Karaman’ın Ermenek ilçesinde 18 maden işçisinin ölümüyle sonuçlanan maden faciası davasında, üç gündür devam eden ilk duruşma tamamlandı. Has Şekerler Madencilik Şirketi’nin sahibi Saffet Uyar’ın avukatı, müvekkilinin tahliye değil sadece adalet istediğini söyledi.
Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen maden faciası davasında sanık avukatları savunmalarını yaptı. Mahkemede ilk olarak söz alan tutuklu sanıklardan Ermenek Cenne Linyit Kömürü İşletmesi Müdürü ve hissedarı Abdullah Özbey’in amcasının oğlu olan avukatı Abdullah Özbey, bu işletmenin 1-2 yıllık değil 50 yıllık bir işletme olduğunu belirterek, “Bu süreçte 44 kişi hayatını kaybetmiş. Sakın yanlış anlaşılmasın, madenciliğin bir refleksi vardır, madenin giriş ve çıkışında herkesin bir sorumluluğu vardır, yer altı her an çalışmaktadır. Bu süreci bilmek gerekiyor. Görülmekte olan bu davada sanıkların menfaat birliği yoktur, menfaat çatışması vardır. Sanıklar birbirinin hasmı durumundadır. Müştekiler de bu durumdan zarar gören taraftır. Bu olayı bizce aydınlatacak olan sanıklar ya da müştekilerin ifadeleri midir, yoksa belgeler midir? Bu davanın aydınlatılmasında davanın asli unsurunun hazır olmadığı bir duruşma düşünülemez. Şu anda fiili durum bilirkişi raporuna göre düzenlenmiştir. Bunların hepsi bir kural hatasıdır, mızrak çuvala sığmamaktadır. Bu bilirkişiler üzerinde nasıl baskı yapıldığını şahitlerle dinletmek istiyoruz. Bilirkişiler anayasayı çiğnemişlerdir. Aralarında bir tane hukukçu bulunmamaktadır. Başkasının kusur ve ihmalinden dolayı müvekkilim 7 aydır tutuklu bulunmaktadır. Müvekkilim bu davada sanık bile olmaması gerekirken, hem sanık sandalyesinde oturuyor, hem tutuklu durumda bulunuyor. Bu sahada daha önce meydana gelen 30 davada ruhsat sahibi hiçbir şekilde yargılanmamıştır. Dünyadaki hesap kolaydır ama mahşeri vicdan galip gelecektir” dedi.
Sanık Abdullah Özbey’in diğer avukatı Tevfik Buğdaycı da, “Bilirkişiler madeni hiç görmeden, aşağı inmeden rapor veriyor. Bence görevi kötüye kullanma suçu işlediler. Türkiye’de hukukun en büyük sorunu bilirkişilerin bilirkişi olmamasıdır. Bilirkişi raporu sahtedir. Bilirkişi raporunda tüm haritalarda Abdullah Özbey’in imzası var diyor. Gördün mü haritaları? Görmedin. Ermenek Cumhuriyet Savcılığı’nda bilirkişi hakkında suç duyurumuz var. Telefon kayıtları incelenirse nasıl bir baskı altında olduklarını göreceğiz. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti. Anayasa ne diyor, herkes kanun önünde eşit ama müvekkilim yargılanıyor eşitlik falan yok. MİGEM’ciler yargılanıyor mu? Hayır. Neden? Bakanlık izin vermiyor. Anayasa falan yok. İnsanlar eşit falan değil” şeklinde konuştu.
AVUKATI ABDULLAH ÖZBEY’İN TAHLİYESİNİ İSTEDİ
Abdullah Özbey’in bir diğer avukatı Gülay Özşahin de, “Müvekkilim kusursuzdur. Bütün Türkiye’nin gözü burada. Olası bir tahliye kararında biz basına ne açıklayacağımızı bilmiyoruz. Müvekkilimin geliriyle dalga geçiliyor. Müvekkilimin kazandığı para diğer şirketlerden. Müvekkilimin beraatını istiyoruz. Ayrıca bugün tahliyesini istiyoruz. Müvekkilim ne ile suçlandığını bile bilmemektedir, nasıl savunacağını da bilmemektedir” dedi.
