Elite World Hotel’de gerçekleştirilen ve 4 gün sürecek olan il başkanları toplantısı saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Açılış konuşmasını CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl’ün yapmasının ardandan Kılıçdaroğlu partisinin il başkanlarına hitap etti. Kılıçdaroğlu, “Yol arkadaşlarım, Van’ı benim kişisel tarihimde özel bir yeri var. İlkokula Erciş’te başladım, yıllar sonra o okulu ziyaret etmeye gitmiştim. Tatvan’dan Van’a gelişimizi de hatırlıyorum. Van, gönlümde özel bir yeri olan bir kent. Köklü bir tarihi var. 2011’de deprem yaşandı, hepimizin yüreği büyük acılar yaşadı. Bütün Türkiye kalbini Van’a taşıdı, yardımlar ve bağışlar geldi. Tasada ve kıvançta beraber olmayı arzu ederiz. Van’da, Hakkari’de de istemeyiz. 644 kişi hayatını kaybetti, Van’a 4 kez geldim, belediyelerimiz seferber oldu. Van’ın afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğini ifade ettik, olmadı. 35-40 bin TL’ye mal olan konutlar 90 bin TL’ye vatandaşlara satıldı. Büyük karlar içeren bir satış olmaması gerekirdi. Van il başkanımızla konuşuyorum, esnaf sıkıntılı vaziyette. Van, göç almaya başladı. Terörün yoğunlaştığı bölgelerden Van’a göç var. En büyük kaygımız, nasıl Diyarbakır Bağlar semti gibi bölgeler çıkabilir, kaos çıkabilir, Van kendi iç dinamiklerini kaybedebilir. Van’a gelen göçlerin iyi kontrol edilmesi hepimizin ortak bir görevidir. Özellikle bu ülkeyi yönetenlerin görevidir” dedi.
“TERÖR BİR İNSANLIK SUÇUDUR”
Terörün kimden, nereden gelirse gelsin, hangi amaçla gelirse gelsin, insan olarak, parti olarak, yol arkadaşları olarak her türlüsüne karşı çıkacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Terör bir insanlık suçudur. En büyük acıyı sizler yaşıyorsunuz. Bir şehit ailesine gittim, başsağlığı diledim. Vanlı bir kadın şunu söyledi, ‘İstirham ediyoruz, ayaklarını öpüyoruz, terörü bitirin, askerimiz, polislerimiz ölmesin.’ Terör bu kadar bu bölgede can yakıyor. Çukurca’da 8 şehidimiz, bugün bir şehidimiz geldi. Hepimizin içi kan ağlıyor. Böyle bir olayı nasıl oldu, kimler hangi gerekçelerle başımıza geldi. 2002’de terör yok, 14 yıl geçti, tek başınıza iktidarlar, suçlayacakları bir arı, bir sinek, bir kelebek bile yok. Nasıl oldu 14 yıl içinde Türkiye kan gölünün içinde kendisini gördü. Bu tabloyu kim Türkiye vatandaşlarının önüne koydu? Hakkarili, İstanbullu kardeşim de bu soruyu sormak zorundadır. Ne oldu Türkiye’ye? ’Efendim, terörü bitireceğiz’, eyvallah dedik, kredi açıyoruz dedik. Yol haritası gösterdik, ‘bununla çözmeyeceğiz’ dediler. Çözdüler mi? Hayır, daha büyük belalar açtılar arkadaşlar. 2013’te söyledim, bu sorun sıradan bir sorun değil, bakkalın, manavın sorunu değil, bu sorun tarihsel birikimi olan bir sorun, bu sorunu beraber çözmek sorundayız hep beraber. Sorunun adresi meclistir dedik, ‘hayır’ dediler. Hatırlattım kendisine, sorunu çözmek için samimi ve dürüst olacaksın, gizli, kişisel ajandan olmayacak, millete hesabını veremeyeceğin vaatlerde bulunmayacaksın, millete ve muhalefete bilgi vereceksin. Bugün faturayı kim ödüyor? Faturayı Başbakan mı ödüyor, Cumhurbaşkanı mı ödüyor? Beyefendi sarayında oturuyor, her gün şehitler geliyor, bu akşam düğün dernek yapacak beyefendi. Bunu hesabının sorulması lazım. Bunu sormayıp da neyi soracaksınız? Bunu gündemde tutmayıp da neyi tutacaksınız? Türkiye’yi terör bataklığına kimler sürükledi? Bilinçli olarak yapıldı bunların tamamı. Silahlar dağıtıldı, bilinçli olarak Türkiye bir ateş çemberinin içine sokuldu. Vanlılar ödedi? Tarihin en zengin kültürü burada, Van’da, gidin kalesine, ovalarına, yaylalarına, turist mi var? Niye gelmiyor? Patlayan bombalar var diye mi, hayır efendim. Sorun Türkiye’nin bozulan imajı, Türkiye’yi Avrupa ülkesi olarak görmüyorlar, ‘Ortadoğu bataklığının parçası haline geldi’ diyorlar. Kim getirdi Türkiye’yi bu hale?”
