Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, TSK’ya ait Kozmik Odanın açılmasına ilişkin, "O gün, o kararı vermeseydik tüm faili meçhul cinayetler TSK’nın üzerinde kalacaktı" dedi.
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD) 15. olağan toplantısında Türkiye’nin 26. Genelkurmay Başkanı, Emekli Orgeneral İlker Başbuğ “Atatürk ve Ortadoğu Politikası” konulu bir sunum yaptı. ANSİAD Başkanı Ali Eroğlu’nun oturum başkanlığını yaptığı toplantının açılışında yeni üyeler Güneş Budak, Sarper Dermut ve Necmi Alpagot’a üyelik beratlarını eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ verdi, rozetlerini de Ali Eroğlu taktı. Eroğlu, emekli Orgeneral Başbuğ’un 2008-2011 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunduğunu belirterek, 2012 yılında ‘İnternet Andıcı’ davasında tanık olarak dinlenirken, terör örgütü kurmakla suçlanıp 26 ay süren bir tutukluluk yaşadığını ve sonunda berat ettiğini hatırlattı.
"ATATÜRK HALA BİZE IŞIK TUTUYOR"
Cumhuriyet Bayramı Haftası’na girilen şu günlerde önemli bir dönemeçte seçimlere gidildiğini hatırlatan Başbuğ, “Bugün sizlere Atatürk’ün Ortadoğu politikasını anlatmak istiyorum. Ortadoğu gerçekten çok derin bir konu. Başı belli, dibi belli olmayan bir kuyu. Şu anda da Türk siyasetinin temel ve güncel konusu” dedi.
Hangi konuya baksanız karşınıza Atatürk’ün çıktığını dile getiren Başbuğ, “Bazıları bu duruma kızıyor ama, O’nun yıllar önce söyledikleri hala bize ışık tutuyor, hala yol gösteriyor. Çünkü O; akıl ve bilim hangi istikameti gösteriyorsa, o istikamete yürüdü. Bunun tersini yapanlar bir gün duvara vururlar. Bu Atatürk’ün birinci özelliğidir. İkinci niteliği Atatürk’ün yaşamı boyunca sıkı sıkıya bağlı kaldığı bir özelliğidir. Bana sorarsanız; ‘Atatürk niçin ölümsüzdür?’ diye. O’nun temel prensiplere bağlı oluşu yüzünden derim. İlkelidir, prensiplerine bağlıdır. Bunun karşıtlarına da popülist diyoruz” diye konuştu.
"HAYALCİ SİYASETÇİLER ÜLKELERİNİ FELAKETE SÜRÜKLER"
Siyasette popülizmin yeri olmadığını tam tersi prensip sahibi olmanın önemini dile getiren Başbuğ, Atatürk’ün üçüncü önemli özelliğinin gerçekçilik olduğunu anlattı. 21. yüzyılda gerçekçiliğin önemli savunucularından birinin de Henry Kissinger olduğunu, daha öncesinde Otto Von Bismarck’ın gerçekçilik akımını başlattığını belirten Başbuğ, “Gerçekçiliğin karşıtı Ütopyadır, hayalciliktir, hayaller peşinde koşmaktır. Siyasette böyle olursa ülkenizi felaketlere sürüklersiniz. Tarihte bu türlerin çok örneği var. İşte Enver Paşa. Ülkesini seviyor ama ulaşılamayacak hayalleri yüzünden sonu felaket oldu. Devlet yönetiminde gerçekçilikten ayrılmamalıyız. Hayalleri gerçek hayata sokamazsınız. Kurallar günün şartlarına göre değişebilir ama, prensipler kutsaldır” ifadelerini kullandı.
