Ankara
Katar’ın Ankara Büyükelçisi Salim Mübarek Al Şafi, 5 Haziran 2017'de Doha ile ilişkilerini kesen Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır'ın, Katar'a uyguladığı ablukanın 3 yılı geride bıraktığını belirterek, abluka öncesi ve sonrası gelişmeleri değerlendirdi.
Özellikle Katar'a komşu ülkelerden gelen bu ablukanın, ramazan ayında uygulanmasının kendileri için sürpriz olduğunu belirten Şafi, "Ancak abluka, bundan önceki diğer girişimlerin bir sonucuydu. Bu girişimler, daha sonra ne olacağına dair işaret niteliğindeydi." ifadesini kullandı.
Şafi, bazı ülkelerin, 1996'da Katar'ı ele geçirmeye çalıştığını, 2014'te de aynı ülkelerin Katar’daki büyükelçilerini çektiğini hatırlatarak, abluka öncesi Katar'a yönelik sahte ve yanıltıcı medya propagandasının izlendiğini dile getirdi.
Dolayısıyla, Katar'a yönelik yeni bir adım atılmasının çok uzun sürmeyeceğinin farkında olduklarına işaret eden Şafi, ülkesinin, olası herhangi bir hamleye karşı teyakkuza geçerek ekonomisini ve yatırımlarını çeşitlendirdiğini kaydetti.
Şafi, Katar'a abluka başlatan Körfez ülkeleri dışında da onlara desteğini açıklayan ülkelerin olduğunu anımsatarak, daha sonra ortaya atılan iddiaların yalan ve farklı niyetler taşınmasının farkına varılması üzerine bu ülkelerin tutumlarından geri adım attıklarını ifade etti.
"Dünya terörizmi finanse eden ülkelerin kim olduğunu biliyor"
Büyükelçi Şafi, hakkın sesinin susturulamayacağını ve gerçeklerin göz ardı edilemeyeceğini belirterek, "Tüm dünya artık Libya, Yemen, Suriye, Somali veya diğer ülkelerde terörizmi finanse eden, destekleyen ve onu kullanan ülkelerin kim olduğunu biliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Katar'ın halklara karşı komplo kuranlar içinde olmadığını, bilakis daima halkların yanından olduğunu vurgulayan Şafi, ülkesinin gelişim, kalkınma ve barışın sağlanması konularında da yatırımlarını sürdürdüğünün altını çizdi.
Şafi, "Bunun en iyi kanıtı, Birleşmiş Milletlerin (BM), başkent Doha'da 'terörle mücadele' amacıyla bir ofis açmak için Katar’ı seçmesidir. Bu da Katar devletinin terörizme karşı tutumunu teyit ederken, abluka uygulayan ülkelerinin iddialarını boşa çıkarıyor." diye konuştu.
Ülkesinin ablukaya rağmen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında da her zaman insani ve gönüllü çalışmaların ön saflarında yer aldığını dile getiren Şafi, "Katar, 20'den fazla ülkeye tıbbi ve insani yardım gönderdi. Dünya genelinde çoğu hava yolu şirketinin uçuşlarına ara verdiği bir dönemde, 1,8 milyon yolcuyu kendi ülkesine taşıdı." ifadesini kullandı.
Katar Hava Yollarının, kısa süre önce BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile dünya çapında yerinden edilmiş insanlara insani yardımı ulaştırma konusunda anlaşma imzaladığını anımsatan Şafi, "Ayrıca, Katar devleti yakın zamanda kardeş Filistin halkına 150 milyon dolardan fazla destekte bulundu. Aşı ittifakı Gavi'ye de destek amaçlı 20 milyon dolar bağışta bulundu." dedi.
Büyükelçi Şafi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Katar Devleti, ülkeyi bölmek, terörle damgalamak ve izole etmek isteyen sistematik bir kampanyayla karşı karşıya kaldı ancak sakin ve kendine güvenen Katar diplomasisi bu hain eylemlerin üstesinden geldi. Katar, kapılarını herhangi bir diyaloğa açık tutarken, buna karşılık resmi ve diplomatik kanallar aracılığıyla yürütülen dezenformasyonla karşı karşıya kaldı."
"Türkiye-Katar ilişkilerini daha üst noktaya çıkarmaya çalışıyoruz"
Şafi, Katar-Türkiye ilişkilerinin, abluka öncesi ve sonrası ayırt edilmeksizin, her zaman iyi olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin, 5 Haziran 2017'deki tutumunun, eskiye uzanan bir ilişkinin sonucu olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Katarlı Büyükelçi Şafi, "Türkiye, ablukaya karşı kendisini kötü niyetli bloklardan uzaklaştırarak ilkeleri gereği hakkın ve ezilenlerin yanında olmayı seçti. Türkiye'nin seçimi, tutumları ve politikasıyla uyuşan cesur bir seçimdi. Türkiye’nin bu tutumunu takdir ederek değer veriyoruz." dedi.
