Her kanser tipinde erken teşhisin hayat kurtarıcı olabileceğini, ülkemizde bu açıdan farkındalığı artırmanın büyük önem taşıdığını, söyleyen Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Ömer Diker, Dünya’da yaygın olarak kullanılan kanser tarama programları irdelendiği zaman, öncelikli olarak kalın bağırsak kanserleri, rahim ağzı kanserleri, meme kanserleri, akciğer kanserleri, prostat kanserleri ve cilt tümörlerinden bahsetmenin uygun olacağını ifade etti.
Kalın bağırsak kanseri 50 yaş ve üzeri kişilerde taranmalı
Uzm. Dr. Ömer Diker, farklı yöntemlerle taranabilen kalın bağırsak kanserinin, 50 yaş ve üzeri bireylerde taranması uygun bir kanser tipi olduğunu ifade etti. Yıllık olarak dışkıda (Gaitada) gizli kan, yılda bir veya üç yılda bir DNA bazlı dışkı testleri, 5 yılda bir kalın bağırsak sol alt ucunun (sigmodoskopi) veya 10 yılda bir tüm kalın bağırsağın kamera bazlı yöntemlerle incelenmesinin (kolonoskopi) benzer tarama yöntemleri olduğunu belirten Uzm. Dr. Ömer Diker, hasta ve hekimin tercihleri doğrultusunda bir yol belirlenerek, tarama yapılması önerisinde bulundu.
Meme kanseri tarama yaşı 40
Meme kanserlerinde, tarama başlangıç yaşı ve tarama aralıkları açısından farklı kılavuzlarda farklı yaklaşımların mevcut olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Ömer Diker, bu kılavuzların bir kısmında taramanın 40 yaşından itibaren, diğer bir kısmında ise 50 yaş itibariyle önerildiğini ifade etti. Yine bir kısım kılavuzda yıllık mamografi önerilmekteyken, diğer bir kısımda iki yılda bir taramanın önerilmekte olduğunu vurguladı. Uzm. Dr. Ömer Diker, sözlerine şöyle devam etti: “Benim kendi hastalarımda benimsediğim yaklaşım, ortalama riske sahip bireylerde (ailesinde meme kanseri hikayesi olmayan, kişinin kendi özgeçmişinde kanser öncülü diyebileceğimiz bir lezyonu bulunmaması) taramaya 50 yaş itibariyle başlamak ve iki yıla bir mamografik görüntüleme yapmaktır”.
Rahim ağzı kanseri taramasına 21 yaşında başlanmalı
Rahim ağzı kanserinin taramaya en erken yaşta başlanılan kanser tipi olduğu bilgisini veren Uzm. Dr. Ömer Diker, 21 yaş itibariyle 3 yılda bir rahim ağzı taraması alınmasının doğru olduğunu söyledi. 30 yaş ve üzeri bireylerde ise bu yönteme aynı şekilde devam edilmesinin kabul edilebilen bir yaklaşım olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Ömer Diker, bununla birlikte 2012 yılından beri kullanılan altın standart tarama metodunun, kansere neden olan virüs taraması için HPV testinin ve sitolojinin beş yılda bir kombine olarak kullanılmasının doğru olacağını belirtti.
Prostat kanserlerinde kullanılan tarama yöntemi PSA testi
Prostat kanserinin, taramanın bir miktar tartışmalı olduğu kanser türü olduğundan bahseden Uzm. Dr. Ömer Diker, bu kanser türü ile ilgili yine farklı kılavuzlarda farklı önerilerin yer aldığını vurguladı. Amerikan Ulusal Kapsamlı Kanser Ağı kılavuzlarına göre 45 yaş itibariyle taramaya başlanması ve tarama için elle muayene ve PSA testinin baz alınması önerilmekteyken, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Prevensiyon Hizmetleri Görev Gücü kılavuzlarında tarama önerilmediğini belirtti. Uzm. Dr. Ömer Diker, Avrupa Üroloji Derneği Kılavuzları’nda ise “Hastadan PSA testi istemeden önce sağlayabileceği faydalar yanında getireceği potansiyel zararlardan da bahsedin” ifadesine yer verildiğini, buradaki tartışmanın temelini, prostat kanserlerinin önemli oranda yavaş seyirli kanserler olması, pek çok prostat kanserinin kliniklere yansımaması ve hastaların herhangi bir şikayeti olmadan normal ömür sürelerini tamamlamasının olduşturduğunu ifade etti. Uzm. Dr. Ömer Diker, kanda PSA testi yapılması durumunda saptanabilecek yüksekliklere göre, cerrahi ve biyopsinin komplikasyonlar getirebileceğinin mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çekerek, kendi pratiğinde bu tarama türüne yer vermediğini belirtti.
Uzm. Dr. Ömer Diker: “30 paket/yıl sigara içmiş kişiler akciğer kanseri taraması yaptırmalı”
Son yıllarda çalışmaları yayınlanan ve belki de en az bilinen tarama kapsamında yer alan akciğer kanserinin farklı birliklerin kılavuzlarına girdiğini söyleyen Uzm. Dr. Ömer Diker, taramanın temelde 55 - 74 yaş arası bireylerde önerildiğini belirtti. Uzm. Dr. Ömer Diker şöyle devam etti: “Bu bireylerin taranmasındaki esas şart, 30 paket/yıl sigara içilmiş veya hala içiliyor olmasıdır. Kişiler paket/yıl hesabını nasıl yapacakları noktasında ise günlük içilen sigara paket sayısı ve kaç yıldır sigara içildiğinin çarpılması neticesinde bir sayıya ulaşmak mümkün olacaktır. Örneğin; 20 yıldır günde 2 paket sigara içen bir birey için 20 x 2 = 40 paket/yıl sigara içicisi olması gibi. Taramada kullanılan yöntem düşük dozlu bilgisayarlı tomografidir. 55-74 yaş arasında 30 paket/yıl sigara içmiş, bırakmış veya hala içen bireylere 3 yıl süreyle yılda bir düşük dozlu bilgisayarlı tomografi çekilmesi esastır. Bu tarama işlemi de benim açımdan bir takım endişeler yaratmaktadır. Çalışmalar incelendiğinde bilgisayarlı tomografide bir anormallik saptandığı zaman, bunun %96’sının akciğer kanseri ile ilişkisiz olması ciddi bir sorun gibi gözükmektedir. Başka bir deyişle, 100 anormallik saptanan hastanın 4’ünde bu akciğer kanseriyken, 96’sında başka başka sebepler saptanmıştır. Bunları dışlamak için yapılacak biyopsi ve benzeri girişimler de kişiler açısından bir takım komplikasyonlar getirme ihtimaline sahiptir. Yine bu yalancı pozitif sonuçların kişilerde yaratacağı endişe ve psikolojik sonuçlar da bu yöntemi önerirken göz önünde bulundurulmalıdır”.
Uzm. Dr. Ömer Diker: “Cilt tümörlerinde tarama gündeme alınmalı”
Dünyada sıklığı giderek artan ve çok agresif bir kanser tipi olan cilt tümörlerine de değinen Uzm. Dr. Ömer Diker, tıp dünyasının geçmişe göre fersah fersah yol kat etmiş olduğuna, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapiler sayesinde 2010 sonrasındaki dönemde çok ciddi tedavi başarılarından bahsetmenin gerekliliğine vurgu yaptı. Tarama açısından bakıldığında, ozon tabakasında oluşan değişimler sonrasında global manada son 10 yılda, yıllık tanı sıklıklarının 3 - 4 kat artış gösterdiğini ifade eden Uzm. Dr. Ömer Diker, Onkoloji ve Dermatoloji alanlarında, taramaya yönelik giderek artan çalışmalar yürütüldüğünü, temel önerinin yılda bir kez dermatolojik muayene yapılması ve kişilerin vücutlarındaki benler konusunda eğitilmesi olduğunu belirtti. Kişi eğitiminde temel noktanın, ABCDE’nin öğretilmesi ve kişilerin aylık olarak vücutlarındaki benleri bu açıdan değerlendirmesi olduğuna dikkat çeken Uzm. Dr. Ömer Diker, değerlendirme sonucunda uyarıcı bulgular saptaması durumunda, kişilerin zaman kaybetmeden bir Dermatoloji hekimine başvurmalarını önerdi.
Cilt tümörlerinde uyarıcı bulgular;
• A (Asymmetry), melanom benlerinin şekillerinin simetrik olmaması temeline dayanır.
• B (Border), melanom benlerinin sınırlarının net olmaması ve yayılmacı olması prensibine dayanır.
• C (Color), melanom benlerinin içerisinde farklı farklı tonlarda renkler içermesini temel alır.
• D (Diameter), melanom benlerinin > 6 mm (kalemlerin arka kısmında yer alan silgi boyutlarında) olmasını esas alır.
• E (Evolution), melanom benlerinin zaman içerisinde büyümesini temel alır.
Sağlık
Kanserde erken tanı hayat kurtarır
Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Dr. Ömer Diker, “hemen her kanser tipinde erken teşhis hayat kurtarabilir ” dedi