ATATÜRK VE MİLLİ SİYASET
Atatürk’ün milli sınırlar içinde milli siyasetten söz ettiğini hatırlatan İlker Başbuğ, “Atatürk der ki; ‘Her şeyden önce milli sınırlar içinde, kendi gücünüze dayanarak varlığınızı koruyabilirsiniz. Başkalarının gücüne güvenirseniz sonunuz pek de iyi olmaz. Siyaset yalnızca güvenlikle olmaz. O topraklar üzerinde yaşayan insanımızın refah seviyesini yükseltmek de lazım. Milli siyaseti uygulayabilmek için yurt içinin sağlam olması lazım. İçeride problem varsa, dış siyasetiniz kolay olmaz. İç istikrar, iç huzur olmazsa dışarıda başarı olmaz” şeklinde konuştu. Başbuğ şöyle devam etti:
“Ülkenin milli menfaatleri vardır, hedefleri vardır. Bunlar yoksa devlet boşlukta kalır. Hedeflerimizle, milli gücümüz dengeli olmalı. Milli güç sadece asker demek değildir. Ekonomi var. Ülkede ekonomi zayıfsa Silahlı Kuvvetlerin güçlü olması mümkün mü? Bu konuda Kurtuluş Savaşı’nı örnek almamak lazım. Çok farklı bir dönem, fedakar bir ulus var. Güçlü bir lider var. Bu millet kendi içinden bir ordu çıkarmış. Milletlere bakın, çöküş nedenlerini araştırın. Sadece sosyal olaylar değil, milletleri çöküşe götüren ekonomik zafiyettir. Şüphesiz siyasi güç de önemli. Hedeflerle güçler dengeli olmazsa ülke felakete sürüklenebilir.”
"DIŞ POLİTİKADA GÜÇ DENGESİ ÖNEMLİ"
Dış politika belirlenirken komşu ve büyük devletler arasında güç dengesinin belirleyici olduğunu söyleyen Başbuğ, 19. yüzyılda İngiltere’nin, 20 ve 21. yüzyıllarda ABD’nin Ortadoğu’ya hakim güçlü devletler olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:
“Güçlü devletlerin hakim olduğu bu tür bölgelerde siz de kendi gücünüzle varlığınızı yürütebilmeniz biraz da yeni devletlerin kurulmamasına bağlı. Ortadoğu tarihinde üç dönem var. Birincisi Osmanlı dönemi; 1. Dünya savaşına kadar Osmanlı İstanbul’dan gönderdiği asker ve valilerle Ortadoğu’yu yönetti. Rakip olabilecek bir tek İran vardı, ancak Osmanlı padişahında Halife gücü ağır bastı. Ortadoğu 1. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin hakimiyetine geçti. İngiltere, Ortadoğu’ya deniz gücü ile hakim oldu. Süper devlet olmak için deniz gücü şart. Osmanlı Akdeniz’e hakim oldu, ama Akdeniz’den çıkamadı. 1. Dünya Savaşı’nın sonunda bölgede yeni devletler kuruldu. Şu anda Ortadoğu’yu kontrol eden hakim güç ABD. Hürmüz Boğazından Çin ve Japonların kullandığı petrolün denetimi de ABD’nin elinde. ABD’nin istediği bir başka şey de İsrail’i tehdit edecek yeni bir askeri gücün oluşmaması. Bu nedenle ABD için İsrail’den sonra İran, daha sonra iç sorunları olan Türkiye önemli.”
"IRAK’DA YENİ BİR KÜRT DEVLETİ KURULMASI İRAN VE TÜRKİYE’NİN ONAYINA BAĞLI"
Mısır başta olmak üzere son dönemde Arap ülkelerinde meydana gelen olayları değerlendiren ve Suriye konusunda ABD ve diğer güçlerin durumu iyi tahlil edemediğini anlatan eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, “Atatürk Irak’da bağımsız bir Kürt devleti kurulursa bu bizim Kürt kökenli vatandaşlarımızı etkiler’ demişti. Üzülerek söylüyorum, 1. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez bir Kürt devletinin kurulması konusunda tepe noktasındayız. Bu süreyi tayin edecek İran ve Türkiye. Bu iki güç bugün ’evet’ desin yarın Kürt devleti kurulur. İran kesinlikle karşı. Türkiye’nin de karşı olması lazım. Tarihsel olarak buna izin veremeyiz. Gerçekçi olmak zorundayız” dedi.
