İSTANBUL - MUSA ALCAN
Ermeni tehcirini konu edinen ve 6 Ekim'de vizyona giren "Kervan 1915" filmini yazıp yöneten İsmail Güneş, filmi salonlardan çekme kararı aldıklarını belirterek, "Görülüyor ki bundan böyle gişe açısından tekellerin ilgisini çekmeyen ulusal yapımlar seyirciyle buluşamayacaktır. Sinema seyircisi tarafından izlenilmek istendiği halde, önemli lokasyonlarda vizyona giremeyen filmimiz ağır darbe almıştır." dedi.
Güneş AA muhabirine yaptığı açıklamada, filmin her aşamasında büyük engellerle karşılaştıklarını söyledi.
Son olarak filmin dağıtım aşamasında sorunlar yaşadığını belirten Güneş, "Ben bunu sansür olarak görüyorum. Bir devletin bir film için 'Bunu oynatmayacaksın' demesiyle bir salonun 'Ben bunu oynatmayacağım' demesi aynı şey. Bunun sonucu aynı. Filmi seyirciyle buluşturmama meselesinin tamamı sansürdür. Bunun kim tarafından yapıldığının bir önemi yok." açıklamasında bulundu.
Güneş, sinema salonlarının bir nevi kamu hizmeti alanı olduğu değerlendirmesini yaparak, "Bakkal, 'Ben şu markayı satmayacağım' diyebilir. Sinema salonuna bu muameleyi yaptığınızda bir ülkenin sinema kültürünü yerle bir edersiniz. 'Kervan 1915' gibi bir filmin önce 54, sonra zorlukla 84 salonda gösterilmesi büyük bir skandaldır. Böyle bir filmin en az 300 salonda gösterime girmesi lazımdı." diye konuştu.
"Sinema salonları beni cezalandırıyor"Aynı sıkıntının daha önceki filmlerinde de yaşandığına vurgu yapan Güneş, şöyle devam etti:
"Sinema salonları beni cezalandırıyor. Bu cezalandırma işinde bu işe müdahale edebilecek insanlar, yazarlar, çizerler falan sadece seyrediyor. Bunu herkese söylüyorum ama bir duyarsızlık almış başını gidiyor. 102 yıllık bir meseleyle ilgili bir film yaptım ve o zaman ne olup bittiğini anlamaya çalıştım. Kimse bir şey bilmiyor çünkü. Tarih okuyanlar bir miktar biliyor, onun dışındakiler hamaset üzerine hareket ediyor."
Güneş, film için yoğun araştırmalar yaptıklarına dikkati çekerek, "Devletin bu tehciri gerçekleştirebilmek için, o yoksulluk içinde 256 milyon kuruş harcadığını gördük. Niyeti bütün bir ırkı yok etmek olsa bu kadar parayı harcamasına gerek yok. Devlet planlamış, yasalar ve yönetmelikler çıkarmış, bunlara uymayanın cezalandırılacağını söylemiş. Tren varsa trenle, katır varsa katırla, insanlar güvenlik önlemi olarak Osmanlı'nın bir yerinden başka bir yerine taşınmış. Biz de bu nakil sırasında yaşanan acıları göstermek istedik." ifadelerini kullandı.
"Filmimiz ağır darbe aldı"İsmail Güneş, filmi yapmaya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde 1915 olaylarına ilişkin mesajından sonra karar verdiklerini vurgulayarak, "Ben varolan hikayelerin içerisinden bir 'kurtarma' ya da 'sahiplenme' hikayesini yapmanın daha doğru olacağını düşündüm. 'Katırcı Salim'in hikayesiyle karşılaşınca, o dönemde var olan 'Adil Hafıza' diye bir oluşumun iyi bir filmi olabileceğine karar verdik. Uzun süren senaryo ve set hazırlıklarından sonra 1 Temmuz 2015'te çekimlere başladık. Yaklaşık 3 ay çekimler sürdü. Kurgu aşaması da bitti ama önce 15 Temmuz darbe girişimi, sonra referandum gerekçesiyle gösterimi tehir ettik. Nihayet bugüne geldik ama kaderimiz değişmedi. Hiç ummadığımız engellerle karşılaştık." şeklinde konuştu.
Filmi büyük zorluklarla ve 3 yılda bin 500 kişilik ekiple yaptıklarının altını çizen Güneş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ermeni tehcirini konu edinen 'Kervan 1915'i dağıtım sorunları ve sinema salonlarının kötü niyetli tutumlarından ötürü salonlardan çekme kararı aldık. Görülüyor ki bundan böyle gişe açısından tekellerin ilgisini çekmeyen ulusal yapımlar seyirciyle buluşamayacaktır. Sinema seyircisi tarafından izlenilmek istendiği halde, önemli lokasyonlarda vizyona giremeyen filmimiz ağır darbe almıştır. Seyircilerimiz gerek sosyal medyadan gerekse kişisel ilişkilerle bizlere ulaşıp filmi kendilerine yakın merkezi lokasyonlarda bile bulamadıklarını iddia etmektedirler. Filmimizin sinema seyircisiyle buluşamadığı bir sistemde daha fazla yer almak istemiyor ve üzülerek 'Kervan 1915'i vizyondan çekiyoruz."
dikGAZETE.com