İki ülkenin yaşadığı krizlerde birbirine destek olmasının, ilişkilerin güçlenmesini sağladığına işaret eden Şafi, bunun sonucunda da iki ülkenin liderlerinin ve halkların birbirine daha çok yakınlaştığını kaydetti.
Şafi, "Türkiye, maruz kaldığı büyük baskılara rağmen üzerinden üç yıl geçen haksız ablukaya karşın Katar’a destek olmada tutumunu değiştirmedi. Katar devleti de Türkiye'ye, karşılaştığı tüm krizlerde desteklemek olarak yanında durdu. İkili ilişkileri daha üst bir noktaya çıkarmaya çalışıyoruz. İki taraf arasında çeşitli konularda, uluslararası düzeylerde ve platformlarda yakın koordinasyon var." diye konuştu.
"Eşitliğe ve egemenliğe saygı duyan diyaloglara her zaman açığız"
Katar'ın, her fırsatta Körfez ülkeleri arasındaki birliğin, bölgeyi etkisi altına alan zorluklara karşı çok önemli olduğunu vurguladığını aktararak, ülkesinin, bölgesel ve uluslararası bütün konferans ve forumlara katılarak çatışmaların sınırlandırılmasında diplomatik rol ve diyaloğun önemine işaret ettiğini bildirdi.
Şafi, "Katar devletinin kapıları, ablukayı kaldıracak, Katar'ın egemenliğine saygı duyacak, iç işlerine karışmayacak, uluslararası hukuka ve ülkeler arasındaki eşitlik ilkesine dayalı gerçek barış girişimi ve adımlara açıktır." değerlendirmesinde bulundu.
Ayrıca, Katar'ın, egemenliğinin baltalanmasına göz yummayacağına ve herhangi bir tarafın, herhangi bir vesayetini veya diktesini de kabul etmeyeceğine dikkati çeken Şafi, şu ifadelere yer verdi:
"Biz, eşitliğe, egemenliğe, uluslararası hukuka saygı duyan ve iç işlerine karışılmama ilkesine dayanan, koşulsuz çağdaş diyaloğa ve tartışmalara her zaman açığız. Bölgenin artık her zamankinden daha fazla birlik ve iş birliğine ihtiyacı var. Abluka, vatandaşların hayatlarını doğrudan etkiledi, birçok ailenin sosyal bağlarını parçaladı. Baskılara maruz kalan vatandaşlarımızdan, abluka uygulayan ülkeleri terk etmelerini istediler. Bu süreçte, hasta, yaşlı veya öğrenci hakları dikkate alınmadı. Birçok vatandaşımızın hakları ellerinden alınırken en iğrenç ayrımcılığa uğradılar. Bunların unutulması veya göz ardı edilmesi mümkün değil fakat kesinlikle birlik ve dayanışmaya ihtiyacımız var. Ortak çıkarlara odaklanmamız gerekiyor."
"Çatlağın onarılması için KİK'in yeniden etkinleştirilmesi gerekiyor"
Şafi, ülkesine uygulanan adaletsiz ablukanın, istenilen sonuçları elde edemediğine işaret ederek, "Ancak, bu abluka Körfez İşbirliği Konseyinin (KİK) de güvenilirliğini büyük ölçüde azalttı. Buna rağmen içeriği boşaltılmış konseye bağlıyız." dedi.
Körfez ülkeleri arasındaki çatlağın onarılması için konseyin yeniden etkinleştirilmesi gerektiğini belirten Şafi, "Kuralların ve düzenlemelerin konseydeki tüm taraflar için bağlayıcı olması için güvencelere ihtiyacımız var. Konseyin gerçek rolünü tekrar kazanmasını umuyoruz." ifadelerini kullandı.
"Katar 2022 Dünya Kupası'nı en iyi şekilde düzenlemede başarılı olacak"
Büyükelçi Şafi, ablukaya rağmen Doha'da yapılması planlanan 2022 FIFA Dünya Kupası'na ilişkin çalışmaların sürdüğünü aktararak, "En iyi teknik özelliklere ve standartlara sahip, çevre dostu stadyumlar yapmaya çalışıyoruz. Ülkemin, 2022 FIFA Dünya Kupası'nı en iyi şekilde düzenlemede başarılı olacağından eminim." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com