CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Biz hiçbir tehdide boyun eğecek bir ülke değiliz. Bunu herkesin iyi bilmesi lazım, Putin’in de iyi bilmesi lazım" dedi.
TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Rus televizyon kanalına verdiği röportajın ardından gündeme gelen Milletvekili Eren Erdem’e sahip çıktı. Kılıçdaroğlu, Türkiye üzerinden kimyasal silahların Suriye’ye gönderilmesini dile getirdiği için Eren Erdem’in düşman ilan edildiğini kaydederek, “Bizim milletvekillerimiz namuslu insanlardır, ağızlarından çıkanları bilir, belge olmadan konuşmazlar” dedi.
DİLEK DOĞAN’IN ÖLÜMÜ
Dilek Doğan’ın ölmesi ile ilgili internete düşen görüntüler üzerinden eleştirilerde bulunan ve polislere seslenen Kemal Kılıçdaroğlu, “Sosyal medyaya kısa bir kamera kaydı düştü. Bir çocuğumuzun nasıl öldürüldüğüne tanık olduk. Dilek Doğan. ‘Bu ne ya’ dedikten sonra açılan ateş sonucu gencecik bir çocuğumuz öldü. Annenin tek savunması elindeki terlik, terliği polislere atıyor. O annenin feryadını duyup da haksızlığa isyan etmemek mümkün değil. Bunu bize ‘çatışmada öldü’ diye sundular. Ortada bir çatışma yok. Polise mukavemet etti diye elinde terlik olan anne hakkında soruşturma başlattılar. Polise her zaman söyledim, sizler bizim vaz geçilmezimizsiniz, sizleri seviyoruz, eğer içinizden birisi bir haksızlık yapıyorsa o haksızlığı önce siz ortaya çıkartın ki, toplumun size olan güven ve saygısı artsın. Sizin sorunlarınızı biliyoruz” dedi.
“SAYIN DAVUTOĞLU’NA TEŞEKKÜR EDERİM”
Olayla ilgili görüntüleri ortaya çıkaran gazetecinin başına yarın ne geleceğini bilmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Belki o da hapse atılacaktır. Gazeteciler görevini yaptığı sürece bizim başımızın tacı” ifadelerini kullandı. Başbakan Davutoğlu’na teşekkür eden ve bir çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gazetecilerin tutuksuz yargılanması ile ilgili gel bir adım atalım. Sayın Davutoğlu daha önemli bir adım attı, ‘zorunlu haller dışında tutuksuz yargılanma dışında bir yol belirlenmesinin doğru olacağı kanaatindeyim’ dedi. Çok teşekkür ederim. Getirin yasayı CHP olarak biz hazırız size destek vereceğiz. Madem ki, tutuksuz yargılanma esastır bu esası yeniden belirleyelim.”
Abdurrahim Boynukalın’ın Gençlik ve Spor Bakanlığına Bakan Yardımcısı olarak getirilmesini eleştiren Kılıçdaroğlu, “Erdem ve ahlaktan bahsedeceksin, erdem ve ahlaktan nasibini alamamış bir kişiyi bakan yardımcısı yapacaksın. Boynukalın’a nasıl görev verecekler, ‘elinde sopa ile, cam çerçeve indir’ diyecekler” açıklamasında bulundu.
“BU TABLOYU TÜRKİYE’NİN ÖNÜNE KOYAN KİM”
Sokağa çıkma yasaklarına ilişkin değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, “İller ve ilçeler silah deposuna dönüştürülürken bu ülkenin başında kimler vardı?” diye sordu. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu’nda ne olup bittiğini soran Kılıçdaroğlu, “Bir ilçe başkanımız yaşadığı olayları anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Kızını okula gönderemiyor. Bu tabloyu Türkiye’nin önüne koyanlar kim. ‘Çözüm süreci’ diyen, şimdi ‘PKK bizi kandırdı’ diyen kim, kahramanlık taslayan kimler. Bedel ödeyen güvenlik görevlileri, kahramanlık edebiyatı yapanlar o il ve ilçeler silah deposuna dönüştürülürken seyredenler” ifadelerini kullandı.
Bölgeden 200 bin kişinin göç ettiğini kaydeden ve “14 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar, 200 bin kişinin vebalini kim çekecek” ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, iktidarı suçladı. Sokağa çıkma yasağının yaşandığı bölgeden bir esnafın mektubunu okuyan Kılıçdaroğlu, “Biz CHP olarak senin CHP’ye oy vermediğini üç aşağı beş yukarı biliyoruz. Biz senin ayağına bir heyet gönderdik. Sende artık bu hükümetin Türkiye’nin sorunlarına çözüm getiremeyeceğini bilmelisin” diye konuştu.