“TERÖR SORUNUNU BİZİM DIŞIMIZDAN BAŞKA PARTİ ÇÖZEMEZ”
Terörün sadece esnafı, sanayiciyi değil herkesi vurduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, “6 milyon işsizimiz var. İşsizliğin en yoğun olduğu bölgeler bu bölgeler. Bu kadar gencecik çocuğumuz işsiz, eğitimli işsizler bunlar. Üniversiteyi bitirmiş, çocuk hala babasının eline bakıyor, hala işsiz. Bu mudur Türkiye’yi iyi yönetmek? Sadece ben değil, her birimiz tek tek bunu anlatmalıyız, söylemeliyiz. Göç-Der diye bir derneğimiz, 200 bin kişinin yerinden yurdundan edildiği söyleniyor. Kimisi Van’a geldi. Kimisi Diyarbakır’a. Nasıl yaşıyorlar bu insanlar? Sur’dan kaçan vatandaşlar, Diyarbakır’ın varoşlarında üç dört aile bir arada kalıyor, bu hükümet onlara el uzatıyor mu? Onlara her gün yemek götüren parti CHP. O vatandaşlarımıza TIR’larla yardım götüren parti biziz. Ülkemizi, insanımızı seviyoruz, kimliği ne olursa olsun, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun başımın üstünde yeri var. Bu sorunu çözmek mi istiyorsunuz? Adına ister doğu-güneydoğu, ister Kürt sorunu deyin. Bu sorunu ancak ve ancak CHP çözer. Bu sorunu çözmeye kararlıyız, bizim dışımızda başka bir parti çözemez. CHP, Kuvay-ı Milliyeci’dir. Türkiye’nin geleceğinden alacağımız kararlar nedeniyle endişe etmez, sorunun çözüm yeri meclisse, çözüm anahtarı da tam demokrasi ve özgürlüklerden geçiyor. Birisi eline sopayı alacak toplumu dizayn etmeye kalkacak, vatandaşı dizayn etmeye kalkacak. Bu ülkeye tam demokrasi ve tam özgürlükleri getireceğiz. Bu ülkede terör sorununu da ancak biz bitireceğiz. 7 Haziran’dan bu yana 500’ün üzerinde şehit var, bilinçli olarak yapıldı, Ceylanpınar’da iki polis öldürüldü, kim yaptı? Failler bulunmadı. Niye bulunmuyor? Hangi gerekçeyle bulunmuyor? Bu bölge insanının çok dikkatli bunları izlemesi lazım. 7 Haziran’ın faturası sadece terör değil, 2 milyar 333 milyon TL tutarında 63 bin çek karşılıksız kaldı. 63 bin esnaf kara listeye alındı. Buradaki esnafın, tüccarın ne günahı var? İcra dairelerinin sayısı 2002’de 8 milyondu dosya sayısı, 2014 dosya sayısı 24 milyona çıktı. Yüzünüze gözünüze dursun, bu rakamları da mı bilmiyorsun. Bu bölgede hayvancılıkla bütün Ortadoğu’yu besliyorduk, şimdi dışarıdan alıyoruz, şimdi bölge halkını teröre ezdirdi” ifadelerini kullandı.
