İSTANBUL
Dünyada başka hiçbir ülkede örneği olmayan bir sanatı icra eden Nick Merdenyan, Kapalıçarşı'daki dükkanında "ağlayan çiçek" olarak bilinen difenbahyanın yapraklarına İslamiyet, Musevilik, Hristiyanlık dinlerinin sevgi, barış ve hoşgörü mesajlarını ilmek ilmek işliyor.
Asıl mesleği lüle taşı işlemeciliği olan Nick Merdenyan'ın, ününü ülke sınırları dışına taşıyan sanatıyla ilgili hikayesi, oğlunun doğumunun ardından kuzeninin tebrik amacıyla evine difenbahya çiçeği getirmesiyle başladı.
Merdenyan, o yıllarda Hollanda'dan ithal edilen difenbahyanın iki yaprağını ileriye dönük hiçbir fikir ve yatırım düşüncesi olmaksızın kopardıktan sonra bir kitabın arasında bir yıl sakladı.
Bir yılın sonunda kitabın arasından çıkardığı yaprakların kadifemsi dokusu ilgisini çeken Merdenyan, farklı malzemeler üzerine çalışmalar yapan hattat arkadaşına bu yapraklardan söz etti.
Merdenyan'ın hattat arkadaşı, yapraklardan birine Kanuni Sultan Süleyman'ın tuğrasını, diğerine Yunus Emre'nin "Sev seni seveni" sözünü yazdı.
İlk kez yapılan bu çalışmanın güzelliği karşısında heyecanlanan Merdenyan, farklı ürünler satın almak üzere dükkanına gelen Amerikalı bir müşterisine de bu çalışmaları gösterdi.
Merdenyan, satılık olmamasına rağmen ısrar eden müşterisine yapraklardan birini sattı. Bu çalışmanın değer bulması üzerine üzerinde daha detaylı çalışmaya başlayan Merdenyan, bir çiçekçiden difenbahya çiçeği alarak sararmasını beklemeden keserek kendi deyimiyle kitapların arasında uykuya yatırdı.
Yaprakları uykudan uyandırdıktan sonra onlara güzel kıyafetlerini giydiren ve üzerlerindeki mesajlarla dünyayı dolaşmalarını sağlayan Merdenyan'ın eserleri, İngiltere Kraliçesi Elizabeth'ten İspanya Kraliçesi Sophia'ya, Hillary Clinton'dan Laura Bush'a kadar birçok önemli ismin saraylarının, malikanelerinin, evlerinin duvarlarını süslüyor. Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Dubai Emiri Al Maktum, Katar Emiri Şeyh Hamad bin Halife de bu sanatın müdavimleri arasında.
"Yaprakların efendisi" Merdenyan, Türkiye'de bulunmayan, Hollanda'da da üretimi durdurulan difenbahya çiçeğini almak için ABD'nin Florida eyaleti ile İstanbul arasında mekik dokuyor.
"Mesajlarda güzel bir hoşgörü var..."
Çalışmalarına ilişkin bilgi veren Merdenyan, ilk iki örnek çalışmanın ardından Hristiyanlık, Musevilik ve Budizm'den de örnekler yaptıklarını, yaprakların evrensel olmasını istediklerini söyledi.
Çalışmalarının dünyada "sevgi ve hoşgörü yaprakları" olarak tanındığını ifade eden Merdenyan, "Buradaki asıl mesele, bu kültürlerin, Yunus Emre'nin ve Mevlana'nın güzel sözlerinin, bu tasarımlarla dünyayla paylaşılıyor olması. Çalışmalarımızın yüzde 80'i İslam ile ilgili. Misafirler, ayetlere, güzel sözlere ve mesajlara çok ilgi duyuyor. Bir Musevi misafir, İslami bir çalışmayı alabildiği gibi bir Hristiyan, bir Musevi sözünü alıp evine koyabiliyor. O mesajlarda güzel bir hoşgörü var." diye konuştu.
