Diyarbakır’da 12 yaşındaki kız ile 14 yaşındaki erkeğin evlendirilmesine ilişkin her iki çocuğun ailesine açılan dava, mahkemenin mağdurun suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunması nedeni ile düşürüldü.
Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianameye göre 12 yaşındaki S.K. ve 14 yaşındaki Ş.T., 1 Eylül 2006 tarihinde görücü usulü ve dini nikah ile evlendirildi. İddianameye göre, 21 Temmuz 2007 tarihinde bir erkek çocuk doğuran S.K., 12 Ağustos 2013 tarihinde Nüfus Müdürlüğü’ne başvurarak oğlunu kayıt ettirmek istedi. Çocuğun doğum tarihine göre annenin doğurganlık yaşının küçük olduğunu tespit eden yetkililer, durumu savcılığa bildirdi. Soruşturma başlatan savcılık, mağdur S.K.’nın ailesi ile Ş.T. ve ailesi hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan iddianame hazırladı. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile S.K.’nın doğum tarihinin 15 Eylül 1994 olarak kesinleştiği belirtilen iddianamede, mağdurun evlendirildiği tarihte 12 yaşında olduğu kaydedildi. Eylemin mağdurun 15 yaşına girmediği 15 Eylül 2009 tarihine kadar sürdüğünü kaydeden savcı, şüphelilerin iştirak halinde suç işlediğini ifade etti. İddianamede 12 yaşındaki mağdur ile evlenen Ş.T.’nin 8 yıldan 15 yıla kadar, mağdurun annesi S.K., babası N.K., damadın annesi A.T. ve babası O.T.’nin ise 4 yıldan 7.5’ar yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İddianamenin kabulünün ardından tutuksuz sanıkların yargılaması Diyarbakır 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Mağdurun babası N.K., kızının 2006 yılında kendi isteği sonucu görücü usulü ile evlendiğini ve o tarihte 12 yaşında olduğunu söyledi.
Ş.T.’nin babası O.T. ve annesi A.T. de evliliğin 2006 yılında görücü usulü ile yapıldığını belirterek, “Evlilikte iki tarafın rızası var. Kızın yaşı küçük olduğu için resmi nikah yaptıramadık. Bir zorlama ve baskı olmadı. Kızı kaçırıp zorla evlendirmedik. Ailesi verdi ve düğünlerini yaptık" dedi.
S.K ve Ş.T’yi de dinleyen mahkeme, açıkladığı kararında mağdurun suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunması ve sanıklardan şikayetçi olmaması nedeniyle davanın düşürülmesine hükmetti.
(İHA)
Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianameye göre 12 yaşındaki S.K. ve 14 yaşındaki Ş.T., 1 Eylül 2006 tarihinde görücü usulü ve dini nikah ile evlendirildi. İddianameye göre, 21 Temmuz 2007 tarihinde bir erkek çocuk doğuran S.K., 12 Ağustos 2013 tarihinde Nüfus Müdürlüğü’ne başvurarak oğlunu kayıt ettirmek istedi. Çocuğun doğum tarihine göre annenin doğurganlık yaşının küçük olduğunu tespit eden yetkililer, durumu savcılığa bildirdi. Soruşturma başlatan savcılık, mağdur S.K.’nın ailesi ile Ş.T. ve ailesi hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan iddianame hazırladı. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile S.K.’nın doğum tarihinin 15 Eylül 1994 olarak kesinleştiği belirtilen iddianamede, mağdurun evlendirildiği tarihte 12 yaşında olduğu kaydedildi. Eylemin mağdurun 15 yaşına girmediği 15 Eylül 2009 tarihine kadar sürdüğünü kaydeden savcı, şüphelilerin iştirak halinde suç işlediğini ifade etti. İddianamede 12 yaşındaki mağdur ile evlenen Ş.T.’nin 8 yıldan 15 yıla kadar, mağdurun annesi S.K., babası N.K., damadın annesi A.T. ve babası O.T.’nin ise 4 yıldan 7.5’ar yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İddianamenin kabulünün ardından tutuksuz sanıkların yargılaması Diyarbakır 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Mağdurun babası N.K., kızının 2006 yılında kendi isteği sonucu görücü usulü ile evlendiğini ve o tarihte 12 yaşında olduğunu söyledi.
Ş.T.’nin babası O.T. ve annesi A.T. de evliliğin 2006 yılında görücü usulü ile yapıldığını belirterek, “Evlilikte iki tarafın rızası var. Kızın yaşı küçük olduğu için resmi nikah yaptıramadık. Bir zorlama ve baskı olmadı. Kızı kaçırıp zorla evlendirmedik. Ailesi verdi ve düğünlerini yaptık" dedi.
S.K ve Ş.T’yi de dinleyen mahkeme, açıkladığı kararında mağdurun suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunması ve sanıklardan şikayetçi olmaması nedeniyle davanın düşürülmesine hükmetti.
(İHA)