“SEN ANCAK TENEKEDEN KOMUTAN OLURSUN”
Tüm sorunlar yetmezmiş gibi bir de ithal terör IŞİD’in ortaya çıktığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Bir sabah kalktık Suriye baş düşman ilan ettik, ne oldu? Vizeleri kaldırmıştınız. ’Kardeşim’ diyordun, ne oldu? bir sabah kalktık da bir numaralı düşman oldu. Emevi Camii’nde namaz kılacaktı, buyur git bakalım, kıl kılabiliyorsun. Bunlar gidecekti, 3 milyon Suriyeli buraya geldi. Nasıl bir devlet yönetimi, nasıl bir öngörme yeteneği, en uzun sınırımız yol geçen hanına döndü. Kilis burnumuzun dibinde, her gün roket atışları var. Türkiye Cumhuriyeti’nde bir ilin kanaat önderleri, gazeteye ilan veriyor, ‘nerede bu hükümet’ diye? 22 kişi hayatını kaybetti. Uçak dahi uçuramıyorlar, kim getirdi bu hale? IŞİD’i vuramıyorlar, ama onlar vuruyor. 4 aydır anneler çocuklarını okula gönderemiyor. Bunları her yerde anlatmak zorundasınız, gerçekleri anlatmak zorundayız. Zara bölgesi vuruluyor, ses çıkaran yok, sözde ateşkes ilan edildi. Öyle yanlış politikalar var ki, Mavi Marmara ile İsrail’i baş düşman ilan ettiler. 9 vatandaşımız açık denizlerde İsrail’i vurmuştu. İsrail ile barışmak için tazminat ödeyeceksin. ‘Gazze’ye gideceğim’ dedi, seni alnından öpeceğim dedim, g’sini bile ağzına almadı. Kapalı kapılar ardından İsrail’e önce OECD, sonra NATO’nun yolunu açtılar. İsrail özür mü diledi, tazminat mı verdi, ablukaları mı kaldırdı? Hayır. Allayıp, pullayıp kahramanlık edebiyatı yaptığı dönemde baş düşman ilan etmişti, şimdi ‘muhtacız’ diyor. Muhtaç hale geldiyse, utan o koltuğunda. Ne diyordu ’ben komutanım’, sen ancak tenekeden komutan olursun” açıklamalarını yaptı.
“SEN ARKADAN HANÇERLEMEYİ SEVEN BİRİSİSİN”
Çağdaş bir anayasaya ihtiyaç olduğunu da dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, “Parlamenter sistem 150 yıla yakın yönetiliyor, kan gövdeyi götürmüş, beline kadar kanın ortasına oturmuş, her gün insanlar ölüyor, ağlamayacak anne kalmadı, bunları bir tarafa bıraktı, ’illa ben başkan olacağım’ diyor. 14 yıldır bu memleketi tek başına yönetiyorsun, yapmak isteyip de yapamadığın ne oldu? Başbakandır Soma’da adam dövdün, istediğin adamı vekil, meclis başkanı yaptın, milleti tehdit ediyorsun. Ne istiyorsun bu milletten? Milletin başına bir numaralı bela olmuş, bir numaralı bölücü olmuş. TOBB’da konuşma yaptım. Aynı şeyi yine söylüyorum. Bir kişi konuşacak Türkiye susacak. Biri konuşacak hakim ona göre karar verecek, ona göre milletvekili seçilecek, istediği adam hapse gidecek. Böyle bir sistemi kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz. Aynı şeyi yine söylüyorum. Biz ülkemizi seviyoruz, gönül bağı olsun olmasın, bütün insanlarımızın özgürce düşüncelerini ifade etmelerini istiyoruz. Benim gibi düşünmedi diye alıp adamı hapse mi atacaksınız? Öğretim üyeleri, vay sen misin bildiri imzalayan. Vatan haini ilan etti. Vatan haini düşünce özgürlüğüne sınırlar getiren adamdı. Düşüncesini beğenirim beğenmem, o insanın özgürce açıklamasına imkan vermek zorundayız. ‘Niçin açıklıyorsun’ diyor. Allah’ın verdiği aklı kullanmama engel oluyorsun sen. Kalkmış konuşma yapmış, kendisini muhatap almıyoruz, TRT bir kanal açsın, RTE kanalı olsun adı, 24 saat ne istiyorsa konuşsun, tuvalete giderken, malı götürürken, sarayda gezerken, hepsini versin. Diyor ki, ’Milletin iradesine ihanet etmiştir’. Milletin iradesine ihanet eden adam sensin. Açıkça ihanet eden sensin. 23 milyon 600 bin oy alan Davutoğlu’na sen demedin mi ‘istifa et’ diye? Sen kendi iradeni milli irade olarak görüyorsun, senin iraden milli irade olamaz. Okuduğunu anla bari, bir tane Türkçe tercüman tut. Bunları yaparsan kan dökülür diyoruz, izin vermeyiz, demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanırız diyoruz. Kan dökmek sizin geleneğinizde var, kanlı pazardan bu yana kan döküyorsunuz, bu adam Türkiye’yi kan gölüne döndürmedi mi? Her gün onlarca kişi hayatını kaybetmiyor mu? Kandan beslenen bir insan, açık net, Erdoğan kandan beslenen birisi. Milleti ayırıyor, bölüyor. Kandan beslenmeleri yetmiyor, arkadan hançerleme geleneği de var bunlarda. Erbakan’ı arkadan hançerlediler, el ayak öpüyorlardı, sonra Kaddafi’ye gitti el etek öptü, ne oldu arkadan hançerledi. ’Kardeşim Esad’ diyordu, en son örnek Davutoğlu, elinde hançer, arkadan hançerledi, ‘yürü’ dedi. Sen arkadan hançerlemeyi seven birisisin, senin yüreğinde insan sevgisi yok. Diyor ki Kızılay’dan başkasına kan vermeyiz, parasız olsa yine vermez, mutlaka para veriyordur Kızılay” diye konuştu.
“ASLA GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ”
Türkiye tarihinin en derin krizlerinden birisinin yaşadığını, cumhuriyetin bir kişinin iki dudağı arasına hapsedilmek istenmekte olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Buna asla izin vermeyeceğiz. İstediği kadar sarayında debelensin, biz bu ülkede demokrasi, yargı bağımsızlığı, medya özgürlüğünü sokakta bulmadık. Demokrasinin bedellerini ödemeye hazırız, hapse atmazlarsa namerttirler. Hiç korkmayacağız, çekinmeyeceğiz. Demokratik, laik, sosyal, hukuk devletini değiştirmek, dikta yönetimini getirmek istiyorlar. Az ateş çemberinden geçerek mi kurduk? Beyefendinin isteği üzerine değişecekmiş. Onun da kardeşi var meclis başkanı, ‘anayasadan demokratik, laik, sosyal, hukuk çıkmalıdır’ dedi. Ne gelecek, Ortadoğu bataklığını görmüyor musun? İnsanlar birbirini boğazlayacak, utanmıyor musun? Ne senin boyun, ne senin kilon buna yetmez arkadaş. Baskı yapıyorlar, sanıyorlar ki geri adım atacağız. İster yandaşlarını, ister havuz medyanı, istersen mafya bozuntusu arkadaşlarını harekete geçir, yıldıramazsın. Sevsinler senin savcılarını, biz o savcılardan korksaydık zaten siyasete girmezdik. Bu ülkede terör bitecekse, demokrasiyle, özgürlüklerle bitecek. İnsanların düşüncelerine kelepçe vuramazsın, herkes çıkacak adam gibi anlatacak. İsteğimiz budur bizim. 81 il başkanımızı burada toplamamızın ayrı bir önemi var, bir bütün olarak görmek istiyoruz Türkiye’yi. Kardeşçe, biz biriz ve kimse bizi ayıramaz. Çanakkale’ye gidin, Gaziantep’e gidin, Urfa’ya gidin, burada da dedelerimiz beraber yatıyor. Kendi ülkemizde kendi sorunumuzu kendimiz çözerek bir arada yaşayacağız, birilerinin tuzağına asla düşmeyeceğiz. Bunlar o kadar omurgasız insanlar ki, idam anayasamızda yok, idam telafisi yok. Ocak 2016’da Suudi Arabistan’da 47 kişiyi idam ettiler, biz idama karşıyız dedik, Mısır’a adam gönderdik, dedim ki darbeden sonra idam yapmasınlar, asla idama taraftar değiliz, karşıyız. İnsan düşüncesinden ötürü idam edebilir misiniz? Erdoğan kalktı Arabistan’da olduğu zaman ‘kanunlarda var, olabilir’ dedi. Bangladeş’te benzer bir idam oldu, bu sefer diyor ki ’Büyükelçiyi çağırdık’, en ağır ifadelerle suçluyor. Çifte standarda ne gerek var, ya karşısındır. İlke, omurga olur bir insanda, işimiz kolay değil, mücadele edeceğiz, güzel olan kolay işi başarmak değil, zor işi başarmaktır. Kurtuluş Savaşı’nda babalarımız, dedelerimiz hangi amaçla mücadele ettilerse, bizleri bu ülkeyi bıraktılarsa, bize çocuklarımıza daha güzel, daha demokratik bir Türkiye olmalı, bunu yapma kararlılığındayız” şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından toplantı basına kapalı olarak devam etti.
dikGAZETE.com