Ermenek Cenne Linyit Kömürü İşletmesi’nin teknik nezaretçisi Ali Kurt’un avukatı Süheyla Şahin de, “Eski imalat haritası müvekkilimde bulunmamaktadır. Müvekkilimden topograf veya jeoloji uzmanının yaptığını yapmasını beklememek lazım. Unvanında teknik ismi geçtiği için suçlu ve sorumlu bulunmuştur. Müvekkilim teknik nezaretçi sıfatıyla görevini layıkıyla yerine getirmiştir. Sürekli defterlerde eklemeler var, kalemler değiştirilmiş denildi. Bu adam sahtekar olsa yanında tek kalem taşır tüm notlarını onunla yazardı. Madene indiğinde sorunlar düzelmişse üzerini çiziyordu. 1 gün önce gelseydi müvekkilim de ölmüş olacaktı. Müvekkilim iyi oluşturulmuş bir senaryo içine oturtulmaya çalışılıyor, bu şekilde suçlanıyor. Adalet adına üzücü bir durumdur. Oradaki teknik ve jeolojik çalışmaların hiçbirisi teknik nezaretçinin görevi değildir. Jeoloji mühendisinin yapacağı işi teknik nezaretçi yapmaz. Müvekkilim MİGEM’e verilen projeler doğrultusunda çalışmıştır. Eksiklik görseydi zaten gidermek için görevini yapardı. Sanki herkes doğruyu söylüyor da teknik nezaretçi yalan söylüyor gibi bir hava var. Bunların hiçbirisi kabul edilemez. Tamam benim müvekkilim kusurlu, peki diğer uzmanlar nerede? Şu an benim müvekkilimin ailesinin gözleri yaşlı, çocuğu babam sahtekar mı diye bana soruyor. Biz yüce Türk adaletine güvenmekteyiz. Müvekkilimin üzerine atılı suçlamalarda bir kastı yok. İleride beraat edecek olması kuvvetle muhtemeldir. Müvekkilimin tutuksuz yargılanmasını talep ediyorum” diye konuştu.
SAFFET UYAR’IN AVUKATI ŞEREF HAN: "SAFFET UYAR, MAHKEMEDEN TAHLİYE DEĞİL SADECE ADALET TALEP EDİYOR"
Daha sonra Has Şekerler Madencilik Şirketi’nin sahibi Saffet Uyar’ın avukatı Şeref Han savunma yaptı. Av. Han, “Müvekkilim ölen 18 kişiyi evlatları olarak görüyor. Benim müvekkilim onur ve gurur sahibi bir insan. Onunla görüştüğümde, bana, ‘yarın ne olacak’ dedi. Sana ‘sondaj makinesi ve MİGEM’den maden ocağına ait planları istememen’ konusunda suçlanıyorsun, bunları anlatıp senin tahliyeni talep edeceğiz dedim. Sondaj makinesi olsa kaza olmayacaktı gibi bir imaj var, bunu değiştirmek lazım. Başyukarıdaki genişlik, sondaj 1,5-2 metre. Sondaj makinesi en az 3 metre. Başyukarılarda makinenin yukarı doğru kullanılması mümkün değil. Saffet Uyar bugün mahkemenizden tahliye talep etmiyor efendim, sadece adalet talep ediyor. Bu kazanın gerçek sorumluları bu mahkemeye çıkmadı bile. Saffet baba bana soruyor, ‘benim oğullarım niye öldü, bunun açığa çıkmasını sağla’ diyor bana. Meslektaşlarıma katılıyorum madencinin fıtratında yoksa ölüm, hakimler ve savcılar bulabilecek mi gerçek suçluları. Bugün tahliye talep etmememizin sebebi bu feryadın tüm Türkiye’den duyulmasını istememizdir” diye konuştu.
Avukatların savunmalarını tamamlamasının ardından söz alan savcı, “Mağdurların davaya katılma taleplerinin kabulüne, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) vasıtasıyla tüm sanıkların dinlenmesinin müzekkere yazılmasına, yeni bir bilirkişi raporunun diğer ifadelerden sonra alınması gerektiği için şimdilik reddine, Naci Özsoy için zorla getirtilmesine, bir kısım müşteki vekillerinin Yavuz Özsoy hariç tutuklama taleplerinin reddine, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, Yavuz Özsoy hakkında tutuklama talebiyle yakalama kararının çıkartılması mütalaa olunur” dedi.
Savcının mütalaasının ardından mahkeme heyeti yarım saat ara verdi.
Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Abdullah Özbey, Saffet Uyar ve Ali Kurt’un tutukluluk hallerinin devamına, alınan beyanlar ve toplanan deliller nedeniyle kuvvetli suç şüphesini artıran Has Şekerler Madencilik Şirketi’nin daimi nezaretçisi maden mühendisi Yavuz Özsoy’un tutuklanmasına, diğer sanıkların tutuksuzluk hallerinin devamına, Naci Özsoy hakkında mahkemeye zorla getirilmesine karar verdi. Tutuklu sanık sayısının 4’e çıktığı dava, 7 Temmuz 2015 tarihine ertelendi.
(İHA)