İstanbul
Kartal'da 21 kişinin hayatını kaybettiği, 14 kişinin de yaralı olarak kurtarıldığı Yeşilyurt Apartmanı'nın çökmesinin üzerinden bir yıl geçti.
Kartal Orhantepe Mahallesi Bankalar Caddesi Sema Sokağı'ndaki Yeşilyurt Apartmanı 6 Şubat 2019'da çöktü.
Çökmenin ardından başlatılan arama kurtarma çalışmaları 5 gün sürdü. Bu süre zarfında enkaz altında kalan 21 kişi hayatını kaybederken, 14 kişi de yaralı olarak kurtarıldı.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı binanın çökmesinin ardından olayda ihmali bulunanların tespit edilmesi amacıyla soruşturma başlattı.
Soruşturma kapsamında olayda sorumlulukları bulunduğu gerekçesiyle binanın projesini oluşturan Suzan Çayır, inşaatın teknik uygulama sorumlusu Uğur Mısırlıoğlu, inşaatın sağlık kurallarına uygun olup olmadığını denetleyen inşaat teknikeri Arzu Keleş Baran, proje ve inşaat mühendisi Osman Mısırlıoğlu gözaltına alındı.
Şüpheliler Suzan Çayır ve Uğur Mısırlıoğlu çıkarıldıkları hakimlikçe tutuklanırken, Arzu Keleş Baran ve Osman Mısırlıoğlu'nun ise adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verildi.
Tutuklu sanık Suzan Çayır, avukatının itirazı üzerine tutuklandıktan bir ay sonra tahliye edildi.
Binanın çökme nedeni beton kalitesi
Soruşturma sürecinde inşaat mühendisi, makine yüksek mühendisi ve iş güvenliği uzmanından oluşan bilirkişilerce hazırlanan ön raporda, binanın yapımındaki ihmaller tek tek anlatıldı.
Kartal Belediye Başkanlığı İmar Müdürlüğünce 16 Ekim 1992 tarihinde mimari ve statik projelerin onaylandığı ve binanın "bodrum + zemin + 5 normal kat" olmak üzere toplam 7 kat olarak dizayn edildiği belirtilen raporda, ancak Yeşilyurt Apartmanının "bodrum kat + zemin kat + 7 normal katlı" olmak üzere toplam 9 katlı yapıldığı anlatıldı.
Raporda, çöken binanın inşaatında kullanılan betonun, yıkanmamış ve elenmemiş deniz kumundan yapıldığı, deniz kumunun usulüne uygun elenip yıkanmamasından dolayı midye kabuklarına rastlandığı, demirlerde korozyon oluştuğu belirtildi.
Bina inşaatı sırasında kullanılan beton kalitesinin, projede öngörülen beton sınıfını karşılamadığı belirtilen raporda, öngörülenin yaklaşık yarı dayanımında olduğu, kullanılan betonun TSE standartlarına uygun olmadığı kaydedildi.
Bilirkişi raporunda yapı iznine göre 7 katlı olan ancak 9 katlı yapılan Yeşilyurt Apartmanı'nın çökmesinin nedeninin, binanın inşaatı sırasında kullanılan beton kalitesinin TSE standartlarına uygun olmaması ve projede öngörülen beton sınıfı dayanımını karşılamaması olarak değerlendirildi.
Raporda, Yeşilyurt Apartmanı'nın yapım sürecinde rol alan kişilerin, olayda kusurlu olabileceği kanaatine varıldığı vurgulandı.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, binanın projesini oluşturan Suzan Çayır, inşaatın teknik uygulama sorumlusu Uğur Mısırlıoğlu ile yapı ruhsatının "mesuliyet alan" bölümünde sürveyan olarak görev yapan Arzu Keleş Baran'ın "taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan ikişer yıldan on beşer yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.
İddianamenin kabul edilmesi üzerine tutuklu sanık Uğur Mısırlıoğlu ile tutuksuz sanık Arzu Keleş Baran, Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıktı.
Duruşmaya katılmayan Sanık Suzan Çayır'ın ise firar ettiği ortaya çıktı. Mahkeme sanık Çayır hakkında yakalama kararı çıkardı.
Tutuksuz sanık Arzu Keleş Baran savunmasında, binanın yapıldığı tarihte 17 yaşında olduğunu belirterek, tüm sorumluluğun üzerine yıkılmasını kabul etmediğini, olayda da herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürdü.
Tutuklu sanık Uğur Mısırlıoğlu ise, mimar olduğunu belirterek, "Öncelikle böyle üzücü bir olay nedeniyle karşınızda olmaktan üzüntü duyuyorum. Ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara da şifa diliyorum.
Suzan Çayır'ın mimarlık ofisinde çalışırken sınırları belirlenmiş bir sorumluluk alanım yoktu. Bana verilen her türlü talimat ve görevi mesleğe yeni başladığım için elimden geldiğince gerçekleştirdim.
Özetle ofisin tüm yetkilisi ve sahibi Suzan Çayır'dı." dedi.