“SIRADAN KABİLE REİSİ BİLE TÜRKİYE’Yİ TEHDİT ETMEYE BAŞLADI”
Türkiye’nin dış politikasını “Fiyasko” olarak değerlendiren Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin bir dış politikası olmadığını savunarak, “Bütün komşularla kavgalıyız. Hata üstüne hata yapmayı sürdürüyoruz. Musul’a asker gönderdik, sanki Trabzon’a, Hakkari’ye asker gönderiyoruz. İzin aldın mı, orası başka bir ülke. ‘Biz gideriz, biz büyük ülkeyiz.’ Sevsinler senin bu görüşünü. Bizimkiler kahraman edasıyla geziyor ‘Musul’a asker gönderdik’ diye. Irak Başbakanı Türkiye’nin çekilmesini istiyor ve 48 saat tanıyor, Türkiye’ye ültimatom veriyor. Türkiye ültimatom alacak bir ülke mi?" dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ‘biz oraya davet üzerine gittik’ dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Başbakan açıklama yapıyor, ‘geri çekilmek söz konusu değil.’ Bu kez abisi konuşuyor, Erdoğan, ‘biz davete icabet ettik’ diyor. Birliklerin bir kısmı tıpış tıpış geri çekildi. Numan Kurtulmuş ‘geri çekilmedik’ diyor, yine kuyruğu dik tutuyorlar. ABD devreye giriyor ve ‘tüm güçlerinizi geri çekin’ diyor, bizimkiler esas duruşta. Cumartesi günü öğle saatlerinde Başbakan ‘Musul’da askeri varlığımız sürecek’ diyor, aynı gün akşam üzeri Dışişleri Bakanlığı açıklama yapıyor, ‘geri çekileceğiz.’ Bakkal bile bundan daha iyi yönetir. Sen Türkiye’nin onuru ile oynadın, Türkiye’yi Orta Doğu’da şamar oğlanına çevirdin, her gelenin tehdit ettiği bir ülke haline getirdin ülkeyi. Sıradan kabile reisi bile Türkiye’yi tehdit etmeye başladı.”
“BİZ HİÇBİR TEHDİDE BOYUN EĞECEK BİR ÜLKE DEĞİLİZ”
Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak krizine ilişkin iktidarı eleştiren Kılıçdaroğlu, “Putin açıkça tehdit etti Türkiye’yi. Bu tehdide en sert cevabı veren liderlerden birisi benim. Onlardan tık yok. Tehdit ediyorlar seni gıkın dahi çıkmıyor. Biz hiçbir tehdide boyun eğecek bir ülke değiliz. Bunu herkesin iyi bilmesi lazım, Putin’in de iyi bilmesi lazım. BM Güvenlik Konseyi toplandı, Suriye ile ilgili oy birliği ile karar aldı. İsrail’i ve yöneticilerini vatan haini ilan etmişlerdi. Mavi Marmara olaylarını hatırlıyoruz, uluslararası sularda bizim gemimizi İsrail askerleri gemimizi vurdu, 9 vatandaşımızı katlettiler. Korsan bir devletin yapacağını yaptılar. Türkiye haklı tepki gösterdi. Ortaya koşullar sundu. Gazze ablukası kalkmadan eğer bir anlaşma imzalarsanız, 9 vatandaşımızın kanı, onu imzalayanların eline bulaşmış demektir. Filistin davası kutsal bir davadır. Filistin topraklarında Türkiye’den giden devrimci gençlerimizin mezarları var.”
“HİÇBİR MİLLETVEKİLİMİZİ KİMSEYE YEDİRMEYİZ”
Rus televizyonunda yaptığı açıklamaların ardından gündeme gelen CHP’li milletvekili Eren Erdem’e sahip çıkan Kılıçdaroğlu, “Bu ara hükümet başarısızlıklarının altında bunaldığı için kendisi için çıkış arıyor. Bizim bir milletvekili arkadaşımıza acımasızca saldırıyorlar. Türkiye üzerinden kimyasal silahların Suriye’ye gönderilmesini dile getirdi diye arkadaşımız Eren Erdem bir numaralı düşman ilan edildi. Hiçbir milletvekilimizi kimseye yedirmeyiz. Bizim milletvekillerimiz namuslu insanlardır, ağızlarından çıkanları bilir, belge olmadan konuşmazlar. Bunlar tam bir yavuz hırsız misali. Çıkamazsın sen o bataktan. Çıkacak birikimin, aklın, erdeminiz yok” dedi.
Kılıçdaroğlu, "Yaşanan olaya ilişkin 28 Şubat 2013, Adana polisine bir ihbar geliyor. Poliste üzerine düşen görevi yapıyor ve operasyonu yapıyor. Kişileri buluyor, gözaltına alıyor. Bunların başında Haytam Kasap var, El Kaide terör örgütü üyeliği ile bilinen birisi. Olayları organize eden birisi. Savcılık 190 sayfalık iddianame hazırlıyor. Sayın Erdem milletvekili olduktan sonra olayı araştırıyor ve o zaman bir basın toplantısı yapıyor, kimyasal ürünlerin Türkiye üzerinden Suriye’ye gönderildiğini açıklıyor. 10 Aralık 2015’te TBMM Genel Kurulunda kürsüde daha sert söylemlerle bunu dile getiriyor. Davutoğlu’na soru önergesi veriyor ama cevaplanmış değil şuana kadar” ifadelerini kullandı.
İddianameden bir bölüm okuyan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ağır bir dille eleştirerek sözlerine şöyle devam etti:
“190 sayfalık iddianameyi kim merak ediyorsa ona göndeririz. Arkadaşımız hiçbir şekilde Türkiye’yi suçlamıyor. Suçladığı tek şey var, ‘batı neden bu kimyasalları Türkiye üzerinden gönderiyor, asıl Batının sorgulanması lazım’ diyor, ‘sen kimyasallar kendi ülkenden çıkarılırken neden bunları yakalamadın’ diyor. Linç kampanyası uyguluyorlar. Ben Sayın Davutoğlu’nun siyasetin bunu eleştiri konusu yapmasını anlarım, bir polemik konusudur, kendisine göre eleştiri yapar, biz de cevabını veririz. Benim anlamadığım bir şey var, bir diktatör bozuntusunun bu işlere burnunu sokmamış olması. Nasıl birisin sen, ana muhalefeti suçluyor. Sen geldin Meclise 550 milletvekilinin önünde namusun ve şerefin önünde yemin ettin. Erdoğan’a soruyorum, bu namus ve şeref kavramı nerede pazarlanıyor acaba. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı namusuna ve şerefine sahip çıkmazsa kim sahip çıkacak. Tarafsızlığını bozduğun her dönemde ben namus ve şeref kavramını sana hatırlatacağım, namus ve şerefi sana öğreteceğim, sözüm söz.”
(İHA)
TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Rus televizyon kanalına verdiği röportajın ardından gündeme gelen Milletvekili Eren Erdem’e sahip çıktı. Kılıçdaroğlu, Türkiye üzerinden kimyasal silahların Suriye’ye gönderilmesini dile getirdiği için Eren Erdem’in düşman ilan edildiğini kaydederek, “Bizim milletvekillerimiz namuslu insanlardır, ağızlarından çıkanları bilir, belge olmadan konuşmazlar” dedi.
DİLEK DOĞAN’IN ÖLÜMÜ
Dilek Doğan’ın ölmesi ile ilgili internete düşen görüntüler üzerinden eleştirilerde bulunan ve polislere seslenen Kemal Kılıçdaroğlu, “Sosyal medyaya kısa bir kamera kaydı düştü. Bir çocuğumuzun nasıl öldürüldüğüne tanık olduk. Dilek Doğan. ‘Bu ne ya’ dedikten sonra açılan ateş sonucu gencecik bir çocuğumuz öldü. Annenin tek savunması elindeki terlik, terliği polislere atıyor. O annenin feryadını duyup da haksızlığa isyan etmemek mümkün değil. Bunu bize ‘çatışmada öldü’ diye sundular. Ortada bir çatışma yok. Polise mukavemet etti diye elinde terlik olan anne hakkında soruşturma başlattılar. Polise her zaman söyledim, sizler bizim vaz geçilmezimizsiniz, sizleri seviyoruz, eğer içinizden birisi bir haksızlık yapıyorsa o haksızlığı önce siz ortaya çıkartın ki, toplumun size olan güven ve saygısı artsın. Sizin sorunlarınızı biliyoruz” dedi.
“SAYIN DAVUTOĞLU’NA TEŞEKKÜR EDERİM”
Olayla ilgili görüntüleri ortaya çıkaran gazetecinin başına yarın ne geleceğini bilmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Belki o da hapse atılacaktır. Gazeteciler görevini yaptığı sürece bizim başımızın tacı” ifadelerini kullandı. Başbakan Davutoğlu’na teşekkür eden ve bir çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gazetecilerin tutuksuz yargılanması ile ilgili gel bir adım atalım. Sayın Davutoğlu daha önemli bir adım attı, ‘zorunlu haller dışında tutuksuz yargılanma dışında bir yol belirlenmesinin doğru olacağı kanaatindeyim’ dedi. Çok teşekkür ederim. Getirin yasayı CHP olarak biz hazırız size destek vereceğiz. Madem ki, tutuksuz yargılanma esastır bu esası yeniden belirleyelim.”