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KÖKÜNÜ KAZIYAMAZSINIZ
Bir soru üzerine; 7 Haziran seçimlerinin ardından çok sayıda şehit verildiğini dile getiren ve "İçimizi acıttı" diyen Başbuğ, “Türkiye terör tehdidi altında. Terörle baş etmek için dış güvenliğe öncelik vermeliyiz. Bunu düşünmezsek çözüm bulamayız. Terör örgütünün kökünü kazıyamazsınız. Terör örgütünü öyle bir duruma düşürmeliyiz ki; eylem yapamaz hale gelirler. Türkiye bu konuda çok fırsat yakaladı ama şansını iyi kullanamadı. Her defasında Suriye’de Hafız Esad rejimi PKK’ya sahip çıktı. PKK’nın kökünü kazıyabilmeniz için Irak’ın Kuzeyindeki üsleri ortadan kaldırmanız lazım. Bunu anlatamadık” dedi.
"KOZMİK ODAYI AÇMASAYDIK, FAİLİ MEÇHULLER ÜZERİMİZDE KALIRDI"
Bir başka soru üzerine Cumhuriyet Savcılığı tarafından TSK’nın Kozmik Odasında yapılan arama sonrasında hiçbir evrakın dışarıya çıkarılmadığını anlatan İlker Başbuğ, kozmik odayı açtıran savcı ve hakimin Yargıtay’da şimdi hesap verdiğini de belirterek şöyle devam etti:
“Bu olay asker üzerinde psikolojik açıdan bir etki yarattı. Ancak o gün, o kararı vermeseydik tüm faili meçhul cinayetler TSK’nin üzerinde kalacaktı. Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu cinayetlerinin ipuçları bile kozmik odada arandı. Arama izni kararını verdiğim için kendimi mutlu hissediyorum. ‘Ben Genel Kurmay Başkanı olsam izin vermezdim’ diyenlere‘ arkadaş sen o zaman Genelkurmay Başkanı değildin’ diye yanıt veriyorum. İnsanları yetki ve sorumluluk verdiğin zaman iyi anlarsın. Yetki ve sorumluluğu olmayanlar her türlü kararı alırlar.”
"DIŞ POLİTİKA YANLIŞI KALDIRMAZ"
Bir başka soru üzerine dış politikanın önemine dikkat çeken ve dış politika ile uğraşan siyasetçilerin söylediklerine çok dikkat etmesi gerektiğini söyleyen Başbuğ, ”Dış politika heyecanla olmaz, yanlışı kaldırmaz, yanlışlar düzeltilemez” dedi.
Güvenlik denince Genelkurmay dışında Dışişleri ve MİT’den oluşan devletin hafızasının akla geldiğini söyleyen Başbuğ, siyasetçilere seslenerek, “Dün gelip devletteki bu yapılanmayı yok sayamazsınız. Yetki ve sorumluluk sizde de olsa bu hafızayı dinlemek zorundasınız. Tarih bilgisine sahip olmayanlar ülke yönetemezler. Tarihten ders çıkarmayanlara, tarih çok acımasız davranır” dedi.
"İÇ SAVAŞ TEHLİKESİ GÖRMÜYORUM"
Türkiye üzerinde oynanan oyunlar yüzünden bir iç savaşın olup olmayacağı sorusuna “Ben Türkiye’de bir iç savaş tehlikesi görmüyorum. Türk milletinin yapısı farklı. Ancak Türkiye’yi böyle bir kaosun içine itmek isteyenler dün de vardı, bugün de var. Türkiye’de bana göre Kürt sorunu da yok. Kürt sorunu var dememiz için; Kürt kökenli vatandaşlarımız İstanbul, İzmir, Antalya gibi büyük kentlerde Kürt oldukları için işe alınmaz, onlara kiralık ev verilmezse o zaman Kürt sorunu başlıyor demektir. Ayrımcılık yapıyorsanız tehlike var demektir. Allah korusun” diye konuştu.
