Gündem

'Kıraat araştırma merkezlerine ihtiyacımız var'

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Erbaş, "Kıraat alanının temel metinlerinin derinlemesine incelenmesini esas alan kıraat araştırmalarının yapıldığı araştırma merkezlerine ihtiyacımızın olduğu, gün geçtikçe kendini daha da hissettirmektedir." dedi.

'Kıraat araştırma merkezlerine ihtiyacımız var'
03-11-2017 18:57

İSTANBUL

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Kur’an kursları ve tashih-i huruf kurslarıyla da destelenen söz konusu çalışmalara ilaveten, kıraat alanının temel metinlerinin derinlemesine incelenmesini esas alan ve kaynaklara vukufiyeti daha üst düzeye taşıyacak kıraat araştırmalarının yapıldığı araştırma merkezlerine ihtiyacımızın olduğu, gün geçtikçe kendini daha da hissettirmektedir." dedi.

Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde düzenlenen "2. Uluslararası Kıraat Sempozyumu"nda konuşan Prof. Dr. Ali Erbaş, sempozyumun, bilimsel ve teknik anlamda kıraat ilmine katkı sağlayacağını söyledi.

Erbaş, Kur'an'ın, kıraat ilmiyle doğrudan ilintili olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

"Allah tarafından tescil edilen mucizevi yönüyle doğrudan ilintili olan kıraat ilmi, Cebrail aleyhisselam vasıtasıyla indirilen vahyin, Hz. Peygamberin fem-i muhsininden sadır olduğu gibi telaffuz edilerek kıyamete kadar taşıma çabasının adıdır. Bu çabanın bir sonucu olarak kıraat ulemamız, sahabe-i kiramın peygamberimizden öğrendiği tilavet şekillerini sonraki nesillere bir taraftan şifahen aktarmışlar, diğer taraftan da adeta her bir Kur’an harfinin edasının, yani icrasının nasıl olması gerektiğini, en ince ayrıntısına kadar kayda geçirmişlerdir. Bu şekilde, Kur’an’ın okunuşu ve nüzûl dönemindeki telaffuz biçimleri, sonraki nesillere tüm boyutlarıyla muhafaza edilerek taşınmıştır.

Bu noktadan hareketle ifade edelim ki, Kur’an lafızlarının nasıl okunacağını, farklı okuyuşların hangi temele dayandığını inceleyen ilm-i kıraat, nüzûl döneminde Dâru’l-Erkâm’da başlayıp Ashab-ı Suffe ile adeta kurumsallaşarak, sahabe efendilerimiz vasıtasıyla nüzul sonrası döneme taşınmıştır. Tabiin dönemi ve sonraki sürece baktığımızda ise kıraat alanında uzmanlaşanların, tek kaynaktan gelen okuyuşları nakletme yerine, muhtelif kanallardan ulaşan kıraatler içinden seçkide bulunma yönünde bir çalışma yürüttüklerini müşahede etmekteyiz. Nitekim dönemin ileri gelen ilim merkezlerinden Medine’de, Nâfi’; Mekke’de, İbn Kesîr; Basra’da, Ebû Amr; Şam’da, İbn Âmir ve Kûfe’de Âsım kıraati, insanların teveccühüne ve üst düzey bir kabule mazhar olmuştur."

Sempozyum üç gün sürecek

Prof. Dr. Erbaş, "Başından itibaren vurguladığımız bu kadim gelenek, günümüzde Başkanlığımızın uhdesinde yer alan aşere-takrib kurslarıyla, aslına uygun bir şekilde sürdürülmektedir. Kur’an kursları ve tashih-i hurûf kurslarıyla da destelenen söz konusu çalışmalara ilaveten, kıraat alanının temel metinlerinin derinlemesine incelenmesini esas alan ve kaynaklara vukufiyeti daha üst düzeye taşıyacak kıraat araştırmalarının yapıldığı araştırma merkezlerine ihtiyacımızın olduğu, gün geçtikçe kendini daha da hissettirmektedir. Kıraat tedrisatı, mushaf imlası ve tecvid uygulamalarında görülen birtakım farklılıkların, ilmi ölçütlere dayalı olarak izahı ve sahih olanın ortaya çıkarılması da böylece daha mümkün hale gelecektir." dedi.

Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Osman Şahin ise, sempozyumun üç gün süreceğini ve birçok tebliğin bu kapsamda sunulacağını ifade etti.

Muhabir: İsmail Özdemir, Halil İbrahim Başer


dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER