Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde (KDC) Temmuz 2018'de ilan edilen 10'ncu ebola salgını, neden olduğu 777 ölümle ülkede görülen en ölümcül ebola salgını oldu.
Dünyada ilk defa 1976'da KDC'nin Yambuku bölgesinde ortaya çıkan ve adını Ebola Nehri'nden alan salgın, ülkede kamu sağlığını tehdit etmeye devam ediyor.
Geçen yıl ülkenin kuzeydoğusundaki Kuzey Kivu eyaletinde görülen, ardından komşu eyalet İturi'ye yayılan salgın, yol açtığı ölümler bakımından KDC'de şimdiye kadar görülen en ağır salgın oldu.
Ülkede daha önce eboladan en fazla ölüm, 280 kişinin hayatını kaybettiği 1976'daki ilk salgın olmuştu.
KDC Sağlık Bakanlığının paylaştığı verilere göre, Kuzey Kivu eyaletinde başlayan ve Ituri eyaletine yayılan 10'uncu salgında, bin 302 kanamalı ateş vakası görüldü. Bu kişilerden bin 236'sının Ebola virüsü taşıdığı tespit edildi.
Salgında Temmuz 2018'den bugüne kadar toplam 777 kişi öldü, virüsü taşıyan 380 kişi ise iyileşti. Ebola merkezlerinde halen 79 kişinin tedavisi sürüyor.
Sağlık Bakanlığı kanamalı ateş vakalarından ölen 66 kişinin daha virüs kaynaklı hastalanmış olabileceğini belirtti.
Diğer yandan salgın 1-17 Nisan arasında bölgesel olarak genişlemese de ebola kaynaklı ölümler hızla artış gösterdi ve 167 kişi yaşamını yitirdi.
Ebola ile mücadele için en az 104 milyon dolar finansman gerekiyorKDC'deki bu salgını, 2014-2017 arasında Batı Afrika ülkeleri Gine, Liberya ve Sierra Leone'de 11 binden fazla kişinin hayatını yitirmesine neden olan ebola salgınından sonra dünyadaki en büyük ikinci salgın olma özelliğini taşıyor.
Bununla birlikte, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) son salgın nedeniyle "acil durum" ilan edilmesine gerek duyulmadığına karar verdi.
Salgının sona ermesinin 6 ayı bulabileceğini duyuran DSÖ, ebola ile mücadele için en az 104 milyon dolar finansman gerektiğini açıkladı.
Silahlı gruplar ve halkın virüsün varlığına inanmamasıSalgının bulunduğu bölgelerde, silahlı grupların etkin olması ebola ile mücadeleyi zorlaştıran bir etken olarak ortaya çıkıyor.
Bölgede görev yapan sağlık personeli, silahlı gruplarla gerektiğinde müzakere ederek, ebola vakalarının tedavi olması için çalışıyor.
Ayrıca KDC halkının yüzde 25'inin ebola virüsünün varlığına inanmaması hastalığın yayılmasını hızlandırıyor.
Ebolanın tarihi ve karakteriİlk kez 1976'da Kongo'da ortaya çıkan Ebola, Aralık 2013'te Batı Afrika'da yeniden patlak vermişti.
Gine, Liberya ve Sierra Leone'de 2014-2017 yıllarında görülen salgında yaklaşık 30 bin kişiye Ebola virüsü bulaşmış ve 11 binden fazla kişi yaşamını yitirmişti.
Ebola kanamalı ateşi olarak da bilinen hastalığın ilk salgınları, Orta Afrika'daki ücra tropikal yağmur ormanları köylerinde ortaya çıkmıştı.
Meyve yarasalarının Ebola virüsünün doğal taşıyıcıları olduğu, virüsün insanlara şempanze, goril, meyve yarasası, maymun, orman antilobu ve kirpi gibi hayvanların kan, salya ve diğer vücut sıvılarına veya organlarına temas yoluyla geçtiği düşünülüyor.
Ebola, insandan insana ise kan, salya ve diğer vücut sıvılarına veya organlara, bu sıvıların bulaştığı yüzey ve materyallere doğrudan temas yoluyla bulaşıyor. Erkeklerin hastalıktan kurtulduktan sonra 12 aya kadar hastalığı cinsel ilişki yoluyla bulaştırabileceği belirtiliyor.
Hasta insanla doğrudan ve yakın temasta bulunmuş herkesin durumunun üç hafta boyunca izlenmesi gerektiğine işaret eden uzmanlara göre, hastalığın kuluçka dönemi 2 ila 21 gün arasında değişiyor.
Bazı hükümetler salgının yayılmasını önlemek amacıyla Ebola virüsü nedeniyle ölenlerin yakılmasını istemişti. Virüs, bugüne kadar daha çok hastayla temasta bulunan yakınlarına ve hastalara müdahale ederken yeterli önlem almayan sağlık personeline bulaştı.
Hastalığın belirtileriYüksek ateş, halsizlik, kas, baş ve boğaz ağrıları hastalığın ilk belirtileri olarak ortaya çıkıyor. Bunları, kusma, ishal, kurdeşen, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarında bozulma, bazı vakalarda iç ve dış kanamalar, diş etinde kanamalar, kanamalı ishal takip ediyor.
Diğer yandan akyuvar ve trombosit seviyesinde düşüş ve karaciğer enzimlerinin yükselmesi de hastalığın belirtileri arasında yer alıyor.
Ebola salgınını sıtma, tifo ve menenjit gibi diğer salgın ateşli hastalıklardan ayırt etmek güç olabiliyor. Hastaların Ebola virüsü taşıyıp taşımadığı birçok tıbbi testle anlaşılıyor. Öte yandan laboratuvarda incelenen örnekler biyolojik tehlike anlamına da geliyor. Bu nedenle örnekler üzerinde gerçekleştirilen testlerin koruma altında yapılması gerekiyor.
Tedavisi ve aşıDestekleyici tedavi ve su kaybını gidermek için ağız yoluyla veya serumla yapılan tedavi hastalıktan kurtulma şansını artırıyor. Kan ürünleri, bağışıklık artırıcı ürünler ve ilaç tedavisi gibi bir dizi potansiyel tedavi yöntemi değerlendiriliyor.
DSÖ, Gine Sağlık Bakanlığı, Norveç Halk Sağlığı Enstitüsü ortaklığında 2016 yılında Ebola'ya karşı geliştirilen aşının Gine'deki denemelerinde başarılı sonuç alınmıştı. KDC'de bu yıl görülen salgınlarda bu aşılara başvuruldu.
Kuzey Kivu'daki 8 Ağustos'ta başlayan aşı çalışmalarında 102 bin 505 kişi aşılandı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com