"Bu hat, çok ayrı bir kulvar..."
Kapalıçarşı'daki dükkanında yüzlerce tasarımın bulunduğunu anlatan Merdenyan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu iş, bir iki kişiyi aştı. Ben şu anda burada bu işin mimarı konumundayım. Yaprağın tedariki, kurutulması, tasarımı, renkleri. Bir ekibim ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde akademisyen arkadaşlarım var. Bir arkadaşım tezhip, diğeri yazı yazıyor. Bir diğer arkadaşım Kur'an-ı Kerim'i çok iyi biliyor dolayısıyla bütün çalışmalar bir ekip işi halinde oluyor.
Bu hat, çok ayrı bir kulvar. Biz bunlara hat demiyoruz. Hat, kamışıyla yazılan bir sanat ve tek hamlede yazmanız gerekiyor. Çalışmalar, fırçayla ve doldurma tekniğiyle yapılıyor. Hatla kesinlikle karıştırmamamız lazım.
Hat dersek buna hattatlara çok ayıp olur. Bunlar sevgi ve hoşgörü yaprakları. Burada tezhip, kaligrafi, gubari, minyatür var. Buradaki asıl öz ise verilen mesajlar yoksa bu yapılan uygulamaların bir özelliği yok. Bunlara sevgi ve hoşgörü yaprakları diyoruz çünkü tüm kültürleri kapsayan çalışmalar yapıyoruz."
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın çalışmalarına destek verdiğini ifade eden Merdenyan, "Sevgi ve hoşgörü yaprakları çok popüler. Hem ülkemizde hem de yurt dışında hediye amaçlı alınıyor, koleksiyon yapanlar oluyor. Çok mutluyum ve hala ilk günkü heyecanla sürdürüyoruz." dedi.
"Kraliçe Sophia'ya çok mahcup oldum..."
Kapalıçarşı'daki dükkanına bir gün İspanya Kraliçesi Sophia'nın geldiğini belirten Merdenyan, hiç unutamadığını anısını şu sözlerle anlattı:
"Ziyareti sırasında çok mahcup oldum çünkü tanıyamadım kendisini. Çoğu zaman böyle önemli kişiler geldiğinde önceden haber verilirdi. Bu sefer aniden geldiler. Bir arkadaşıyla dükkanda oturdu. Sonra merak içerisinde nereli olduklarını sordum.
Arkadaşı direkt 'O İspanya kraliçesidir.' dedi. Sanırım bir kraliçeye 'Nerelisiniz?' diyen tek kişi oldum ve oldukça utanmıştım, çok mahcup hissettim o an."
"Kapalıçarşı'nın 30-40 yıl önceki halini çok özledim..."
Merdenyan, dükkanına gelen bazı insanların duygulanarak gözyaşı döktüğünü dile getirerek, "Bütün eserlerin kendine göre özelliği var ama kartımda da kullandığım benim için daha özel olan, şans getirdiğini düşündüğüm 'Ya Fettah' yazılı yani 'Ey kapıları açıcı Allah, bizlere gelecekte hayır kapılarını aç' anlamına gelen o güzel evrensel söz" dedi.
Kapalıçarşı'nın 30-40 yıl önceki halini çok özlediğini aktaran Merdenyan, şunları kaydetti:
"İnşallah o günleri görme fırsatımız tekrar olur. Çarşıdaki kalite çok düştü, komşuluk yok, kalitesizlik var, insanlarda gerginlik çok fazla. Ben 40 yıl öncesini de biliyorum. Eskiden her bir dükkan ayrı bir karakterdi. İnsanlar, komşuluklar hele ki bedesten muhteşemdi.
Şimdi şu hale bakar mısınız? Bazen öyle şeyler yaşıyorum ki komşum benim internet sayfamdan giriyor, çalışmalarımı indiriyor ve fotokopisini çerçeveletip satıyor. Siz bu insanla ne konuşabilirsiniz ki?"
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com