit olan polise müdahaleye devam ettik. Saliselerin saatler gibi geldiği anda silah sesleri hiç susmadı." dedi.

Ortam biraz sakinleşince yaralı polisin müdahalesini yapıp sevkini sağladıklarını anlatan Marçalı, "Biz de çıkmak üzereyken polislerden biri ekip arkadaşıma güvenlik için adını bilmediğim bir silahı almasını söyledi. Güvenli bir şekilde otelden ayrıldık." bilgisini aktardı.

Marçalı, "15 Temmuz 22.00'de başlayan ve 16 Temmuz 13.00'de biten görevimiz boyunca ne açlık, ne susuzluk ihtiyacı aklımıza gelmişti. Sadece ve sadece yaralı polislerimizin durumunu merak ediyorduk." şeklinde konuştu.

"Tereddüt etmeden bölgeye girmeye karar verdik"

Marmaris Orhaniye 112 ekibinde görev yapan Ender Bekçi de 15 Temmuz gecesi rutin nöbeti tutarken komuta merkezi tarafından Marmaris'te çatışma olduğuna ilişkin bilgi geldiğini ve bölgeye gittiklerini söyledi.

Komuta merkezinden bölgeye 8 ambulansın görevlendirildiği bilgisinin ulaştığını kaydeden Bekçi, kendileri bölgeye ulaştıklarında çatışmanın başladığını anlattı.

Bölgede komuta tarafından kendilerine içeride yaralılar olduğunun söylendiğini aktaran Bekçi, "Bize eğitimlerimizde hep şu öğretildi, güvenli olmadığı sürece olay bölgesine girmeyin. Arkadaşlarımızla çok kısa bir değerlendirme yaptık ve tereddüt etmeden olay bölgesine girmeye karar verdik. Aynı şekilde diğer ekiplerimiz de zaten aynı kararı vermiş ve onlarla birlikte art arda olay bölgesine girdik." dedi.

Bekçi, bölgeye ulaştıklarında önce yaralıları bulmaya çalıştıklarını, daha sonra ise ambulansları bırakıp ekipmanlarını alarak yaralıların olduğu bölgeye arka arkaya üç ekip olarak giriş yaptıklarını dile getirdi.

Marmaris ekibinin önce şehit olan polise müdahale etmek için odaya girdiğini, arkasından da Akyaka UMKE ekibinin onlara yardım etmek için gittiğini ifade eden Bekçi, şöyle devam etti:

"Biz de dışarıda duran bir yaralı polisimiz daha vardı, ona müdahale etmek için kaldık. Daha sonra bizim yaralı polisimizin durumu daha iyi olduğu için yaralı polisimize müdahalemizi orada yapıp hızlı bir şekilde ambulansa taşıdık. Bu arada çatışma biraz durmuştu. Tam biz yaralı polisimizi ambulansımıza aldığımız sırada helikopter geldi. Ondan sonra helikopterden yoğun bir ateş başladı."

"Ambulansa ateş etmezler diye düşündüm"

Olay bölgesine giderken ambulansların tepe lambasını yakmayı planladıklarını, bu sayede ambulansa ateş etmeyeceklerini düşündüklerini söyleyen Bekçi, şunları kaydetti:

"Ama olay bölgesinde çok yakınlarımızdan mermilerin geçtiğini görmeye başladık ve ışıklarımızı karatma yaptık. Bu arada arkadaşlarım içeride yaralı polise müdahale ediyordu. Daha sonra da kendi ambulansımızın ışığını kapatarak yanımıza da iki polis binerek olay bölgesinden korunaklı bir yere saklanmak için hızlıca hareket ettik."

"Onlar asker değil, aslında teröristmiş"

Ambulanslara mermi isabet ettiğini belirten Bekçi, "Düşünün gidiyorsunuz bir bölgeye, kendi askerinizden saklanıyorsunuz. Bakıyorsunuz polisiniz kendi askerine ateş açıyor, asker polise ateş ediyor. İnanın içler acısı bir durumdu ama sonradan öğrendik ki onlar asker değil, aslında teröristmiş. Yani biz bunu sonradan idrak ediyoruz ama o anda o acıyı yaşıyoruz. Ateş eden asker, karşıdaki polis. Yani bu duygularla çalıştık." dedi.

Bekçi, çatışma gecesi tüm arkadaşlarının görevlerini en iyi şekilde yapmaya çalıştığını aktardı.

"Burada söz konusu olan kişiler değil ülkemiz." diyen Bekçi, şunları söyledi:

"Biz böyle düşündük. Dolayısıyla bizim buraya her halükarda girmemiz gerekiyordu. Gittiğimizde polis bize bir güvenlik çemberi oluşturamamıştı. Çatışma devam ediyordu. Buna rağmen çatışmanın arasında yaralılarımıza ulaşmaya çalıştık. Kendi hayatımızı da hiçe sayarak görevimizi yerine getirdik."

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER