"Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü" dolayısıyla ATO Congresium'da düzenlenen etkinlikte Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mesajı da okundu.
Dünyanın küresel ısınma, kuraklık, susuzluk, çölleşme, biyolojik çeşitliliğin azalması ve bazı canlı türlerinin yok olması gibi ciddi çevre felaketleriyle mücadele ettiğine işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Denizlerin, okyanusların, yer altı ve üstü su kaynaklarının korunması, çölleşmeyle mücadele ve küresel ısınmaya bağlı iklim değişiklikleri gibi sorunların çözümü, tüm insanlığın iş birliğiyle mümkün olacaktır. Türkiye, ekolojik çeşitlilik ve tabiat varlıkları bakımından oldukça zengin bir ülkedir. Bu zenginliğin, bu mirasın kıymetini bilmek ve bu mirası gelecek kuşaklarımıza daha da geliştirerek, zenginleştirerek aktarmak için var gücümüzle çalışacağız. Gelecek nesillere daha yeşil bir dünya bırakmak için tüm vatandaşlarımızı duyarlı olmaya çağırıyorum."
"Bugüne kadar 4,5 milyar fidan toprakla buluşturuldu"Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli de konuşmasında çölleşmenin, dünyayı tehdit eden ve gün geçtikçe büyüyen, savaşlardan daha tehlikeli ve sinsi olduğunu söyledi.
Birleşmiş Milletler (BM) Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi'nin (UNCCD) imzalandığı 17 Haziran 1994'ten beri çeyrek asrın geride kaldığını ifade eden Pakdemirli, bu süreçte ülkelerin bir araya gelerek pek çok çalışma yaptıklarını ve taraflar konferanslarında kritik kararların altına imza atıldığını kaydetti.
Pakdemirli, Türkiye'de her yıl 50'ye yakın ülkeden, 100 civarında uzmana, çölleşmeyle mücadele konusunda eğitim verildiğini dile getirerek, 2018 sonu itibariyle 800'ün üzerinde yabancı uzmanın bu kapsamda eğitim aldıklarını bildirdi.
Türkiye'nin çölleşmeyle mücadelede sınır tanımadığını belirten Pakdemirli, bu çerçevede Afrika ülkelerinin tamamına yakınıyla iş birliği yapıldığını söyledi.
Bakan Pakdemirli, Türkiye'nin son 17 yıldaki çalışmalarıyla çölleşme ve erozyonla mücadelede büyük adımlar attığına dikkati çekerek, "Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde başlatılan Ulusal Ağaçlandırma Seferberliği'yle bugüne kadar 4,5 milyar fidan toprakla buluşturuldu. Hedefimiz, 2023 yılına kadar dünya nüfusu kadar yani 7 milyar fidanı toprakla buluşturmak." diye konuştu.
"Önlemlerimizi almalıyız"Çölleşmenin sosyal etkilerine de değinen Pakdemirli, "Çok geç olmadan, araziler üretkenliğini tamamen kaybedip topraklar insanlar için tamamen yaşanılmaz bir yer olmadan önlemlerimizi almak zorundayız. Bu önlemleri alırken de sadece kendi topraklarımızı değil küresel olarak tüm toprakların korunması gerektiği ilkesi ile bütüncül bir bilinçle hareket etmeliyiz." ifadesini kullandı.
Pakdemirli, Türkiye'de 1970'li yıllarda erozyonla denizlere, göllere ve barajlara taşınan toprak miktarı yılda 500 milyon ton iken, son yıllarda yapılan çalışmalarla bu miktarın yılda 154 milyon tona düşürüldüğünü bildirdi.
Pakdemirli, hedeflerinin 2023 yılında akarsularla denizlere taşınan toprak miktarını 130 milyon tona düşürmek olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Son 17 yılda yapılan ağaçlandırma, erozyonla mücadele ve iyi tarım uygulamalarıyla taşınan toprak miktarı 72 milyon ton azaltıldı. Bu miktar yaklaşık 30 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alana karşılık geliyor. Bu miktar yaklaşık 30 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alana karşılık gelmektedir. Bir başka ifadeyle yaklaşık 300 bin dekarlık bir tarım arazisinin kaybı önlenmiştir. Türkiye son 17 yılda, 5,2 milyon hektar alanda yapmış olduğu çalışmalara ilave olarak, arazi tahribatının dengelenmesi hedefleri kapsamında, 2030 yılına kadar 1,5 milyon hektar alanda ağaçlandırma ve erozyonla mücadele, 750 bin hektar mera ıslahı ve 2 milyon hektar tarım alanını ıslah etmeyi hedefliyor."
Diğer mesajlarÇölleşme ve Erozyonla Mücadele (ÇEM) Genel Müdürü Ahmet İpek de toprağın yok edilmesinin başta gıda kıtlığı, açlık, göç, işsizlik, yoksulluk, savaş ve istikrarsızlık olmak üzere çeşitli sonuçları olduğunu söyledi.
Bu durumun dünyada 1 milyardan fazla insanı sosyal, çevresel ve kültürel açıdan etkilediğini belirten İpek, "Toprakların korunması, tabii kaynakların sürdürülebilir yönetimi ve gıda güvenliğinin sağlanması için küresel ölçekte çölleşme ve erozyonla mücadele edilmesi bir zorunluluktur." dedi.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de, video mesajında, dünyada her yıl 24 milyar ton verimli toprağın kaybedildiğinin altını çizdi. Kurak alanlarda meydana gelen tahribatın gelişmekte olan ülkelerin gayri safi milli hasılasına yılda yüzde 8'lik düşüşe yol açtığını ifade eden Guterres, "Bizler bu eğilimleri acilen tersine çevirmek mecburiyetindeyiz. Toprağı korumak ıslah etmek ve daha iyi kullanmak suretiyle zorunlu göçü azaltabilir gıda güvenliğini artırabilir ve ekonomik büyümeyi teşvik edebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.
UNCCD İcra Direktörü İbrahim Thiaw ise verimli arazilerin yüzde 25'inin kullanılamaz halde geldiğine dikkati çekerek, geleneksel bilgiler teknolojiyle birleştirilirse 150 milyon hektarın 2030'a kadar yenilenebileceğini, tarımla uğraşan küçük çaplı işletmeler için 50 milyar dolar kadar ilave gelir oluşturulabileceğini ve 200 milyon kişiye besin sağlanabileceğini kaydetti.
Konuşmaların ardından, etkinlik kapsamında düzenlenen uluslararası fotoğraf yarışmasında dereceye girenlere ödülleri verildi. Bakan Pakdemirli, yarışmaya katılan fotoğraflardan oluşan serginin açılışını da gerçekleştirdi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com