Beyrut
Hükümet, ülkede gittikçe derinleşen ekonomik krizin yükünü hafifletmek için böyle bir vergilendirme planına gittiğini belirtse de halkın sokaklara dökülmesini engelleyemedi.
O dönem Lübnan halkı sadece WhatsApp vergilerine karşı ayaklanmadı. Eylemciler uzun yıllardan beri yönetimi paylaşan mezhep temelli siyasi partilerin sorunlara çözüm bulamaması, yolsuzluk, artan ekonomik sıkıntılar, elektrik kesintileri, toplanamayan çöpler ve temel kamu hizmetlerindeki yetersizlik gibi nedenlerle sokaklara indi.
Siyasilere yönelik öfkenin arttığı ülkede, başta başkent Beyrut olmak üzere Lübnan genelinde düzenlenen gösterilerde "Hepiniz yani hepiniz" sloganıyla tüm yöneticiler hedef alındı.
Yaşanan toplumsal hareketlenme, artan kitlesel gösteriler ve eylemcilerin meydanları terk etmemesi üzerine Başbakan Saad el-Hariri 29 Ekim 2019'da istifa etti.
Lübnan'da 2 yıl önce patlak veren "ekim gösterileri" daha önceki eylemlerden ayrılan bazı özellikleri ile dikkati çekiyor. Bu özelliklerin başında; "göstericilerin çoğunun gönüllü aktivistler olması, ülkedeki sadece bir kesimin değil tüm oluşumlardan kişilerin bulunduğu homojen olmayan bir yapıya sahip oluşu, mezhep veya etnik bir kimlik yerine Lübnan üst kimliğinin öne çıkarılması" bulunuyor.
Gösterilerden sonra Ocak'ta 2020'da Hassan Diyab başbakanlığında yeni bir hükümet kurulsa da başta 4 Ağustos 2020'de Beyrut Limanı'nda meydana gelen patlama ve ülkenin yeniden bir iç savaşa sürüklenebileceği endişesi gibi son 2 yılda ülkeyi geriye götürecek birçok önemli gelişmeler yaşandı.
Liman patlaması sonrası Başbakan Diyab görevi bırakmak zorunda kaldı ve 13 ay süren siyasi kriz Necib Mikati'nin başbakanlığında bir hükümetin kurmasıyla sonlandı ancak krizler büyümeye devam ediyor.
Ağustos 2020'deki liman patlaması
Başkentin merkezindeki Beyrut Limanı'nda 6 yıldır depolanan ve henüz kime ait olduğu net bir şekilde tespit edilemeyen 2 bin 750 ton amonyum nitrat 4 Ağustos 2020'de infilak etti.
Lübnan'da 200'den fazla kişinin ölümüne, 6 bin 500 kişinin yaralanmasına neden olan korkunç patlama başkentte büyük hasara yol açtı.
Açıklanan verilere göre, Beyrut Limanı'ndaki patlama çevredeki 8 kilometrelik alanda etkili olurken, yaklaşık 62 bin konut ve 20 bin iş yeri hasar gördü.
İç savaştan bu yana en büyük ekonomik kriz yaşanıyor
Tüm dünyada etkili olan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle yaşanan kapanmalar, geliri genellikle turizme dayanan pek çok ülke gibi Lübnan'ı da olumsuz etkiledi.
Diyab'ın istifasının ardından yeni hükümetin bir türlü kurulamaması ve Kovid-19 salgınının etkileri, Lübnan'daki ekonomik durumu daha da kötüleştirdi.
Merkez Bankasındaki dolar likidite sorunu ve döviz rezervlerinin erimesi, ülkede başka ciddi krizlerin patlak vermesine yol açtı.
Lübnan lirası ABD doları karşısında yüzde 90'a varan bir değer kaybı yaşadı ve ülkede resmi olmayan verilere göre enflasyon yüzde 700 arttı.
Birleşmiş Milletlerin (BM) 1 Temmuz'da yayımladığı değerlendirme raporunda, Lübnanlıların yarısından fazlasının yoksulluk sınırı altında yaşadığı, yaşam şartlarının 1975-1990 yıllarındaki iç savaş döneminden bile daha kötü olduğu vurgulandı.
Ekonomik çöküşle patlak veren elektrik ve akaryakıt sorunu
Lübnan'da elektrik; baraj, nükleer santral veya güneş enerjisiyle değil, tamamen akaryakıta dayalı altyapısı uzun yıllardır yenilenmemiş yetersiz tesislerde üretiliyordu.
Döviz likidite sorunu yaşanması üzerine söz konusu tesislere akaryakıt temin edilemeyince, günlük 22 saate varan elektrik kesintileri başladı.
Lübnan'ın normal şatlarda elektrik ihtiyacı yaklaşık 3 bin 200 megavat iken söz konusu krizler nedeniyle bu üretim bir süredir 500 megavata kadar geriledi.
Ülkeden göçler başladı
Toplumsal gösterilerin amacına ulaşamaması, Beyrut Limanı'ndaki patlama ve giderek derinleşen ekonomik kriz; diasporadaki Lübnanlıların ülkeye dönüşünü ertelemesine ve ülkede yaşayan çifte vatandaşlığa sahip kişilerin de Lübnan'dan tamamen ayrılmasına neden oldu.
Henüz devlet tarafından resmi veriler paylaşılmasa da ülkeden göç etmek isteyenlerin sayısı oldukça fazla.
Lübnan'da hayat kalitesinin ciddi anlamda düşmesi ve en temel hizmetlerin dahi sunulamaması, birçok aileyi kendi imkanları dahilinde farklı ülkelere göç etmeye zorluyor.
Son olarak Lübnan Emniyet Genel Müdürlüğü, 27 Eylül'de yaptığı açıklamada, günlük pasaport çıkarma kapasitelerinin 3 bin olduğunu ancak 3 aydır günlük pasaport talebinin 8 bini bulduğunu bildirmişti.
İç savaş tehlikesi yeniden gündemde
Şii Hizbullah ve Emel Hareketi destekçilerinin, Beyrut Limanı'nda meydana gelen patlamayı soruşturan Hristiyan hakim Tarık el-Bitar'ın yerine bir başka ismin atanması talebiyle 14 Ekim Perşembe günü Beyrut Adalet Sarayı'na yürüdükleri sırada yaşanan olaylar ülkede yeniden bir iç savaş endişesini gündeme getirdi.
Adalet Sarayı yakınındaki Et-Tayyuna bölgesine geldikleri sırada göstericilerin üzerine ateş açıldı, olayda 7 kişinin öldüğü, 31 kişinin yaralandığı açıklandı.
Olaylar daha sonra Hristiyanların yaşadığı Ayn er-Rumana ve Şiilerin yaşadığı Eş-Şiyah mahallelerinin kesiştiği noktalarda 5 saatten fazla devam etti.
Beyrut merkezinde yaşanan bu çatışmalar, ülkede 30 yıl önce patlak veren ve 15 yıl süren iç savaşı zihinlere getirdi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com