Kış aylarının gelmesiyle beraber özellikle havaların soğuması, iklim değişiklikleri ile birlikte insan vücudunun bağışıklık siteminin büyük ölçüde gerilediğini belirten Doç. Dr. Doğaç Uğurcan, vücudun bundan dolayı da dış koşullardaki enfeksiyonlara açık hale geldiğini anlattı. Doç. Dr. Uğurcan, özellikle solunum yoluyla, damlacık yoluyla bulaşan enfeksiyonlara karşı hastaların kendilerini korumaları gerektiğini vurgulayarak, "Çünkü sıklıkla soğuk algınlığı, grip, faranjit gibi üst solunum yolu enfeksiyonları gibi ya da bronşit, zatüre gibi akciğer enfeksiyonlarına daha çok yatkın hale geliyoruz. Bunlar daha çok solunum yoluyla ve damlacık yoluyla dediğimiz hapşırma, öksürme, tıksırma şeklinde bulaşabilen enfeksiyonlar. Özellikle kalabalık olarak bulunduğumuz okul ortamlarında, hastane ortamlarında ya da aynı evde beraber yaşadığımız kişilerden rahatça bize enfeksiyon bulaşabilmektedir" dedi.
"Soğuk algınlığında antibiyotik kullanmak gereksiz"
Çoğu enfeksiyonda gereksiz yere antibiyotik kullanımı söz konusu olduğunu da anlatan Dr. Uğurcan, "Soğuk algınlığı dediğimiz ya da basit gribal enfeksiyonlarda antibiyotik kullanmak gereksizdir. Bunun yerine destek tedavisi dediğimiz bizi güçlendirici bir takım tedbirler alabilirsek bu konularda yeterli olacaktır. İyi beslenebilirsek iyi gıda alımı sıvıları yeterli olarak tüketirsek ve bir miktarda evde dinlenirsek bu basit soğuk algınlığı gibi durumlardan korunabiliriz. Ama onun dışında eğer ateş yüksekliğimiz varsa beraberinde öksürük balgam gibi şikayetlerimiz başladıysa mutlaka ya aile hekimine ya da bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurmamız gerekiyor. Bu durumda özellikle 48 saatten, iki üç günden uzun süren ateşlerde bir doktor değerlendirdiği zaman antibiyotik kullanmak gerekebiliyor. Eğer akciğerlerde enfeksiyon varsa ya da idrar yollarıyla ilgili bir sıkıntı varsa bu tür durumlarda antibiyotik kullanmak gerekebilir ama bunun kararını da biz değil mutlaka hekimimizin doktorumuzun vermesi gerekir" ifadelerini kullandı.
"Risk gruplarının grip aşıları yaptırması önemli"
Özellikle riskli grupların, çocuk hastaların, ilkokul dönemi, ana okul dönemindeki çocukların kış mevsiminde daha fazla dikkatli olmalarını belirten Doç. Dr. Uğurcan, "65 yaş üstü yaşlı hastaların ya da bir kronik hastalığı olan şeker tansiyon kalp hastalığı ya da astım, KOAH’ı olan kişilerin bu tür durumlarda dikkatli olmasında fayda var. Çünkü bu tür enfeksiyonlar bu risk gruplarında daha ağır seyrediyor. Hastanede yatış gerektirebiliyor. Bu tür durumlarda korunma için bizim her zaman ekim kasım aylarında önerdiğimiz grip aşılarının olması çok önemlidir. Onun dışında beslenmemize dikkat etmemiz gerekiyor. Özel gıda takviyeleri yerine doğal beslenirsek, bol bol sebze meyve tüketirsek, özellikle kırmızı renkli, yeşil renkli sadece biber, domates bile belki faydalı olabilir. Onun dışında C vitamini içeren meyveler tüketmemiz ekstra yapacağımız gıda takviyeleri yerine çok daha faydalı olur. Yine süt ve süt ürünleri yoğurt gibi peynir gibi çocuklarıma alışkanlık haline getirdiğimiz zaman ve onun dışında güneşli havada bol bol yürümek faydalı olabilir. Spor yapmak bizi dinç ve zinde tutacağından yine enfeksiyonlara karşı koruyucudur. Bağışıklık sisteminizi güçlendirecektir. Bu da korunma yolları açısından önemlidir" şeklinde konuştu.
Enfeksiyonların riskli gruplarda tedavi edilmediği takdirde hastaneye yatışın gerektiğini de anlatan Doç. Dr. Uğurcan, "Bazı hastalarımız çok geç bize başvuruyor. Kendileri bir şekilde evde bu durumu alt etmek için çeşitli yöntemler deniyorlar ama hastalık ilerlemiş oluyor. Bu tür durumlarda geç kalınırsa kan dolaşımını bozabiliyor solunum yetmezliğine neden olabiliyor. Bu tür durumlarda yoğun bakımda yatışlara kadar gidebilen ciddi durumlar olabilir. O yüzden bu tür hastalarımız eğer birkaç gündür şikayetleri devam ediyor, 48-72 saatten fazla ateş yüksekliği özellikle 37,5 ya da 38 derecenin üzerinde ateşleri devam ediyorsa mutlaka doktora başvurmaları gerekir" diye konuştu.
Ömer Sayın
Kaynak: IHA
dikGAZETE.com