Yeşilyurt Apartmanı'nın yapımı boyunca gerekli denetim ve yükümlülükleri yerine getirdiklerini kaydeden Mısırlıoğlu, olayda bir kusurunun ve kabahatinin olmadığını savundu.
Binanın enkazından kurtulanlar yaşadıklarını anlattı
Davada, çöken binadan yaralı olarak kurtarılanlar da yaşadıklarını anlattı.
Mağdur-müşteki Mert Aydın, binanın çöktüğü gün evde olduğunu belirterek, "Enkaz altında kaldım ve 45 saat sonra kurtarıldım. Sağ bacağım diz altından kesildi. Birçok ameliyat geçirdim.
Şu an halen hastanede ameliyat yaralarımın geçmesini bekliyorum. Hastane tedavim devam ediyor." diye konuştu.
Mağdur-müşteki Nazan Tekgöz de "Olay günü evde otururken birden binanın çöktüğünü belirterek, "Benim ayağıma kolon düştü. 5 saat sonra çıkarıldım. Hastaneye götürüldüm.
5,5 yaşındaki küçük kızım Azra Havva Tekgöz de enkazdan 19 saat sonra çıkarılabildi. Kızımın halen tedavisi devam ediyor ve yürüyemiyor. Bina çökmeden İki gün önce güm diye bir ses duymuştum. Dışarıdan bir patlama olmuştur diye düşünmüştüm." ifadelerini kullandı.
Müşteki Yılmaz Alemdar ise çöken binada oturmadığını ancak birinci dereceden 9 akrabasını kaybettiğini anlatarak, "Biz 1996 yılında 7 katlı iken Hikmet Yeşilyurt'tan daireyi satın almıştık.
1999 depreminden sonra güçlendirme yapılmıştı. Dolayısıyla bu binanın daha sağlam olduğunu düşünüyorduk." dedi.
Davanın ikinci duruşmasında tutuklu sanığa tahliye
Davanın görülen ikinci duruşmasına ise, hakkında yakalama kararı bulunan Suzan Çayır duruşmaya gelmezken, tutuklu sanık Uğur Mısırlıoğlu ile tutuksuz sanık Arzu Keleş Baran katıldı.
Tanıkların ve mağdurların dinlenildiği duruşmada mahkeme heyeti, dava dosyasının İstanbul Teknik Üniversitesince belirlenecek 3 kişilik bilirkişi heyetine gönderilmesine karar verdi.
Mahkeme heyeti, tutuklu olarak yargılanan sanık Uğur Mısırlıoğlu'nun da adli kontrol şartıyla tahliyesini kararlaştırdı.
Firarı sanık Suzan Çayır celse arasında ifade verdi
Dava kapsamında firari olan ve hakkında yakalama kararı bulunan sanık Suzan Çayır, celse arasında gelerek savunmasını yaptı.
Hakkındaki yakalama kararından haberi olduğunu belirten Çayır, sağlık problemleri yaşadığını öne sürdü.
Yeşilyurt Apartmanı'nın mimari proje tasarımcısı olduğunu anlatan sanık Çayır, görevinin binanın mimari olarak tasarlanması ve İmar Kanunu'na göre hazırlayıp belediyeye sunulması olduğunu ifade etti.
Çayır, yıkılan binanın projesinin zemin artı 5 kat olarak hazırlanarak belediye proje onay bölümüne sunduğunu ve onay aldıktan sonra da yapı kontrol bölümüne geçtiğini, bundan sonra kendi sorumluluğun bittiğini savundu.
Binanın projeye uygun yapılıp yapılmadığının kontrolü yükümlülüğünün teknik uygulama sorumlusu sanık Uğur Mısırlıoğlu'na ait olduğunu ileri süren Çayır, "İnşaatın başlaması için yapı ruhsatında, sanık Uğur'un teknik uygulama sorumlusu olarak imzası vardır.
Sanık Uğur'un teknik uygulama sorumlusu olarak attığı imzanın benimle alakası yoktur. Dolayısıyla bu binanın yıkılmasında benim bir sorumluluğum yoktur. Suçlamayı kabul etmiyorum.
Beraatimi ve tutuksuz yargılanmamı talep ediyorum." dedi.
Mahkeme heyeti, sanık Suzan Çayır'ın savunması alındığı gerekçesiyle hakkındaki yakalama kararının kaldırılarak serbest bırakılmasına karar verdi.
Tutuklu sanığın bulunmadığı davanın bir sonraki celsesi, 3 Mart'ta yapılacak.
39 kişiyle ilgili ilgili soruşturma sürüyor
Öte yandan binaya yapılan kaçak katlar hakkında yapı denetim görevlerini yerine getirmedikleri gerekçesiyle binanın ruhsatının alındığı 1992 yılından, çöktüğü 6 Şubat 2019 tarihine kadar Kartal Belediyesi'nde görev yapan İmar Müdürlüğünde görevli müdürler ile mıntıka mühendislerinden oluşan toplam 39 şüpheli hakkında da ayrı yürütülen soruşturma ise sürüyor.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com