Diyarbakır
Diyarbakır'ın Bismil ilçesi Işıklar Mahallesi'nde 1957'de dünyaya gelen ve çocukken babasının hediye ettiği şalvar, puşi ve yelek ile sürekli kuşanan Tosun, 12 yaşındayken halk oyunlarındaki becerisiyle yöre halkının dikkatini çekti.
Davet üzerine katıldığı düğünlerde kendine has oyunuyla bir süre sonra düğünlerin vazgeçilmezi olan Tosun, şalvarı, gömleği, şapkası, yeleği, puşisi, fuları, taktığı yüzükleri ve kullandığı tespihiyle kendine has rengarenk giyimiyle yaklaşık 27 yıl önce göç ettiği kent merkezinde de insanların ilgi odağı oldu.
Sosyal medyayı da aktif kullanıyor
Zamanının büyük çoğunluğunu, tarihi Sur ilçesinde Ulucami, Dörtayaklı Minare, Ongözlü Köprü gibi tarihi mekanlarda geçiren, 8'i erkek, 4'ü kız 12 çocuk babası Tosun, renkli giyimi ve tarzıyla her geçen gün daha da tanınır hale geldi.
Sosyal medyada halk oyunlarındaki performansını ve fotoğraflarını paylaşan Tosun'un, takipçi sayısı 20 bini aştı.
Kenti ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin de ilgisini çeken Tosun, sokağa çıktığı andan itibaren görenlerin fotoğraf çektirme talebini geri çevirmeyerek, çocuk, genç, yaşlı, yerli yabancı her gün yüzlerce kişiyle aynı karede yer alıyor.
Orta metrajlı film ile bazı yerel sanatçıların kliplerinde de yer alan Tosun, Diyarbakır'daki düğünlerin dışında Türkiye'nin farklı kentlerinden gelen davetlere de katılıyor.
"Çocuklarımın yüzünü görmezdim"
Tosun, daha çocuk yaştayken oynadığı oyunun çok sevildiğini ve her yerden gelen davetlere katılmaya çalıştığını söyledi.
Çocukluğunda civar köylerdeki düğünlere bazen at ve eşeklerle gittiklerini anımsatan Tosun, o dönemde düğünlerin davul ve zurna ile yapıldığını belirtti.
"Eskiden düğünler bir hafta sürerdi. Evde kalmazdım, çocuklarımın yüzünü görmezdim." diyen Tosun, bir haftada bazen 7 düğün daveti aldığını anlattı.
Kıyafetlerini özel olarak terzisinde diktiriyor
Renkli giyim tarzı hakkında bilgi veren Tosun, şöyle konuştu:
"Kendim beğenip aldığım kumaşları, terzimde diktiriyorum. Giyim tarzım biraz masraflı oluyor ama böyle giyinmeyi devam ettireceğim. Ayakkabı, şalvar, kırk düğmeli yelek, şapka terzim benim istediğim tarzda dikiyor. Rengarenk giyinmeyi seviyorum. Diyarbakır'ın kültürünü yaşatıyorum."
Zamanının çoğunu kentin tarihi mekanlarında geçirdiğini ve sabah erkenden kendisini görmek isteyenlerin telefonla aradığını ifade eden Tosun, daha kahvaltı yaparken telefonunun çalmaya başladığını, dışarı çıkmak için hazırlanmasının 1 saat sürdüğünü dile getirdi.
Tosun, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Diyarbakır'ın tarihi bir eseriyim. Arabadan iner inmez benimle fotoğraf çekmeye başlıyorlar. Sıraya giriyorlar. 'Yorulmam, birbirinize müsaade edin' diyorum.
Fotoğraf çektirmek isteyenlerden hiç kimsenin kalbini kırmam, kimseyi geri çevirmem. Herkesi seviyorum, çünkü onlar da beni seviyor.
Günde 800 ile 1000 arasında kişi benimle fotoğraf çektiriyor. Düğünlerde sahne alan sanatçılar da kliplerinde yer almamı istiyor.
Onları da kırmıyorum. Artık fenomen oldum. Bazıları bana, 'Fenomen Kemal Dayı' diyor. Halk oyunlarındaki ustalığım herkes tarafından kabul görülüyor.
64 yaşındayım ama halay çekerken kendimi 25 yaşında hissediyorum. Yorulmak yok, bu duruma insanlar şaşırıyor."
Almanya, İsviçre ve Fransa'dan da takipçileri var
Sosyal medya hesabını Almanya, İsviçre, Fransa gibi birçok ülkeden de takip edenlerin bulunduğunu bildiren Tosun, eşinin ilk zamanlarda sürekli fotoğraf talebinden dolayı kendisini kıskandığını, bir süre sonra bu duruma alıştığını ifade etti.
Antalya'da katıldığı bir düğün ile ilgili anısını paylaşan Tosun, "Yaz mevsiminde ortada oynarken, başım döndü ve bayıldım. Saz çalan ve türkü söyleyen oğullarım, yeni bir stil geliştirdiğimi zannetmiş. Daha sonra bayıldığım fark edildi ve ambulansla hastaneye kaldırıldım." dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com