Soru ve cevapların ardından İlker Başbuğ, 100 bin adet basılan ‘Nasıl bir Türkiye” adlı kitabını imzaladı.
(İHA)
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD) 15. olağan toplantısında Türkiye’nin 26. Genelkurmay Başkanı, Emekli Orgeneral İlker Başbuğ “Atatürk ve Ortadoğu Politikası” konulu bir sunum yaptı. ANSİAD Başkanı Ali Eroğlu’nun oturum başkanlığını yaptığı toplantının açılışında yeni üyeler Güneş Budak, Sarper Dermut ve Necmi Alpagot’a üyelik beratlarını eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ verdi, rozetlerini de Ali Eroğlu taktı. Eroğlu, emekli Orgeneral Başbuğ’un 2008-2011 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı görevinde bulunduğunu belirterek, 2012 yılında ‘İnternet Andıcı’ davasında tanık olarak dinlenirken, terör örgütü kurmakla suçlanıp 26 ay süren bir tutukluluk yaşadığını ve sonunda berat ettiğini hatırlattı.
"ATATÜRK HALA BİZE IŞIK TUTUYOR"
Cumhuriyet Bayramı Haftası’na girilen şu günlerde önemli bir dönemeçte seçimlere gidildiğini hatırlatan Başbuğ, “Bugün sizlere Atatürk’ün Ortadoğu politikasını anlatmak istiyorum. Ortadoğu gerçekten çok derin bir konu. Başı belli, dibi belli olmayan bir kuyu. Şu anda da Türk siyasetinin temel ve güncel konusu” dedi.
Hangi konuya baksanız karşınıza Atatürk’ün çıktığını dile getiren Başbuğ, “Bazıları bu duruma kızıyor ama, O’nun yıllar önce söyledikleri hala bize ışık tutuyor, hala yol gösteriyor. Çünkü O; akıl ve bilim hangi istikameti gösteriyorsa, o istikamete yürüdü. Bunun tersini yapanlar bir gün duvara vururlar. Bu Atatürk’ün birinci özelliğidir. İkinci niteliği Atatürk’ün yaşamı boyunca sıkı sıkıya bağlı kaldığı bir özelliğidir. Bana sorarsanız; ‘Atatürk niçin ölümsüzdür?’ diye. O’nun temel prensiplere bağlı oluşu yüzünden derim. İlkelidir, prensiplerine bağlıdır. Bunun karşıtlarına da popülist diyoruz” diye konuştu.
"HAYALCİ SİYASETÇİLER ÜLKELERİNİ FELAKETE SÜRÜKLER"
Siyasette popülizmin yeri olmadığını tam tersi prensip sahibi olmanın önemini dile getiren Başbuğ, Atatürk’ün üçüncü önemli özelliğinin gerçekçilik olduğunu anlattı. 21. yüzyılda gerçekçiliğin önemli savunucularından birinin de Henry Kissinger olduğunu, daha öncesinde Otto Von Bismarck’ın gerçekçilik akımını başlattığını belirten Başbuğ, “Gerçekçiliğin karşıtı Ütopyadır, hayalciliktir, hayaller peşinde koşmaktır. Siyasette böyle olursa ülkenizi felaketlere sürüklersiniz. Tarihte bu türlerin çok örneği var. İşte Enver Paşa. Ülkesini seviyor ama ulaşılamayacak hayalleri yüzünden sonu felaket oldu. Devlet yönetiminde gerçekçilikten ayrılmamalıyız. Hayalleri gerçek hayata sokamazsınız. Kurallar günün şartlarına göre değişebilir ama, prensipler kutsaldır” ifadelerini kullandı.