Abdurrahim Boynukalın’ın Gençlik ve Spor Bakanlığına Bakan Yardımcısı olarak getirilmesini eleştiren Kılıçdaroğlu, “Erdem ve ahlaktan bahsedeceksin, erdem ve ahlaktan nasibini alamamış bir kişiyi bakan yardımcısı yapacaksın. Boynukalın’a nasıl görev verecekler, ‘elinde sopa ile, cam çerçeve indir’ diyecekler” açıklamasında bulundu.
“BU TABLOYU TÜRKİYE’NİN ÖNÜNE KOYAN KİM”
Sokağa çıkma yasaklarına ilişkin değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, “İller ve ilçeler silah deposuna dönüştürülürken bu ülkenin başında kimler vardı?” diye sordu. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu’nda ne olup bittiğini soran Kılıçdaroğlu, “Bir ilçe başkanımız yaşadığı olayları anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Kızını okula gönderemiyor. Bu tabloyu Türkiye’nin önüne koyanlar kim. ‘Çözüm süreci’ diyen, şimdi ‘PKK bizi kandırdı’ diyen kim, kahramanlık taslayan kimler. Bedel ödeyen güvenlik görevlileri, kahramanlık edebiyatı yapanlar o il ve ilçeler silah deposuna dönüştürülürken seyredenler” ifadelerini kullandı.
Bölgeden 200 bin kişinin göç ettiğini kaydeden ve “14 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar, 200 bin kişinin vebalini kim çekecek” ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, iktidarı suçladı. Sokağa çıkma yasağının yaşandığı bölgeden bir esnafın mektubunu okuyan Kılıçdaroğlu, “Biz CHP olarak senin CHP’ye oy vermediğini üç aşağı beş yukarı biliyoruz. Biz senin ayağına bir heyet gönderdik. Sende artık bu hükümetin Türkiye’nin sorunlarına çözüm getiremeyeceğini bilmelisin” diye konuştu.
“SIRADAN KABİLE REİSİ BİLE TÜRKİYE’Yİ TEHDİT ETMEYE BAŞLADI”
Türkiye’nin dış politikasını “Fiyasko” olarak değerlendiren Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin bir dış politikası olmadığını savunarak, “Bütün komşularla kavgalıyız. Hata üstüne hata yapmayı sürdürüyoruz. Musul’a asker gönderdik, sanki Trabzon’a, Hakkari’ye asker gönderiyoruz. İzin aldın mı, orası başka bir ülke. ‘Biz gideriz, biz büyük ülkeyiz.’ Sevsinler senin bu görüşünü. Bizimkiler kahraman edasıyla geziyor ‘Musul’a asker gönderdik’ diye. Irak Başbakanı Türkiye’nin çekilmesini istiyor ve 48 saat tanıyor, Türkiye’ye ültimatom veriyor. Türkiye ültimatom alacak bir ülke mi?" dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ‘biz oraya davet üzerine gittik’ dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Başbakan açıklama yapıyor, ‘geri çekilmek söz konusu değil.’ Bu kez abisi konuşuyor, Erdoğan, ‘biz davete icabet ettik’ diyor. Birliklerin bir kısmı tıpış tıpış geri çekildi. Numan Kurtulmuş ‘geri çekilmedik’ diyor, yine kuyruğu dik tutuyorlar. ABD devreye giriyor ve ‘tüm güçlerinizi geri çekin’ diyor, bizimkiler esas duruşta. Cumartesi günü öğle saatlerinde Başbakan ‘Musul’da askeri varlığımız sürecek’ diyor, aynı gün akşam üzeri Dışişleri Bakanlığı açıklama yapıyor, ‘geri çekileceğiz.’ Bakkal bile bundan daha iyi yönetir. Sen Türkiye’nin onuru ile oynadın, Türkiye’yi Orta Doğu’da şamar oğlanına çevirdin, her gelenin tehdit ettiği bir ülke haline getirdin ülkeyi. Sıradan kabile reisi bile Türkiye’yi tehdit etmeye başladı.”
