Sağlık

Koronavirüse karşı D vitamininde 'denge' uyarısı

Prof. Dr. Nihat Dilsiz, virüslere karşı vücudun savunma sistemine yardımcı olan D vitamininin salgın hastalıklara karşı önem arz ettiğini ancak aşırı tüketiminin de zararlı olduğunu belirtti.

Koronavirüse karşı D vitamininde 'denge' uyarısı
26-03-2020 14:32

İstanbul

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nihat Dilsiz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tüm dünyayı etkileyen Kovid-19 hastalığının belirtilerinin yüksek ateş, kuru öksürük ve hapşırma, solunum yetmezliği, burun akıntısı, baş, boğaz ve göğüs ağrısı, ishal, kusma, eklem ve kas ağrıları ve halsizlik olarak ortaya çıktığına işaret etti.

Bazen özellikle genç hastalarda öksürük ve ateş gibi önemli semptomlar görülmeden sadece koku (anosmia) ve tat alma duyu kaybının görülebildiğini anlatan Dilsiz, bunun da bu virüsün burun ve dil epitel hücrelerine tutunduğu anlamına geldiğini kaydetti.

Risk altındaki gruplar

Virüsün, çocuklarda çok nadir görülebilirken, 20’li yaşlardan sonra taşıyıcı olma durumlarının 60 yaşlarına kadar giderek arttığını anlatan Dilsiz,  ölüm oranının 50’li yaşlarına kadar her 1000 hastada 1 dolayında iken, 50 yaş üstü hasta bireylerde hızlı bir şekilde yükseldiğini söyledi.

Dilsiz, virüse yakalanan kişilerde önem sırasına göre kalp (yüzde 11.0), diyabet (yüzde 7.3), solunum (yüzde 6.3), hipertansiyon (yüzde 6.1), böbrek (yüzde 5.8) ve kanser (yüzde 5.6) gibi hastalıkları var ise etkilenme riski belirtilen yüzdelik oranları şeklinde etkilendiklerini ifade ederek, bu hastaların bir kısmına uygulanmakta olan ACE2 reseptör proteinin sentezini arttırıcı ilaçların Kovid-19’a zemin oluşturarak enfeksiyonu arttırabildiğini, ancak doktorla görüşmeden bu ilaçların kullanımının terk edilmemesi gerektiğini aktardı.

Yaş ilerledikçe risk artıyor

Prof. Dr. Nihat Dilsiz, bu virüsle ilgili ölüm oranlarının 80 ve sonrası yaşlarda yüzde 17, 70-79 yaşlarda yüzde 8.2, 60-69 yaş aralığında yüzde 3.7, 50-59 yaş aralığında yüzde 1.3, 40-49 yaş aralığında yüzde 0.4, 30-39 yaş aralığında yüzde 0.2, 20-29 yaş aralığında yüzde 0.2, 10-19 yaş aralığında yüzde 0.2, 0-9  yaş aralığında ise yüzde 0 olduğunu ifade etti.

Yaş ilerledikçe bu hastalıktan ölüm oranlarının da arttığını anlatan Dilsiz,  yaşlı kesimin daha dikkatli olması gerektiğini söyledi.

"Erkeklerin bu hastalığa kadınlardan daha fazla yakalanma riski mevcut"

Dilsiz,  sigara içenlerde vücut direncinin daha da zayıfladığını dile getirerek, "Ayrıca erkeklerin bu hastalığa kadınlardan daha fazla yakalanma riski mevcuttur. Bu durumun özellikle hormonal farklılık, alkol, nargile ve sigaradan kaynaklandığını söylemem yanlış olmaz. Buna örnek olarak Çin’deki yetişkinlerde sigara içme oranı erkeklerde yüzde 48 iken, kadınlarda yüzde 2 oranındadır. Benzer durumu İtalya, İran ve İspanya’da da görmek mümkündür." dedi.

Virüs plastik, çelik ve kağıt yüzeylerinde 1-3 gün boyunca kalabiliyor

Zorunlu olmadıkça evden dışarıya çıkılmaması gerektiğini aktaran Dilsiz, virüsün hapşırma sonunda havaya saçılan damlalarda etkin olma süresi yaklaşık 3 saat, metal, kapı kolu, elektrik veya zil düğmeleri gibi eşyaların yüzeyinde 12-24 saat iken, plastik, çelik ve kağıt yüzeylerinde ise 1-3 günlük süre sonunda dahi fonksiyonel olabileceğinin dikkate alınmasının önemine işaret etti.

Alınması gereken önlemler

Prof. Dr. Nihat Dilsiz, şüpheli yüzeylere temas etmiş olan elin ağız, burun ve göz içine temas ettirilmemesi gerektiğini anlatarak, alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:

"Ellerimizi özellikle dışarıdan eve geldiğimizde, yemek veya içeceklerden önce su ve sabun ile 20 saniye kadar yıkama, hasta olduğunu düşünenlerin hapşırma sırasında kendisinde bulunan virüsün damlacıklarla birlikte başkasına bulaşmaması için maske takmaları, sigara ve nargilenin içilmemesi,  düzenli beslenme, su tüketimi, egzersiz ve yeterli uykunun alınması, mümkün mertebede stresten uzak durulması, hastanın bulunduğu karantina ortamında üflemeli yerine vakum yani emiş yapan klima sisteminin olması."

"Beyaz ırk, Kovid-19’dan daha fazla etkilenmektedir" 

Kovid-19’un kış mevsiminde daha fazla etkili olmasının önemli bir sebebinin de mevcut iklim şartlarında (güneşe uzaklık, düşük sıcaklık, bulut, yağış, nem ve hava yoğunluğu) güneş ışınlarından UVB’nin derideki hücreler tarafından yeterince alınmaması ve bunun sonucunda hücrelerde bağışıklığı sağlayan D vitaminin yeterli oluşmamasından kaynaklandığını anlatan Dilsiz, yaşlı insanların deri hücrelerindeki deformasyon sonucu bu insanlarda D vitamin miktarının daha da düşmesine ve dolayısıyla çeşitli enfeksiyonlara karşı direncin azalmasına sebep olduğunu söyledi.

Dilsiz, beyaz ırk insanların, siyah ırktaki insanlara göre güneş ışınlarını daha az emdiklerinden dolayı D vitamini eksikliğinin daha fazla görüldüğü görüşünü dile getirerek,  "Bunun sonucu olarak da beyaz ırk, Kovid-19’dan daha fazla etkilenmektedir. Bu nedenle beslenmemize ve evlerimizi sık sık havalandırmaya dikkat edelim." dedi.

D vitamininin virüsün içinde bulunduğu hücreden dışarıya salınan sitokinin maddelerini bloke ederek savunma sistemine yardımcı olduğunu belirten Dilsiz, gerek C vitamini ve gerekse D vitaminin bu bakımdan pandemik hastalıklara karşı önem arz ettiğini vurguladı.

D vitamini ölçüsünde alınmalı

Prof. Dr. Nihat Dilsiz, D vitamininin aşırı tüketiminin de zararlı olduğunu ve bunu belli bir seviyede tutmanın önemine işaret ederek, "Ancak belirlenen limit (40-60 ng/ml kan serumu) aşılırsa toksik etki yapar. Dolayısıyla D vitamin tableti yerine bu vitaminin kaynağı olan doğal gıdaların tüketilmesi yararlı olur.  D vitaminin kaynağı olarak balık, yumurta sarısı, mantar, ciğer, süt ürünleri, hububat, portakal suyu tüketimi ve bu vitaminin sentezini arttıran aktivatör magnezyum, çinko, bakır ve selenyum gibi elementlerin alınması yararlı olur. Bağışıklık sistemini artırıcı C vitamini olarak da özellikle limon, greyfurt, mandalina, kuşburnu, kırmızı lahana gibi sebze ve meyveler tüketilebilir" dedi.

Ağır olmayan hastaların yüzde 80’inin evde izole bir ortamda dinlenerek bunu atlatabileceğini belirten Dilsiz, hastaların yaklaşık yüzde 20’sinin yoğun bakım ünitesine yatmak zorunda kaldığını, bunların da  yaklaşık yüzde 1.7’sinin ölüm riski yaşadığını kaydetti.

"Hastanın bulunduğu ev ortamında klima çalıştırılmamalı"

Prof. Dr. Nihat Dilsiz, hastanın bulunduğu ortamda üflemeli vantilatör veya klimanın çalıştırılmaması gerektiğine dikkati çekerek şunları söyledi:

"Hastanın evde kalması durumunda mevcut üflemeli klima, hastadan virüsün ev ortamına yayılarak ev halkını enfekte edebilir. Hastane yoğun bakımında bu tür enfeksiyonu önlemek için odanın havası emilerek dışarı verilir.

Yani bu durumda sağlık çalışanlarına zarar verilmemiş olur. Ev ortamındaki vantilatör de üflemeli olduğu için zararlıdır. Hasta özel araba ile taşınırken de klima çalıştırılmamalıdır." 

Kaynak: AA

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER