ORDU - Eyüp Elevülü
Ordulu Mali Müşavir Mustafa Bektaş, tarih kokan asırlık eşyaları, kendisine ait apartmanın bir dairesinde sergiliyor.
Altınordu ilçesinde yaşayan 53 yaşındaki Bektaş, 5 yaşındayken Karadeniz yaylalarında koyun otlattığı sırada bulduğu anahtarları biriktirmeye başladı. Bektaş'ın, anahtarla başlayan koleksiyon merakı, ilerleyen yaşlarda çeşitli ürünlerle devam etti.
Kendisine ait 6 katlı apartmandaki dairesinin bir odası eski eşyalarla dolan Bektaş, bunun üzerine en üst katta bulunan ve boş olan dairesini "müze ev"e dönüştürmek için onarımdan geçirdi. Dairenin tamamını ürünlerini sergilemek için kullanan Bektaş, konuklarını adeta geçmişe doğru yolculuğa çıkarıyor.
Eşyaları sergilediği dairesini "müze ev" konumuna getiren Bektaş'ın koleksiyonunda büyüklerinden kalma 150 yıllık kapı kilidi, yine 150 yıllık olduğu tahmin edilen Kur'an-ı Kerim yer alıyor. Evde ayrıca daktilo, gramofon, teyp, gaz lambası, koyun kırpma aleti, kazan, değirmen taşı, yayık gibi çok sayıda unutulmaya yüz tutmuş eşyalar bulunuyor.
Ziyaretçiler sıra gecesiyle de eğlenme fırsatı buluyor
Yöreye ziyarete gelen yerli ve yabancı turistleri talep olması halinde bu evde ağırlayan Bektaş, turizme de katkı sağlamayı amaçlıyor. Bu evi ziyaret eden konuklar, ürünlerin fotoğrafını çekebilirken zaman zaman düzenlenen sıra gecesiyle de eğlenme fırsatı buluyor.
Geçmişin gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan müze evde, yaşça büyük olan kişiler ise geçmişte yaygın olarak kullanılan ancak günümüzde unutulan eşyalarla anılarını tazeliyor.
4 çocuk babası Mustafa Bektaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hobi olarak topladığı eski ürünleri, evinin çatı katındaki dairede sergilediğini söyledi.
Küçük yaşlarda anahtar koleksiyonuyla başlayan merakının hala devam ettiğini belirten Bektaş, "Geçmişte kullanılan malzemeleri atmayıp biriktirdim. Bugün de burada eşe dosta sergiliyorum. İl içi ve dışından gelen misafirlerimize yöresel yemek ikram ederek de ağırlıyorum. Aynı zamanda sıra geceleri düzenliyorum. Bundan da zevk alıyorum. Mesleğimin yanı sıra akşamları buraya dinlenmeye geliyorum. Eşimi, dostumu da getiriyorum. Gelen arkadaşlarımız da buradan memnun oluyor. Burası bir ticarethane değil, ben bunu hobi olarak yapıyorum." dedi.
Eski eşyaları saklamaya koyun otlatırken başladı
Bektaş, ilkokula gitmeden önce koyun otlattığı sırada bir şeyler toplayıp sakladığını anlatarak, "Koyun otlatırken bağda, bahçede bulduğum eski anahtar, çivi, kilit, tarımsal ürünleri atmadım ve biriktirdim. Onları önce evimdeki odamda muhafaza ettim. Bu eşyaları çuvallarda divan altlarında biriktiriyordum. Eşim de bana evin eşyalarını nereye koyacağını soruyordu. Daha sonra bu eşyaları bir odaya taşıdım. Oda da bu eşyalara yetmedi. Daha sonra evimin çatı bölümündeki bu daireyi tadilattan geçirdim ve daha rahat bir mekan haline getirdim." diye konuştu.
Eski zamanlarda kullanılan eşyaları günümüze taşımaya çalıştığını ifade eden Bektaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eski zamanlarda kullanılan eşyaları unutturmamak anlamında biriktirip sergiliyorum. Gençlerimizin eskiden neler kullanıldığını görmelerine çalışıyorum. Bir anlamda da ön ayak oluyorum. Teknoloji günümüzde iyice gelişti. Her şey modernleşiyor. Eskiden olan malzemeler elle kullanılıyordu. Onlar günümüzde kullanılmıyor ama gençlerimiz burada görerek kullanıldığını biliyor. Gençler buraya geldiğinde sergilediğimiz ürünlere hayranlıkla bakıyor. Yaşlılarımız da gözleri sulanarak bakıyor. Burada eski bir mobilya eşyası gören yaşlı bir kişi, 'eskiden bir tahtayı işlerken ne kadar uğraşırdık, şimdi makineler bir dakikada yapıyor' diyor ve gözleri doluyor."
İleriye dönük ulaşımı kolay olan yeni bir yer açmayı da planladığını dile getiren Bektaş, kendisinin vefat etmesi halinde çocuklarının kültürel değerlerine sahip çıkacağını ve burayı kapatmadan sergilemeye devam edeceğini aktardı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com