Türkiye Diyabet Cemiyeti Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Zeynep Oşar Siva, Ramazan Bayramı'nda sağlıklı beslenmeye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, bayramın, ailelerin genellikle sofra başında bir araya gelmeleri ve şekerli yiyeceklerin ön plana çıkması nedeniyle riskli bir dönem olduğunu söyledi.
Özellikle ramazanı oruç tutarak geçiren diyabetlilerin bu konuda daha çok dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Siva, bu hastaların sofra şekeri ya da tatlı şurup içeren herhangi bir tatlıyı kesinlikle tüketilmemeleri gerektiğinin altını çizdi.
Bayramda şeker ve hamur işi tüketiminin arttığını ifade eden Siva, bu ürünler az tüketildiği takdirde diyabetlilere zarar vermeyeceğini belirtti.
Prof. Dr. Siva, özellikle diyabet hastalarının bayram ziyaretleri için evden ayrılmadan önce mutlaka hafif kahvaltı yapmalarını önererek, "Güne, karbonhidratı kısıtlı alarak 1 dilim ekmek, peynir, yumurta, eğer hipertansiyon problemi yoksa birkaç zeytin, kırmızı ve yeşil sebzelerle başlasınlar. Sonraki öğünlerde ise misafirlikte ikram edilen yiyecekleri aşırı tüketmemeliler. Özellikle kepekli undan yapılmış, içinde sofra şekeri yerine hurmayla ya da meyveyle tatlandırılmış kurabiyeler de olabilir. Tatlandırıcıyla pişirilmiş az miktarda sütlü tatlı tüketilebilir, meyve yenebilir. Fakat meyve de dahil tüm şekerli yiyeceklerin tüketimine dikkat etmesi gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
"Bayram sevincini yiyeceklerle değil sevdiklerinizle paylaşın"Siva, diyabet hastalarının beslenmelerine dikkat etmediği takdirde çeşitli sağlık sorunlarıyla karşılaşabileceklerine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Dikkat edilmediğinde kan şekeri gün içerisinde belirgin şekilde yükseliyor. Tuzlu yiyecekler de tüketiliyor ve tansiyon yükseliyor. Diyabet hastalarında önemli 2 faktör olan kan şekerinin ve basıncının dengesinin bozulması kişiyi olumsuz etkilemeye başlıyor. Ayrıca, çok fazla yağlı yerlerse kilo almaya başlıyorlar. Bayramın başıyla sonu arasında uzun bir tatil dönemi var. Hastalar birkaç kilo almış olarak geliyorlar. Egzersize de dikkat etmeleri lazım. Böyle günlerde, hayat tarzlarının kilo almaya, kan şekerini ve tansiyonu yükseltmeye yönelik değişeceğini unutmamalılar. Bayram sevincini yiyeceklerle tatlılarla değil sevdiklerinizle paylaşın."
"Şeker, kalp ve tansiyon hastaları bayramda aşırıya kaçmamalı"Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Öğretim Üyesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Mutlu Niyazoğlu da ramazanda oruç tutan kişilerin uzun süreli açlık nedeniyle bazal metabolizmalarında yavaşlama olduğunu ve vücutlarında susuzluğun kendini gösterdiğini söyledi.
Ramazan sonrasında yeniden 3'e çıkan öğün sayısının ve artan hareketliliğin bazal metabolizmayı hızlandıracağını belirten Niyazoğlu, vücudun su ihtiyacının ise ramazanda kısıtlanan su içme alışkanlığının gün boyuna yayılması ve ortalama 8-10 bardak su tüketilmesiyle giderilebileceğini aktardı.
Niyazoğlu, şeker, kalp ve tansiyon gibi rahatsızlıkları bulunan vatandaşların bayramda aşırıya kaçmamaları gerektiğinin altını çizerek, özellikle kalp ve tansiyon hastalarına tuzu fazla tüketmemeleri, şeker hastalarına da tatlıya rağbet etmemeleri uyarısında bulundu.
Mide ve bağırsak problemi yaşayanların bayramda yemeğe asılmaları halinde ise reflü ve gastrit rahatsızlıklarının artabileceğini, bağırsaklar yüzünden şişkinlik ve sindirim rahatsızlıkları yaşayabileceklerini anlatan Niyazoğlu, "Özellikle baharatlara dikkat etmeleri lazım. Reflüsü, ülseri, gastriti olan karabiber ve kırmızı pul biber gibi baharatlara çok fazla rağbette bulunmamalı." dedi.
"Sütlü tatlılar insülin açısından insanı daha az yorabilir"Mutlu Niyazoğlu, hareketi arttırmak gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Ramazanda hareketleri kısıtlama ihtiyacı duyuldu. Bayramla beraber harekete önem verilmeli. Haftanın 5 günü en az 40-45 dakika yürüyüş tavsiye ediliyor. Elbette bu kişinin kondisyonuna, ek hastalığı olup olmamasına göre değişir. Bir de tutup sıcak saatlerde yürümemeye dikkat etmeli. Yine misafirliğe gittiğinde sofradaki her tatlıdan yemek zorunda değil. Yiyeceği tatlının yarı ölçüsü ya da 4'te 1 ölçüsü tadımlık olarak alınabilir. Kişi, şerbetli tatlılara çok rağbet etmemeli. Sütlü tatlılar insülin açısında insanı daha az yorabilir bu nedenle sütlü tatlıları ön plana koymalı. Yine şerbetli tatlılar, susuzluk hissini, mide rahatsızlıklarını daha da arttıracaktır. Özellikle şerbetli tatlılar reflü şikayetlerini arttırabiliyor. Ona dikkat etmek lazım. Kişiye ikram edeceğimiz tatlıları kendimiz hazırlıyorsak şeker miktarını az tutmakta fayda var. Aşırı kalp rahatsızlığı olan kişiler değilse, ızgarada, fırında ve buğulama yöntemiyle pişmiş eti rahatlıkla yiyebilirler. Ancak kızartma türlerinden uzak durulmalı."
"Misafirlikte çok fazla ikram tüketimi yapılmamalı"Ramazan boyunca susuzluk ve beslenme değişikliği nedeniyle kabızlık sorununun yaşanabileceğini anlatan Niyazoğlu, şu önerilerde bulundu:
"Her gittiğimiz misafirlikte çok fazla ikram tüketimi yapılmamasına özen gösterilmeli. Ölçü, günde en fazla 3 dilim baklava gibi düşünülmeli. Hatta mümkünse 2 dilim tüketilmeli. Ön planda sütlü tatlılar olmalı. Su tüketimine dikkat edilmeli. 2,5-3 litre su tüketimi hem kabızlık sorunu için de bir ay boyunca vücutta azalan su dengesini sağlamak adına gerekiyor. Yağ tüketimi kontrollü yapılmalı yoksa kolesterol sorunuyla karşılaşılabilir. Sağlıklıyken, sağlıksız olmamak gerekiyor. Bunlara dikkat edilirse bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum. Bayram tatili için her şey dahil otellere giden vatandaşlar da özellikle açık büfelere aldanıp fazla tüketim yapmaktan kaçınmalı. Kişi tabağına doyacağı kadar koyarsa herhangi bir sorun yaşanmaz. Bayramda da asitli ve gazlı içecek tüketimine dikkat edilmeli."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com