ATATÜRK VE MİLLİ SİYASET
Atatürk’ün milli sınırlar içinde milli siyasetten söz ettiğini hatırlatan İlker Başbuğ, “Atatürk der ki; ‘Her şeyden önce milli sınırlar içinde, kendi gücünüze dayanarak varlığınızı koruyabilirsiniz. Başkalarının gücüne güvenirseniz sonunuz pek de iyi olmaz. Siyaset yalnızca güvenlikle olmaz. O topraklar üzerinde yaşayan insanımızın refah seviyesini yükseltmek de lazım. Milli siyaseti uygulayabilmek için yurt içinin sağlam olması lazım. İçeride problem varsa, dış siyasetiniz kolay olmaz. İç istikrar, iç huzur olmazsa dışarıda başarı olmaz” şeklinde konuştu. Başbuğ şöyle devam etti:
“Ülkenin milli menfaatleri vardır, hedefleri vardır. Bunlar yoksa devlet boşlukta kalır. Hedeflerimizle, milli gücümüz dengeli olmalı. Milli güç sadece asker demek değildir. Ekonomi var. Ülkede ekonomi zayıfsa Silahlı Kuvvetlerin güçlü olması mümkün mü? Bu konuda Kurtuluş Savaşı’nı örnek almamak lazım. Çok farklı bir dönem, fedakar bir ulus var. Güçlü bir lider var. Bu millet kendi içinden bir ordu çıkarmış. Milletlere bakın, çöküş nedenlerini araştırın. Sadece sosyal olaylar değil, milletleri çöküşe götüren ekonomik zafiyettir. Şüphesiz siyasi güç de önemli. Hedeflerle güçler dengeli olmazsa ülke felakete sürüklenebilir.”
"DIŞ POLİTİKADA GÜÇ DENGESİ ÖNEMLİ"
Dış politika belirlenirken komşu ve büyük devletler arasında güç dengesinin belirleyici olduğunu söyleyen Başbuğ, 19. yüzyılda İngiltere’nin, 20 ve 21. yüzyıllarda ABD’nin Ortadoğu’ya hakim güçlü devletler olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:
“Güçlü devletlerin hakim olduğu bu tür bölgelerde siz de kendi gücünüzle varlığınızı yürütebilmeniz biraz da yeni devletlerin kurulmamasına bağlı. Ortadoğu tarihinde üç dönem var. Birincisi Osmanlı dönemi; 1. Dünya savaşına kadar Osmanlı İstanbul’dan gönderdiği asker ve valilerle Ortadoğu’yu yönetti. Rakip olabilecek bir tek İran vardı, ancak Osmanlı padişahında Halife gücü ağır bastı. Ortadoğu 1. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin hakimiyetine geçti. İngiltere, Ortadoğu’ya deniz gücü ile hakim oldu. Süper devlet olmak için deniz gücü şart. Osmanlı Akdeniz’e hakim oldu, ama Akdeniz’den çıkamadı. 1. Dünya Savaşı’nın sonunda bölgede yeni devletler kuruldu. Şu anda Ortadoğu’yu kontrol eden hakim güç ABD. Hürmüz Boğazından Çin ve Japonların kullandığı petrolün denetimi de ABD’nin elinde. ABD’nin istediği bir başka şey de İsrail’i tehdit edecek yeni bir askeri gücün oluşmaması. Bu nedenle ABD için İsrail’den sonra İran, daha sonra iç sorunları olan Türkiye önemli.”
"IRAK’DA YENİ BİR KÜRT DEVLETİ KURULMASI İRAN VE TÜRKİYE’NİN ONAYINA BAĞLI"
Mısır başta olmak üzere son dönemde Arap ülkelerinde meydana gelen olayları değerlendiren ve Suriye konusunda ABD ve diğer güçlerin durumu iyi tahlil edemediğini anlatan eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, “Atatürk Irak’da bağımsız bir Kürt devleti kurulursa bu bizim Kürt kökenli vatandaşlarımızı etkiler’ demişti. Üzülerek söylüyorum, 1. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez bir Kürt devletinin kurulması konusunda tepe noktasındayız. Bu süreyi tayin edecek İran ve Türkiye. Bu iki güç bugün ’evet’ desin yarın Kürt devleti kurulur. İran kesinlikle karşı. Türkiye’nin de karşı olması lazım. Tarihsel olarak buna izin veremeyiz. Gerçekçi olmak zorundayız” dedi.
