İzmir’in Bayraklı ilçesinde yaşayan Kenan Çelik, "Eşim polise gidip benim için ’Uyuşturucu kullanıyor’ demiş. Kızım şimdi mahkeme kararıyla çocuk yuvasında, psikolojisi bozuldu. Bana atılan çamurdan aklanıp kızıma kavuşmak istiyorum" dedi.
Bayraklı’nın Yamanlar semtinde yaşayan Çorumlu inşaat ustası Kenan Çelik (50), geçen Ocak ayının 23’ünde her zaman olduğu gibi çalışmak için sabah evden çıktı. O gün karne günü olduğu için 2. sınıftaki kızı M.Ç (8) karne alacaktı. Mesaisi akşam saatlerinde biten Çelik, eve koşar adım giderek kızının karne heyecanına ortak olmak istedi. Eve gittiğinde eşi F.Çelik (29) ve kızı M.Ç yoktu. Telefonla eşini arayan Kenan Çelik, eşinin telefonu kapalı olduğu için ulaşamadı. Komşulara eşini ve kızını sordu. Bir komşusunun F. Çelik’in kızı M.Ç ile birlikte öğle saatlerinde evden çıkıp gittiğini gördüğünü öğrendi. Gece yarısına kadar eşi ve kızından haber alamayan Kenan Çelik, Yamanlar Polis Merkezi’ne giderek durumu anlatıp kayıp ihbarı verdi.
’’DEDİKODULARA İNANMADIM’’
F. Çelik ile ilk eşinden boşandıktan sonra yeni bir yuva kurmak için ikinci evliliğini yaptığını dile getiren inşaat ustası Kenan Çelik, şöyle konuştu: ’’9 yıldır evliydik. Hiç kavgamız olmadı. Bir kızımız var. Son zamanlarda eşimle ilgili başka insanlarla görüşüyor diye dedikodu çıktı. Ben inanmadım gözümle görmediğim için. Geçen yıl bana ayrılmak istediğini söyledi. Konuştuk ve ayrılma kararı aldık. Sonra bana dedi ki ‘Ama annem babam İzmir’e gelince birleşelim, sonra yine ayrılırız’ dedi. Ben bunu duyunca şok oldum. Sonra babasına telefon açtım, durumu anlattım. Babası İzmir’e geldi, aldı eşimi götürdü. İki ay geçtikten sonra eşim beni aramaya başladı. ’Ben hata yaptım özür diliyorum, gel çocuğumuz babasız büyümesin’ dedi. Ben de ailesi dindar bir yapıya sahip olduğu için ailesine dedim ki ’Kızın Kur’ana el basar bana ve çocuğuma laf getirmezse kızınızı tekrar alırım’ dedim. Eşim ailesinin yanında Kur’ana el bastı. Aradan 5 ay geçti. Bir gün yine işe gittim ve eve geldiğimde eşim ve kızım evde yoktu. Telefon açtım ama kapalıydı. Evde bulunan altın, nakit para elektronik cihazların aralarında bulunduğu yaklaşık 22 bin lira civarında eşya yoktu. Komşulara sordum. Ama kimse bilmiyordu. Polise giderek kayıp ilanı verdim. Aradan 3-5 gün geçtikten sonra eşimin mahalleden biri ile kaçtığını duydum. Benim evime gelip yemek yiyen eşime abla diyen ve eşimden sekiz yaş küçük biri ile kaçmış’’
TELEFON NUMARASINDAN ULAŞTI
Aldatma olayının aklından bile geçmediğini dile getiren Kenan Çelik, ’’Eşim F. Çelik baldızıma yabancı bir telefonla mesaj çekiyor ’Biz emin ellerdeyiz. Merak etmeyin’ diye. Baldızım da bana iletiyor bu mesajı. Baldızımdan mesaj çekilen numarayı aldım ve kime ait olduğunu buldum. Mesaj çekilen numara eşimin kaçtığı söylenen F.Y.’nin kardeşi S.Y.’e ait çıktı. İlk başlarda inanmıyordum ama telefondan sonra inandım. Polisle birlikte evlerini bastık ve S.Y. evdeydi. S.Y. ’Telefon kartım ağabeyim F.Y. aldı götürdü. Ben kullanmıyorum’’ dedi.
UYUŞTURUCUDAN AKLANIP ÇOCUĞUMA KAVUŞMAK İSTİYORUM
Kayınpederinin devamlı kendisini aradığını ve kendisine yardımcı olduğunu söyleyen Kenan Çelik, şunları söyledi: ’’Eşim ve çocuğumun ortadan kaybolmasının ardından 13 gün geçtikten sonra kayınpederim beni aradı ’Kenan çocuk Samsun’da karakoldaymış’ dedi. Telefonu kapattıktan sonra Samsun polisi beni aradı, ‘Savcımız geldi, biz senin çocuğunu yurda veriyoruz’ dedi. Eşim kaçtığı F.Y ile birlikte Samsun’a gitmiş. Orada F.Y.’nin dayısı varmış. Eşim Samsun’da polise giderek kızımı vermiş ardından da polise beni şikayet ederek ‘Eşim uyuşturucu kullanıyor’ demiş. Eğer ben bu zamana kadar uyuşturucu kullanıyorsam neden gidip Samsun’da bunu söylüyor polise, İzmir’de polis yok muydu? Burada şikayet etseydi." Uyuşturucu içmediğini anlatan Kenan Çelik, sözlerini şöyle tamamladı: "Rengini bile bilmem. Mahkeme, Samsun Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün dilekçesi ile kızımı yaşı küçük korunmaya muhtaç çocuk gerekçesi ile Samsun Süleyman Yançatoral Çocuk Yuvası’na verdi. Uyuşturucu kullanıyor diyerek çocuğum bana verilmiyor. Bana çamur atıldı. Ben hakimlerimize, savcılarımıza, emniyet teşkilatımıza diyorum ki; benim hakkımda soruşturma açılsın. Mahkeme kararı ile kendimi temizlemek istiyorum. Benim çocuğum şimdi yurtta kalıyor. Bitik halde, zayıflamış. Beni kızıma kavuşturun. Üzerime haksız yere atılan suçtan kurtulmak istiyorum. Yoksa ben katil olacağım diye korkuyorum. Karşı taraftan birini öldüreceğim diye korkuyorum. Ben dayanamıyorum çocuğumun yanımda olmamasına. O benim her şeyim.’’
(İHA)
