
Bursa
Uzun yıllar markette çalışan Aytulun, 2012'de egzama şüphesiyle gittiği hastanede üçüncü evre meme kanseri olduğunu öğrendi. Hastaneden çıkıp tekrar işe giden Aytulun, durumun ciddiyetini, raporu gösterdiği bir arkadaşının açıklamasıyla anladı.
Muayene ve tetkiklerden sonra bir memesi alınan ve kemoterapiye başlayan Aytulun, bu süreçte fiziksel ve psikolojik olarak zor günler yaşadı.
Aytulun, yaklaşık 9 aylık tedavisinin ardından yapılan üç aylık kontrollerde kanserli hücrelerin akciğerine de sıçradığını öğrendi. İkinci kez ameliyat ve kemoterapi süreci geçiren Aytulun, 6 ay süren tedavisinin tamamlanmasıyla sağlığına yeniden kavuştu.
Daha sonra 2015 yılında Bursa Kanserle Savaş Derneğinde çalışmaya başlayan iki çocuk annesi Aytulun, hem derneğe gelenlere hem de gerçekleştirdiği hastane ziyaretleriyle hastalara moral aşılıyor.
Duygu Aytulun, AA muhabirine, 2012'de doktorunun acil müdahalede bulunulması gerektiğini söylemesiyle tedavi sürecinin başladığını anlattı.
Ameliyattan sonra 8 seans kemoterapi aldığını belirten Aytulun, hem psikolojik hem de fiziksel açıdan bu süreçte çok zorluk çektiğini söyledi.
Aytulun, kemoterapi sonrasındaki sürece değinerek, özellikle saçlarının döküldüğü dönemde çok üzüldüğünü vurguladı.
İyileştiğini düşünürken kontrollerde akciğerinde metastaz görüldüğünü dile getiren Aytulun, tüm sürecin yeniden başladığını ifade etti.
Aytulun, kemoterapi seanslarına tek başına gidip geldiğini söyledi.
Hastalık sürecinde kendini yeniden tanıdığını ve insanlara "hayır" demeyi öğrendiğini ifade eden Aytulun, "Önce ben. Önce ben olmazsam benim çocuklarım da olmaz, ailem de olmaz, arkadaşlarım da olmaz. 'Önce ben' dedim. Bu şekilde devam ettim. Hiç ümidimi kaybetmedim." dedi.
Bursa Kanserle Savaş Derneğine katılmadan önce sosyal çevresinin olmadığını anlatan Aytulun, derneğe katıldıktan sonra yeni arkadaşlar edindiğini, sevmenin sevilmenin ne olduğunu gördüğünü söyledi.
"Sen benim yanımda olsan daha mutlu olurum"
Aytulun, dernekte sekreterlik yaptığını, evrak işleriyle ilgilendiğini ve vakit buldukça hastalara çorba dağıtmaya gittiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Çorbayı verirken bir teyze tanıdık geldi. Dedim ki teyze geçmiş olsun, rahatsızlığın ne. Oğlu dedi ki ameliyat olacak, meme kanseri. Şimdi kontrollerimizi yaptırıyoruz kalp için. Teyzeye, teyze bak ben de senin gibiydim, hiç korkma, hiç üzülme dedim. Oğlu, o mezar yerini bile hazırladı dedi. Nasıl dedim. Oğlu, hep mezar yeri alalım, işte öyle olur, böyle olur diyor dedi. O zaman sen ayağa kalkamazsın dedim. Hiçbir şekilde bunları takmayacaksın. Anı yaşa, geleceği hiç düşünme, sağlıklısın, ayaktasın, ameliyat olacaksın. Güzel günler göreceksin. Hep gül tamam mı dedim. Sonra baktı bana, iyi ki seni görmüşüm dedi. Sen benim yanımda olsan daha mutlu olurum dedi. O teyze ben konuşurken bakıyorum gözlerinin içi gülüyor. Onlara moral oluyor, umut oluyor. Bu da bizi çok mutlu ediyor."
Erken teşhis hayat kurtarıyor
Kanserde erken teşhis ve moralin önemine dikkati çeken Aytulun, sözlerini şöyle tamamladı:
"Erken teşhis hayat kurtarır biliyorsunuz. Muayenelerini eksik etmesinler. Özellikle kadınlar 40 yaşından önce ve sonra kontrollerini eksik etmesinler. Bu hastalıkta gezmek, gülmek çok önemli. Hayatta başımıza neyin geleceğini bilmiyoruz. Bunu bilmediğimiz için anı yaşayıp gülmek, eğlenmek, gezmek bizim için çok önemli. Özellikle bizim gibi hastalar için bunlar çok önemli."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com