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KÖKÜNÜ KAZIYAMAZSINIZ
Bir soru üzerine; 7 Haziran seçimlerinin ardından çok sayıda şehit verildiğini dile getiren ve "İçimizi acıttı" diyen Başbuğ, “Türkiye terör tehdidi altında. Terörle baş etmek için dış güvenliğe öncelik vermeliyiz. Bunu düşünmezsek çözüm bulamayız. Terör örgütünün kökünü kazıyamazsınız. Terör örgütünü öyle bir duruma düşürmeliyiz ki; eylem yapamaz hale gelirler. Türkiye bu konuda çok fırsat yakaladı ama şansını iyi kullanamadı. Her defasında Suriye’de Hafız Esad rejimi PKK’ya sahip çıktı. PKK’nın kökünü kazıyabilmeniz için Irak’ın Kuzeyindeki üsleri ortadan kaldırmanız lazım. Bunu anlatamadık” dedi.
"KOZMİK ODAYI AÇMASAYDIK, FAİLİ MEÇHULLER ÜZERİMİZDE KALIRDI"
Bir başka soru üzerine Cumhuriyet Savcılığı tarafından TSK’nın Kozmik Odasında yapılan arama sonrasında hiçbir evrakın dışarıya çıkarılmadığını anlatan İlker Başbuğ, kozmik odayı açtıran savcı ve hakimin Yargıtay’da şimdi hesap verdiğini de belirterek şöyle devam etti:
“Bu olay asker üzerinde psikolojik açıdan bir etki yarattı. Ancak o gün, o kararı vermeseydik tüm faili meçhul cinayetler TSK’nin üzerinde kalacaktı. Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu cinayetlerinin ipuçları bile kozmik odada arandı. Arama izni kararını verdiğim için kendimi mutlu hissediyorum. ‘Ben Genel Kurmay Başkanı olsam izin vermezdim’ diyenlere‘ arkadaş sen o zaman Genelkurmay Başkanı değildin’ diye yanıt veriyorum. İnsanları yetki ve sorumluluk verdiğin zaman iyi anlarsın. Yetki ve sorumluluğu olmayanlar her türlü kararı alırlar.”
"DIŞ POLİTİKA YANLIŞI KALDIRMAZ"
Bir başka soru üzerine dış politikanın önemine dikkat çeken ve dış politika ile uğraşan siyasetçilerin söylediklerine çok dikkat etmesi gerektiğini söyleyen Başbuğ, ”Dış politika heyecanla olmaz, yanlışı kaldırmaz, yanlışlar düzeltilemez” dedi.
Güvenlik denince Genelkurmay dışında Dışişleri ve MİT’den oluşan devletin hafızasının akla geldiğini söyleyen Başbuğ, siyasetçilere seslenerek, “Dün gelip devletteki bu yapılanmayı yok sayamazsınız. Yetki ve sorumluluk sizde de olsa bu hafızayı dinlemek zorundasınız. Tarih bilgisine sahip olmayanlar ülke yönetemezler. Tarihten ders çıkarmayanlara, tarih çok acımasız davranır” dedi.
"İÇ SAVAŞ TEHLİKESİ GÖRMÜYORUM"
Türkiye üzerinde oynanan oyunlar yüzünden bir iç savaşın olup olmayacağı sorusuna “Ben Türkiye’de bir iç savaş tehlikesi görmüyorum. Türk milletinin yapısı farklı. Ancak Türkiye’yi böyle bir kaosun içine itmek isteyenler dün de vardı, bugün de var. Türkiye’de bana göre Kürt sorunu da yok. Kürt sorunu var dememiz için; Kürt kökenli vatandaşlarımız İstanbul, İzmir, Antalya gibi büyük kentlerde Kürt oldukları için işe alınmaz, onlara kiralık ev verilmezse o zaman Kürt sorunu başlıyor demektir. Ayrımcılık yapıyorsanız tehlike var demektir. Allah korusun” diye konuştu.
Soru ve cevapların ardından İlker Başbuğ, 100 bin adet basılan ‘Nasıl bir Türkiye” adlı kitabını imzaladı.
(İHA)