Kamu Başdenetçisi (Ombudsman) Şeref Malkoç, vatandaşın idareyle yaşadığı sorunları yerinde dinlemek üzere Antalya’da Ramada Plaza Otel’de sivil toplum kuruluşları, muhtarlar, kanaat önderleri ve yerel yöneticilerle bir araya geldi. Vatandaşın hak arama kültürünü yaygınlaştırmak, kamunun hizmet standardını yükseltmek, iyi yönetim ilkelerinin oluşmasında idareye yol göstermek ve kamuda şeffaflığı sağlamak amacıyla çalışan ve idareyle vatandaş arasında köprü vazifesi gören Kamu Denetim Kurumunun (KDK) Başdenetçisi Malkoç, Antalyalıların sorunları dinledi.
"BOŞA KÜREK ÇEKMİYORUZ"
Türkiye’de insan haklarının kökleşmesi için gayret eden bir kurum olduklarını söyleyen Malkoç, hukukun üstünlüğünü sağlamaya çalıştıklarını, kamuda denetim yoluyla diğer kurumlarla birlikte şeffaflığı artırma gayreti içerisinde olduklarını söyledi.
KDK’ya yapılan şikayetler sonrası vatandaşın derdine dostane çözümle çare aradıklarına dikkat çeken Malkoç, "Diyelim ki idare aldığı kararda, yaptığı uygulamada ısrar etti. Bu sefer inceleme, araştırma derinleşiyor ve ardından tavsiye kararına dönüşüyor. Şimdi şöyle bir şey söylenebilir, ‘Türkiye’de zaman zaman mahkeme kararına uyulmuyor, idare tavsiye kararına mı uyacak’ soruları akıllara gelebilir. Ama şunu açıkça ifade edeyim, biz boşa kürek çekmiyoruz. Verdiğimiz kararların arkasında duruyoruz ve sonuna kadar takip ediyoruz. Tavsiye kararları kurumu zayıf gösteriyor gibi gösterebilir ama kurumun gücü zaten tavsiye kararı vermesinden geliyor. Ama verdiği kararda kurumun yumuşak gücünü toplumda etkinleştiriyor. Toplumun bir bakıma vicdanı haline geliyor kurum" dedi.
TENEKE ÖRNEĞİ
KDK’nun inceleme ve araştırmalarının hukuk ve insan haklarına dayalı olduğuna dikkat çeken Malkoç, "Bu yüzde idareye tavsiye kararı verdiğimizde, buna uymayan kurum, hukuka uymamış olan bir kurum addediliyor. Biz sivil toplum, medya ve kamuoyu aracılığıyla bu kararı takip ediyoruz. Hani Anadolu’da bir tabir var ya çok kullanılır Türkçe’de, ‘Arkasına teneke takmak’, bir bakıma bizim kararımıza uymayanların arkasına bu kararlar takılıyor, kurumlar hareket ettikçe, hukuka uymayan kurum olarak toplumda tanınıyor. Hiçbir kurum böyle olsun arzu etmeyiz" diye konuştu.
"KARARA UYMAYAN ARKADAŞLARIN TBMM’DE EPEY TERLEDİĞİNİ GÖRDÜK"
Verdikleri kararlarla, hem hukukun üstünlüğünü hem de insan hakları konusunda idareyi ve toplumu duyarlı hale getirdiklerini söyleyen Malkoç, hakkaniyeti esas aldıklarını belirterek şunları söyledi:
"Tüm bunlara rağmen idaredeki arkadaşlar bizim karara uymadı, bizim yapacağımız yeni bir çalışma daha var o da nedir; Bizi, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçti, biz faaliyetlerimizi yıllık rapor halinde meclise sunarız, bu raporlarımız mecliste müzakere edilir, tartışılır ve resmi gazete yayınlanır. O açıdan kararlarımıza uymayan idarecileri TBMM’ye bildiriyoruz. Meclisin ilgili komisyonu o arkadaşlarımızı çağırıyor. Muhatap kimse çağırıyor ve niçin kararlara uymadığını sorguluyor. TBMM’de böyle bir duruma muhatap olmak kolay bir şey değil, çünkü kararlara uymayan arkadaşların meclise geldiklerinde epey terlediklerini görmüş oluyoruz."
"MÜRACAATLAR ARTIYOR"
Yeni bir kurum oldukları için çok fazla tanınmadıklarını söyleyen Malkoç, Kurumun kuruluşundan itibaren 30 bin müracaat olduğunu ve bu müracaatların bir çoğunun dostane bir şekilde çözümlendiğini aktardı. Bu yıl müracaatların geçtiğiniz yıla nazaran daha fazla arttığını belirten Malkoç, "Geçen yıl 5 bin 600 civarında bir müracaat olmuştu kurumumuza. Bu yıl Nisan ayı sonu itibariyle geçen yolun rakamı yakalandı. Vatandaşın şikayetleri arttığından değil, kurumumuz tanındıkça millet tarafından sevildi, sevildikçe de derdine derman aranan bir yer olarak görüldü ve biz de bundan memnunuz" dedi.
"EK SÜRE TANINACAK VE EK SÜRE DE 2 MİSLİ ÜCRET YATIRILACAK"
Daha önce kamuoyunda en çok tartışılan kararın ÖSYM ile alakalı olduğunu belirten Malkoç, "En çok kamuoyunda tartışılan kararımız ÖSYM ile alakalıydı. 100’e yakın öğrencimizin sınavı iptal edilmişti. Kamuoyuna yansıyan, ilaç kullanan çocuklar veya nefes darlığı ile cihaz kullanan çocuklar. Bunlar bize müracaat ettiler, ardından görüştük, konuştuk ve iptal edilen sınavlarını geçerli hale getirdik. Ardından YGS’de başarılı olan öğrenciler biliyorsunuz LYS’ye girmeleri gerekiyor. ÖSYM belirli bir süre tanıdı. 13 gün içerisinde şu kadar para yatırın diye. Bu süre içerisinde annesi hasta olan oldu, trafik kazası olan oldu ve çocuklar yatıramadı. Bunların içerisinde ilk 2 bine, 5 bine giren var. ÖSYM’ye müracaat ettiler, ‘hayır biz süre tanıdık yatırsaydınız’ dediler. Biz onlarla görüştük, değişik yollar önerdik ve çok şükür bu öğrencilere yeni bir hak tanındı, ondan daha önemlisi bundan sonraki uygulamalar da şöyle oldu; ‘Belirtilen süre içerisinde müracaatları yapıp ücretleri yatıramayanlar olursa, onlara ek süre tanınacak ve ek sürede 2 misli ücret yatıracak’ olsun bu da bir çözümdür. Hiç sınava girmemekten daha hayırlıdır" şeklinde konuştu.
Suat Metin
dikGAZETE.com