KUDÜS - Lubabe Zukan (AA) - İşgal altındaki Doğu Kudüs'ün çevresindeki Ayrım Duvarı'nın diğer yakasında kalan Han el-Ahmer Bedevi köyü sakinleri, İsrail mahkemesinin evlerinin yıkılması yönünde verdiği kararın uygulanmasından endişe ediyor.
Han el-Ahmer köyü, İsrail'in Doğu Kudüs'ten Ölü Deniz'e kadar uzanan yaklaşık 12 bin dönümlük arazinin "Filistinlilerden çıkarılmasını öngören" E1 projesi kapsamındaki topraklarda yer alıyor.
Bölgedeki 3 binden fazla nüfusa sahip 46 bedevi köyünden biri olan Han el-Ahmer'in çevresinde çok sayıda Yahudi yerleşim birimi bulunuyor.
İsrail Yüksek Mahkemesinin, yıkım kararı verdiği köyde derme çatma barakalar ve Avrupalı devletlerin desteğiyle kurulan prefabriklerde yaklaşık 190 Filistinli tehdit altında yaşamını sürdürüyor.
AA muhabirine konuşan Han el-Ahmer Bedevileri Topluluğu Sözcüsü Iyd Cehhalin, bölgede yaşayanların yıkım kararı karşısında tükendiğini ve mahkemenin verdiği kararın uygulanması konusunda endişe taşıdıklarını belirterek şunları kaydetti:
"Kadınlar ve çocuklar her an evlerinin yıkılacağı korkusuyla yaşıyor. Burada kalmak istiyorlar ve her ne olursa olsun evlerinden çıkmayacaklar."
İsrail tarafından 1953'te Necef Çölü (Negev) bölgesinden zorla göç ettirilen kişilerin, Kudüs'ün kırsalına yerleştiğini aktaran Cehhalin, bölge sakinlerinin ancak atalarından kalan topraklarına dönme şartıyla buradan ayrılmayı kabul edebileceğini ifade etti.
Bölge sakinlerinin hayvancılıkla geçimlerini sağladığına, 70'li yıllarda bin 600 keçi ve 60 deveye sahip olduğuna işaret eden Cehhalin, hayvanlarını otlatmaları ve Gılt Vadisi'ndeki su kaynaklarından yararlanmaları engellenen bölge sakinlerinin elinde şu anda sadece 240 keçi bulunduğunu söyledi.
Bölge her türlü temel hizmetten yoksunİsrail'in E1 projesi kapsamındaki topraklarda yer alan Han el-Ahmer köyü çevresinde çok sayıda yerleşim birimi bulunduğuna dikkati çeken Cehhalin, bölgedeki evlerin birçok kez yıkıma maruz kaldığını aktardı.
Cehhalin, bölgede yaşayanların elektrik, su, yol gibi temel hizmetlerden yoksun olduğunu, güneş enerjisinden yararlandıklarını kaydetti.
Söz konusu bölge çevresindeki dağ zirvelerine kurulmuş Yahudi yerleşim birimlerinin bulunduğuna işaret eden Cehhalin, "Bu yerleşim birimleri birkaç yıl önce inşa edildi ve tüm yaşam şartları sağlandı. Buradaki beldeler İsrail hükümetinin boyunduruğuna girerken, bizim bir göz oda bile inşa etmemize izin verilmiyor ve evlerimiz yıkılıyor." diye konuştu.
"Bu topraklardan ve gökyüzünden vazgeçmeyeceğiz"Bölge sakinlerinden Muhammed el-Cehhalin (63) de bu bölgenin ömrünün Batı Şeria'daki İsrail işgalinden daha uzun olduğunu hatırlatarak, "Evlerimizi terk etmeyeceğiz. Bu topraklardan ve gökyüzünden vazgeçmeyecek, burada kalacağız." ifadelerini kullandı.
Bölge sakinlerinin 1967'den bu yana baskı gördüğünü ve göçe zorlandığını ifade eden Cehhalin, 10 yaş altı çocukların bile işgalcilerin topraklarına girmesinin anlamını bildiğini söyledi.
Evlerinin defalarca yıkıma maruz kaldığına işaret eden Cehhalin, yıkım kararının barakaların yanı sıra camiyi ve araba lastiklerinden yapılan okulu da kapsadığını belirtti. Cehhalin, söz konusu okulda çevredeki bedevi köylerinden gelen 170 çocuğun eğitim gördüğünü vurguladı.
"Yıkım kararı savaş suçudur"İsrailli insan hakları kuruluşu B'Tselem basın sözcüsü Kerim Cibran İsrail'in söz konusu kararını "savaş suçu" olarak nitelendirdi.
Mahkemenin ordunun "savaş suçu" işlemesine izin verdiğini vurgulayan Cibran, "İşgal altındaki bir bölgedeki halkın zorla yerinden edilmesi, uluslararası hukuk nezdinde savaş suçudur ve İsraili yargıçlar da bu suça ortak oluyor." dedi.
İsrail Yüksek Mahkemesi, işgal altındaki Doğu Kudüs'ün çevresindeki "Ayrım Duvarı"nın diğer yakasında kalan Filistinli bedevilere ait evler için 24 Mayıs'ta yıkım kararı almıştı.