“BİZ HİÇBİR TEHDİDE BOYUN EĞECEK BİR ÜLKE DEĞİLİZ”
Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak krizine ilişkin iktidarı eleştiren Kılıçdaroğlu, “Putin açıkça tehdit etti Türkiye’yi. Bu tehdide en sert cevabı veren liderlerden birisi benim. Onlardan tık yok. Tehdit ediyorlar seni gıkın dahi çıkmıyor. Biz hiçbir tehdide boyun eğecek bir ülke değiliz. Bunu herkesin iyi bilmesi lazım, Putin’in de iyi bilmesi lazım. BM Güvenlik Konseyi toplandı, Suriye ile ilgili oy birliği ile karar aldı. İsrail’i ve yöneticilerini vatan haini ilan etmişlerdi. Mavi Marmara olaylarını hatırlıyoruz, uluslararası sularda bizim gemimizi İsrail askerleri gemimizi vurdu, 9 vatandaşımızı katlettiler. Korsan bir devletin yapacağını yaptılar. Türkiye haklı tepki gösterdi. Ortaya koşullar sundu. Gazze ablukası kalkmadan eğer bir anlaşma imzalarsanız, 9 vatandaşımızın kanı, onu imzalayanların eline bulaşmış demektir. Filistin davası kutsal bir davadır. Filistin topraklarında Türkiye’den giden devrimci gençlerimizin mezarları var.”
“HİÇBİR MİLLETVEKİLİMİZİ KİMSEYE YEDİRMEYİZ”
Rus televizyonunda yaptığı açıklamaların ardından gündeme gelen CHP’li milletvekili Eren Erdem’e sahip çıkan Kılıçdaroğlu, “Bu ara hükümet başarısızlıklarının altında bunaldığı için kendisi için çıkış arıyor. Bizim bir milletvekili arkadaşımıza acımasızca saldırıyorlar. Türkiye üzerinden kimyasal silahların Suriye’ye gönderilmesini dile getirdi diye arkadaşımız Eren Erdem bir numaralı düşman ilan edildi. Hiçbir milletvekilimizi kimseye yedirmeyiz. Bizim milletvekillerimiz namuslu insanlardır, ağızlarından çıkanları bilir, belge olmadan konuşmazlar. Bunlar tam bir yavuz hırsız misali. Çıkamazsın sen o bataktan. Çıkacak birikimin, aklın, erdeminiz yok” dedi.
Kılıçdaroğlu, "Yaşanan olaya ilişkin 28 Şubat 2013, Adana polisine bir ihbar geliyor. Poliste üzerine düşen görevi yapıyor ve operasyonu yapıyor. Kişileri buluyor, gözaltına alıyor. Bunların başında Haytam Kasap var, El Kaide terör örgütü üyeliği ile bilinen birisi. Olayları organize eden birisi. Savcılık 190 sayfalık iddianame hazırlıyor. Sayın Erdem milletvekili olduktan sonra olayı araştırıyor ve o zaman bir basın toplantısı yapıyor, kimyasal ürünlerin Türkiye üzerinden Suriye’ye gönderildiğini açıklıyor. 10 Aralık 2015’te TBMM Genel Kurulunda kürsüde daha sert söylemlerle bunu dile getiriyor. Davutoğlu’na soru önergesi veriyor ama cevaplanmış değil şuana kadar” ifadelerini kullandı.
İddianameden bir bölüm okuyan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ağır bir dille eleştirerek sözlerine şöyle devam etti:
“190 sayfalık iddianameyi kim merak ediyorsa ona göndeririz. Arkadaşımız hiçbir şekilde Türkiye’yi suçlamıyor. Suçladığı tek şey var, ‘batı neden bu kimyasalları Türkiye üzerinden gönderiyor, asıl Batının sorgulanması lazım’ diyor, ‘sen kimyasallar kendi ülkenden çıkarılırken neden bunları yakalamadın’ diyor. Linç kampanyası uyguluyorlar. Ben Sayın Davutoğlu’nun siyasetin bunu eleştiri konusu yapmasını anlarım, bir polemik konusudur, kendisine göre eleştiri yapar, biz de cevabını veririz. Benim anlamadığım bir şey var, bir diktatör bozuntusunun bu işlere burnunu sokmamış olması. Nasıl birisin sen, ana muhalefeti suçluyor. Sen geldin Meclise 550 milletvekilinin önünde namusun ve şerefin önünde yemin ettin. Erdoğan’a soruyorum, bu namus ve şeref kavramı nerede pazarlanıyor acaba. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı namusuna ve şerefine sahip çıkmazsa kim sahip çıkacak. Tarafsızlığını bozduğun her dönemde ben namus ve şeref kavramını sana hatırlatacağım, namus ve şerefi sana öğreteceğim, sözüm söz.”
(İHA)