Gündem

Komşuyu değil AVM’yi ziyaret ettik

ahallelerin yerini siteler rezidanslar aldı, komşuda büyüyen çocuklar da kreşlere bırakıldı. Modern hayat ve gelişen teknoloji derken çok katlı binalarda oturup yan dairede kim oturuyor? Sorusu neredeyse bilinmez hal aldı. Dünya Komşuluk Günü’nde sokaktaki vatandaşlar “nerde o

Komşuyu değil AVM’yi ziyaret ettik
17-11-2016 18:03

“Ev alma komşu al”, “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” atasözleri birbirine sıkışık sitelerde ya da rezidanslarda gün geçtikçe önemini yitirmeye başladı. 17 Kasım Dünya Komşuluk Günü’nde hem vatandaşlara hem de uzmanlara göre mahalle kültürünün zedelendiğini bunun da en önemli sebebinin güvensizlik olduğu değerlendirildi. Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği’nin istatistiklere göre ise 2015 yılı itibari ile AVM ziyaret sayısı 1,6 milyar olduğunu açıkladı.

Türkiye Hastanesi Uzman Psikolog Dr. Orkun Yontar’a göre ise “komşuluk”çocukların oyun dünyalarında kattıkları önemli bir kavram. Uzman Psikolog Dr.Yontar, çocukların belli sınırlar içerisinde güvende hissetmesi gerektiğini söyleyerek; “Sınırlar hem güvende hissettirmeye yarıyor. Hem de çocuk olarak güvenli bir ortamda bulunduğunuzu düşünün komşunuzun evi yakın olarak bildiğiniz birisinin evi orada güvende hissediyorsunuz. Orada kendinizi rahat ifade edebilirisiniz rahat hissettiğiniz zaman içinizden gelenleri dışa dökebilir ve rahatlayabilirsiniz” diye konuştu.

Toplumlar arasında en önemli iletişimi sağlayan komşuluğun temelinde güven olduğuna dikkat çeken Sosyolog İsmail Öz, “Geçmişte komşular birbirlerinden sorumluydular. Ben kardeşimden sorumluyum bilincine sahipti insanlar. Komşusu şehir dışına gittiğinde orda çocuklarını hanımını rahatlıkla bırakıp gidebiliyordu çünkü mahallelinin onlara sahip çıkacağını koruyup kollayacağını çok iyi biliyorlardı” dedi.

Dikey yapılaşmalara dikkat
Sosyolog İsmail Öz, mahallerin komşuluk ilişkilerini beslediğine dikkat çekerek günümüz yapılaşmasının buna müsaade etmediğini ifade etti. Sosyolog Öz, “Bir katlı iki katlı binalar müstakil yerler bunlar komşuluğu besleyen durumları da ortaya çıkarıyor bir mahalle oluşuyor. Ama dikey yapılaşmalarda aynı binanın içerisindesiniz, ama hiç kimsenin birbirinden haberi yok çünkü ortak paylaşım alanınız yok. Sitelerin içinde alışveriş merkezleri var veya artık yüzlerce alışveriş merkezi var. Bu alışveriş merkezleri de buraya gelen insanları aynı ortamda bir mahalle atmosferini solumalarına müsaade etmiyor” dedi.

“İnatla selam verin”
Varolan tablonun değişmesinde ilk adımın “selamlaşmak” olduğuna vurgu yapan Öz, “inatla selamlaşın” dedi ve şunları söyledi: “ Bugünkü koşullara inat aslında insanların mutlaka birbirlerine selamlaşmayı çok yaymaları lazım, bu tanışıklığı oluşturmamamız çok önemli. Mahallemizde apartmanımızda, apartmanımıza girip çıkarken, kapıda gördüğümüz insanlara belki her şeye inat bir merhaba demek bir selam vermek bunun ilk adımı olarak ortaya çıkıyor.”

“Kadınlar çalışmaya başladı arkadaş kalmadı”
Mahallede büyüyüp çok katlı binalarda yaşamlarına devam eden vatandaşlar da komşuluk ilişkilerinin zedelenmesinde özellikle kadınların çalışma hayatının ve geçim telaşının etken olduğunu ifade ettiler. Kimi arkadaşsız kaldığını söyleyerek şikayetini ve serzenişini dile getirdi kimi de cep telefonlarından yakındı. Dünya Komşuluk Günü’nden bile birhaber olduklarını söyleyen kadın, genç, yaşlı erkek hepsinin yorumları hem şaşırttı hem düşündürdü: “ Hiç komşumuz kalmadı. Şimdi gençler geldi çalışıyorlar. Bana hiç arkadaş yok. Yan tarafa cenaze arabası geliyor ambulans geliyor. Kim öldü kim hasta onu düşünüyoruz. İletişim hiç yok. Gençler şimdi hep çalışmak zorunda. Geçim zorluğundan dolayı. Tencereler kaynamıyor şimdi. Bizim zamanımızdaki gibi.”

“Cenaze aracı ya da ambulansın kime geldiğini bilirdik”
Özverinin de yitirildiğine dikkat çeken vatandaşlar; “ Arkadaşlıkta özveri ve vefa bitti. Bunlar olmayınca komşulukta bitti. Artık herkes kendi dünyasında yaşıyor. Biz kankiyiz. Bizde arkadaşlık dostluk bitmez. “35 yıldır oturuyorum. Kendi evim.56 daireden 15-20 haneyi tanıyorum. Evimi ve komşularımı seviyorum. Birbirimizi tanıyoruz iç içeyiz birbirimizin en yakınıyız.” “Apartmanımız ev hanımları ile doluydu o zaman görüşülebiliyordu. Sonra çalışanlar geldi komşuluk azaldı. Anadolu’nun bir mahallesinde küçük bir kasabada büyüdüm. Komşularımızın anahtarının yerini bilirdik. İhtiyacımız olduğunda kapıyı açar o yokken alabilirdik şimdi onlarda bitti. Şimdi telefon etmeden kimse kimseye gidemiyor. Eskiden böyle değildi. Şimdi herkes bireyselleşti.” “Rezidanslarda kimse birbirini tanımıyor, giren çıkan belli değil.” “Üstteki komşuyu tanımak bile bence zor. İnsanlarda vurdumduymazlık var. Makinesiyle telefonuyla yürüyen insanlar olduk.” “30 yılık komşuyuz. Memlekette aynı yerdeyiz ama burada birimiz Bakırköy’de birimiz Bahçelievler’de oturuyor. Oradan buraya benim için geliyor. Muhabbet ediyoruz. Komşumu tanımıyorum. Yüzünü görmüyorum. Merhaba bile demiyoruz. Bir bardak su bile vermiyorlar. Bayramda birbirimize bayramın kutlu olsun bile demiyoruz. Eskiden çok güzeldi sevgi, saygı, insanlık bambaşkaydı. Bir insan öldüğü zaman ana baba hakkını sormazlar komşu hakkını sorarlar.” “Komşuları tanımıyorum. Uzun zamandır birbirimize gelip gitmiyoruz. Annemler, “Şimdi nerde o eski komşuluklar” diyorlar.” “Çocuklarımı komşuya bırakmam valla hiç kimseye güven yok.” “Nerde şimdi o günler yok ki. Hep birbirimizi tanıyorduk çocuklarımıza bakıyorduk, baktırıyorduk. Ben genç kızken bile komşumuzun çocuğu bizdeydi.” “23 senedir oturuyorum. Eskiden çocuğunu da kapının anahtarını da emanet edebiliyordun. Ama şimdi olmuyor. Güvensizlik ve sapkınlık var. Her türlü şey var.”
 

Alev Hamitoğulları - Doğan Gündoğdu - Hüseyin Çakmak
 

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER