İstanbul
Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele eden kahraman sağlık çalışanları, gece gündüz demeden hastaları sağlıklarına kavuşturmak için sergiledikleri özverili çalışmayı anlattı.
Çin'i Vuhan kentinde aralık ayında ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyayı saran koronavirüs pandemisi nedeniyle birçok ülkede sokağa çıkma yasağı ve kısıtlamalar dolayısıyla insanlar evlerinde kalırken, bu sürecin en çok mesai yapan ve en çok risk grubunda bulunan meslek grubu doktorlar ve sağlık çalışanları oluyor.
Salgının Türkiye'de de yayılmasının ardından iş yükü ve sorumlulukları artan sağlık personeli, fedakarca çalışıyor.
Kovid-19 tanısı alan ve şüphesi olan hastalarla yakın temasta bulunan sağlık çalışanları, hastalığın kendilerine bulaşmasını önlemek için tulum, önlük, maske, gözlük ve siperlikle koruyucu tedbirlerini alıyor. Özellikle hastayla temas edeceği zamanlarda 2-3 kat maske ve eldiven kullanımına özen gösteriyorlar.
Bu süreçte olası bulaş riskine karşı kendilerini de izole etmek durumunda kalan sağlık çalışanları, evlerinden ayrılıyorlar ya da ailelerini başka bir yere gönderiyorlar.
Çocuklarını, eşlerini ve anne babalarını uzun süre göremeyen sağlık çalışanları, telefondan görüntülü konuşarak hasret gidermeye çalışıyorlar.
Ailelerine duydukları özlemle görevlerini yürüten sağlık çalışanları, salgını en az kayıpla atlatabilmek için vatandaşlara "Evde kal" çağrısında bulunuyorlar.
Öte yandan gün boyunca salgınla mücadelelerini sürdüren sağlık çalışanları, tüm bu yoğun çalışma içerisinde hastanede kendilerine ayırabildikleri kısa molalarda birbirleriyle sohbet ederek sosyalleşiyorlar.
"Kendimizi ve hastaları korumak için özel ekipman kullanıyoruz"
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Güler Gögüş, yaptığı açıklamada, poliklinikte Kovid-19 şüphesi olan kişileri belli koşullarda takip ettiklerini, hastaların maske taktığını, kendilerinin de maske, gözlük ve eldiven gibi koruyucu ekipmanlarla hastaları muayene ettiklerini söyledi.
Hastanın Kovid-19 şüphesi yüksekse çektikleri tomografideki bulgularla bunu saptadıklarına işaret eden Gögüş, tedavi sürecinde aldıkları önlemleri şöyle anlattı:
"Tomografide Kovid-19 bulguları saptadığımız hastaları ayrı bir alana alıyoruz. Bunların özel kan tahlilleri ve sürüntüsü alındıktan sonra gerekirse yatışlarını planlıyoruz ve tedavilerini düzenliyoruz. Kovid-19 için ayrılmış 2 katta tanı alan ve yüksek şüpheli hastalar yatıyor.
Her hastayı tuvaleti, banyosu olan ayrı odada takip ediyoruz. Hem kendimizi hem de hastaları korumak için odalara özel bir kıyafet ve ekipmanla giriyoruz. Özel beyaz bir tulum giyiyoruz. N95, FPP3 maskemiz hatta maskeyi 2 kat takıyoruz.
Özel gözlüğümüz ve bunun üzerine siperlerimiz de mevcut. Her bir odaya geçişte mutlaka eldivenlerimizi değiştirip dezenfektan kullanıyoruz."
Gögüş, Kovid-19 hastalarını ve kendi sağlıklarını korumak için günlük doktor ve hemşire vizitinin belirli düzeyde tutulduğuna dikkati çekti.
Karantina altında oldukları için hastaların kesinlikle odalarından çıkamadıklarını vurgulayan Gögüş, "İlaçları düzenli olarak yanlarına veriliyor ve kendilerine anlatılıyor. Hatta direkt gözlem altında hemşire onun yuttuğunu görüyor.
Bulaşın artmasını önlemek için damardan ilaç tedavileri olabildiğince kısıtlı tutuluyor. Karantina hastalarda sıkıntı yaratabiliyor ama sağlık için bu gerekli." dedi.
"Kızım doğum gününe ben olmadan girdi"
Evli ve 2 çocuk sahibi olduğunu dile getiren Gögüş, "7 ve 5 yaşlarındaki iki çocuğumu okullar tatil olduğunda annemin yanına Erdek'e gönderdim. Çocuklarımla sadece Facetime'dan görüşüyorum. 2 Nisan kızımın doğum günüydü. Kızım doğum gününe ben olmadan girdi. Tabii ki bu zor bir süreç ama öyle olması gerekiyordu. Sağlık personeli olduğum için çocuklarıma risk taşımak istemedim." diye konuştu.
Eşinin de kalp hastalığı olduğu için risk faktörü taşıdığını, bu nedenle evin içinde de temas etmemeye ve sosyal mesafeye özen gösterdiklerini belirten Gögüş, evde hijyene dikkat ettiklerini, hastaneden elini yüzünü yıkayıp kıyafetlerini değiştirerek çıktığını, eve gittiği anda çamaşırları makineye attığını anlattı.
Vatandaşları koronavirüse karşı dikkatli olmaları konusunda uyaran Gögüş, "Dikkat hat safhada tutulmadığı takdirde bu virüs bulaşıyor. Bulaş sadece belirgin temastan kaynaklanmıyor. 'Süper bulaştırıcı' dediğimiz insanlar asansör düğmelerinden kapı kollarına kadar her noktadan bulaştırıyor. Direkt bu kişiyle el sıkışmaya gerek yok." ifadelerini kullandı.
"Hastalarımızı iyileştirmek için canla başla çalışıyoruz"
Enfeksiyon hemşiresi Bahar Özsöz de evli ve 7 yaşında Melek isimli bir kızı olduğunu, sağlık çalışanı olarak taşıdığı riski ailesine götürmemek için 1 ay önce kızını ve eşini Çanakkale'deki yazlıklarına gönderdiğini anlattı.
Özsöz, "Canla başla tüm hastalarımıza hizmet vermek ve iyileştirmek için çalışıyoruz. Hastaların yanlarına gün içerisinde çok fazla giriş çıkışımız yok, belli saatlere böldük ama sürekli telefonda hastalarımızla irtibat halindeyiz.
Herhangi bir isteklerini bize iletebiliyorlar. Ailelerinden istedikleri bir şey olursa da onlar bize iletiyorlar, biz de hastalarımıza ulaştırıyoruz." diye konuştu.
Hasta odalarına girerken ve Kovid-19 şüphesi görülen kişilerden sürüntü alırken özel koruma ekipmanların kullanımına önem verdiklerini belirten Özsöz, sürüntü alma işlemiyle ilgili şu bilgileri verdi:
"Sağlık Bakanlığının gönderdiği bir kitle, sürüntü çubuğumuz var. Sürüntü çubuğu ile ilk başta ağızdan sonra da çift burun deliğinden kanala girerek burundan alıyoruz. Hastamıza bu işlemin birazcık can yaktığını anlatıyoruz.
Canı yanmayacak şekilde almaya çalışıyoruz. Bakanlığın Halk Sağlığı Yönetim Sistemi'ne (HSYS) hasta bilgilerininin girişlerini yapıp, barkodlarını bastıktan sonra da ilçe sağlığa soğuk zincirle gönderimini yapıyoruz."
Özsöz, vatandaşlara evde kalmaları çağrısında bulunarak, bu sürece uyum sağlanırsa Türkiye'nin koronavirüsü kısa sürede yeneceğine inandığını ifade etti.
"Evde ayrı bir odada duruyorum"
Kovid-19 hastalarının odalarının temizliğini yapan yardımcı sağlık personeli Gülsün Hacıhaliloğlu ise 6, 7 ve 14 yaşlarında 3 çocuğu olduğunu dile getirerek, "Salgın nedeniyle evime gittiğim zaman ilk etapta hijyenimi ve izolasyonumu sağlıyorum. Evde ayrı bir odada duruyorum. Çocuklarımla çok fazla temasta bulunmuyorum." dedi.
Hacıhaliloğlu, çocuklarına salgın sürecinin uzun ve zor olacağını, bunu hep birlikte atlatacaklarını anlattığını söyledi.
Hastanede kendini korumak için gerekli tedbirleri aldığını belirten Hacıhaliloğlu, "Kovid-19 hastalarıyla ilgileniyorum. Odalarının dezenfeksiyonunu sağlıyorum. Hastalarla birebir temasa girmiyorum. Moral ve motivasyon için birkaç deyimde bulunuyorum." şeklinde konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com