TBMM - YILDIZ AKTAŞ
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, madde bağımlılığıyla mücadele için bağımlılıkla ilgili tek elden politikaların yönetilebileceği "EPDK, TMSF" gibi bir kurum kurulmasını önerdi.
Tarhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, TBMM Madde Bağımlılığı Araştırma Komisyonunda madde bağımlılığına ilişkin bir sunum gerçekleştirdiğini ve sorunlar ve çözüm önerilerine ilişkin rapor sunduğunu belirtti.
Madde bağımlılığına ilişkin böyle bir komisyonun kurulmasının çok yerinde olduğunu ifade eden Tarhan, madde kullanımının beyinin plastisitesini etkilediğini, beyinin kimyasal yapısını bozarak beyinde hasar oluşturduğunu söyledi.
Beyindeki hasarların nörogörüntüleme yöntemleriyle ölçülebildiğini aktaran Tarhan, özellikle ergenlik döneminin, bağımlılık için normal risk grubu olduğuna dikkati çekerek, erken ergenlik dönemine yönelik çalışmaların artırılması gerektiğini ifade etti.
Gençlerin kimlik arayışı döneminde bağlanma ihtiyacı ve aidiyet arayışı sürecinde maddeyi bağlanma nesnesi haline dönüştürebildiğine dikkat çeken Tarhan, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun 2014'te yayınladığı madde bağımlılığı raporunda "arzı, talebi ve zararı" azaltma başlıklarında mücadele önerildiğini hatırlattı.
Emniyetin arzı azaltma noktasında önemli çalışmalar yürüttüğüne dikkati çeken Tarhan, talebi azaltmak için yapılan çalışmaların hep tedavi çalışması şeklinde yürütüldüğüne ve bu sürecin maliyetli olduğuna işaret etti. Gelişmiş ülkelerde, sağlık köyü gibi kişilerin uzun süre yattığı rehabilitasyon merkezleri bulunduğunu anlatan Tarhan, "Rehabilitasyon merkezi olmadan bağımlı olan hastaların tedavisini ve topluma kazandırılmasını yapamayız. Tedavi olan bağımlı, sokağa çıktıktan belli müddet sonra tekrar yatışları oluyor. Bu nedenle yapılandırılmış bir rehabilitasyonun yapılması gerekiyor. " dedi.
Madde bağımlılığını azaltmak için herkesin katkı sunması gerektiğini vurgulayan Tarhan, komisyona yaptıkları sunumda bu konuya ilişkin birçok önerileri sıraladıklarını kaydetti.
Tarhan, raporda yer alan önerilerini şöyle sıraladı:
"Denetimli serbestlik sistemi etkin hale getirilmeli ve madde bağımlılığının tespiti için kullanılan testler için doğrulama laboratuvarları kurulmalı ve verimlilik ilkesine göre yaygınlaştırılmalı.
Rehabilitasyon merkezleri artırılmalı ve yapılandırılmış rehabilitasyon sistemi kurulmalı.
Okullarda, ilkokul ve ortaokul seviyesinden başlanarak pozitif psikoloji ve iletişim becerileri ile medya okuryazarlığı dersleri okutulmalı.
Tüketim çılgınlığına karşı haz yönetimi bağlamında çocuklara, henüz ilkokuldayken psikolojik kaynak yönetimi öğretilmeli çünkü madde bağımlılığının öncesi tüketim bağımlılığıdır.
Kaynak yönetimi eğitimi, karakter gelişimi eğitimidir. Kendini yönetme becerileri sadece akademik başarıya değil hayat başarısı yani iyi insan olma hedefine yönelik olmalıdır.
Yasa dışı uyuşturucu stratejisinin yanı sıra koruyucu stratejiler geliştirilmeli.
Yaş gruplarına yönelik uyuşturucu kullanımı konusunda hedeflenmiş programlar belirlenmeli. Avrupa'da ileri yaş için politikalar varken Türkiye’de daha çok gençlere yönelik politikalar geliştirilmiştir. İleri yaşa yönelik de politikalar geliştirilmeli.
Madde bağımlılığına ilişkin araştırmalar artırılmalı.
STK'ların bilinçlendirme çalışmalarına katkı sunması sağlanmalı.
Türkiye'de uyuşturucu sorunu konusunda Yeşilay dışında farklı kuruluşlar da olmalı. Bağımlılıkla ilgili tek elden politikaların yönetilebileceği ABD'de bulunan NIDA (National Instıtute Drug Abuse) veya Türkiye'deki EPDK, TMSF gibi bir kurum kurulması gerekiyor.
'Uyuşturucu' kelimesi yerine 'madde' kelimesinin kullanılması sağlanmalı çünkü 'uyuşturucu' kelimesi gençler açısından riskli ve cezbedebiliyor.
Aile ilişkileri güçlendirilmeli, aile içi iletişim zayıf ailelerde madde kullanım riski de artıyor.
Madde kullanımında özellikle esrar ve sentetik türevleri üzerinden bağımlılık politikaları yürütülmeli. Avrupa'daki gibi esrar kullanıcılarına yönelik tedavi programları geliştirilmeli."
dikGAZETE.com